TBMM mayın temizliğini görüşmeye devam etti
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tasarıyı savunurken, muhlaefet temsilcileri güvenlik açısından tasarıyı sakıncalı buldu.
ANKARA - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mayınların temizlenmesinin öngörüldüğü Suriye sınırındaki arazide, güvenliğin tesisinde bir zafiyetin söz konusu olmayacağını söyledi. Şimşek, "Tasarı gayet açıktır. burada arazi satılmıyor, hizmet alımı söz konusudur" dedi.
TBMM Genel Kurulunda, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin kanun tasarısının görüşmelerine devam edildi.
Görüşmeler sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Şimşek, tasarının gayet açık olduğunu, ancak dedikodu üzerine istismar edildiğini söyledi. Bölgedeki fiziki güvenliğin teknolojik sistemle tesis edildiğini, güvenliği sağlamakla Genelkurmay Başkanlığının yetkili olduğunu kaydeden Şimşek, "Güvenliğin tesisinde en ufak bir zafiyet söz konusu değildir" dedi. Şimşek ayrıca, mayınlı alanların yüzde 88'inin Hazineye ait olduğuna işaret etti.
Mayın temizleme işinin sadece Suriye sınırı ile geçerli olmadığını, 2014 yılına kadar tüm mayınlı arazilerin temizlenmesi gerektiğini belirten Şimşek, zamanı geldiğinde bu konuda da karar verileceğini dile getirdi.
Söz konusu alanda organik tarım yapılıp yapılamayacağına, alan temizlendikten sonra karar verilebileceğini ifade eden Şimşek, üretim tekniğinin alanın temizlenmesinin ardından belirlenebileceğini ifade etti.
Tasarıda arazinin satılmadığını, hizmet alımının söz konusu olduğunu kaydeden Şimşek, "Başka türlü değerlendirmek için kötü niyetli olmak lazım. Burası hiç kimseye peşkeş çekilmiyor" diye konuştu.
Turgutlu'daki "madene hayır" mitingi
Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Manisa'nın Turgutlu ilçesindeki "Madene Hayır" mitingi ile ilgili iddialarda bulunması üzerine söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Genç'in konuşmasında, eleştirinin ötesinde, Hükümeti itham eden sözler kullandığını ifade etti.
Arınç, konuşmasına, "O, bizim için 'Sayın' kelimesini kullanmadı ama ben, TBMM'nin saygınlığı açısından bir milletvekiline 'Sayın' demeden hitap etmiyorum diyerek başladı.
Genç'in iddialarına yanıt veren Arınç, şunları söyledi:
"Kendileri Turgutlu'daki mitinge katılmışlar. Çal Dağı'ndan Nikel Madenciliğin çalışması ile ilgili protestolar olmuş. Bununla ilgili Hükümetimizi itham ederken, 'Siz İngiliz Hükümetinin mi yoksa Türk Hükümetinin mi bakanlarısınız?' diyerek, hicap duyduğum kelimeler kullandılar. Sayın Genç, Turgutlu Belediye Başkanı'nın, 'İngiliz Büyükelçisi bastırdı, bizim de Çevre ve Orman Bakanımız izin vermek zorunda kaldı' dediğini iddia etti. Ben Turgutlu Belediye Başkanı'nı aradım. Sayın Belediye Başkanı, üzüldü ve 'kesinlikle yalan, iftira. Kamer Genç'i sadece televizyonlardan tanıyorum. Kimseye de böyle bir şey söylemedim. Tutanakları gönderin, kendisi hakkında yasal haklarımı kullanacağım' dedi.
Biz Türk milletinin, TBMM'nin içinden çıkmış Bakanlarıyız. Bundan önceki Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin Bakanları gibi bizim de tek bir idealimiz var; Türk milletinin ve ülkemizin çıkarlarını korumaktır.
