Üçlem üzerine uygulamalı ders

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Küreselleşmenin yarattığı en önemli iktisadi süreçlerden birisi finansal serbestleşmedir. Bu dinamik uluslar arası sermaye akışında da önemli bir liberalleşmeye yol açtı. Sermaye giriş ve çıkışları üzerindeki bütün kısıtların ve kontrollerin kaldırılması (konvertibilite) anlamına gelir bu.                                                        

Uluslar arası sermaye akışının serbestleşip hızlı hareket etmeye başlaması (konvertibilite) özellikle 1990’larda bir çok  sorunun  sorumlusu  olarak görülmeye başladı. Gittikçe sıklaşan finansal krizler serbestleşen ve sıcaklaşan para hareketlerine  bağlanan  sorunlardan görünür  olanıdır. Bir de görünür olmayan ama ciddi kısıtlar yaratan bir sonuç var. Uluslar arası sermaye hareketlerinin serbestleşmesi, elektronik devrelerde hızla hareket edebilmesi, yani ısınıp sıcak para kimliğini kazanması,  ulusal iktisat politikası uygulamasına önemli bir kısıt getirdi. Bu kısıt para politikasının bağımsızlığını adeta ulusal para otoritesinin  elinden aldı. 

Serbestleşme öncesinde sermaye giriş çıkışını denetleyip kısıtlama imkanına sahip olan ulusal otorite hem döviz kurunu hem de faiz oranını belirleme imkanına sahipti. Sermaye girişi serbestleşip, kendi kazancı doğrultusunda hızla hareket etmeye başlayınca ulusal para otoritesi bu imkanını kaybetti, adeta kısıt altında politika belirlemek zorunda kaldı.

                                                    *           *             *

Üçlem (trilemma) adıyla tanımladığımız bu  politika  kısıtı  ulusal para otoritesini sermaye hareketi serbestisi (konvertibilite)  – faiz oranı – döviz kuru üçlüsü arasında bir tercih yapmaya zorluyor. Eğer konvertibilite sürdürülecekse faiz oranı-döviz kuru ikilisinden sadece bir tanesini belirleyip, sürdürebiliyor. Her iki fiyatı da belirlemeye ve bu arada serbest sermaye rejim,ini de muhafaza etmeye kalkınca sıkıntı çıkıyor.

Örneğin, para yönetimini kendi hedeflerine göre (enflasyon) yürütüp, faizi belirlemeyi seçerse, yani başka kaygılardan uzak bağımsız bir para politikası izleyen bir para otoritesi,  döviz kurunu  belirlemekten vazgeçip, kurun belirlenmesini döviz piyasasına bırakmak zorunda kalıyor. Mesela ekonomide  ısınma kaygısı ile  faiz yükseltilince sermaye girişi hızlanıyor, döviz arzı büyüyor, döviz kuru düşüyor, ulusal para aşırı değerleniyor sonuçta dış denge bozuluyor. Buna tedbir olarak döviz kurunu da istediği düzeyde tutmak isteyen para otoritesi ya sermaye girişini kısıtlamak (konvertibiliteden vazgeçmek)  veya artan döviz arzını dengeleyecek  döviz talebi yaratmak, durumunda kalıyor. Bu gelen  dövizi  satın alarak  yapılacağı için  karşılığında yerli para verilecek  ve bu durumda  faizin  istenen düzeyde kalması mümkün olmayacak. 

Bunun tersi de mümkün. Örneğin, para otoritesi  dış açık  kaygısıyla döviz kurunu belirleyip, hareket ettirmeyi seçerse bu kez faiz oranının belirlenmesini piyasaya bırakmak zorunda kalıyor.  Piyasada belirlenen faiz sıcak para için cazip değilse sermaye çıkışı oluyor, döviz arzı daralıyor, sermaye çıkışı etkisiyle döviz talebi artıyor,  döviz kuru yükseliyor, para çıkışı etkisiyle likidite kuruyor faiz üzerinde baskı oluşuyor.  Bu durumda para otoritesi ya konvertibiliteden vazgeçip sermaye çıkışını sınırlamak ya düşük tutmayı hedeflediği  faizi yükseltmek zorunda kalıyor. Bu ikisini de yapmak istemezse rezervinden döviz satıp döviz kurunu kontrol altına alırken  genişleyen likiditenin faiz üzerindeki  aşağı yönlü baskısını sineye çekmek  zorunda kalıyor.

                                                   *                *                *

Bütün bunları neden anlattım?  Son haftalarda bizim Merkez Bankamızın ne tür bir sıkıntı yaşadığını görelim diye anlattım. Neden durup dururken  faizi yükseltme sinyali verdiğini anlamak için anlattım. Döviz kuru piyasada belirlenirken faiz aracını kullanmadan neden sermaye kaçışını ve sonuçlarını kontrolü altına alamayacağını göstermek için anlattım. Hem içeriden hem dışarıdan beslenen  türbülansla faiz silahı kullanmadan baş etmenin mümkün olmayacağına işaret etmek için anlattım.

Üçlemi  derslerde anlatıyoruz. Bazen örnek vermek de gerekiyor. Sıkıntı oluyor. Son haftalarda yaşananlar adeta uygulamalı üçlem dersi gibi oldu. Kimsenin işine yaramazsa bizim öğrencilerin işine yarayacağı kesin. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018