Ağrınız mı var, hastalık hastası mısınız?

Tıbbi olarak tanısı konamayan baş ağrısı, sırt ağrısı, yorgunluk gibi belirtiler pek çok kişi için rahatsız edici olabiliyor. Uzmanlar yoga meditasyon tavsiye ediyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezban_.jpg

İSTANBUL - Şu, çok sık yaşanan bir senaryodur: Haftalardır nedenini bilmediğiniz bir ağrı çekiyorsunuz ya da kendinizi son zamanlarda çok yorgun hissediyorsunuz... Yaşadığınız acının sebebini ortaya çıkarmak için defalarca doktora gidiyor, birbiri ardında testlerden geçiyorsunuz... Fakat, nafile! Doktorunuz, ‘Gerçekten, bilmiyorum’ diyor. Çektiğiniz ağrının sebebi kesin şekilde bulunamıyor. 

Açıklanamayan semptomlar hem doktorunuz hem de sizin için benzer derecede korkunç olmaya başlıyor. Örneğin hastalar, yaşadıkları ağrının ölümcül bir hastalık nedeni olduğu şüphesiyle yaşıyor. Çünkü bir dizi yüksek teknolojili tıbbi teste rağmen yorgunluk, baş, sırt, karın ağrısı gibi pek çok şikayetin tanısı konamıyor. Bu tip semptomların hangi hastalığın nedeni olduğu tanımlanamıyor. Bu durum o kadar yaygın ki siz de yakınlarınızdan onlara ‘sebepsizce’ haftalarca acı çektiren ağrıların serzenişlerini dinlemiş olmalısınız! 

Türkiye ile ilgili rakamlar yok, fakat dünyada yapılmış araştırmalar var. Örneğin çeşitli yollarla tıbbi olarak tanımlamayan ağrılara sahip Amerikalı ilk basamak hasta sayısının yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıktığı tahmin ediliyor. Psychosomatics dergisinde yayınlanan, 620 Alman ilk basamak hastası üzerinde yapılmış çalışamalardan birine göre de rapor edilen bütün semptomların üçte ikisini tanısı konamayan semptomlar oluşturuyor. 

Peki, tanısı konmayan ağrı nedir? Liv Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Hilal Yıldız, “Vücudun bir kısmında veya genelinde belli bir süredir devam etmekte olan ve nedeni anlaşılamayan ağrı ‘tanısı konmayan ağrı’ olarak adlandırılabilir” diyor. Ağrı yakınmasının çok sıklıkla karşılaşılan bir yakınma olduğunu belirten Yıldız, “Özellikle boyun, sırt ve bel ağrıları zamanımız insanlarının büyük bir çoğunluğunun ortak yakınmasıdır. En önemli etken modern yaşam nedeniyle insanların daha az hareket etmesi, zamanının büyük kısmını oturarak geçirmesi sonucu vücut postürünün bozulması, el ve kolların aşırı kullanımı gibi nedenlerdir” dedi. 

“Uzun zamandır ağrısı olan, tanının konamamış olduğu hastalar genellikle daha önce çeşitli doktorlara gittikten ve birçok tetkik yapılmış halde doktorlara gelir” diyen Yıldız, bu hastalarda tanının konamamış olması yani kronik ağrı nedeniyle genelde mutsuzluk ve yakınmalarının düzeleceğine dair inanç kaybı yaşanır diyor. Yıldız, tedavi sürecinde hekim ve hastanın işbirliği yapması gerektiği konusunda uyarıyor. 
Doktorlar tıbbi olarak açıklanamayan en yaygın semptomların, Ağrılar hayatınızı zindan mı ediyor yoksa ‘hastalık hastası’ mısınız? başağrısı, sırt ağrısı, tükenmişlik ya da yorgunluk, karın ağrısı olduğunu söylüyor. Ayrıca baş dönmesi, vertigo ya da hissizlik duygusu da açıklanamayan tıbbi nedenlere sahip olabiliyor. 

Uzmanlara göre tıbbi olarak açıklanamayan bu ağrıların nedeni ‘psikolojik’ olabiliyor. Çünkü vücudumuz strese, yorgunluğa, gerginliğe mutlaka bir şekilde reaksiyon veriyor. 

Dans edin, iş dışı seyahatlere çıkın 

Tanısı konulamayan bu ağrılar özellikle, yoğun çalışan, mükemmeliyetçi, stresli kişilerde, spora, harekete az zaman ayıran kişilerde daha çok görülüyor. Hilal Yıldız, tedavi için neler yapılması gerektiğini şöyle anlatıyor: “En önemlisi stresin mümkün olduğunca azaltılmasıdır. İş dışındaki hayatı renklendirecek aktiviteler, hobiler, seyahatler stresin azaltılmasında çok önemlidir. Spor hayatımızda mutlaka yer almalıdır. Özellikle günün büyük çoğunluğunu masa başında geçiren ve yoğun bilgisayar kullanan kişilerin germe ve kuvvetlendirme egzersizleri yapmaları önemlidir. Yüzme, yoga, pilates, dans gibi sporlar önerilir. Açık havada yapılan yürüyüşler, güneş görme hem stresi azaltır, hem de omurga sağlığı açısından gereklidir.” 

Yani tıbbi olarak tanısı konmayan ağrıların tedavisi için size iş düşüyor. Fakat, unutmayın diyor Yıldız, kendinizin yapacağı aktiviteler olabildiği gibi tıbbi tedavilerin ‘nedene’ bağlı olarak yapılması gerekiyor diyerek uyarıyor. Yıldız, “Tanı konduktan sonra hekimin önereceği tedavi uygulanır. Eğer ağrı kas veya omurga kaynaklı ise ilaç tedavisi, istirahat, egzersiz, fizik tedavi yöntemleri ile tedavi edilir. Cerrahi tedavi gerektiren bir durum söz konusu olursa cerrahi tedaviler gündeme gelir” diyor. 
Kendi kendinizin doktoru olun 

Diğer yandan doktorlar, hiçbir tanı konmayan ve sürekli rahatsız eden ağrıyı çeken hastalar için çeşitli sayıda terapi deniyorlar. Son geliştirilen tedavi yöntemi ise bilişsel davranış terapileri. Buna göre bazı aile doktorları ve dahiliye uzmanları tıbbi olarak açıklanamayan semptomlardan zarar gören, hastaları, semptomları hakkında farklı şekilde düşünmelerini sağlayacak teknikleri geliştirmek için onlara bilişsel davranış terapileri ve rahatlama stratejilerini içeren tedaviler uyguluyorlar. Bu tedavilerde amaç hastalara bu semptomlarla birlikte yaşamayı öğretmek, bunların tehlikesiz olduğunu anlamalarını ve hatta görmezden gelmelerini sağlamak. Örneğin yapılan bir araştırmaya göre bu tekniklerin mevcut semptomları ve belki daha da önemlisi bunların yarattığı stresi azaltabileceğini ortaya koydu. Buna göre bilişsel tedavilerle hastalar bu semptomlarla kendi kendilere başedebileceklerini, kendilerinin de bu semptomlara çözüm bulabilecekleri geniş bir aktivite ağının olduğunu gördüler. 

Derin nefes almak, yoga ve meditasyon gibi yollar tanısı konmayan semptomlarını yenmek için işe yarayabilecek davranışsal tedavi yöntemleri arasında yer alıyor.