Bu, madenle ilgili yeni bir olay değil, 5 yıldır devam ediyor. Yargı süreci içindeydi. Sivil toplum kuruluşlarından birisi ÇED raporunun iptali ile ilgili olarak İdare Mahkemesinde dava açtı. Davada bilirkişiler hep beraber ÇED raporunun olumlu olduğu konusunda görüş bildirdiler. İdare Mahkemesi de talebi reddetti, ÇED raporunu onayladı. İlgili işlemler ancak mahkeme kararından sonra başladı. Türkiye'nin her yerinde yasalara göre kurulmuş, faaliyet gösteren şirketler ve yabancı yatırımlar vardır. '2-3 milyar dolarlık yatırımı 5-10 milyon dolara dağıtmış olabilirler' diyor. Ben, bu mahkeme heyetine Sayın Genç ile ilgili yapabilecekleri işlem konusunda ihbarda bulunmak istiyorum. Turgutlu'daki Nikel madeni ile ilgili Hükümetimiz her türlü tedbiri almıştır. Eleştiri sınırlarını aşmayın."
Bu arada Kamer Genç'in, Arınç'ın konuşmasının ardından da iddialarını sürdürmesi üzerine AK Parti'li milletvekilleri, sıralara vurarak tepki gösterdi.
"Güvenlik açısından sakıncalı"
MHP Manisa Milletvekili Mustafa Enöz, mayınların temizleneceği bölgede petrol rezervlerinin bulunduğu belirtti.
Mayınların temizlenmesi için açılması planlanan ihaleyi İsrailli şirketin alacağı yönünde kamuoyunda yaygın bir görüş bulunduğunu belirten Enöz, "Bu hassas bir konu. Güvenlik açısında da sakınca yaratıyor. Yabancı şirketlerin bu işi yapması halinde bölgedeki vatandaşlarla ilgili sorunlar da yaşanabilir. Suriye ile aramızda tampon bölge gibi oluşturulacak alan, ileride sorunlara neden olabilir" diye konuştu.
MHP Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Kormaz ise görüşülen tasarının, ülkenin geleceğini doğrudan ipotek altına alacağını öne sürerek, "Tasarının kabulü için burada kalkacak her parmağı, yarın toplum değerlendirecektir" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın, geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Danıştayın bir kararı için "yanlıştır" ifadesini kullandığını belirten Korkmaz, Bozdağ'ın bu sözünü geri almasını istedi.
Bunun üzerine söz alan Bekir Bozdağ da Danıştayla ilgili değerlendirmesinin değişmediğini söyledi. Bozdağ, "Mahkeme kararları eleştirilemez diye bir kural yok. Kamu yararını Danıştay takdir edemez. Danıştay, idarenin takdir yetkisini hiçe sayan kararlar vermiştir" diye konuştu.
"Bu görev Maliye Bakanlığı'nın değildir"
CHP Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu da mayınların temizlenmesi işinin Maliye Bakanlığının değil, Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığına ait olduğunu söyledi.
Bu konunun Milli Savunma Komisyonundan neden geçmediğini de soran Aslanoğlu, "Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığını bu göreve sahip çıkmaya davet ediyorum. Mayınları nasıl döşediyseniz, öyle temizleyin. Siz kimin malını kime veriyorsunuz? O topraklar, o yörenin insanlarının malıdır. Önce o insanların malını verin" diye konuştu.
Aslanoğlu, konuşması sırasında AK Parti sıralarından kendisine "terbiyesiz" denildiğini öne sürerek, TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'den duruma müdahale etmesini istedi.
Konuşmaların ardından, tasarının 2. maddesi değiştirilerek kabul edildi. 2. madde kapsamanda bulunan bir fıkra, geçen toplantıda 1. maddeye aktarıldığı için madde metninden çıkartıldı.
Mayın temziliğinin ardından dikenli tel ve elektrikli koruma uygulanacak
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesinden sonra dikenli tel, elektrikli koruma gibi önlemlerin alınacağını, temizlenen kısmın 8'de 1'inin yeniden askeri kullanıma verileceğini söyledi.
TBMM Genel Kurulunda Suriye sınırındaki mayınların temizlenerek, bu arazilerin tarıma açılmasını öngören kanun tasarısının görüşmelerinde söz alan AK Parti Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra mayın temizlemenin ve eski silahların imhasının önemli gündem maddelerinden biri olduğunu, Doğu Avrupa ülkelerinin bu işi tamamladığını vurguladı.
Erdem, NATO Bakım ve İkmal Ajansı NAMSA'nın, bu kadar geniş bir arazide mayın temizlemesinin mümkün olmadığını ancak müşavirlik yapabileceğini belirtti.
