10 kuruşluk pazarlık süt piyasasını karıştırdı
Bakanlığın çiğ süt için 95 kuruşluk referans fiyat önerisi karşılık bulmadı.
Arzu ALP
İZMİR - Sütte fiyat kaosu sürüyor. Aylardır bir litre çiğ sütün fiyatı belirlenemezken haziran ayında İzmir’de düzenlenen Tarım Zirvesi’ne katılan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in çiğ sütün fiyatını 95 kuruş olarak müjdelemesi de fiyat krizini çözmeye yetmedi.
Son olarak Ramazan ayından önce bir araya gelen üretici ve sanayici kesiminin sonuçsuz kalan çiğ sütte fiyat pazarlığının ardından gözler 25 Temmuz’da Ulusal Süt Konseyi’nde (USK) yapılacak toplantıya çevrildi. Üretici kesimi sürdürülebilir üretim için referans fiyatın 1 TL olmasında diretirken önümüzdeki süreçte süt fiyatlarında istikrarın sağlanması için Et ve Süt Kurumu’nun etkin rol oynamasını bekliyor. Gazetemizin Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın 19 Mart 2013 tarihinde “Süt sanayicilerinin yem oyunu” başlıklı yazısı üzerine süt üretici birliklerinin şikayetiyle Rekabet Kurumu da sektörü mercek altına aldı, inceleme sürüyor.
USK’nin fiyat belirleme yetkisi yok
USK’nın referans fiyat belirlemediğini, çünkü böyle bir yetkisi olmadığını belirten Ulusal Süt Konseyi Başkanı ve Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı, “USK’nın yetkisi, ancak Ulusal Süt Konseyi Kuruluş, Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in kendisine verdiği, 'belirli zamanlarda bölgelere göre sütün maliyetini tespit ederek gerektiğinde ilan etmek' görevini yerine getirerek, bölgesel bazda belirlediği çiğ süt fiyatlarını ilan etmektedir. Ancak belirlenen fiyat sanki referans alım fiyatı imiş gibi algılanmış ve USK’dan çalışma yönetmeliğinin kendisine vermediği görevler beklenmiştir. USK’nın referans fiyat uygulaması yapabilmesi için elinde piyasa düzenleme mekanizması olması gerekir” dedi.
'Düzenleyici kurul oluşturulmalı'
Çallı, USK’nın kurulmasıyla birlikte süt fiyatlarında bir istikrar sağlanmaya çalışılsa da fiyattaki istikrarsızlığın hem sanayicinin ve hem de yetiştiricinin sıkıntı yaşamasına sebep olduğunu söyledi. Yaklaşık 20- 25 senedir süt arzının ocak ayından itibaren artmaya başladığına ağustos ayına kadar yaklaşık yüzde 5- ila 20 arz fazlalığı oluştuğuna işaret eden Çallı şöyle konuştu:
"Bunun tersine de talep aynı aylarda düşmeye başlamaktadır. Ağustos ayından ocak ayına kadar da arz açığı oluşmakta, talep düşmektedir. Sütün çabuk bozulan yapısından dolayı kısa sürede işlenmesinin gerekliliği, üretim ve sanayi kesiminin karşılıklı hak ve çıkarlarını koruyan bir entegrasyonu zorunlu kılmaktadır. Arz – talep dengesinde yaşanan bu sorunların çözümü için bir an önce 'düzenleyici kurul' oluşturulması gerektiği kanaatindeyiz, böylelikle üretim ve tüketim miktarlarının dengelenmesi sağlanır ve bu durumda hem üreticinin hem de sanayicinin başlıca sorununa açıklık getirilmiş olur.”
Harun Çallı, devlet politikalarının bu noktada çok önemli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Çiğ süt arzı daha dengeli hale getirilmeli, son yıllarda uygulamaya sokulan, çiğ sütün fazla olduğu dönemlerde gerek süt tozu teşvikleri ve gerekse okul sütü gibi projeler istikrarlı bir şekilde devam ettirilmelidir. Bunun dışında merdiven altı üretime karşı farkındalığın zayıf olmasından kaynaklı rekabet sıkıntısı da sorundur. Bu konuda denetimlerin devam etmesi, eğitim düzeyi ve farkındalığın artması ile merdiven altı üretimden güvenilir ve denetlenebilir koşullarda üretime dönüşüm hızlandıracaktır.”
