AB 2035’te geri adım attı, Türkiye’de hesaplar değişti

AB’nin 2035 sıfır emisyon hedefinde geri adım atması, otomotiv lobisinin Brüksel’deki etkisini ortaya koydu. Karar, Türkiye’nin AB’ye yönelik içten yanmalı ve hibrit ağırlıklı üretimine zaman kazandırırken, elektrikli dönüşüm yatırımlarının takvimini de yeniden tartışmaya açtı. Çinli üreticilerin ise tam elektrikli avantajı zayıfladı.

AB 2035’te geri adım attı, Türkiye’de hesaplar değişti

Uzun süredir otomotiv sektörünün gündemin­de olan “sıfır emisyon” hedefi, Avrupa Birliği’nin (AB) aldığı yeni kararla önemli ölçü­de esnetildi. AB, 2035 yılında benzinli ve dizel otomobillerin satışını tamamen yasaklama­yı planlıyordu. Ancak otomo­tiv sektörünün ve bazı üye ülke­lerin yoğun baskısı sonucunda bu hedef revize edildi. Böylece tam yasak yerine, daha esnek bir geçiş süreci benimsenmiş oldu. Avrupa otomotiv sanayi­si dönüşüm sürecinde ciddi bir baskı altındayken, alınan bu ka­rar Türkiye açısından da yakın­dan önem taşıyor. AB’nin Tür­kiye’nin en büyük ihracat pazarı olması nedeniyle, kararın üre­tim ve ihracat dengeleri üzerin­de doğrudan etkisi bulunuyor. Tam elektrikli dönüşüme henüz tam anlamıyla hazır olmayan Türkiye için bu esneklik, içten yanmalı ağırlıklı üretimin ihra­cat şansını bir süre daha koru­yabileceği anlamına geliyor.

14 yılda yüzde 90 emisyon azaltımı hedefi

AB Komisyonu’nun yeni dü­zenleme önerisine göre, 2035’te sıfır emisyon hedefinden tama­men vazgeçilmiş değil. Ancak içten yanmalı motorların ta­mamen yasaklanması yeri­ne, üreticilerin 2021 se­viyelerine kıyasla kar­bon emisyonlarını 2035’e kadar yüz­de 90 oranında azaltması zo­runlu hale ge­tiriliyor. Yeni taslakla birlik­te sadece tam elektrikli araç­lar değil; şarj edi­lebilir hibritler, menzil uzatıcı sis­temli modeller, ha­fif hibritler ve sen­tetik ya da biyo yakıt kullanan düşük kar­bonlu içten yanma­lı araçlar da satışta kalabilecek. Ka­lan yüzde 10’luk emisyonun ise ye­şil çelik, e-yakıt ve biyo-yakıt gibi çözüm­lerle telafi edilmesine imkân tanınıyor.

“Tam yasak, rekabeti ve istihdamı zedeler”

AB’nin geri adımında, Avru­pa otomotiv sektöründe yaşa­nan ekonomik ve yapısal sorun­lar belirleyici oldu. Almanya ve İtalya gibi büyük üretici ülkeler, 2035’e kadar içten yanmalı mo­torların tamamen yasaklanma­sının rekabet gücünü ve istih­damı olumsuz etkileyeceği yö­nünde uzun süredir uyarılarda bulunuyordu. Avrupalı üretici­ler, bir yandan Çin ve ABD pazar­larında hızla büyüyen elektrik­li araç üretimine karşı rekabet avantajlarını korumaya çalışır­ken, diğer yandan Avrupa’da şarj altyapısı ve batarya yatırımları­nın beklenen hızda ilerlememe­si, daha esnek hedef taleplerini güçlendirdi. Çevre örgütleri ise bu değişikliğin iklim hedefleri­ni yavaşlatacağı görüşünde. Dü­zenleme henüz yürürlüğe girme­di. AB Parlamentosu ve üye ülke­lerin onayı gerekiyor.

Çin’in AB’de yükselişi yavaşlayabilir

AB’nin aldığı karar, son yıllarda Avrupa pazarına agresif şekilde giren Çinli otomotiv üreticilerini de yakından ilgilendiriyor. Çinli markalar, 2035’te içten yanmalı motorların tamamen yasaklanmasını, düşük maliyetli elektrikli araçlarıyla Avrupa’da hızlı büyüme için önemli bir fırsat olarak görüyordu. Yeni düzenleme ile hibrit, menzil uzatıcı ve alternatif yakıtlı motorlara izin verilmesi, Avrupalı üreticilere zaman kazandırırken, Çin’in “tam elektrikli” avantajını da kısmen zayıflatmış oldu. Ancak uzmanlara göre bu durum Çin’in Avrupa’daki ağırlığını tamamen ortadan kaldırmıyor; sadece yükseliş hızını yavaşlatıyor.

“Üretimde esneklik, çelikte risk oluşturdu”

Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, “Bu gelişme, Türk otomotiv ana ve tedarik sanayisinin üretimi açısından da bir esneklik ifade etmekle birlikte, çelik sanayisinin ihracatı açısından risk oluşturmuştur. Türkiye iç pazarı açısından, ülkemizde yayımlı emisyon azaltım hedefi bulunmaması sebebi ile direkt bir etki şu aşamada öngörülmemekle birlikte, Türkiye ve AB otomotiv sanayilerinin rekabetçiliklerindeki gelişim, iç pazarda yerli araç payının ve dış ticaret dengesinin etkilenmesine sebep olacaktır. Avrupa Komisyonu’nun açıkladığı “Otomotiv Paketi”, emisyon azaltımındaki esnekliklerin ötesinde, Türkiye otomotiv sanayisi için birçok kritik konu içermektedir. Paketin bütünsel kapsamının otomotiv sanayimizin rekabetçiliği ve ekonomimiz açısından önemli riskler barındırdığı dikkate alınmalıdır” dedi.

Türkiye’de üretimin eli rahatlayacak

AB’nin 2035 hedefinde esnekliğe gitmesi, Türkiye açısından ihracatın en azından orta vadede nefes almasını sağlayacak bir gelişme olarak görülüyor. AB’nin Türkiye için kritik bir pazar olması, alınacak nihai kararların üretim ve yatırım stratejileri üzerinde belirleyici olacağını gösteriyor. Tam yasak senaryosu karşısında Türkiye’de elektrikli ve hibrit yatırımları hız kazanmıştı. Yeni yaklaşımla birlikte hibrit, menzil uzatıcı ve alternatif yakıtlı motorlara sahip araçların belirli koşullarda yoluna devam etme ihtimali güçlendi. Bu durum, Türkiye’deki üretim tesislerine zaman ve maliyet avantajı sağlayabilir. Batarya yatırımları, şarj altyapısı ve tedarik zinciri dönüşümü için üreticilere ek bir geçiş süresi tanınmış olacak. Ancak uzun vadede Avrupa’nın nihai hedefinden vazgeçmediği de unutulmuyor.

Kaynak: DÜNYA - İSTANBUL