Tahsil edilemeyen alacaklar hangi koşullada giderleştirilebilir?

Recep BIYIK
Recep BIYIK VERGİ PORTALI recep.biyik@tr.pwc.com

Vergi mevzuatında, tahsil edilemeyen alacakların vergi matrahından indirimine olanak sağlayan iki müessese var. Tahsili şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılabiliyor, tahsili olanaksız hale gelen alacaklar ise değersiz alacak olarak doğrudan gider kaydedilebiliyor.

Hangi alacaklar için karşılık ayrılabileceği veya doğrudan gider yazılabileceğiyle ilgili yıllardan beri devam eden bir tartışma var.

Bazı vergi hukukçuları, bu iki müessesenin tahakkuk esasının bir gereği olduğu görüşündedir. Bu görüşte olanlara göre, tahakkuk esasına göre gelir kaydedilmesine rağmen alacak vadesinde tahsil edilemezse, bu iki düzenlemeyle bir bakıma gelir tutarı düzeltiliyor. Bu görüşte olanlara göre, daha önce hasılat yazılmayan alacağın giderleştirilmesi mümkün değil.

Bazı vergi hukukçuları ise bu düzenlemelerin esas olarak tahakkuk esasıyla bir ilgisinin olmadığını, işletmenin doğması olası veya doğmuş olan zararının vergi matrahından indirilmesinin amaçlandığını düşünüyor. Bu görüşte olanlara göre, daha önce hasılat kaydedilmiş olsun olmasın, tahsili şüpheli hale gelmiş olan veya tahsil olanağı kalmayan ve ticari kazancın elde edilmesi veya devam ettirilmesiyle ilgili bütün alacaklar bu müesseseler yoluyla giderleştirilebilir.

Mayıs ayında değersiz alacaklarla ilgili olarak verilen bir özelgede, konu bütün yönleriyle incelenmiş. Genel olarak alıştığımız özelgelerden farklı olarak bu özelgede ayrıntılı açıklamalar ve gerekçeler çerçevesinde konu tartışılmış ve bir sonuca ulaşılmış. Adeta tebliğ gibi bir özelge.

Konunun özeti

Özelge başvurusu yapan şirket, borçlu olduğu bir şirkete borcunu ödemek isterken, ödemeyi yanlışlıkla daha önce ticari ilişkide bulunduğu başka bir şirkete yaptığını, paranın bu şirket tarafından kıendisine iade edilmediğini, konunun yargıya intikal ettirildiğini, davanın kazanıldığını ancak şirketin kapanması nedeniyle tahsilatın yapılmasının mümkün olmadığını belirterek, alacak tutarının değersiz alacak olarak gider yazılıp yazılamayacağını sormuş.

Özelgede yapılan açıklama

Özelgede yer alan açıklama özetle şu şekilde. İlgilenenler özelgenin tam metnini Gelir İdaresinin internet sitesinden görebilirler.

Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesine göre, değersiz alacak olarak doğrudan zarar yazılabilmesi için ortada bir alacak söz konusu olmalı ve alacak, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili bulunmalıdır. Başka bir ifadeyle, alacak, işletme faaliyetleriyle ilgili olmalı, ticari ve zirai kazancın normal gerekleri çerçevesinde doğmalıdır.

Değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Kanuni düzenlemeye göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir. Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hakim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkansız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur. Böyle bir boşluk bırakmamak amacıyla kanun koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür.

Kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir.

- Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü

- Borçlu hakkında verilen gaiplik kararı.

- Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı.

- Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler.

- Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması.

- Borçlunun dolandırıcılıktan mahkum olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak

- Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı.

- Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)

- Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.

Bu açıklamalar çerçevesinde, yanlışlıkla yapılan ödemeden kaynaklanan alacağa yönelik yapılan icra takibi dosyasının borçlunun bulunamaması nedeniyle takipsizlik kararıyla kapatılması ile borcun tahsili yönünde fiili olarak imkansızlık durumu ortaya çıktığından söz konusu alacağın değersiz alacak olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, söz konusu alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, bu zarar yazılmayan alacağın daha sonraki yıllarda değersiz alacak olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Özelgeden çıkartılabilecek sonuçlar

Özelgeyi okuduğum zaman ben şu çıkarsamaları yaptım.

1) Tahsili olanaksız hale gelen alacakların giderleştirilmesinin tahakkuk esasıının düzeltilmesiyle bir ilgisi yoktur. Oluşan zarar giderleştirilmektedir. Alacak daha önce hasılat yazılmamış olsa da, değersiz alacak olarak giderleştirilebilir.

2) Tahsili olanaksız hale gelen bir alacağın değersiz alacak olarak gider yazılabilmesi için, alacağın kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili olması gerekse de, güçlü bir bağ olması gerekmez. Ticari hayatın normal akışı içerisinde oluşan bir alacak bu kapsamda giderleştirilebilir. Özelgedeki alacağın doğumunun ticari hayatın normal akışı içerisinde çok da olağan bir şekilde oluşmadığı, kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili bağın hiç de güçlü olmadığı dikkate alınırsa, bu sonuca kolayca ulaşmak mümkün.

3) Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, noter huzurunda yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın yeterli belge olarak kabul edilebilir.

Son söz olarak, özelgede ulaşılan sonuca katılıyor muyum sorusuna cevabım evet. Eğer bir alacak ilişkili olmayan kişiler arasında, muvazaadan ari olarak, ticari hayatın normal akışı içinde doğmuşsa ve tahsil edilemediği için zarar oluşmuşsa, özelgede söylendiği gibi değersiz alacak olarak gider kaydedilebilmelidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar