Elektrikli araçlarda yerli üretimin etkisiyle dışa bağımlılık azaltılacak

Küresel eğilimlerin yanı sıra Türkiye’de de elektrikli araç ekosistemi hızla gelişim gösteriyor. Trafikteki elektrikli araç sayısının 1,5 milyon adede ulaşacağı öngörülürken, soket sayısında da artış yaşanması bekleniyor. Yerli üretimin dışa bağımlılığı azaltmasının beklendiği elektrikli araçlar evreni, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla desteklenerek emisyonları azaltmayı da vadediyor.

Elektrikli araçlarda yerli üretimin etkisiyle dışa bağımlılık azaltılacak

Hüseyin VATANSEVER

Elektrikli otomobiller baş­ta olmak üzere elektrik­li araçlar, küresel boyutta mobilite evrenini yeniden şekil­lendiriyor. İklim krizi ile mücade­le, enerji verimliliği ve teknolojik dönüşümün kesişim noktasında yer alan bu yeni teknoloji, otomo­tiv sektörünü köklü biçimde dö­nüştürüyor. Küresel ölçekte kar­bon emisyonlarının azaltılmasına yönelik politikalar, içten yanmalı motorların kademeli olarak devre dışı bırakılmasını gündeme geti­riyor. Elektrikli araçlar artık ge­leceğin alternatifi olmaktan çıkıp bugünün ana akım çözümü olma yolunda ilerliyor.

AB, Çin ve ABD başta olmak üze­re birçok ülke, elektrikli araç sa­tışlarını teşvik eden sübvansi­yonlar, vergi avantajları ve regülasyonlarla pazarı büyütüyor. 2035 son­rası için benzinli ve dizel araç satış­larının yasak­lanmasını hedef­leyen ülkeler, otomotiv sanayisini de bu dönüşüme uyum sağlama­ya zorluyor. Bu durum hâlihazırda satış adetlerine de yansıyor. ABD merkezli elektrikli araç üreticisi Tesla’nın Çin’in Şanghay şehrin­deki fabrikası, araç üretiminde 4 milyon adet eşiğinin aşıldığını du­yurdu. Fabrikanın üretim verileri­ne bakıldığında Ocak 2019’da hiz­mete giren tesisin 1 milyon araç eşiğini aşması 30 aydan fazla sür­dü. Ancak artan kapasiteyle bir­likte 3 milyondan 4 milyona geçi­şin 14 ayda gerçekleştiğine dikkat çekiliyor. Şirketin ABD dışındaki en büyük üretim tesisi konumun­da bulunan Şanghay fabrikasında üretilen araçların Çin dışında As­ya Pasifik ülkeleri ve Avrupa’ya ih­raç edildiği göz önüne alındığında, 4 milyon barajının aşılmasını kü­resel talep artışı hızının bir yansı­ması olarak görmek mümkün.

Türkiye’de elektrikli araç dönüşümü hız kazandı

Türkiye’de de küresel gelişme­lerin paralelinde elektrikli taşıtla­rın yaygınlaştığı görülüyor. Ülke­de elektrikli otomobil pazarı son yıllarda dikkat çekici bir ivme ya­kaladı. Yerli üretim girişimlerinin devreye girmesi, küresel markala­rın ürün gamlarını Türkiye paza­rına açması ve artan çevre bilinci, talebi yukarı taşıyor. Bu durumun otomobil satışlarına da yansıdığı görülüyor. Türkiye’de 2025 yılı­nın ocak-kasım döneminde elekt­rikli araç satışları, geçen yılın aynı dönemine göre iki katına çıkarak 166 bin 665’e yükseldi. Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Der­neği (ODMD) verilerine göre, oto­mobil satışları bu yılın ocak-kasım döneminde geçen yılın aynı döne­mine kıyasla yüzde 10,96 artarak 938 bin 177, hafif ticari araç satış­ları da yüzde 7,13 yükselerek 238 bin 603 oldu. Söz konusu dönemde Türkiye otomobil pazarında 442 bin 650 benzinli otomobil, 251 bin 992 hibrit otomobil satıldı. Dizel otomobil satış sayısı 69 bin 741, otogazlı otomobil satış sayısı ise 7 bin 399 oldu. Sadece elektrikle ça­lışan tam elektrikli otomobil satış­ları ise 164 bin 665 olarak kayıtlara geçti. Benzinli bir jeneratörün ba­taryayı şarj ettiği ve sürüşün elekt­rik motoruyla sağlandığı "uzatıl­mış menzil" sistemlere sahip araç­lar da dahil edildiğinde, (Uzatılmış menzil otomobiller de Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu olarak 'elektrikli' sınıfında yer alıyor) yı­lın 11 ayında elektrikli otomobil satış sayısı yüzde 17,8’lik pazar pa­yıyla 166 bin 665’e yükseldi. Ge­çen yılın aynı döneminde elekt­rikli otomobil satışları 83 bin 298 olmuştu. Böylece bu yılın ocak-ka­sım döneminde elektrikli araç sa­tışları geçen yılın aynı dönemine göre iki katına çıkmış oldu.

Planlı, entegre ve uzun vadeli bir yaklaşıma ihtiyaç var

Şarj istasyonları pazarı, Türkiye’de hızla rekabetçi bir yapıya evriliyor. Enerji şirketleri, start-up’lar ve otomotiv markaları başta olmak üzere sektörün pek çok paydaşı arasında bir yatırım ortamı oluşuyor. Ancak sektör henüz doygunluğa ulaşmadığı için kârlılık modelleri netleşmiş değil. Bu durum, kısa vadede belirsizlik yaratsa da orta ve uzun vadede ölçek ekonomisi yakalayan oyuncular için önemli fırsatlar barındırıyor. Elektrikli araç ekosisteminin sürdürülebilir biçimde büyüyebilmesi için şarj altyapısının yaygınlaştırılması kadar planlı, entegre ve uzun vadeli bir yaklaşım kritik önem taşıyor

Temiz ve bağımsız bir sistem kurulabilir

Ocak-Kasım 2025 döneminde en çok satılan elektrikli otomobillere bakıldığında listenin başında T10X ve T10F modelleriyle toplam 31 bin 715 satışa ulaşan yerli otomobil Togg markasının yer alması da Türkiye’de sektörün gösterdiği gelişme açısından bir başka önemli gösterge... Bununla beraber Türkiye'de elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 45'i yenilenebilir enerji kaynaklarından gerçekleştiriliyor. Temiz enerji odaklı yatırımları geliştirmek ülke gündeminde geniş yer tutuyor. Böylece yenilenebilir enerjinin payının her geçen gün artmasıyla 2053 yılı için net sıfır hedefine ulaşma hedefi de ortak paydada birleşiyor. Ayrıca yenilenebilir enerjiyi kullanan elektrikli araçların daha çok tercih edilmesiyle daha temiz bir mobilite anlayışının oturması söz konusu. Ülke genelinde soket sayısının 2025 yılı sonuna kadar 40 bin adede ulaşmasının beklendiği Türkiye trafiğinde 375 bin civarında elektrikli araç kullanılıyor. Bununla birlikte 2030 yılında trafikteki elektrikli araç sayısının 1 buçuk milyon adede ulaşacağı öngörülüyor. Beraberinde gelişecek şarj istasyonları altyapısı ile yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik kullanıldığında emisyonları önemli miktarda azaltmak mümkün olacağı gibi içten yanmalı motorların ihtiyaç duyduğu ve büyük oranda ithal edilen fosil yakıtlara olan bağımlılık da azalacak.