'ESK’nın kurulması güzel ancak eksik'
Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) kurulmasını süt sektörü açısından güzel ancak eksik bir gelişme olarak nitelendiren Çallı şöyle devam etti:
“Çünkü bu kuruluşun görev zararı yazabilmesi, ancak kanunla yapılacak bir düzenlemeyle yapılabilir. Dikkat edilirse günümüzün gelişmiş ülkeleri, tarımın stratejik önemini kavrayan ve buna uygun politikaları geliştirip uygulayan ülkelerdir. Dolayısıyla sütün temel besin maddesi olması ve çiğ sütün stoklanma kabiliyetinin sınırlı olması, bütün gelişmiş ülkeleri kaliteli çiğ süt üretimini, arzın devamlılığını ve fiyat istikrarını sağlayacak piyasa düzenlemelerini yapmaya yöneltmiştir. Kırsal kalkınmamızı bihakkın yapacaksak, 10 yıldır tarıma en çok katma değer yaratan çiğ süt için piyasa düzenleme mekanizması kurulmalıdır. Bu yüzden hükümetin bu tavrı önemlidir. Biran önce bununla ilgili kanuni düzenleme yapması gerekmektedir.”
Çallı, kanuni düzenleme yapılırken de koordinasyonun iyi işlediği, kamu önderliğinde sanayici ve üreticilerin etkin olarak görev aldığı bir yapı oluşturulması gerektiğini savundu.
'Referans fiyat 1 lira olmalı'
USK Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Osman Vasfi Yasun, üretici kesimi olarak 25 Temmuz’daki toplantıdan umutlu olduklarını söyledi. 1 TL’nin altında referans fiyat belirlenmesi halinde kabul etmeyeceklerini dile getiren Yasun, şu anda sütün maliyetinin 1.18 lira olduğunu, referans fiyatın 1 lira olması halinde primlerin de eklenmesiyle sürdürülebilir bir üretim olacağını savundu.
Bakanın İzmir Tarım Zirvesi’nde açıkladığı fiyatın geçerli olmadığını belirten Yasun, “Bakanın açıkladığı fiyat süt tozu uygulamasına ilişkin referans fiyat olarak algılandı. Üretici, yapılan maliyet hesaplamalarında sütün fiyatı yüksek çıkınca bakanlık ve sanayiciyle Ramazan ayından önce toplantı yaptılar ve asgari 1 lira olması konusunda pazarlığa girdiler. Fakat sanayici bakanın açıkladığı 95 kuruştan yukarı çıkmayınca görüşmeler bu ayın 25’ine kaldı. Bu toplantıda süt fiyatı çıkmazsa üretici süt vermeme noktasına gelir” dedi.
'Et ve Süt Kurumu daha radikal davranmalı'
Yasun, Et ve Süt Kurumu’nda (ESK) daha çok et ve balıkla ilgili altyapı olduğunu, oysa sütle ilgili daha fazla bilgiye sahip insanların bu kadrolarda olması gerektiğini savundu. Yasun sözlerine şöyle devam etti: “Müdahale deyince akla bir şeyi alıp depolamak geliyor. Sadece piyasadakinin yüzde 10’nunu çekmek o piyasayı regüle etmiyor. Müdahale kurumuna şunu söyledik: ‘Sizin bir şekilde müdahale edeceğiniz ürünü para ödeyerek almanız gerekir. Ne zaman ve nerden alacağınızı kimse bilmemeli. Eğer bu şekilde hareket ederseniz piyasayı düzenlersiniz. Ama 2 ay öncesinden toza destek olacak referans fiyat açıklarsanız o zaman o müdahale olmaz.’ Bu sistemin çalışmadığı gözüktü, o yüzden daha radikal davranmasını bekliyoruz.”
