Zengin "evler" aldı, "fakir" bekliyor

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe: "Varlıklı, orta ve üst gelir grubuna ait insanlar birinci değil 2 ve 3'üncü konutlarını da aldılar. İstanbul'da 150 bin civarında konut fazlası var. İstanbul konuta doydu"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, varlıklı, orta ve üst gelir grubuna ait insanların birinci değil 2 ve 3'üncü konutlarını da satın aldıklarını, kentte 150 bin civarında konut fazlası olduğunu belirterek, dar gelirli, emekli, ücretli çalışan insanların da konut ihtiyacını karşılayacak projeler yapılması gerektiğini söyledi. Birleşmiş Milletler'in 1985 yılında aldığı karar üzerine her yıl ekim ayının ilk haftası kutlanan "Dünya Konut Günü" dolayısıyla açıklama yapan Gökçe, İstanbul'daki konut sorununu değerlendirdi. Bu yıl 6 Ekim Cumartesi günü kutlanacak olan "Dünya Konut Günü"nün barınma ihtiyacı olarak ele alındığını, konutun, çevresiyle birlikte alt yapı, su, kanalizasyon, hava kirliliği, ulaşımının da önemli olduğunu, insanlar için yeşil alanlar oluşturulması gerektiğini dile getirdi. Gökçe, konut sorununun yalnızca barınma ihtiyacı olarak ele alınmaması gerektiğini ifade ederek, "Konutların sağlıklı olması yetmiyor. Aynı zamanda çevresiyle, alt yapılarıyla birlikte değer bulması gerekiyor. Barınma sorunuyla birlikte sağlıklı kentlerin ve sağlıklı çevrelerin oluşturulması konusunun ele alınması gerekiyor" dedi. İstanbul'un artık bir köy kente dönüştüğünü söyleyen Gökçe, "Köylerde bile köy meydanları oluşturma anlayışı var. İnsanların ve hayvanların toplanacakları meydanlar var. Meydansız eski kent düşünmek, İstanbul düşünmek mümkün değil. İstanbul 2 milyona yakın apartman şeklinde yapıya sahip. 3.5-4 milyon çerçevesinde de birim konut olarak düşünmek gerekiyor. İstanbul'daki var olan yapılar üst üste yığılmış olan yapılardır. Var olan meydanlara bile apartmanlar yapıldı. Yol, kanalizasyon, su ihtiyacı düşünülmedi. Depreme dayanıklı yapıların üretilmesi düşünülmedi. Birim konutların üst üstte yığılması olarak düşünüldü. Dolayısıyla insanların sadece barınma ihtiyaçları düşünüldü. Yeşil alanlar, alt yapı yeterli gelmemeye başladı. 2-3 katlı yapıları yıkıp onun yerine 10 -15 katlı yapılar yaparsanız ne kanalizasyon, ne yol, ne su, ne elektrik yeter. Sağlıksız bir çevre oluşur" diye konuştu. Kentsel dönüşüm konusunun 1999 depreminden sonra İstanbul açısından bir şansa dönüştürülmesi gerektiğini belirten Gökçe, kentin masa üzerine alınıp yeniden planlanması gerektiğini, ancak sadece depreme dayanıklı olmayan yapıların yıkılıp, yapılması şeklinde ele alındığını savundu. "Dar gelirlinin de konuta ihtiyacı var" Gökçe, son zamanlarda yapılan site içindeki lüks konutların da varlıklı insanlar tarafından satın alındığını dile getirerek, "Varlıklı insanlar, orta ve üst gelir grubuna ait insanlar birinci değil 2,3. konutlarını da aldılar. İstanbul'da 150 bin civarında konut fazlası var. Orta ve üst gelir grubu için konut fazlalığı var. İstanbul konuta doydu. Varlıklı kesimler konutlarını aldı. Ama İstanbul aynı zamanda dar gelirli insanların, emeklilerin, ücretli çalışan insanların da yaşadığı bir kent. Konut edinme politikası, dar, düşük gelir grubuna yönelik insanların konut alabilecek standartlarının sağlanması noktasında değil, orta ve üst gelir grubunun konut ve barınma ihtiyacını karşılayacak şekilde yapılıyor" dedi. Üst gelir grubu için üretilen konutların artık satılmadığını ifade eden Gökçe, banka faiz oranlarının yükselmesinin de etkisiyle konut fiyatlarının 1 yıl önceki seviyede kaldığını, artışın durduğunu anlattı. Gökçe, dar gelir grubundaki insanların yeni yapılan lüks konutları alma şansına sahip olmadıklarını vurgulayarak, "İstanbul'da dar gelirli, emekli, ücretli çalışan insanların da konuta ihtiyacı var. Bunlar geçim ihtiyaçlarını karşılama nedeniyle, barınma ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar" diye konuştu. Gökçe, inşaat firmalarına "Lüks, her şeyi içinde olan konuttan ziyade alt ve dar gelir grubunun barınma ihtiyaçlarını karşılayacak konutları yapması, onların alım güçlerine göre konut inşa etmesi" çağrısında bulundu. "2007'den sonra lüks konut alımı durdu" İstanbul Emlak Komisyoncuları ve Danışmanları Odası İkinci Başkanı Nizameddin Aşa da, İstanbul'daki 4 milyona yakın konutun yüzde 50'sinin sağlıksız olduğunu savunarak, "Yüzde 50'nin yüzde 90'a yakını da sağlıksız, gecekondu, hisseli, imar dışı. Yani kentteki konutların hemen hemen yarısına yakını sağlıksız konutlar" dedi. Kentteki lüks konutların alıcı bulduğunu, ancak 2007'den sonra lüks konut alımının durduğunu belirten Aşa, şöyle devam etti: "Gerçek konut alıcısı, lüks konut alıcısı değildir. Konut piyasasında, lüks konut alıcısı piyasanın yüzde 10'udur. Geriye kalan yüzde 90'ın talebini karşılayan, yapılaşma yok." Aşa, orta gelir grubunun konut ihtiyacı olduğunu aktararak, "Orta gelir grubuna yönelik, konut yapmak gerekiyor. Metrekaresi 2 bin lira olan, aylık ödemesi bin 500-2 bin lira civarında bulunan orta düzeydeki konutların her zaman alıcısı vardır. Bu tür projeler, her zaman satar" diye konuştu. Lüks konut piyasasının konut fiyatlarının yükselmesine neden olduğunu ifade eden Aşa, havuzlu, fitnessli bir sitede değil de orta halli, kombisi olan, yerleri parke ve pvc doğramalı bir dairenin her zaman alıcısı olduğunu söyledi. Aşa, konut yaparken bölgenin sosyolojik yapısı ve alıcı kitlesinin de belirlenerek, ihtiyaca göre yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.