Mayın temizleme işinin yıllardır konuşulduğunu dile getiren Erdem, büyük bir arazinin 17 yıldır ekonominin dışında olduğunu söyledi.
Tasarının ilk görüşmelerinde kendisinin de endişeye kapıldığını ancak daha sonra Bakandan ve ilgili kurumlardan bilgi aldığını anlatan Erdem, muhalefetin argümanlarının, korkuya, güvensizliğe dayandığını, korkarak ülkenin yönetilemeyeceğini belirtti.
AK Parti'li Erdem, söz konusu arazide Genelkurmayın mayın temizlemesinin doğru olmadığı kanaatini taşıdığını vurgulayarak, "(Genelkurmayın işi değil. Kim döşemişse o temizler) diye bir kaide de yok. Firma mayını temizledikten sonra, tarım şirketi kuracak. Hükümetten, bu şirketin Türk ortak almasını da isteyebiliriz" dedi.
Söz alan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Milli Savunma Bakanı Gönül'ün, AK Parti'nin bugün yapılan basına kapalı grup toplantısında olduğu gibi, Genel Kurulun kapalı oturumunda da bilgi vermesini istedi.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman mayınlara basarak, kolunu bacağını kaybedenlerin, "birileri tarafından çizilen Suriye sınırından karşı tarafa taziye için geçenlerin kendi insanları" olduğunu söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Akman'ın, "birileri tarafından sınırların çizilmesi" sözüne tepki göstererek, Akman'dan "birileri" sözcüğünü geri almasını istedi.
MHP Giresun Milletvekili Murat Özkan da sınırların, birileri tarafından değil, Kurtuluş Savaşı sonrasında kanla çizildiğini söyledi.
Özkan, tarım şirketinde yerli ortakların da olabileceğinden söz edildiğini anımsatarak, "Bu tasarıyla ancak yerli ırgatlarımız olur" dedi.
Mayın temizleyeceğiz diye mayın döşeemeyelim
CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, düzenlemeyi, "iki Kıbrıs büyüklüğündeki vatan toprağının, 44 yıllığına bir yabancıya verme tasarısı" olarak nitelendirdi.
Böyle büyük bir ihalede Türkiye'nin deneyimi olmadığını savunan Durgun, hem mayın temizleme hem de organik tarımda uzman bir şirketin bulunmadığını belirtti.
Durgun, verilen en alt ve en üst fiyat arasında 30 kat fark bulunduğunu ifade ederek, "Türkiye, mayın temizlemek için para bulmaktan aciz mi? Milletvekili olarak, maaşlarımızdan bağışta bulunalım. Yurt dışından ve yurt içinden kampanya başlatalım. İstenirse kaynak bulunur. Mayın temizleyeceğiz diye, Türkiye'nin geleceğine, güvenliğine mayın döşemeyelim" görüşünü dile getirdi.
Fiziki tedbir alınacak
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, konuşmaların ardından soru ve eleştirileri yanıtladı.
Mayın temizlenecek arazinin Kıbrıs'ın iki katı büyüklüğünde olduğunun belirtilmesine cevap veren Gönül, Kıbrıs adasının yüzölçümünün 9 bin 251 kilometrekare, söz konusu alanın ise 216 kilometre olduğunu bildirdi.
Gönül, söz konusu bölgenin, 189 bin dekar Hazine, 12 bin 979 dekar şahıs mülkiyeti, 7 bin 96 dekar TİGEM ve 5 bin 646 dekar da Devlet Demiryolları arazisi olmak üzere toplam 216 bin dekar olduğunu bildirdi.
Gönül, Türkiye'nin santimetrekaresinin bile çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Bu 510 kilometre, ince bir şerit. Suriye sınırımız 900 kilometreye yakın, tamamı mayınlanmamıştır. Eni ortalama 350 metredir. Kanun geçerse, mayınların temizlenmesinden dolayı yeniden burada fiziki tedbir alınacak, dikenli tel, elektrikli koruma gibi... Bunun için 50 metresi alındığı düşünülürse, tamamı ihale edilip temizlenecek, kullanıma verilecek kısım 300 metrelik olacaktır. Temizlenen kısmın 8'te 1'i yeniden askeri kullanıma verilecektir, korunması bakımından" diye konuştu.