Hayvan fiyatları yüzde 50 düştü
Yasun, ESK için oluşturulacak Danışma Kurulu’nda üreticilerin de yer alarak doğru ve uygulanabilir kararların alınmasını arzu ettiklerini söyledi. Mezbahalarda ve hayvan pazarlarında hayvan fiyatlarının yüzde 50 düştüğüne işaret eden Yasun, “İnsanlar bir şekilde sistemden çıkıyor, ama çıkamayanlar var. Bunlar bu işe çok büyük yatırımlar yaptı, borçları var. Birden çıkma şansları yok, dolayısıyla öteliyorlar. Ama bu şekilde bir üretim Türkiye için doğru bir üretim değil. Kendi ayakları üzerinde duran bir sistem oluşturulmalı ve bu sistemde tüketici çok çok pahalı et ve süt tüketmemeli” diye konuştu.
Koyuncu: Rekabet Kurumu sektörü iyi incelemeli
Alt birliklerden ve üreticilerden gelen şikayet üzerine Rekabet Kurumu’nun inceleme başlattığını hatırlatan Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Ali Koyuncu, Rekabet Kurumu’nun süt sektörünü iyi incelemesi gerektiğini söyledi. Koyuncu, 9 aydır fiyat belirlenmediğini, sanayicilerin şimdi kendi menfaatleri için fiyat belirlemek istediklerini belirterek, “Burada bir oyun var. Biz onların oyununa gelmeyeceğiz. Oyunu bozacağız” dedi. Sütte sömürü düzeni olduğunu öne süren Koyuncu, üreticinin kazanamadığını, ancak et sanayicisi, süt sanayicisi, yem sanayicisinin kazandığını belirterek şunları söyledi:
“Üretici ciddi anlamda kaybediyor. Üretici kaybederken Türkiye’de kaybediyor. Tarımla ve hayvancılıkla ilgili sıfır faizli destekler veriliyor, üreticinin süt fiyatı düşmesin diye sanayiciye süttozu desteği veriliyor. Sanayici süt tozu desteğini alıyor yine süt fiyatını düşürüyor. Onun akabinde Okul Sütü Projesi hayata geçti. Sanayici her türlü alıyor, ama yine eziyor. Sütte bir sömürü düzeni var. Biz buradan feryat ediyoruz; ‘Biz zarar ediyoruz’. Şu anda bütün süt sanayicisi anlaşmış durumda. Süt ihalesi yapsan ne olacak, USK toplansa ne olacak.”
USK’nın yaptığı hesaplamaya göre 1.2 TL maliyeti olan sütün 90 kuruşa satılmasının mümkün olmadığını, hatta Türkiye’nin birçok yerinde de 90 kuruşun altında 70-75 kuruşlara satıldığına dikkat çeken Koyuncu, “Sanayici sömürüyor. Sömürdükten sonra da bakanlığın bürokratlarını yanıltıyor. Şu anda süt üreticileri çok büyük mağduriyet içerisinde. Bizim elimizde gerçek rakamlar var. Bizim artık hayvanlarımız kesime gider. Bu çiftlikler kapanır. Üretici zarar ediyor. Bu konunun doğru araştırılması lazım. 32. kattan değil zemin kattan baktığınızda bunlar yaşanıyor. Ben gerçek bir üreticiyim. Biz şu anda gerçek anlamda zarar ediyoruz. Sanayici bizimle oynuyor” diye konuştu.
