Amerika'da Sağlık Sistemini Değiştiren Türkler

İki akademisyen, Oyun Teorisi'ni sisteme uygulamayı başardı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Hangi alanda çalışırsak çalışalım hepimiz uluslararası boyutta başarılı olmak ve takdir görmek isteriz. Zaman zaman kendi alanımızda ileri gelen profesyonellere gıpta eder, onları örnek alırız. Çoğu zaman Amerikalıların, Almanların, Japonların inovasyonlarını alkışlar, kendimize iç geçirerek sorarız 'Neden bir Türk böyle bir inovasyon gerçekleştiremiyor?' diye. 

Bugün Değişim Yelpazesi'nde misafirlerimiz milli gururumuzu kabartan iki isim... Ekonomi camiasında uluslararası başarılara imza atmış Türk akademisyenler.... Amerika'nın sağlık ve eğitim sistemini değiştirmek için oyun teorisinden yararlanan ekonomi Profesörü Dr. Tayfun Sönmez ve Doçent Dr. Utku Ünver.

DY: Bizlere kısaca akademik özgeçmişinizden bahseder misiniz?

Profesör Dr. Tayfun SönmezTS: 1990 yılında Bilkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nden lisans, 1995 yılında Rochester Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden doktora derecemi aldım. 1995-1999 yılları arasında Michigan Üniversitesi'nde Yardımcı Doktor, 2000-2004 yılları arasında Koç Üniversitesi'nde Doçent olarak görev yaptım. 2005 yılından itibaren de, Boston College Ekonomi bölümünde Profesör olarak çalışmaktayım. 2003 yılında Econometric Society'e asli üye (fellow) olarak seçildim ve Türkiye'den seçilen ilk akademisyen oldum. Benden önce de Amerika'da görev yapan Türklerden Faruk Gül ve  Jess Benhabib seçilmişlerdi.

Şimdiye kadar 2005 yılında TUBA bilim ödülü, 2008 yılında Social Welfare and Prize ödülü dahil olmak üzere birtakım ödüller aldım. 15'i American Economic Review, Econometrica, Quarterly Journal of Economics, Journal of Economic Theory gibi ekonomi branşının önde gelen dergilerinde olmak üzere, 25'in üzerinde  makale yayınladım. Özellikle Atila Abdülkadiroğlu ile okul seçimi; Alvin Roth ve Utku Ünver ile böbrek takası üzerine yazdığım makaleler Amerikan basınında büyük ilgi gördü, New York Times, Boston Globe ve Wall Street Journal'da konuya geniş yer verildi. Bu makaleler New York, Boston ve San Fransisco gibi büyük şehirlerde öğrenci yerleştirme sisteminin değişmesine ve Amerika'nın birçok bölümünde böbrek takası sisteminin kurulmasına önayak oldu.

Doçent Dr. Utku ÜnverUÜ: 1993 yılında Tayfun bey gibi Bilkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 2000 yılında Ekonomi doktoramı Pittsburgh Üniversitesi'nde 'Eşleştirme Piyasalarının Deneysel ve Hesaplamalı Analizleri' konulu tezle aldım. 2005 yılına dek Koç Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak çalıştım. Daha sonra Pittsburgh Üniversitesi'ne öğretim üyesi olarak döndüm.

2008 yılından bu yana Boston College'da doçentlik yapıyorum. Yine 2008 yılından bu yana Uluslararası Ekonomik Tasarım Derneği'nin başkanlığını yürütüyorum. Şu anda Microsoft Araştırma Laboratuvarı'nda misafir araştırmacı olarak bulunuyorum. Aynı zamanda ABD'deki Ulusal Ekonomi Kurumu'nun (NBER) araştırmacı ekonomistlerinden biriyim.  Ayrıca, ABD ulusal böbrek takas piyasasının tasarımında federal organ nakli kurumununun akademik danışmanlarındanım. Çeşitli böbrek takası piyasalarının kurulmasında çalıştım.

