Mevduat, yatırımcıya kaybettirdi kaynakları içindeki payı dibe vurdu
DÜNYA'nın yaptığı hesaplamalara göre, bankaların en temel fon kaynağı olan mevduatın bilanço içindeki payı geriliyor. Bankalardaki mevduatın pasiflere (toplam kaynaklara) oranı Nisan 2012 itibariyle yüzde 55.9 düzeyine indi.
Talip AKTAŞ
İSTANBUL - Türkiye'de tasarruflar eriyor… Mevduat faizlerinin negatif seviyeye gelmesiyle birlikte bankalardaki mevduat da son 18 yılın en düşük seviyesine geriledi. Nisan ayında yüzde 55.9 düzeyine gerileyen bankalardaki mevduatın toplam pasiflere oranı, en son 1994 yılında yüzde 55 seviyesini görmüştü.
Tasarrufların milli gelire oranı ile ifade edilen "tasarruf oranı"nın zaten düşük seviyelerde bulunduğu Türkiye'de bu oranın son yıllarda giderek daha da aşağıya inmesi hükümeti de harekete geçirmiş, yakın dönemde bu alanda para otoriteleri ile birlikte bir dizi karar alınmıştı. Ayrıca, mevduatın kısa vadeden uzun vadeye çekilmesi yönünde tedbirler uygulanamaya konulmuştu. İşte tam da bu dönemde tarihi dip seviyelerine gerileyen tasarruf oranlarının düşüşünde, negatif düzeye inen mevduat faiz oranlarının önemli bir payı bulunuyor.
Son olarak TÜİK tarafından açıklanan "finansal yatırım araçlarının reel getiri oranları" bültenindeki verilere göre, bankalardaki mevduat TÜFE'ye göre reel olarak mayıs ayında yüzde 0.11, mayıs itibarıyla son 12 aylık dönemde de yüzde 1.65 oranında erimişti.
Mevduat faizleri, 2011 yılında da reel getiri sağlamamış, yatırımcısına TÜFE artışı da dikkate alındığında yüzde 2.79 oranında kaybettirmişti. Bu trend 2012 yılı ile birlikte negatif seyrini sürdürdü ve TÜFE ile deflate edildiğinde son 12 aylık dönemler itibarıyla yatırımcısına ocak ayında yüzde 3.15, şubatta yüzde 0.35, martta yüzde 3.24 ve nisanda da yüzde 3.61 kaybettirdi.
Mevduatın payında hızlı düşüş
DÜNYA'nın Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, bankaların en temel fon kaynağı olan mevduatın bilanço içindeki payı kritik noktaya ulaştı ve bu eğilim yılın başından itibaren de hızını kesmeden devam ediyor.
Mevduatın, bankaların fon kaynakları içindeki payı gerçekte 2000'in başından itibaren belirgin bir düşüş seyri izliyor. Ancak, bu düşüş trendi son iki yılda daha belirgin bir görünüm aldı. 2002 yılı sonunda yüzde 64.9 seviyesinde bulunan mevduatın pasiflere oranı, 2011 yılında yüzde 60 sınırının altına gerileri ve yüzde 57.1'e düştü. 2012 yılı ile birlikte bu düşüş eğilimin sürdüren sözkonusu oran ocakta yüzde 56.1 geriledikten sonra şubat ve martta yüzde 56.7'ye çıktı. Ancak nisan ayında yüzde 56'nın altını gördü ve mevduat/toplam pasifler oranı yüzde 55.9'a düştü.
Mevduat oranı kamu bankalarında diğer gruplar göre daha yüksek düzeyde bulunuyor. Nisan sonu itibarıyla kamu bankalarında mevduat oranı yüzde 64.8'le ortalamanın üzerinde kalırken, özel bankalarda bu oranı yüzde 54.9, yabancı sermayeli bankalarda ise yüzde 52.1 olarak belirlendi.
Alternatif kaynak: Dış krediler
Mevduatın gerilemesinde, mevduata ödenen faiz oranlarının eksi düzeye inmesi yanında, Türk bankalarının yurtdışı fonlamaya ağırlık vermeleri ve Merkez Bankası ile bankalar arası piyasadan düşük faizle fon temini olanaklarının artması etkili oldu. Bunlara ilave olarak son dönemlerde bankaların tahvil ihracına yönelerek fon sağlaması da mevduatın bilançonun tarafındaki payının gerilemesinde rol oynadı.
Ancak, mevduatın en önemli alternatifi olarak öne çıkan fon kaynağı yurtdışı krediler oluşturuyor. Türk bankalarının yurtdışından ağırlıklı olarak borçlandığı ülkelerde faiz oranlarının sıfıra yakın seyretmesi ve buna bağlı olarak borçlanma maliyetlerinin geçmiş yıllara göre oldukça düşük seviyelerde bulunması, bankaların sendikasyon ve seküritizasyon kredileri başta olmak üzere dışarıdan kredi kullanımını artırırken, bu tablo mevduata talebi de düşürüyor ve mevduat faizlerinin düşük tutulmasında etkili oluyor. Nitekim verilere göre, son küresel krizin ilk evresinin yaşandığı 2009ve 2010 döneminde gerileyen bankaların yurtdışı kredi borçlanmaları, 2011 yılıyla birlikte yeniden artışa geçti ve son 16 aylık dönemde yüzde 20 oranında artarak yeniden 48 milyar doların üstüne çıktı.
Bu gelişmelerle birlikte, 2011 yılından bu yana sürekli artış gösteren bankaların yurtdışı kredilerinin nisan ayında sınırlı düzeyde de olsa gerileme göstermesi dikkati çekti. Bu düşüşün, esas olarak ekonomideki yavaşlama paralelinde kredi talebinin de görece düşük seviyelere inmesinden kaynaklandığı belirtiliyor.
BDKK: ALTERNATİF KAYNAKLAR ROL OYNADI
Mevduatın bilanço içindeki payının azalmasına, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) bankacılık sektörünün 2012 yılının ilk çeyreğindeki görünümünü yansıtan raporunda dikkat çekildi. Raporun "Mevduat" başlıklı bölümünde şu değerlendirmeye yer verildi:
"2012 yılının ilk çeyreğinde bankacılık sektörü toplam pasifleri %0.9 oranında büyürken mevduat artısının %0.1 düzeyinde kalması mevduatın pasif toplamı içerisindeki payının 0.5 puan azalarak %56.7 düzeyine gerilemesine yol açmıştır. Söz konusu gerilemede, yurtiçi tasarruf oranının tarihi en düşük seviyelerine gerilemesinin yanında bankaların; kaynak maliyetinin etkin bir şekilde yönetimi çerçevesinde yurtdışı piyasalar ve TCMB repo imkânlarını kullanması ve menkul kıymet ihraçları gibi alternatif kaynaklara başvurması önemli rol oynamıştır. Sonuç olarak, 2011 yılsonuna göre toplam mevduatın nominal büyüme oranı %0.1 (940 milyon TL) ile sınırlı kalırken, kur ve parite etkisinden arındırıldığında artış %1,6'ya yükselmektedir. Diğer taraftan Mart 2012 itibarıyla yıllık olarak bakıldığında toplam mevduat %10,7 (67,1 milyar TL) artarken, söz konusu artış kur ve parite etkisinden arındırıldığında %7,1 olmaktadır."