Koyuncu, et ve süte müdahale edecek ESK’nın desteklediğini ancak mutlaka et ve süt üreticilerinin bu karar mekanizmasının içerisinde olması gerektiğini savundu. Eğer üretici kesimleri bu mekanizmanın içerisinde yer almazsa doğru kararların alınamayacağını ifade eden Koyuncu, sözlerine şöyle devam etti: “Tarım Bakanı ile yaptığımız görüşmede bize ‘Ramazan ayında et ve süt fiyatlarına zam yapmayalım, fırsatçılara fırsat vermeyelim’ dedi. Biz de o doğrultuda Ramazan ayı nedeniyle dişimizi sıkıyoruz. Ama Ramazan ayından sonra süt fiyatlarıyla ilgili bir fiyat belirlemesi yapacağız. Şu anda süt üretiminde bir düşüş var. Süt fabrikaları süt bulma noktasında sıkıntıya girdiler. Oldu bittiye getirip süt fiyatını belirlemeye çalışıyorlar. Ondan sonra da ürünlerine Ramazan ayında zam yapacaklar. Biz Bakan Bey ile bunlara fırsat vermediğimiz için şimdi bu oyunu bozmak için ne yapabiliriz diye düşünüyorlar. Biz Ramazan ayında süt fiyatının belirlenmesini istemiyoruz.”
Eskiyörük: Süt ve hayvancılıkta örgüt karmaşası giderilmeli
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı ve Tire Süt Üreticileri Birliği Başkanı olan Mahmut Eskiyörük, USK nasıl bir rakam belirlerse belirlesin piyasanın bildiğini yaptığını söyledi. Konseyin süt fiyatlarında hiçbir rolü olmadığını belirten Eskiyörük şöyle devam etti:
"Ancak ESK’nın önemli bir rolü olacak ve sonuç alınacak. Konseyin belirlediği fiyatlar piyasaya tavsiye fiyatıdır. Hiçbir zaman da piyasa bu tavsiyelere uymadı, uyması da mümkün değildir. Fiyatları piyasa belirliyor. Şu anda süt fiyatları her bölgeye göre değişiyor. 70 kuruştan 1 liraya kadar olan fiyatlar var. Yapılması gereken piyasa fiyatıyla üreticinin maliyetleri gözönüne getirilerek süt primleri verilmeli. ESK, Merkez Bankası’nın piyasaya müdahale ettiği aynı yöntemle piyasadan süt tozu çekerse fiyatlar yükselir. Fiyatlar çok yükseldiğinde de piyasa süt tozu sürersiniz fiyatlar düşer. Müdahale bu şekilde yapılır. Rakam belirleyerek piyasaya müdahale edilemez.”
Eskiyörük, şu anda mandıraların büyük sanayicilerin iki katı süt kullandığını dile getirdi. USK’nın belirlediği fiyatların üzerinden sanayicilerin fiyat anlaşması yaptığını ancak mandıra ve tüccarın piyasa koşullarına göre aldığı için burada bir haksız rekabet oluştuğunu vurgulayan Eskiyörük, dolayısıyla doğru bir yöntem olmadığını, piyasanın takip edilmesi ve yönetilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Türkiye’de öncelikle örgüt karmaşasının giderilmesi gerektiğini savunan Eskiyörük, “Türkiye’de süt ve hayvancılıkla ilgili onlarca örgüt var. Hepsi aynı işi yapıyor. Öncelikle örgütlerin görev tanımları yapılmalı, tıpkı TOBB Başkanı gibi tek bir genel başkan altında bu örgüt karmaşası giderilmeli. Türkiye‘de politikalar belirlenirken karar alıcılarla masaya oturacak bir genel başkan olmalı. Kararları Ankara’daki bürokratlar alıyor. Şu anda örgütlerin bu kararlarda hiçbir etkin gücü yok. Her örgüt farklı görüşlerini dile getiriyor. Bakanlık da farklı farklı görüşlerden dolayı bildiğini yapıyor” diye konuştu.
Türkiye’de sağlıklı bir yapının oluşması için önerilerini dile getiren Eskiyörük, “Üreticinin denetimini kooperatifler yapmalı, kooperatifleri bakanlık denetlemeli. Desteklemeler konusunda da bakanlık kooperatifleri güçlendirmeli, kooperatifler de üreticileri güçlendirmeli. Buna en iyi model Tire Süt Kooperatifi. Birleşmiş Milletler bizi dünyanın en iyi kırsal kalkınma modeli seçti ama Türkiye hala Tire Süt Kooperatifi’ni fark edemedi maalesef. Toplumsal barışın anahtarı kooperatifleşmek” dedi.