Abstract Acceleration: Geometrik formlardan evrenin büyüklüğüne

Onur Alakay’ın yeni sergisi olan Abstract Acceleration’da soyut temalardan oluşan 59 adet eseri Root Karaköy’de yer alıyor.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMİRBAĞ

Onur Alakay, Abstract Acceleration Sergisi için “Pop art, kübizm ve izlenimcilikten ilham alan eserlerle duygusal bir deneyim sunmayı amaçlıyor” diyor. Altı aylık bir kişisel yolculuğa çıkarak, farklı boyutlarda elementleri araştırarak eserlerini oluşturduğunu ifade eden Alakay’a sergisi ve çalışmaları hakkında merak edilenleri sorduk.

Serginin teması hakkında konuşabilir misiniz? “Abstract Acceleration” sergisinde kaos ve düzenin dinamik etkileşimini nasıl ele alıyor? “Abstract Acceleration” sergisi izleyicilere ne tür bir deneyim sunmayı amaçlıyor?

Sergi, izleyicilere çağdaş sanatın sınırlarını zorlamayı hedefletiyor. Hızlı kompozisyonlar ve soyutlama, izleyicilere eserlerimi kendi bakış açılarıyla keşfetme fırsatı sunuyor. Bu sayede, kaosun ve düzenin etkileşimini anlamalarını sağlayarak, sanatımın ardındaki düşünsel derinliği keşfetmelerini amaçlıyorum.

Sergi, insanlığın evrendeki birbirine bağlılığını büyük ölçüde inceliyor. Toplumsal ruhu nasıl yansıtıyor ve bu temayı eserlerinde nasıl işliyorsunuz?

“Abstract Acceleration” sergisi, insanlığın evrendeki birbirine olan bağlılığını vurgulayan bir temayı ele alıyor. Eserlerimde, toplumsal ruhu soyut bir perspektiften ele alarak, insanların evrenle nasıl etkileşimde bulunduğunu ifade etmeye çalıştım. Renk, form ve kompozisyon kullanarak, toplumsal bağlılığın karmaşıklığını ve güzelliğini yansıtmaya odaklandım. İzleyiciler, eserlerim aracılığıyla insanlığın evrenle olan derin bağını keşfederken bu temasın altındaki duygusal ve düşünsel katmanları deneyimleyebilirler.

Mekan sergiyi yaşama deneyimi sunuyor

Serginin gerçekleştiği mekân olan Root Karaköy’ün sanat, kültür ve toplumun birleştiği sürükleyici bir atmosfer yarattığı belirtilmiş. Bu mekânın sergiyle nasıl bir etkileşim içinde olduğunu açıklayabilir misiniz?

Root Karaköy, serginin gerçekleştiği mekân olarak, sanat, kültür ve toplumu bir araya getiren dinamik bir atmosfer sunuyor. Mekânın özgün yapısı, sergiyle etkileşim kurarak eserlerin atmosferini güçlendiriyor. Serginin soyut temalarıyla Root Karaköy’ün sanatsal ve kültürel dokusu birleşerek izleyicilere etkileyici bir deneyim sunuyor. Mekânın atmosferi, sergiyi sadece izleme değil, aynı zamanda yaşama deneyimine dönüştürerek, sanatın toplumla nasıl etkileşimde bulunduğunu vurguluyor.

Sergide toplamda 59 parça eser bulunuyor. Eserler aracılığıyla kaosu, düzeni ve kişisel yolculukları nasıl tartışmaya açıyorsunuz?

Sergideki 59 eser, kaosu, düzeni ve kişisel yolculukları derinlemesine tartışmaya açıyor. Bu eserlerin sahibi olarak, ben 6 aylık bir kişisel yolculuğa çıktım ve farklı boyutlarda elementleri araştırarak eserlerimi oluşturdum. Kullandığım renkler, form ve kompozisyon, izleyicilere kaosun, düzenin ve kişisel yolculukların dinamik etkileşimini hissettiriyor. 6 aylık kişisel yolculuğumun izlerini bu eserlerde bulacaksınız ve umarım izleyiciler, kendi içsel keşifleriyle bu temaları deneyimleyerek sanatın gücünü hisseder. Serginin izleyicilere ne tür bir deneyim sunmayı amaçladığı konusunda daha fazla detay verebilir misiniz? Ziyaretçileri soyut, pop art ve kübist esintili vuruşların büyüleyici birleşimine davet ederken hangi duyguları ve düşünceleri harekete geçirmeyi hedefliyor? Sergi, bana göre pop art, kübizm ve izlenimcilikten ilham alan eserlerle duygusal bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Sergi, soyut, pop art ve kübist esintili vuruşların büyüleyici birleşimini keşfetmeye davet ederek, renk paletleri ve cesur formlarla zenginleşmiş bir atmosfer oluşturuyor. Bu eserler aracılığıyla, duygu durumlarımı tek bir çerçeveden yönlendirmenin ötesine geçip, aynı zamanda iç içe geçmiş boyutlardaki formların farklı boyutlarda değişik şekillerde algılanabileceği düşüncesini de araştırdım. Pop artın çarpıcılığından, kübizmin geometrik karmaşıklığına ve izlenimcilikten gelen duygusal titreşimlere kadar, geniş bir yelpazede duygusal ve düşünsel deneyimler yaşamaya teşvik ediyor.

