Taahhüt uçar, eylem kalır!

Prof. Dr. Güler ARAS
Prof. Dr. Güler ARAS Momentum dr.guler.aras@gmail.com

“Ne cüretle! Hayallerimi ve çocukluğumu çaldınız!” Sözleriyle dünya liderlerine seslenen 16 yaşındaki Greta Thunberg, geçtiğimiz hafta New York’da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Hareketi Zirvesi’nin kuşkusuz en çok konuşulan ismi oldu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres tarafından düzenlenen toplantıda, iklim değişikliğinin etkilerini yavaşlatan daha ciddi emisyon standartlarının yürürlüğe girmesi için üye ülkeler bir araya geldi. António Guterres`in ülke liderlerine ön mesajı “süslü konuşmalar yerine somut planlar ile gelin” oldu. Bir günlük zirve, çok sayıda yeni bildiri ve taahhüt ile sonuçlandı. 66 ülke, 100'den fazla şehir ve 93 şirket 2050'ye kadar sıfır karbon salınımına ulaşma konusunda taahhütte bulundu. Zirvede, şirketler ve sektör temsilcileri, faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonları azaltmaya yönelik attıkları somut adımları ve önlemlerini açıkladı. Fakat daha yapılacak, yapılması gereken çok şey olduğu tüm taraflarca biliniyor. “Sürdürülebilir finansal sistem”, iklim politikalarının etkinliğinin arttırılmasında odaklanılması gereken konuların başında geliyor Finansal hizmetler sektörünün, özel sektör projeleri ve girişimlerine finansman sağlaması yoluyla iklim değişikliğinde dolaylı da olsa yarattığı etki, çok önemli boyutlarda. İklim değişikliğine karşı atılması gereken en önemli adımların başında gelen sürdürülebilir finansın gelişimi ise hala istenen seviyelerden çok uzak ve yavaş ilerliyor. İklim risklerini finansal karar almanın odağına oturtabilmek için sürdürülebilir yatırımların hızla yaygınlaştırılması gerekiyor. İklimle ilgili riskler ve fırsatlara yönelik kurumsal açıklamalara, finans sektörünün vereceği tepki iklim eylemi için kritik öneme sahip G20’nin Finansal İstikrar Kurulu tarafından kurulan İklimle ilgili Finansal Açıklamalara İlişkin Görev Gücü (Task Force on Climate-related Financial Disclosures - TCFD) bu yönde atılan en önemli adımlardan biri. TCFD, iklimle ilgili risklerin ve fırsatların kurumsal olarak açıklanmasına yönelik kapsamlı, pratik ve esnek bir çerçeve sunuyor. TCFD’nin mevcut destekçileri arasında yer alan dünyanın önde gelen bankaları, varlık yöneticileri, emeklilik fonları, sigorta şirketleri, kredi derecelendirme kuruluşları ve muhasebe kuruluşları toplam 120 trilyon dolarlık bilançoyu yönetiyor. TCFD’nin sunmuş olduğu çerçeve doğrultusunda iklimle ilgili finansal risklerini açıklayan 1100’den fazla G20 şirketinin raporlama kalitesinde önemli bir iyileşme olduğu belirtiliyor. Gelecek yıllarda, finansal hizmetler sektörünün, sermaye sağlayıcı olarak şirketlerin bu açıklamalarına vereceği tepki, TCFD standartlarının mümkün olduğu kadar karşılaştırılabilir ve verimli olmasını sağlama yönünde büyük öneme sahip. Bunun için öncelikle, finansal hizmetler sektörünün iklimle ilgili riskleri anlaması ve uygun risk yönetimi stratejilerini ve araçlarını geliştirmesi gerekiyor.

Taahhütler, yasal hedeflere ve somut eylemlere dönüştürülmeli

Sonuç olarak, 2050 sıfır karbon hedefine ulaşılmasında kritik role sahip yeni ve sürdürülebilir bir finansal sistemin inşa edilmesi, sürdürülebilir yatırımların yaygınlaştırılması sürecinin hızlandırılabilmesi için taahhütlerin yasal hedefler ve somut eylemlere dönüştürülmesi gerekiyor. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma konusunda sektörün, sahip olduğu önemli rolün yanı sıra, büyük de bir sorumluluğu bulunuyor. Bunun aynı zamanda ekonomi yönetiminin makro politikalarının bir parçası olması ve en üst düzeyde sahiplenilmesi gereken bir konu olduğu unutulmamalı. Planlananlar ve taahhüt edilenler gerçekleştirilmediği ve aksiyona dönüşmediği sürece hiç bir bir çözüm üretmek olanaklı değil. Özetle; artık taahhüt değil aksiyon zamanı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar