Avrupa’ya taşımaları artan sektörde ADR’li filo yatırımları hız kazanıyor

İnsan sağlığını ve güvenliğini esas alan, çevre dostu hizmet üretmeyi gerektiren tehlikeli madde taşımacılığında Sınırda Karbon Vergisi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı 2024 gündemini oluşturuyor. Çevre dostu teknolojilere yatırım ve dijitalleşme sektörün geleceğini etkileyecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Lojistik operasyonlarda en çok hassasiyet gereken işlerin başında tehlikeli madde taşımacılığının geldiği söylenebilir. Endüstriyel üretimde önemli yeri bulunan akaryakıt başta olmak üzere birçok madde, insan sağlığını tehdit ediyor. Ayrıca bu maddelerin güvenli şekilde depolanması, taşıma yapılacak araca doğru şekilde yüklenmesi, aracın bu maddeleri taşımaya uygun olması ve yük boşaltma işleminin doğru yapılması sadece insan hayatı için değil, çevrenin korunması için de önem taşıyor.

Örneğin akaryakıtın buharlaşabilen bir sıvı olduğu düşünülürse oluşan buharın yükleme ve boşaltma sırasında atmosfere karışması havayı kirletebilir. Taşıma sırasında yaşanacak bir sızıntı ya da trafik kazasında yükün çevreye yayılması yer altı ve yer üstündeki su kaynaklarını veya tarım topraklarını dahi uzun süre kullanılamayacak şekilde kirletebilir.

Türkiye, ADR’ye 2005’ten beri taraf

 Tehlikeli maddelerin insan sağlığına ve çevreye zarar vermeden, güvenli ve düzenli şekilde taşınması, başlı başına denetim altında tutulması gereken bir süreç ve bu süreci doğru yönetebilmek için oluşturulmuş yönergeler bulunuyor. Tehlikeli madde taşımacılığı söz konusu olduğunda Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Anlaşma, kısa adıyla ADR akla geliyor.

Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu himayesinde 30 Eylül 1957 tarihinde Cenevre’de yapılmış olan ADR, 29 Ocak 1968 tarihinde yürürlüğe girdi. Türkiye, “Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Anlaşma” olan ADR'ye 30 Kasım 2005 tarih ve 5434 sayılı kanunla taraf oldu ve süreç 22 Mart 2010 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından Türkiye’nin üyeliğinin resmen kabul edip bildirmesiyle tamamlandı. Doğal olarak tehlikeli madde taşımacılığı ile ilgili yönergeler ADR’den ibaret değil.

Taşımacılığın karayolu boyutu dışında kalan demir, deniz ve hava yolları da bulunuyor. Aynı şey tehlikeli madde taşımacılığı için de geçerli ve her bir mod için ayrı kurallar mevcut. ADR dışında denizyolu için IMDG, havayolu için DGR, demiryolu için RID, kanal taşımacılığı için ise ADNR çok önemli konvansiyonlar olarak öne çıkıyor. Türkiye’de karayolu taşımacılığının yaygın kullanılması ve yüklerin taşınmasında kamuya açık yolların kullanılması önceliğin ADR’ye verilmesine neden oluyor.

Amaç insanı ve doğayı korumak

Temel amacı tehlikeli maddelerin güvenli şekilde taşınmasının sağlanması olan ADR ile ayrıca, tehlikeli yüklerin sınıflandırılması, şartların belirlenmesi, güzergâhların ve park yerlerinin belli kriterlere uygun hale getirilmesi de amaçlanıyor. Tehlikeli madde yapısı, özellikleri veya kendi durumlarından dolayı taşınması sırasında yaşam alanları, genel düzen, önemli eşya ve mallar, insanlar, hayvanlar ve çevre için tehlike oluşturan madde ve nesneler olarak tanımlanıyor.

Tehlikeli madde kapsamına ise patlayıcılar, yanıcı gazlar, zehirli gazlar, yanıcı olmayan sıkıştırılmış gazlar, yanıcı sıvılar, yanıcı katılar, kendi kendine yanabilen katılar. Isındığında yanabilen katılar oksitleyici maddeler, organik peroksitler, zehirleyici maddeler, biyolojik maddeler ve radyoaktif maddeler ele alınıyor.

Bütün bu tehlikeli maddeler bütüncül olarak düşünüldüğünde tarımdan kimyaya, enerjiden tekstile kadar endüstride geniş kullanım alanı buluyor. Tehlikeli maddeler; kimyasal yapılarına, şekillerine ve tehlikelerine göre gruplandırılıyor. ADR’ye uygun taşıma yapmak için her ürüne bir alt sınıf numarası, bir harf, bir kimlik numarası olan UN Numarası veriliyor. Tehlikeli madde içeren ve taşınacak olan tüm maddeler, aynen diğer tehlikeli maddeler gibi kanunlara uygun olarak yüklenmesi ve taşınması gerekiyor.

Türkiye’de ise tehlikeli madde taşımacılığında akaryakıt başta olmak üzere likit kimyasal taşımacılığı büyük pay alıyor. Lojistik şirketleri ise bu alanda gerçekleştirdikleri yatırımları sadece ülke içi operasyonlar dahilinde düşünmüyor, Avrupa başta olmak üzere ihracat pazarlarına yönelik olarak yapılanmalarını destekliyorlar. Bu yatırımlar kapsamında diğer taşıma modları da gündeme geliyor.

Yenilikler ve güncellenen mevzuat taşımacılığa dinamizm kazandırıyor

 Diğer yandan hizmet alan şirketler ve sanayi kuruluşlarının dinamik yapısı ve talep ettikleri hizmetlerin gelişmeler, yenilikler ve projeler dolayısıyla talep edilen hizmetin yapısı da değişim gösteriyor. Bununla birlikte kimya sanayisinde mevzuat sürekli gelişiyor ve ADR sözleşmesi iki yılda bir güncelleniyor. Dolayısıyla Türkiye, uluslararası mevzuata tabi olduğu için sürekli güncellemeler gündeme geliyor. ADR başta olmak üzere tehlikeli madde taşımacılığı her zaman gelişmelere sahne olan bir süreç dahilinde ilerliyor.

Bütün bu gelişim süreci beraberinde lojistik şirketlerinde tehlikeli madde taşımacılığında görev alan ekiplerin, sürücülerin, operatörlerin ve danışmanların eğitimlerinin önem kazandığını bir kere daha hatırlatıyor. Yetişmiş insan ihtiyacı günümüz için yeterli görülüyor olsa da küresel pazardaki tehlikeli madde taşımacılığı sektörünün büyüme ön görüleri ile uyumlu şekilde istihdam artışı gerekebilir. Diğer yandan ADR başta olmak üzere tehlikeli madde taşımacılığında depo konusu ayrı bir uzmanlık gerektiriyor.

Uygun şartlarda olmayan durumlarda tehlikeli madde depolandığını görülebiliyor. Bu nedenle standartlara hakim olmak ve eğitimi ön planda tutmak fayda sağlayacak. Tehlikeli madde taşımacılığında 2024’ün önemli gündem maddelerinden biri de Sınırda Karbon Vergisi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı olacak. Bu nedenle çevre dostu teknolojilere yapılan yatırımlar şirketlere rekabet gücü kazandırırken, dijitalleşme yolunda ilerleyen şirketler operasyonel verimliliklerini arttırmış olacak.