Azeri-Gürcü fındığına Türk markajı

Fındıkta Türk hakimiyetini kırmak isteyen global fındık alıcıları, fındık yetiştirilmesini desteklemeye başlayınca Türk fındıkçısı da pazar hakimiyetini kaybetmemek için Azerbaycan ve Gürcistan’da fındık bahçesi kiralama ve satın alma yoluna gitti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Veysel AĞDAR

Uluslararası çikolata devlerinin tedarik için Türkiye’ye alternatif yarattıkları fındık bahçelerini yine Türk fındıkçısı işliyor. Dünya fındık üretimi ve ihracatının yaklaşık yüzde 70’ini elinde bulunduran Türk fındıkçısı, yakın gelecekte pazar hakimiyetini kaybetmek istemiyor. Birçok Türk ihracatçı dolaylı ve doğrudan olarak Azerbaycan ve Gürcistan’a yatırım yapmış durumda. Türk fındıkçısı Azerbaycan ve Gürcistan’da oluşturulan bahçeleri ya kiralıyor ya da satın alıyorlar. Altaş, Arslantürk ve Öz Yılmaz Fındık Gürcistan’da hem bahçe hemde işleme tesisi kurarken Ferrero’nun da Gürcistan’da çok büyük fındık bahçeleri olduğu iddia ediliyor. Gürcistan’da 32 bin hektar, Azerbaycan’da ise 42 bin hektar alanda fındık yetiştiriliyor. İki ülkenin potansiyelinin ise 100’er bin hektar olduğu söyleniyor. DÜNYA’ya açıklamada bulunan sektör temsilcilerinin ortak görüşü ise gerekli tedbirler ve politikalar geliştirilmezse, fındıkta pazar hakimiyetimizi rakip diye görmediğimiz ülkelere kaptıracağız yönünde.

Uluslararası çikolata devleri fındıkta Türk hakimiyetini kırmak için Karadeniz’de Gürcistan, Azerbaycan, Balkanlar’da Bulgaristan, Akdeniz’de İtalya ve İspanya, Amerika Kıtası’nda da Şili ve Arjantin’de fındık yetiştirilmesini destekliyor. İtalya, İspanya, Azerbaycan, Gürcistan, ABD ve diğer ülkelerin toplam fındık üretimi Türkiye’nin yaklaşık yüzde 30’u kadar. 250-300 bin ton arası. Dünya fındık üretim ve ihracatının yaklaşık yüzde 70’ini Türkiye tek başına gerçekleştiriyor. Ancak Türkiye’de arzda yaşanan dalgalanmalara bağlı olarak fiyatta meydana gelen istikrarsızlık nedeniyle oluşan güvensizlik sonucunda önemli fındık alıcı küresel firmalar, özellikle Azerbaycan, Gürcistan, Arjantin ve Şili gibi ülkelerde fındık üretimi yapılması için özendirici ve teşvik edici faaliyetlerde bulunuyor.

Türkiye’nin politikasızlığı rakip yarattı

Aslantürk Fındık Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Ulusal Fındık Konseyi’nin de Başkanı olan Sebahattin Arslantürk, Türkiye’nin politikasızlığı yüzünden uluslararası önemli alıcılar tarafından alternatif tedarik bölgelerinin yaratıldığını kaydetti.

Son 15 yılda Türkiye’nin pazar hakimiyetinin yüzde 80’lerden yüzde 60’lara gerilediğinin altını çizen Aslantürk şunları kaydetti, “Uluslararası fındık alıcıları önce bu ülkelerden fındık alıyor. Türkiye’nin ileriki yıllarda fındıkta bugün olduğu konumda olması şüpheli. Fındıkla ilgili çalışmalar mevcut ancak yeterli olmadığı aşikâr. Arz ve fiyatta yaşanan dalgalanmalar güvensizlik yaratıyor. Bu sebeple Türkiye’nin dünyada fındık üretimindeki yerini mahafazası adına doğru politikalar geliştirilip yeni projeler oluşturulmalı. 2025-2030 yıllarına ilişkin politikalar yaratmalı ve vizyon geliştirmeliyiz. Uluslararası piyasaya tek hakim biziz ve piyasa şartlarını da biz belirleriz demeli. Bunun için de devlet politikası geliştirmeliyiz. ABD bademde nasıl bir politika izliyorsa, biz de fındıkta izlemeliyiz.”

