Planlamaya geri dönüş

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI levent.akbay@dunya.com

Tarımsal üretim planlamasına ilişkin yasa değişikliğinden sonra yönetmelik de yayımlandı. Ekilen araziye, üretim performansına verilmeyen destek sisteminden üretim planlamasına geçiyoruz.

Pandemi, savaş, iklim değişikliği, cari açık ve enflasyon bize tarım ve hayvancılığın önemini bir kez daha gösterdi. Bu nedenle olsa gerek, bu alandaki potansiyeli kullanmaya tekrar karar verdik. Bu amaçla üretim planlaması yapacağız. Şimdi mevzuat gereği bakanlık merkez birimlerinden ilçelere kadar yeni kurullar, yeni birimler oluşturuluyor.

En yukarda; “Tarımsal üretimin öngörülebilir ve yönetilebilir olmasını temin etmek amacıyla Bakan tarafından görevlendirilecek bakan yardımcısı başkanlığında; Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü, Bitkisel Üretim Genel Müdürü, Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Hayvancılık Genel Müdürü, Bakanlık Strateji Geliştirme Başkanı, Tarım Reformu Genel Müdürünün üyesi olduğu Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu” yer alıyor.

Altında il bünyesinde Valilik oluru ile teknik komiteler oluşturuluyor. Paralel olarak il/ilçe müdürlükleri, keşif komisyonları, tahkim komisyonları, tespit komisyonları. Bütün bu organizasyon arazileri belirledikten sonra bitkisel, hayvansal ve su ürünleri planlamasını yapacak ve daha sonra izinlerini verecek.

Hangi ürüne ne kadar ihtiyaç var, nerede ekilecek, ne kadar ekilecek? Hangi üretim havzasında neyin ne kadar ekileceğine ve hatta işletme bazında neyin ne kadar ekileceğine tüm tarımsal üretime bu yapı karar verecek. 700 bin hektar civarında tarım arazisi mevcuda eklenerek üretime destek verecek. İşlenmeyen tarım arazilerine bir anlamda el konulacak.

Bakanlık, mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olup, hisselilik, mülkiyet ihtilafı, parçalılık, tarımsal faaliyete son verilmesi, göç veya başka bir sebeple üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerini tespit ederek, ekonomiye kazandırılması ve kamu yararına kullanılması için bu arazileri kira geliri arazi maliklerine ait olmak üzere ve arazinin vasfının değiştirilmemesi şartıyla sezonluk olarak rayiç bedelden aşağı olmamak üzere kiraya verecek. Üretmeyene verilen destekten, üretme amaçlı planlamaya geçmek büyük bir atılım olmalı. Ancak işin farklı tarafları da var. Araziyi buldun, neyin ne kadar ekileceğine karar verdin.

Mutlaka işin finansman tarafının da içinde olmak gerekecek. Madem plan var, ‘Ne harcadım, ne kazanacağım?’ın yanıtlanması gerekecek. Asli görevi bu olan bankanın görevini yapması sağlanacak. Mazot 40’ı aşmışsa bunun başka yolu olmamalı. Aynı şekilde bu işin hangi tohumla, hangi gübreyle yapılacağına da karar vermek gerekecek. Şaibeli tohumlar mı, genetiği kurcalanmış tavuklar ve sığırlarla mı?

Hangi teknoloji kullanılacak, ne gibi teknik destekler sağlanacak? Öz aklın, öz finansmanınla mı, Dünya Bankası aklı ve finansmanı ile mi? İthalatla terbiyenin de bitmesi gerekecek, üretimin garantisi, güvencesi olması gerekecek. Umalım ki bu sistemin uygulanmasıyla canlı hayvan ithalatı, et ithalatı, saman ithalatı, buğday ithalatı, pamuk ithalatı biter. Kanada mercimeğine kaşık sallanmaz. Fındık, zeytin, yağ ve diğerleri üreticiye ve ülkeye en fazla kazandıracak şekilde değerlenir.

Çocuklar et yer, süt içer. Türkiye bu kez 90 milyona giderken yine kendine yeterli bir ülke haline gelir, belleklere yer etmiş bir Hollanda örneği unutulur gider. Bence tarımdaki yapı değişikliği savunma sanayinde hedeflenen yapı değişikliği gibi ele alınarak bir beka sorunu olarak kabul edilmeli ve her yönüyle kurgulanmalı. Herhalde elimizde neyin olup, neyin olmadığını gösterecek tarım sayımı da artık yapılmalı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Kepenkler kapanmasın… 01 Eylül 2023
Borca teknoloji yok! 30 Ağustos 2023