Yeni hikaye bu mu?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

2002 seçimleri Türkiye için bir çok açıdan önemli sonuçlar doğurdu. Yeni bir siyasi parti  ilk kez  girdiği seçimden tek başına iktidar olarak çıktı.  Tek parti iktidarının pek çok uygulaması oldu. Ama bu tarihten 2008 krizine kadar geçen sürede Türkiye ekonomisi için yazılan hikayenin kayıtlara bir başarı hikayesi olarak geçmesinin bunların başında geldiğini düşünüyorum.

Çok  prim yapan, içeride ve dışarıda çok dillendirilen, her toplantıda pişirilip yeniden sofraya konan  bu başarı hikayesinin  arkasında iki önemli faktör olduğu, bunların süreçte  ana belirleyici rolü oynadıkları kanısındayım.  Seçimlerden önce gerçekleştirilmiş  olan TC Merkez Bankasının bağımsız statüye kavuşturulması bunlardan birisidir. Bunun Cumhuriyet tarihinin en önemli yapısal değişimlerinden birisi olduğunu düşünürüm.   Başarı hikayesinin öteki ana belirleyicisi ise dönem boyunca muhafaza edilen siyasi istikrardır.

                                                     *               *                *

1990’lı yılların büyük kısmında ekonomiye hakim olan siyasi ve ekonomik koşulların sonraki dönemde sağlanan siyasi istikrar ve bağımsız para otoritesi olgularının önemini ve vurgusunu daha arttırdığını düşünüyorum.

Tek cümle ile özetlemek gerekirse 1990’lı yıllar siyaset ve ekonomide büyük boyutlu istikrarsızlığın hakim olduğu yıllardır. Siyasi istikrarsızlığın kaynağında uyumsuz siyasi koalisyonlar yatar. Ekonomik istikrarsızlığın kaynağı ise amaçları fazlasıyla çeşitlendirilmiş ve bunlara ulaşmak  için hükümetten emir alarak iş yapan Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlayamamasıdır.  Sık değişen iktidarlar ve yüksek oranlı enflasyon  bu gün dahi o dönemin dönemi belirleyici özellikleri arasında sayılmaktadır. 

Böyle bir dönemin ardından gelen tek parti iktidarı ve siyasi istikrar ortamının ağırlığı ve etkisi  olağan koşullarda sürüp giden bir siyasi istikrar konumundan çok daha fazla olmuştur. . Aynı şekilde, yıllar boyu sürüp giden yüksek  dozlu akut enflasyonun  Merkez Bankası bağımsızlığından sonra hızla geriletilmesi de  dönemin en önemli gelişmelerinden birisi olarak algılanmıştır.

İstikrarsız bir dönemden siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanıp korunduğu bir döneme geçmek iktisadi gelişme açısından olumlu koşulların sağlandığına işaret eder. Türkiye ekonomisine dönük güvenin sağlanması bu koşulların başında yer alır. Artan güvenle birlikte o dönemde zaten hızla genişleyen uluslar arası sermaye akımından görece daha büyük pay alınmış ve Türkiye’nin  küresel büyüme konjonktürüne katılması mümkün olmuştur. Sonuçta, yüksek büyüme hızı uzunca süre sürdürülebilmiştir. 

                                                        *                *                 *

Bir dönemin başarı hikayesinin ana öğeleri olan siyasi  istikrar ve bağımsız para otoritesi olgularının son günlerde örselendiği kanısındayım.

Gezi olayları ile başlayan süreçte siyasi iktidar istikrardan çok istikrarsızlığa açık bir duruş sergiliyor. Bu duruşun arkasında bir siyasi hendese vardır kuşkusuz. Ama aynı süreçte siyasi istikrarın bozulduğu gibi bir algı da doğmaktadır. Bu algı ile bir önceki dönemin başarı hikayesini tekrarlamak mümkün görünmüyor doğrusu.

Son birkaç gün içinde gelişen olaylar da para otoritesinin bağımsızlığı üzerine de gölge düşürüyor.  Merkez Bankasının bağımsızlığı son tahlilde faiz kararlarını kendisinin vereceği bir konumu tanımlar. TCMB bir süredir devam eden yüksek dozlu oynaklık, döviz kanaması ve kur yükselmesi sürecini sadece döviz arzını besleyen önlemlerle durdurmaya çalışıyor, elindeki en önemli silah olan faiz yükseltmeye yanaşmayan bir politika izliyordu.

Hafta sonunda bu durum aniden değişti. Hükümet toplantısının hemen arkasından Merkez Bankasının  faiz tutumunu değiştirdiğine tanık olduk. Başkan,  hafta içindeki PPK  toplantısını bile beklemeden,  faizin yükseltileceği sinyalini veren bir açıklama yaptı. Ben başkalarının yalancısıyım. Ama bunca hengamede elini faize sürmekten kaçınan Merkez Bankasının hükümetten icazet alınca böyle bir sinyal verdiğini yazan söyleyen pek çok yorumcu oldu.

Böyle bir durum belki hiç olmamıştır. Belki birileri uyduruyordur. Ama böyle bir izlenimin yaratılmış olması dahi Merkez Bankasının bağımsızlığı algısını  bozmaya yeter. Bu algı bozulunca aynen eski günlere döneriz. Güven kaybı büyük boyutlara çıkar. İstikrarsızlaşırız. Yönsüzleşiriz.

Değişen koşullarda yeni bir ekonomi hikayesine ihtiyaç olduğunu yazıp duruyorum. Yeni hikayenin ana unsurları  siyasi istikrarsızlık ve emir kulu bir Merkez Bankası olacaksa  bundan başarı hikayesi çıkmaz.  Benden söylemesi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018