“Alternatif ülkelerde faaliyette bulunmakta geç bile kaldık”

Özellikle Azerbaycan ve Gürcistan'da fındığın devlet tarafından desteklendiğini vurgulayan Öz Yılmaz Fındık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Karadeniz Fındık İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu üyesi Azmi Yılmaz da, “Biz burada geç bile kaldık. İran, Hindistan, Çin Avrupalı var. Şimdi de Türk fındıkçısı pazar hakimiyetini kaybetmemek için ben buradayım diyor. Diğer Türk firmaları gibi bizimde girişimimiz var. Rakabet ortamı bunu gerektiriyor. Bu ülke çıkarlarımız için gerekli. Piyasayı kontrol altında tutamazsak 10 yıl sonra tarih oluruz” dedi.

“Gerekli tedbir alınmazsa 10 yıl sonra hakimiyeti kaptırırız”

Altaş Yağ Sanayi ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Uğur Altaş, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde Türk fındığının hakimiyetinin 10 yıl sonra biteceğinin söyledi. Gürcistan’da 2 bin metrekare kapalı tesis ve bin 250 dönüm bahçe olmak üzere 5 milyon dolarlık yatırımları olduğunu kaydeden Altaş şunları söyledi: “Fındık en kolay üretilen ve en pahalı ürün. Altaş Yağ Sanayi olarak tesislerimizde başta fındık yağı olmak üzere her türlü bitkisel yağ üretimi yapıyoruz. Fındık yağı üretiminde ham madde olarak iç ve dış piyasalardan yağlık fındık alıyoruz. Bu sebeple Türkiye haricinde başta Gürcistan ve Azerbaycan olmak üzere dünyada fındık üretimi yapan hangi ülke varsa oralarda inceleme ve araştırmalarda bulunduk. Ve gördük ki bugün artık İtalya ve İspanya haricinde Şili, Amerika ve Çin’de fındık üretimi konusunda ciddi çalışmalar mevcut. Türkiye’de dönüm başına verimlilik 80 kilolara kadar düşmüşken, buralarda ise doğru tür fındık ekimi ve bilimsel tarım ile verimlilik 250-500 kilo seviyelerine kadar çıkmış durumda. 1 adam 1 traktör 1.000 dönüm araziyi işleyebiliyor. Bu da maliyetleri minimum seviyelere çekiyor. Türkiye şartlarında bu mümkün değil. ”

İtalya, İspanya ve Gürcistan fide ihraç ediyor, Türkiye’de yasak

Fındıkta olduğu gibi yanlış politikaların ayçiçek ve balda da yaşandığının altını çizen Uğur Altaş, “Bugün Türkiye sahip olduğu dikim alanlarından yılda ortalama 600-700 bin ton fındık üretimi yapıyorsa da doğru tarım politikaları ile aynı dikim alanlarından 1.2-1.5 milyon ton fındık üretebilir olmalıdır. Türkiye’den fidan ihracatı yasak. Ama İtalya, İspanya ve Gürcistan fidan ihraç ediyor. Fındıktan istediği geliri alamayan Türkiye bu alanda da maalesef diğer ülkelerin gerisinde. Bu pazarı da diğer ülkeler ellerinde tutuyorlar. Mantık bunun neresinde” dedi.

Çin Ar-Ge’ye ağırlık verdi, eksi dereceye dayanıklı fide üretti

“Türkiye olarak bu ülkelere fidan ihraç etmedik diye bu ülkeler fındık ekmedi mi?” diyen Altaş, “Rakipler verim artırıcı gerekli ıslah çalışmalarına ağırlık veriyorlar. Bunu Çin başardı. Bizim üreticide her yıl don kabusu görürken Çinliler Ar-Ge çalışmaları sonucu -18 derecelere dayanıklı fide ıslah ettiler. Bizde ise Ar-Ge laftan ibaret. Bu fideler Gürcistan, Azerbaycan ve Uzakdoğu haricinde Amerika, Arjantin, Güney Afrika ve Avustralya dahil birçok ülkede ekiliyor. Birçok ülkede bunları bizzat yerinde gördük. Örnek olarak Çin’de yaptığımız incelemelerde fındık üreticileriyle yaptığımız görüşmelerde devlet-üniversite ve sanayici işbirliğiyle yürütülen projelerle birlikte 10 yıl içerisinde yaklaşık 100 bin ton üzerinde kabuklu fındık üretimine ulaşacaklarını belirttiler. Gezip gördüğümüz bahçelerde bunun en canlı kanıtı idi. Özellikle Pekin’in 800 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Lioning bölgesi ile Jilin eyaletine bağlı Changchung'de fındık üretimi mevcut ve üretim sürekli artmakta. “