American Economic Review, Review of Economic Studies, Quarterly Journal of Economics, Journal of Economic Theory, International Economic Review, New England Journal of Medicine, Rand Journal of Economics, Marketing Science, Games and Economic Behavior ve Journal of Economic Dynamics and Control gibi önde gelen ekonomi, işletme ve tıp dergilerinde yayınlanan 23 bilimsel yayınım bulunmakta. Türkiye'deki yardımcı doçentliğim döneminde Türkiye Bilimler Akademisi'nin genç bilim insanlarına verdiği en önemli iki ödül olan Sosyal Bilimler Teşvik ve Seçkin Genç Bilimci ödüllerini aldım.

ABD'ye döndükten sonra, bilimsel çalışmalarım ABD Ulusal Bilim Kurumu (NSF) burslarıyla desteklenmeye devam etti. Bunların dışındaki bilimsel kurumlardan ve çalıştığım üniversitelerden de çeşitli ödüller aldım. İki bilimsel derginin yardımcı editörlüğünü yapıyorum. Birçok bilimsel konferansın organizasyonunu yaptım ve organizasyon komitesinde yer aldım.

DY: Çalışmalarınızın özünde oyun teorisi var. Ekonomi dalındaki eğitiminiz sırasında oyun teorisiyle ne zaman karşılaştınız? Nasıl ilgi duymaya başladınız?

TS: Oyun teorisiyle 1991 sonrası doktora çalışmalarım sırasında karşılaştım ve oyun teorisi üzerine çalışmaya başladım. Lisans eğitimim sırasında mühendislik eğitimi almam sebebiyle bu alan konusunda bilgi sahibi değildim.

UÜ: 1994 yılında Bilkent Üniversitesi'nde Ekonomi alanında yüksek lisans yaparken oyun kuramıyla karşılaştım. Özellikle klasik makroekonomik modellemenin aktörlerin etkileşiminin birbirleri üzerindeki doğrudan etkisini hesaba katmaması ve stratejik düşünmeyi modellememesi, bende ekonominin bilimleşmesinde önemli eksiklikler olduğu izlemini yarattı. Oyun kuramının bu boşluğu doldurup ekonomik aktörlerin stratejik etkileşmesini modellemedeki en etkin araç olduğu sonucuna da bu dönemde vardım.

Daha sonra doktora dönemimde de bu ilgim devam etti. Özellikle bu aracın ekonomi kuramının doğrudan hayatımızı etkileyen konulardaki problemleri modelleyip çözüm bulacak özellikte olması benim konuya olan ilgimi arttırdı. Örneğin, merkezcil olmayan piyasaların çalışmasında ortaya çıkan eksiklikleri teşhis ve tedavi etmekte 90'lı yıllardan itibaren oyun kuramının etkin olarak kullanılmaya başlanması, kuramın pratiğe dönüştürülme şansını doğurdu. Fiyat mekanizması olmadan eşleştirme ve ihale/müzayede tasarımı bu alanlardan iki tanesi. Oyun kuramına dayalı piyasa tasarımı alanının dünyada doğuşuna tanıklık etmek ve bu alanda bilimsel rol alma şansı bulmak beni son derece mutlu etti.

DY: Dediğiniz gibi oyun teorisi muhtelif bilim alanlarında teoriyi pratiğe dönüştürebilen güçlü bir araç.  Eski sistemleri geliştirmek veya yeni sistemler yaratmak için oyun teorisinin ekonomi, işletme ve felsefenin yanında sağlık ve eğitim sahalarında da başarıyla uygulandığını görüyoruz.

Tayfun bey, 2003 yılında yayınlanan Atila Abdülkadiroğlu, Parag Pathak ve Alvin Roth ile tamamladığınız çalışma 'The Boston School Match,' Boston'lu çocukların liselere yerleştirilmesini kökten etkiledi. Çalışmadan biraz bahsedebilir misiniz?

