'Jeotermalde ruhsat sahaları büyütülsün'

Zorlu Enerji Jeotermal Proje Müdürü Bahadır Erdoğan, bazı jeotermal ruhsat sahalarının çok küçük belirlenmesi yüzünden gereksiz yere yatırım harcaması yapıldığını söyledi. Erdoğan, saha büyüklüklerinin belli bir ölçeğin üzerinde tutulması gerektiğini savundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehmet KARA

Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak isteyen Türkiye yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanma çalışmalarına ağırlık veriyor. Yenilenebilir kaynaklar arasında jeotermalin özel bir yeri var. Çünkü jeotermal hem yenilenebilir bir kaynak hem de rüzgar ve güneşten farklı olarak günün 24 saati kesintisiz elektrik üretimine imkan tanıyor.

Tüm bu özelliklerine rağmen jeotermal kaynaklar henüz yeterince değerlendirilemiyor. Ancak çalışmalar giderek hızlanıyor. Jeotermal enerji santralleri kurulumuna ağırlık veren yatırımcılardan biri de, Türkiye’nin önde gelen enerji oyuncularından Zorlu Grubu.

Zorlu Enerji Jeotermal Proje Müdürü Bahadır Erdoğan, jeotermal kaynakların önemini, yatırımları, sektörün sıkıntılarını ve önerilerini Enerji Günlüğü’ne anlattı. “Bir tane dünyamız var” diyen Bahadır Erdoğan, enerji üretimine yönelik çalışmalara doğayı tahrip etmeden, beslenme ve sağlıkla ilgili konularda hiçbir taviz vermeden yol alınması gerektiğini vurguladı.

Beşinci görünüyoruz ama potansiyel daha yüksek

Türkiye’de jeotermal enerji çalışmalarının 2008 yılından sonra hız kazandığını anlatan Bahadır Erdoğan şunları aktardı: “Türkiye’nin birçok bölgesinde jeotermal enerjiden yararlanmak mümkün hale gelecek. Jeotermal, yenilenebilir ve aynı zamanda baz yük olabilecek bir enerji kolu. Yani yılın sekiz bin saatinde elektrik üretilebilen bir kaynak. İkincisi temiz. Türkiye’de bugüne kadar el yordamıyla gitti ama bundan sonra biraz daha ayağı yere basan yatırımların içinde olacağımızı düşünüyorum. Jeotermalde Türkiye açısından iyi bir gelecek görüyoruz. Görünen potansiyele baktığımızda dünyada beşinciyiz. Ama biz potansiyelin bundan çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz.”

Jeotermalin yenilenebilir enerji kaynağı unvanının geçerli sayılabilmesi için yatırımcıların bazı noktalara dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan “Jeotermalde reenjeksiyon yapmadığınız takdirde yatırımınız bir yenilenebilir enerji yatırımı sayılmaz. Enjeksiyon kuralına uymayan yatırımcılar var. Onların da bunları halledip reenjeksiyon- üretim dengesini kurarak çalışmalarına devam etmeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Yerel istihdama katkı, ithalata engel

Jeotermal santrallerin kurulum aşamasında ihtiyaç duyulan istihdamın yüzde 30-35’inin yerelden karşılanabildiğine işaret eden Bahadır Erdoğan, “Bu bir avantaj. Bir başka avantaj, enerji ithalatını kısması. Bugün, 925 milyon dolarlık bir ithalatı jeotermal sayesinde kısmış durumdayız. Yüksek kapasite de diğer avantaj” ifadelerini kulandı.

Uzman sayısı yetersiz

Jeotermal alanında yeterli uzman bulunmadığını kaydeden Bahadır Erdoğan “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nden (MTA) ayrılanlar bu alanda çalışıyorlar. Ama bu yeterli değil. Uzman sayısı arttırılmalı. Üniversitelerde jeotermal uzman yetiştirmek üzere yüksek lisans programları açılabilir. Bu alanda araştırma geliştirmeye yeteri kadar pay ayrılmıyor. Bu işin mühendisliğini de geliştirmek zorundayız. Bu ilk etapta yine üniversitelerle ortak yapılabilir” diye konuştu.

Ruhsat sahaları çok küçük

Jeotermal ruhsat sahalarının asgari bir büyüklüğe sahip olmasının büyük önem taşıdığını anlatan Zorlu Enerji Jeotermal Proje Müdürü Bahadır Erdoğan, şöyle konuştu: “Sahaların küçüklüğü nedeniyle aynı kaynağı, birden fazla yatırımcı ortak kullanmak zorunda kalıyor. Bu da ileride ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Ayrıca her bir ruhsat sahibi ayrı ayrı yatırım yaptığı için kimi yerlerde çok fazla aktivite var. Yerel halk da bu çalışmalardan son derece irrite oluyor. Çevrede çok rahatsızlık yaratıyor. Bunun da sektöre çok negatif etkileri oluyor. Bu karmaşanın bir an önce önüne geçilmesi lazım. Yeni çıkacak mevzuatla jeotermal ruhsat sahalarına en az 50 kilometrekarelik sınır getirilmeli. İnsanlar bu konularda doğru bilgilendirilmeli. Negatif algıyı gidermemiz, doğru algı için doğru tanıtım şart.”

Jeotermal bilgi platformu önerisi

Türkiye’de 2004 senesine kadar jeotermal kaynakların MTA tarafından açığa çıkarılıp kamuoyu ile paylaşıldığını anlatan Bahadır Erdoğan “Ama bugün konuya ilişkin veriler firmaların gizli bilgileri sayıldığı için paylaşılmıyor. Bu bilgilerin paylaşıldığı ortak bir platform oluşturulması lazım. Bu çok önemli bir konu” dedi. İlk kaynak keşfine kadarki çalışmaların öz kaynaklarla yürütüldüğünü aktaran Erdoğan “İlk harcamalar 15-20 milyon dolarları bulabiliyor. Kaynak keşfinden önce de belki bazı özel projeler için teşvikler, yardımlar yapılması lazım” diye konuştu.

Hedef yüzde 3 JES elektiriği

Türkiye’de jeotermale dayalı 850 MW’lik kurulu kapasitenin elektrik üretiminde yüzde 1.8’lik payı bulunduğunu anlatan Bahadır Erdoğan şöyle devam etti: “Hedefimiz 2023 yılına kadar bu payı yüzde 3’e çıkarmak. Farklı üretim yöntemleri ve teknolojik gelişmeler olursa bu oranlar çok çok artar. Bunun için biraz daha çalışılması gerekiyor. Devlet jeotermale dayalı elektrik üretimini teşvik ediyor. Halen kilovatsaat başına 10.5 dolar cent’lik bir bir teşvikimiz (alım fiyatı garantisi) var. Bu teşviklerin 2020 sonrasında da devam etmesi lazım.”