Yeni finans merkezi Mersin olsun

Türkiye'nin mevcut yatırımlarını, en stratejik olanlardan başlayarak 'deprem güvenli bölgelere' taşıma ve kurmanın zorunlu olduğunu söyleyen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük dış ticaret kenti Mersin’in yeni finans merkezi olabileceğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Fahriye KUTLAY ŞENYURT

Türkiye’nin en büyük dış ticaret merkezlerinden biri olan Mersin, hâlihazırda 6 milyar dolar olan ihracatını 15 milyar dolara yükseltebilecek bir potansiyele sahip… Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan kentin bu özelliğinin yanı sıra aynı zamanda deprem güvenli bölge olmasını da hatırlatarak "İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük dış ticaret kenti Mersin, neden deprem güvenli özelliği ile yeni bir finans merkezi olmasın" dedi.

Deprem güvenli ekonomi bölgeleri şart

 Kızıltan, DÜNYA'ya yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin etkilediği illerdeki maddi zararın faturasının 150 milyar dolar olduğunu, Türkiye'nin ekonomisini deprem güvenli bölgelerde kurgulamasının ulusal güvenlik konusu olduğunu bildirdi.

Bilimsel veri, fizibilite, verimlilik düşünülmeden her akla gelen yere yatırım yapmanın çözüm olmadığını aktaran Kızıltan, "İşte depremde sonuçlarını gördük; 10 ilin ekonomisi bir anda çöktü. Bu felaketin Türkiye ekonomisinin, üretiminin, ihracatının yüzde 70’inden fazlasının kurgulandığı İstanbul, İzmit Körfezi ve Marmara Bölgesi’nde olduğunu düşünmek bile istemiyoruz.

Marmara’da meydana gelecek bir felaketin ekonomik faturası trilyon doları bulur. Türkiye bu ekonomik yıkımın altından kalkamaz. En büyük değerimiz olan kaybettiğimiz insanlarımızın, canlarımızın kaybı parayla zaten ölçülemez. Deprem güvenli ekonomi bölgeleri şarttır" diye konuştu.

Türkiye'nin planlı bir ekonomiye geçmesini, yerel yönetimlerle, kentlerin yerel dinamikleri ile yakından çalışan yeni nesil bir Devlet Planlama Teşkilatı kurulmasını tavsiye eden Kızıltan, "Tarımdan sanayiye, lojistikten turizme, eğitimden sağlığa kadar planlı bir Türkiye kurmak zorundayız.

Ülkemizin israf edecek zamanı, parası ve insanı yoktur. Kaynaklarını planlı ve ortak akılla kullanamayan, özellikle yerel dinamiklerin görüşleri alınmadan yönetilen bir Türkiye gelişemez, kalkınamaz" ifadelerini kullandı.

Yaşanan felaketlerden sonra riskleri görmezden gelemeyiz

Kızıltan, İstanbul Sanayi Odası’nın davetiyle İSO Meclis üyelerine yaptığı konuşmayı hatırlatarak, İstanbul, İzmit ve Marmara Bölgesi yatırımcılarını Mersin’e yatırım yapmaya davet ettiğini bildirdi.

Kızıltan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Böylesi afet risklerine dikkat çekmiştik. Bugün bu davetin ne kadar yerinde olduğunu görüyoruz. Marmara Bölgesi büyük bir risk altındadır. Yaşanan bu felaketten sonra hiçbir şey olmamış ve olmayacakmış gibi yapamayız.

Başını kuma gömen deve kuşu misali riskleri görmezden gelemeyiz. Türkiye var olan yatırımlarını, en stratejik olanlardan başlayarak deprem güvenli bölgelere taşıma ve kurmak zorundadır. Örneğin finans merkezi İstanbul yapıldı. Merkez Bankası’nın bile İstanbul’a taşınma planı yapıldı. Bunlar artık daha dikkatle düşünülmelidir. Yumurtaları tek bir sepete koyamayız."

Deprem güvenli bölgelere süper yatırım paketleri teklifi

 Mersin'in yatırımlar için en güvenli bölgelerin başında geldiğini aktaran Kızıltan, Aksaray-Taşucu koridorunun güvenli bir sanayi koridoru olabileceğine dikkat çekti. Kızıltan, "Burası geniş ve uygun bir arazidir. Taşucu Limanı çıkış kapısı olarak durmaktadır. Büyük kentlere olan düzensiz göçlerin de önüne geçecek bir projedir" dedi.

Mersin gibi deprem güvenli kent ve bölgelere özel yatırım paketleri ve süper yatırım paketleri tasarlanmasını isteyen Kızıltan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nın yeni yatırımcılara her konuda destek verdiğini, devletten beklentilerinin ise atıl kamu arazilerinin ekonomiye ve üretime tahsis edilmesi olduğunu bildirdi. Kızıltan, Mersin'in depremin ilk gününden itibaren bölgeye ilk ulaşan kentlerin başında geldiğini, bugün 500 bine yaklaşan depremzede vatandaşın Mersin’de ağırlandığını söyledi.

Kızıltan, "Bu rakam her kentin üstesinden geleceği bir rakam değildir. Mersin üretim gücüyle, yerel yönetimleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sağlam ekonomisiyle, güçlü lojistik yapısıyla gerçekten bölgede “iyi ki Mersin gibi bir kent var” dedirtti. Bölgesinde ne kadar önemli bir kent olduğunu gösterdi.

Ancak Mersin ekonomisi bunu destek olmadan kaliteli şekilde devam ettiremez. Yerel yönetimlere siyaset üstü düşünülerek destek verilmelidir" diye konuştu.

Makro kamu yatırımları hayata geçerse ihracat yükselir

Mersin'in doğal afet bölgesi olmasa da desteklerden faydalanacak özel bir statüye kavuşturulmasını isteyen Kızıltan, Mersin Ana Konteyner Limanı, Çeşmeli-Taşucu Otobanı, D-400’e paralel Mersin-Adana Karayolu, sektörel sanayi siteleri için tahsisi bekleyen kamu arazileri, etrafının doğru kurgulanması gereken Çukurova Havalimanı ve Mersin Lojistik Köyü Projesi gibi beklenen makro kamu yatırımlarının hayata geçmesi halinde; şehrin 6 milyar dolar ihracatını en az 15 milyar dolara yükselteceğini bildirdi.

Kızıltan, "Mersin, ayağa kalkması gereken deprem illerine en büyük desteği verecek kenttir. Mersin bu 11 deprem ilinin yaralarını saracak, kalkınmalarına destek verecek bir ildir. Yeter ki planlanan yatırımlar daha fazla bekletilmesin" dedi.