TS: Bahsettiğiniz çalışma 2005 yılında yayınlanan daha ziyade özet niteliğinde bir çalışmaydı. Bu dalın ilk çalışması Atila Abdülkadiroğlu ile 2003 yılında American Economic Review dergisinde yayınladığımız “School Choice: A Mechanism Design Approach” başlıklı makale oldu. Bu makale öğrencilerin okullara merkezi bir şekilde yerleştirilmesini bir tür iktisadi tasarım problemi olarak modelleyip, ne tür mekanizmaların kullanılması gerektiğini gösteriyordu. Makalede ABD'nin birçok şehrinde kullanılan sistemlerdeki temel aksaklıkları ortaya koyup, bu aksaklıkların ne şekilde giderilebileceğini gösterdik.

Çalışma yayınlandıktan kısa bir süre sonra Boston Globe gazetesi bu çalışma ile ilgili uzun bir hikaye yayınladı ve bu hikaye Boston devlet okulları yönetimi ile irtibata geçmemize yardımcı oldu. İlk irtibatı kurduktan sonra, yönetimin ikna edilmesi aşamasında Alvin Roth ve Parag Pathak ekibimize katıldı. Kısa bir sürede yönetim sistemlerinin hatalı olduğunu kabul etti ve 2003 makalemizde tavsiye ettiğimiz iki mekanizmadan birini 2005 yılından itibaren kullanmayı kabul etti. Buna benzer sistem hataları Amerika'nın diğer şehirlerinde de yaygın olduğundan öğrenci yerleştirme sistemini iyileştirme önerilerimiz Boston dışında da dikkat çekti.  Öğrenci yerleştirme sistemi Boston'dan sonra, New York ve San Francisco'da da School Choice makalesindeki düzeltmeler doğrultusunda değiştirildi.

DY: Bir diğer devrimsel çalışmanız ise sağlık alanında oldu.  Utku Bey'le beraber yürüttüğünüz 'Böbrek Takası'çalışmasına Alvin Roth da destek verdi.  Çalışmanın amacı neydi? Sonuçları neler oldu?

TS: 2004 yılı itibarıyla Alvin Roth ve Utku Ünver ile beraber “Böbrek Takası” üzerine bir dizi makale yazdık ve 2005 yılından itibaren bu modelleri ABD'nin New England ve orta batı bölgelerinde uygulamaya koyduk. Bir hasta kendisine böbrek vermek isteyen bir yakını olduğu halde kan veya doku uyumsuzluğu sebebiyle bu böbrekten yararlanamayabilir. Benzeri durumdaki diğer hasta-hasta yakınlarıyla temasa geçip uygun hasta ve donör arasında takas gerçekleşebilir.

İşte böbrek takası sistemi bu noktada devreye giriyor. Biz makalemizde bu tür takasların ne şekilde organize edilirse en büyük fayda sağlayacağını ve en fazla hayat kurtarabileceğini gösterdik. Makalemiz iktisadi tasarımın insan hayatını kurtaran ilk çalışmasına temel oluşturdu. Çalışma hem medyada, hem iktisat camiasında, hem de tıp camiasında büyük ilgi gördü. Wall Street Journal ve New York Times başta olmak üzere birçok medya organı 2004 yılından itibaren bu çalışmaları öne çıkardı. Geçtiğimiz altı yıl içinde geliştirdiğimiz birçok teknik ABD'de yaygın bir şekilde transplantasyon camiası tarafından kullanılmaya başlandı. Altı eyaleti içeren New England bölgesinde New England Program for Kidney Exchange (NEPKE) isimli takas merkezini kurduk. Bugün itibarıyla merkezde 54 hastaya böbrek bulundu. Yine ortabatı bölgesinde Alliance for Paired Donation sisteminin kurulmasına destek verdik. Bu merkez de bugüne kadar 100'e yakın hastaya böbrek sağladı.

DY: Utku bey, ekonomi alanında bir makalenin tıp alanında pratiğe dönüştürülmesi nasıl süreçlerden geçti?