“Hatıra ormanlarında çam değil sanayi ürünleri de yetiştirelim”

Uğur Altaş şöyle devam etti: “Türkiye’de hemen hemen her şehrimizde olan hatıra ormanlarımız var. Bu ormanlarımızda nedense meyve vermeyen ağaçlar dikilmekte. Oysa ki dünyada bunun tam tersi. Biz bu ormanlarımızda ceviz gibi kestane gibi meyve veren ağaçlar dikseydik belki bugün bu ürünleri yurt dışından ithal ediyor olmazdık.”

“Teşvik sistemi değişmeli, bahçeler bölünmemeli”

Tüm yatırımlarının yurtiçinde olduğunu kaydeden Durak Fındık AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Durak gerekli adımlar atılmazsa uzun vadede Türkiye’nin rekabet gücünün zayıflayacağını söyledi. “Teşvik sistemi baştan sona değişmeli” diyen Durak, “Devlet fındıkta doğrudan nakdi destek yerine, bahçesini yenileyen veya makine yatırımı yapan üreticiyi desteklemeli. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bahçe bölünmelerini engellemeli. Bahçeler 1 dönümün altında olmamalı. Doğu Karadeniz’de dönüm başı verimlilik 80 kilo, Batı bölgelerinde ise ancak 150 kiloya kadar çıkıyor. Gürcistan’da ise 250- 500 kilo arasın da. Burada fındığa 3 dolar veriliyor. Büyük para. Özendirici bir durum” şeklinde konuştu.

Fındıkta makineli tarımın önemine de işaret eden Durak, “Bunun için firma olarak geçtiğimiz dönemde Ordu’da 250 bin TL değerinde 8 tane fındık toplama makinesini Tarım İl Müdürlüğü’ne hibe ettik. Bu işçilik maliyetlerini düşürdüğü gibi zaman tasarrufu da sağlıyor. Traktörün girdiği her bahçede uygulamak mümkün. Doğu Karadeniz’de de uygulanabilir. Devlet ve sektörün tüm paydaşlarınca buna benzer projeler geliştirilmeli ve desteklenmeli. Verim artırıcı ıslah çalışmalarına hız verilmeli. Yoksa 10 yıl sonra buralarda olmamız hayal olur” dedi.

Pazar payını korumak için şart

Fındığın tarımsal ürün ihracatında en fazla döviz getirisi olduğunu ifade eden fındık brokeri Osman Çakmak, Türk fındık sanayicisi ve ihracatçısının pazar hakimiyetini kaybetmemek için Azerbaycan ve Gürcistan’da yatırım yaptıklarını söyledi. “İranlı, Hintli, İtalyan buralarda girişimlerde bulunuyorsa niye Türkler bulunmasın diyen” Çakmak, asıl tehlikenin yıllardır yaratılamayan bir milli tarım politikasının olmamasından kaynaklandığını söyledi. Çakmak şöyle devam etti; “Küresel alıcılar son birkaç yıldır Türk hakimiyetini kırmak için öncelikle bu bölgedeki fındığı aldılar. Türk sanayicisi ihracatçısı da bu girişimle küresel alıcılara fiyat tekliflerinde Türk fındığının kalitesi ve fiyatı bu, Gürcü veya Azeri fındığının ise bu diyerek alternatif fiyat sunabilecekler. Hakimiyeti rakip ülkelere kaptırmayacaklar.”

Fındık politikasının siyasi çıkarlara alet olmaması gerektiğinin altını çizen Çakmak, “Bu yıl 2001 ve 2015’ten sonra görülen en yüksek rekolte beklentisi var. Şimdiden gerekli tedbirler alınmazsa 2004’te don nedeniyle tavan yapan fiyat, bu durumda dip yapar. Eğer kendin tüketmiyorsan başkasına bel bağlama. Küresel alıcılar tabii ki ucuza mal almak için baskı yapacaklar. Bu nedenle ürün yelpazesini çeşitlendirmeli, iç tüketimi artırmalıyız” dedi.