“Global raflara marka koymadıkça oyun dışı kalmaya mahkumuz”

Türkiye’nin üretim gücü olarak dünyada markalaştığına ancak herhangi bir ürün markası çıkaramadığına dikkat çeken DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, “Daha çok üretip kazanalım dönemi sona erdi. Dünya raflarına markalarımızı koyamazsak para kazanamayız” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş Adamları Derneği (DOSABSİAD) Başkanı Nilüfer Çevikel, Türkiye’nin markalaşma sürecinde geride kaldığını söyleyerek, “Dünya raflarına marka koymadıkça oyun dışı kalmaya mahkumuz” dedi.

‘Ne kadar çok ürün satarsak o kadar çok kazanırız’ döneminin bittiğini dile getiren Çevikel, “Eskiden içerideki piyasa tıkanınca yurt dışına dönerdik ama şu an yurt dışında da ciddi bir sorun var. Nitelik olarak çok kaliteli ürün yapsak da maalesef marka olamadığımız için o kazançlar yok” vurgusu yaptı.

Türkiye’nin maliyetler açısından artık ucuz bir ülke olmadığını ifade eden Çevikel’e göre, bundan sonra ne işçilik ne de diğer fiyatlar geri gelmeyecek. Dolayısıyla ona göre pozisyon almak gerekiyor.

Çevikel, “Kendi konumumuzun farkına varıp daha inovatif, markalaşmış, farklılaştırılmış ürünler yapıp dünya piyasasına çıkıp büyük alıcılara ulaşabilirsek dengeyi değiştirebiliriz. Yoksa artık sürekli bir yerlerden destek bekleyerek ‘daha fazla üretelim’ ile bu iş olmaz” yorumunu yaptı.

“Sanayici tek başına başaramaz”

 “Önceliğimiz kaliteli ürün ve iş gücü ile küresel pazarda bir marka değeri oluşturmak ve bu doğrultuda yurt dışından gelecek talebi artırmak olmalı” diyen Nilüfer Çevikel, “Elbette yüksek kurun reel ihracatı sınırlayıcı bir etkisi olabilir; ancak, işletmelerin odak noktasının kurun ötesinde kaliteli ürün ve hizmetler sunmak ve bu doğrultuda kura takılmadan ihracat odaklı çalışmalar yürütmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Markalaşmayı ise sanayinin tek başına başaramayacağını da söyleyen Çevikel, bu noktada devlet dahil toplumun tüm kurum ve kuruluşlarına görev düştüğünü belirtti. “Turizmden tekstile kadar bütün sektörlerinin devletle beraber bir araya gelip Türkiye olarak önemli bir marka hatta birkaç marka çıkarması gerekiyor” diyen Çevikel, oyun kurucu olabilmenin kuralını marka satmaya bağladı.

Türkiye sanayisinin yeterince geliştiğini bundan sonrasında teknoloji yatırımlarına yönelmesi gerektiğini dile getiren Çevikel, “Hangi sektör olursa olsun onun teknolojisini ithal etmek yerine kendimiz üretmek zorundayız. Yeşil dönüşüme uygun üretmeliyiz. Bunu yapmazsak en ufak bir kur oynamalarında kar marjımız düşüyor” dedi.

Teknolojinin bugün zorunluluk haline geldiğini vurgulayan Çevikel, şöyle devam etti: “Üretim kabiliyetinden yararlanmalıyız ama sadece ucuz işçilikle, ucuz ürün üreterek değil. Teknoloji üreterek daha farklı, daha pahalı, daha katma değeri yüksek ürünler üreterek sorun mutlaka aşılacaktır. Zaten artık bu son nokta. Çaresizlikten de bunu artık başarabileceğimizi düşünüyorum.”

“Ekonomik toparlanma umut veriyor”

Artan enflasyon maliyetlerinin üretim süreçlerindeki girdi maliyetlerini direkt ve dolaylı olarak yükselttiğini söyleyen Çevikel, “Bu durum, işletmelerin kâr marjlarını olumsuz etkilediği gibi aynı zamanda finansal sürdürülebilirliklerini de zorlaştırıyor.

Enflasyonda yaşanan bu karmaşık tablo, işletmelerin planlama ve bütçeleme süreçlerinin ne yazık ki öngörülebilirliğini kısıtlıyor. Ani fiyat değişimleri ve belirsizlik, uzun vadeli stratejilerin oluşturulmasını güçleştiriyor. Ancak, umut verici bir nokta olarak, hükümetin sağladığı desteklerle ekonomik toparlanmanın önemli bir aşamada olduğunu görüyoruz.

Bu destekler, sanayicilerin bu zorlu dönemde ayakta kalmasına ve geleceğe dönük iyimser bir bakış açısıyla hareket etmelerine yardımcı olacak” diye konuştu. Çevikel, enflasyonla mücadeledeki çabaların devam etmesinin, sanayicinin dayanıklılığını artırmak açısından kritik öneme sahip olduğunu da ekledi.

“Kur dalgası etkiler ama temel neden değil”

Yurt dışı talebi artırmak için strateji geliştirmenin önemine dikkat çeken Nilüfer Çevikel, “Kurdaki dalgalanmaların ihracatı etkilemesi kaçınılmaz ama sürekli bir talep artışı, işletmelerin gelir kaynaklarını çeşitlendirmelerine ve rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir. Odaklanılması gereken nokta, müşteri tabanı oluşturarak ve ürün kalitesini artırarak talebi güçlendirmek” dedi.

"Türk malının dolaşımı daha önemli"

Nilüfer Çevikel, Türkiye’den üretim için yurtdışına kayan yatırımlar hakkında açıklamalar yaptı. Çevikel, “yurt dışına çıkan yatırımlar var. Önemli nokta Türk malının dünyada dolaşımda olması ve o paranın Türkiye’ye gelmesi önemli. İş insanları dünyanın her yerinde olmalı ama o para ülkeye girmeli” diye konuştu.