UÜ: 2004'te Quarterly Journal of Economics'te yayınlanan makalemizle New England Organ Bank ile bağlantı kurduk. Pratikte tıp doktorlarıyla etkileşimimiz arttıkça bu piyasanın kurumsal detaylarına daha da hakim olduk. Sonrasında yayınladığımız üç çalışma ile fikirlerimizi ve geliştirdiğimiz modelleri daha da rafine ettik. 2004 yılında New England bölgesinde, 2006 yılında ise Ohio'da tüm Amerika'ya hizmet veren iki böbrek takas merkezi kurduk. 150'den fazla hasta bu merkezlerde kendilerine uyumlu canlı donörlerle eşleştirildi.

ABD ulusal böbrek takas piyasasını bu iki merkezdeki sistem üzerine kuruyoruz. 2010 yılında Review of Economic Studies'de yayınladığım makalemde dinamik böbrek takas sistemlerini modelledim. Bunun da gelecekte önemli uygulaması olacağını düşünüyorum, çünkü şimdiye dek çalışılan eşleştirme piyasalarının aksine böbrek takas havuzu zaman içinde yeni hastaların katılımıyla değişen dinamik bir yapıya sahip olacak.

DY: Gelecekte çalışmak istediğiniz alanlar neler? Şuan üzerinde çalıştığınız makaleler hangi sektörlerle ilgili?

TS: Şu anda öğrenci yerleşimi, böbrek takası, öğrencilerin derslere yerleşimi ile ilgili hem pratik hem de teorik çalışmalarıma devam ediyorum.

UÜ: Şu anda yetim çocukların evlatlık olarak ailelerle eşleştirilmesi için kullanılacak yeni bir sistem üzerinde çalışıyorum. Bu çalışmayı Carnegie Mellon Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapan Mustafa Akan ve Onur Kesten ile beraber yürütüyoruz. Tayfun Bey'le beraber böbrek takası konusunda son dönemde en önemli paradigma olan ve bizim 2004 makalemizde ilk olarak ortaya attığımız zincir takasların matematiksel modellenmesi ve ekonomik uygulamaları üzerine bir çalışmamız var.  Eşleştirme piyasalarının eksik bilgi bulunan durumlarda incelenmesi ile ilgili bir kuramsal çalışmam var. Ayrıca, Onur Bey ve diğer arkadaslarla okul yerleştirme problemlerinde kura yöntemleri üzerine hem pratik hem de kuramsal çalışmalar yürütüyoruz. İleride pratik ve kuramsal piyasa tasarımı ve oyun kuramının kullanımı konusunda çalışmalara devam etmek de istiyorum. Ama akademik hayatın en güzel yönlerinden biri ne zaman, nerede, nasıl bir konuyla uğraşacağınızı bilememeniz. Bu da sürpriz konulara yoğunlaşma olasılığınızı kuvvetlendiriyor.

DY: Tayfun bey, geçen hafta ekonomi dünyasının en saygı duyulan kongrelerinden Econometric Society World Congress'e konuşmacı olarak davetliydiniz. Sunumunuzda hangi konulara ağırlık verdiniz?

TS: Econometric Society World Congress'in ilk konuşmasını davetli konuşmacı olarak yaptım. Daha ziyade teorik çalışmalarla başlayan eşleşme problemlerinin günümüzde geldiği noktayı, öğrenci yerleşimi ve böbrek takası gibi konulara ağırlık vererek anlattım. Bu konular günümüzde iktisat teorisinin ve oyun teorisinin en önemli başarılarından biri olarak kabul görüyor.

DY: Oyun teorisi ve iktisadi tasarım alanında hangi ülkelerden akademisyenler ön plana çıkıyor?