Tuvallerinizde kullanılan teknikler ve akrilik boya gibi malzemeler hakkında bilgi verebilir misiniz? Sergide kullanılan tekniklerin ve malzemelerin evrendeki kaos ve düzenin temalarını nasıl yansıtıyorsunuz?

Tuvallerimde genellikle akrilik boya kullanıyorum. Bu teknik, eserlerime yoğun renkler ve katmanlar eklememe olanak tanırken, aynı zamanda hızlı kuruma özelliği sayesinde enerji dolu kompozisyonlar oluşturmama yardımcı oluyor. Sergide kullandığım teknikler ve malzemeler, evrendeki kaos ve düzen temalarını yansıtmak için özenle seçildi. Renkleri ve formları kullanma biçimim, kaosun dinamik ve enerjik doğasını vurgularken, katmanlı yapılar düzeni ve dengeyi temsil ediyor. Aynı zamanda, akrilik boya kullanımı sayesinde eserlerimdeki hızlı ve keskin vuruşlar, evrendeki hareketin ve değişimin sürekli akışını simgeliyor. Bu malzeme ve teknik seçimleri, izleyicilere soyut bir dünya sunarak kendi algılarına ve duygularına çağrıda bulunuyor. Her tuval, evrendeki kaos ve düzenin benzersiz bir yorumunu taşıyarak, izleyicileri soyut bir keşif yolculuğuna çıkmaya davet ediyor.

Evrendeki bilinmezliklerin altını çiziyor

Eserlerinizde uzay boşlukları ve mikro-makro kozmos ilişkileri gibi temalar işleniyor. Bu temaların eserlerinizdeki önemi nedir?

Eserlerimde izleyicilere kendilerini evrenin bir parçası olarak hissettirmeyi ve soyut bir deneyim yaşatmayı amaçlıyorum. Uzayın sonsuzluğu ve bilinmezliği, insanın varoluşuyla ilgili temel soruları ortaya çıkarırken, mikro-makro kozmos ilişkileri ise evrendeki tüm ölçekler arasındaki benzerlikleri vurguluyor.

Bu temalar, insanın kendi varlığını evrenle nasıl ilişkilendirdiğini sorgulamasına ve soyut bir düzeyde anlam aramasına olanak tanır. Uzay boşlukları, geniş bir perspektiften bakarak hayal gücünü ve keşfi tetiklerken, eserlerimdeki renk ve ışık oyunları izleyicilerin evrenin renkliliğini ve ışığın uzay boşluğundaki süzülme şeklini algılamasına olanak sağlar.

Neo-Plastisizm akımından ilham alındı

Eserlerinizde 1600 yıllık sanat tarihi sürecinin farklı dönemlerine ve çeşitli sanat akımlarına yaptığı göndermelerden bahseder misiniz? Hangi sanatçılara selam veriliyor ve bu göndermeler serginin ana temasını nasıl zenginleştiriyor?

Eserlerimde, soyut sanatın öncüsü olan ve geometrik düzeni temsil eden bir tarz olan Neo-Plastisizm akımından ilham alıyorum. Bu akımın temel özellikleri arasında temel renk blokları, düz hatlar ve matematiksel düzen bulunuyor. Neo-Plastisizm’in benzersiz estetiği, eserlerimdeki renk paleti ve kompozisyonlara yansıyor, izleyicilere belirgin bir düzen ve denge sunuyor. Ayrıca, kübizm döneminin etkisi altında, eserlerimde formları farklı bakış açılarından inceleyerek ve kesik parçalara ayırarak bir araya getiriyorum. Bu, izleyicilere nesneleri ve figürleri klasik perspektiflerin ötesinde görmelerine olanak tanıyan bir yaklaşım sunuyor.

Duygusal bir atmosfer yaratma konusundaki çabalarımda, post-empresyonizmin renk paletleri ve güçlü fırça darbelerinden esinleniyorum. Bu dönemin estetiği, eserlerimde kullanılan renklerin yoğunluğu ve izleyiciye dokunma arzusunu vurgulayan fırça darbelerinde kendini gösteriyor.

Mikro-makro kozmos temalarını ekleyerek ise, evrenin genişliği ile mikro dünyanın detaylarını birleştirmeye çalışıyorum. Sergi, geometrik formlar aracılığıyla evrenin büyüklüğünü çağrıştırırken aynı zamanda atomları veya molekülleri anımsatan detaylarla mikro dünyanın güzelliklerini vurgulamayı amaçlıyor.