Mayın temizleme işini bugüne kadar kimin yaptığının sorulması üzerine Gönül, insan gücüyle çalışan, elle temizleyen Silahlı Kuvvetlerin Mayın Temizleme Bölüğünün yaptığını söyledi. Gönül, bölüğün, Akçakale Kapısı ve diğer yerlerde faaliyet gösterdiğini, petrol çıkarılan sınırdaki mayınlı bölgeleri temizlediğini anlattı. Gönül, "Fevkalade zor bir işi, insan zayiatı vermeden, vatan hizmetini yapan evlatlarımızla yapmak gibi bir sorumluluk taşımaktadırlar" dedi.
Mayın temizleme görevi 1992'de Genelkurmaya verildi
Gönül, mayınları ordunun temizleyip temizlemeyeceğine ilişkin soruya, şöyle karşılık verdi:
"Temizleme görevi, 4 Mart 1992'de Bakanlar Kurulu kararıyla Genelkurmaya verildi. 2001'de kaynak konusunda bir sorun çıkmış ama daha sonra 22 Ağustos 2001'de temizleme için Genelkurmayda ofis kuruldu. Ancak kaynakta yine problem vardı. Bunun kaynağı, Sayın Başbakanımızın ilgisiyle karşılandı, sizin de aklınızdan geçen bir şekilde. 2003'te bu para bulunduktan sonra, daha önce mayın temizlemede çalışan bazı ekip elemanları takviye edilerek, yurt dışına gönderildi. Özellikle Bosna Hersek'te çok önemli temizleme yapılmıştı, tecrübe olsun diye oraya gönderildi. Dışarıdan getirilen kullanılmış teçhizatla, mekanik mayın temizleme teçhizatlarının denemeleri, bu arkadaşların da bilgisiyle, Eylül-Ekim 2003'te Mardin'de yapıldı, başarılı oldu. Genelkurmay, bundan sonra ciddi bir planlamayla bu işi yapmaya niyetlendi. Piyasa araştırmasına çıkıldı. İlk alınan teçhizat 5 milyon dolar civarındaydı. Bunlar, dozer gibi çok büyük makineler, üçlü bir kombinasyon. Siparişe çıkıldı, 5 milyon dolarlık üçlü makinelerin her bir grubu için 14-15 milyon dolar istendi."
Herkez samimi
Gönül, bunun üzerine Genelkurmayın, "Bu iş ihaleyle, hizmet alınarak yapılabilir mi?" diye Milli Savunma Bakanlığından görüş sorduğunu ifade etti.
Milli Savunma Bakanı Gönül, 14 firmanın teklif verdiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"En alt teklif 530 trilyon, en üst 2,279 trilyon. Bu kadar büyük paraları, bizim bütçemizde bulmak mümkün değildi. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlığa 24 Haziran 2008'de 'bunu başka kurum yapsın' diye yazı yazdı. Yazı bizden geçmedi, bize bilgi verildi. Çünkü Genelkurmaya bu görev Hükümet tarafından verilmişti.
Abdüllatif Şener'in başkanlığında bir heyet 26 Ekim 2004'de toplandı. Burada Milli Savunma, Genelkurmay (temsilcileri) de vardı, yeni Bakanlar Kurulu kararı alınarak, başka bir kurumun görevlendirilmesi önerisi çıktı. Bunun üzerine Bakanlar Kurulu karar alarak, Maliye Bakanlığını görevlendirdi. Bu işi yapmak üzere Kara Kuvvetlerinin mücadelesini, Aytaç Yalman komutanın verdiği mücadeleyi hatırlıyorum. Herkes, samimiyetle bu işe girdi. Ama çok da kolay mesele olmadığı tespit edilerek, bugünkü noktaya getirildi."
Gönül, terörle mücadele için para açısından bir sıkıntının olmadığını, Genelkurmay ne istediyse, hükümetleri zamanında verildiğini kaydetti. Gönül, "Bütçede para olmadığı için istenilen para, örtülü ödenekten verildi. Ama örtülü ödenekten milyarlar ödeyemezsiniz. Bütçeye koymanız lazım. O nihayet denemeydi" diye konuştu.