TS: İktisadi tasarım şu anda gerçek hayattaki uygulamaları sayesinde çok popüler bir alan. Bu alandaki ilerlemede Türk akademisyenlerin katkısının çok büyük olduğu bütün dünyada kabul edilmiş durumda ve hatta bu literatüre girmek için Türkçe bilmek gerektiği esprisi camiada yaygın bir şekilde yapılıyor. Bu konuya önemli katkısı bulunan diğer Türkler arasında Carnegie Mellon Universitesi'nden Onur Kesten, Duke Üniversitesinden Haluk Ergin, Cambridge Universitesi'nden Aytek Erdil, Koç Üniversitesi'nden Özgür Yılmaz, Bilgi Üniversitesi'nden İpek Sanver, TOBB Üniversitesi'nden İsmail Sağlam ve Boğaziçi Üniversitesi'nden Ayşe Mumcu bulunuyor. 

DY: Türk akademisyenlerin oyun teorisinde başı çekmeleri çok sevindirici. Peki, oyun teorisinin Türkiye'de ne gibi uygulamaları var?

UÜ: Türkiye'deki en önemli uygulamaları merkezi öğrenci yerleştirme sistemleri (üniversite ve lise gibi), ihale tasarımı, rekabet kurumunun olası regülasyon faaliyetleri, elektrik gibi depolanamayan mal piyasalarının deregülasyonu ve bunların fiyatlandırılması, internet piyasalarının tasarımı ve piyasa mekanizmalarının tasarımı...

TS: Oyun teorisi kişilerin ve kurumların arasındaki stratejik etkileşimi analiz etmesi açısından hayatın her alanında uygulamaları görülen bir alan. Seçimlerde partilerin birbirleri arasındaki etkileşimlerinden tutun, Türkiye'nin diğer ülkelerle politik etkileşimlerine, kamu ihalelerine,  hatta futbol kulüplerinin transferlerine kadar birçok konu oyun teorisinin ilgi alanına giriyor.

DY: Amerika'da uygulanan modellerin Türkiye'ye getirilmesi söz konusu mu? Bu konuda girişimler var mı?

UÜ: Geliştirdiğimiz böbrek takas mekanizmalarının uygulanması için bir iki kez İzmir ve Çukurova bölgesi üniversite hastaneleri doktorları bizimle doğrudan temasa geçtiler.

Ancak bizim sonraki girişimlerimizden pek sonuç çıkmadı. Girişimlerin sonuçsuz kalmasını ben piyasa derinliğinin yöresel olarak fazla olmamasına ve Türkiye çapında bir kurumun bu konuda faaliyet göstermemesine bağlıyorum. Bunun dışında İnternet pazaryerleri tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de uzun dönemdir faaliyet göstermekte. Rekabet Kurumu temel oyun kuramı prensiplerini kullanarak piyasaların rekabetçi olmasına çalışıyor; bu alanda tüzük ve yönetmelikler çıkartılıyor. Yalnız hükümetin uyguladığı bazı ihalelerde uzman akademisyenlerden pek görüş alınmadığı fikrindeyim. Mesela, yıllar önce olan Aria telekomünikasyon lisans satış fiyaskosu ve dördüncü lisansın satılamaması kötü ihale tasarımının ürünüydü.  

TS: ABD'de ve birçok ülkede ihalelerin büyük kısmı artık iktisadi tasarımcılar tarafından tasarlanıyor. Türkiye'de de yakın dönemde ihalelerin iktisadi tasarımcılar tarafından tasarlanacağını tahmin ve ümit ediyorum. Benim öğrencilerin okullara yerleşimi üzerine yaptığım çalışmalar aslında ÖSYM'nin öğrenci yerleştirme mekanizması üzerine yazdığım ve 1999 yılında yayınlanan “A Tale of Two Mechanisms: Student Placement” makalesinden esinlenmişti. O makalede ÖSYM mekanizmasının da, Boston mekanizması düzeyinde olmasa dahi ciddi aksaklıkları olduğunu ve bu aksaklıkların nasıl giderilebileceğini göstermiştim. ÖSYM'nin sistemini Türkiye'de düzeltmeye muaffak olamadım fakat Türkiye'den yaptığım çalışmayla Boston'un sistemini değiştirebildim.

www.datassist.com.tr

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir