'Vazgeçme Çağında Marka Yönetimi'
Kariyeri boyunca reklamcılığın tüm alanlarında faaliyet göstermiş Uğur Batı'dan, Türkçe marka ve pazarlama iletişimi yazınına ilişkin kapsamlı bir kitap geldi: Marka Yönetimi: “Vazgeçme Çağında Marka Yönetimi”
"Hepiniz sadakatsizsiniz!
“Bedenimin zayıflığı ile ruhumun inceliği arasında üzerime yüklenen ağır bir yük gibi... Zamanın ruhu; benden güçlü, benden yaşlı, benden tecrübeli... Benim ruhum; yaşlandıkça korkan, korktukça içine kapanan, kapandıkça zayıflayan...”
Zeitgeist, “Zamanın ruhu” diyoruz buna.
Zamanın ruhu, bunu gösteriyor. Herkesin herkesten kolayca vazgeçtiği bir çağdan bahsediyoruz. Sadakatin zihnen tasarlanmış bir “vazgeçme” fikri olduğunun kabul edildiği bir çağ bu. Sadakatin somut göstergelerinin soyut bir bağlılık biçimi olarak görüldüğü, bazen fiziksel olarak olmasa bile zihinsel olarak herkesin ve her şeyin “harcanabilir” olduğu zamanlar bunlar. İradeye dayalı bu tekil eylemin Nietzsche’nin dediği gibi bir erdem olmadığının kabul edildiği bu zamanda ilginç yönelişler vardır. Sadakat keşke “inkâra dönüşmenin eşiğinde aşkın ikrarı” olsaydı ama sadece kişiden vazgeçmiyoruz ki. Nesnelerden kolayca vazgeçiyoruz. Prensiplerden. Sözlerden. Kurallardan. Kırmızı çizgilerden. İdeolojilerden. Doğadan. Yaşamdan. Hayallerden... ve sanırım her şeyden, bir de kolayca vazgeçiyoruz. Peki, bu durumla karşı karşıya kalan bir marka yöneticisi ne yapar ki?
Kitap bunu anlatıyor...
İşte bu nedenlerle yeni nesil pazarlama, artık her şeye başka bir pencereden bakıyor. Temelde, tüketici satın alma karar mekanizmaları üzerinden hareket ediyor. Satışın artık bir bilimsel disiplin olarak ele alınması gerektiğini ifade ediyor. Bilinçdışı kuvvetlerin dinamiğini de anlamamız gereğine dikkat çekiyor. Alışılmış reklamcılık anlayışının da sarsılması gerektiğini düşünüyor. Pazarlama zekâsına, marka aklına inanıyor. Metaforların ve dolayısıyla nöropazarlamanın gücünü biliyor. Reklamların tutum yaratma konusundaki etkisini, yaratıcılığın ikon markalar yaratma konusundaki katkısını ele alıyor. Bütünleşik pazarlama iletişiminin marka oluşumunda bir çatı olduğunu kabul ediyor, dijital pazarlamanın gücüne dikkat çekiyor. Duyuların ve duyguların tüketici tercihlerini nasıl etkilediğini söz konusu ediyor. Ve bunların hepsini yüksek sadakate bağlıyor.
Bu kitap marka yönetiminin tüm inceliklerini anlatıyor. Markaların tüketiciyle doğrudan iletişime geçtikleri satış noktaları, etkinlik pazarlama unsurları, yeni teknolojik imkânlar aracılığıyla samimiyet ve şeffaflık temelli sosyal ağlar ve mobil pazarlama unsurlarının nasıl kullanılacağı anlatılıyor. Farklı medyaların yaratıcı, sürprizli, merak ettirici, cezbedici ve kışkırtıcı olabilme durumu ele alınıyor. Markaların dijital mecralarda yönetimi, sosyal medya ve marka iletişimi ilişkisi, ikon markaların özellikleri örnek durum analizleri ve stratejik açılımlarla anlatılıyor. Bunun haricinde markaların olası hataları, kötü marka yönetim unsurları ele alınıyor, marka öneticilerine uyarılar yapılıyor. Yüksek sadakatin bir üst unsuru olan aşk markaları da bu kitapta detaylı olarak ele alınıyor.
Aşk markaları, Türkiye’den marka paradigmaları ile ele alınıyor. Türkiye markası, destinasyon olarak Türkiye, İstanbul markası ve Türkiye’nin markaları inceleniyor. Bu bölümde önemli Türk markaları ayrıntılı olarak analiz ediliyor. Son bölümde ise ideal marka yönetiminin tüm sınırları çiziliyor.
Kariyerinde reklam yazarlığı, yaratıcı yönetmenlik, marka uzmanlığı, danışmanlığı ve öğretim üyeliği gibi reklamcılığın neredeyse tüm taraflarında bulunmuş olan Uğur Batı, hâlihazırda Borsa İstanbul’un kurumsal iletişim müdürlüğünü yapıyor. Kitabında reklam yazarlarına, tasarımcılara, reklam yaratıcılarına, marka uzmanlarına ve diğer tüm pazarlama profesyonellerinin yanı sıra iletişim öğrencilerine de sesleniyor.