'Kuruda sıfır gümrük, fiyat artışına kısa vadeli çözüm'

Nohuttan sonra kuru fasulye ve barbunyada da gümrük vergisinin sıfırlanmasını sektör temsilcileri DÜNYA’ya değerlendirdi. Yetkililer, sıfır gümrüklü ithalatın kısa dönemde çare olacağını, fiyat istikrarı için önemli olanın verimliliği artırıcı önlemlerin alınması olduğunu söylediler.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Meltem AHATOĞLU

Nohuttan sonra kuru fasulye ve barbunyada da gümrük vergisinin sıfırlanması sektörde olumlu karşılanırken soruları da beraberinde getirdi. Alınan ithalat kararları yerli ürünün çıkacağı eylüle kadar geçerli olacak. Konu ile ilgili DÜNYA’ya açıklamada bulunan Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, kuru fasulye fiyatlarında artış eğiliminin düşüşe geçeceğini savunurken, Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis de ithalatın kısa sürede çare olacağını fiyat istikrarı için verimliliğin artırılması gerektiğini söyledi.

Mercimek, bezelye ve nohuttan sonra en çok ithal edilen ürünün kuru fasulye olduğunu söyleyen Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye’de yaklaşık 250 bin ton kuru fasulye üretimi yapılırken, bu üretimin 300 bin ton civarında olan tüketim oranını karşılamadığı için ithalata ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Yerlide fiyat düşmez, ithalde düşer

Arslan, “Sezon başında ürettiği kuru fasulyeden aldığı ürün parasını beğenmeyen çiftçi alternatif ürünlere yönelince, üretim azaldı, ithalat hızlandı. Çin, İran, Arjantin, Kanada ve Mısır’dan kuru fasulye ithal eden Türkiye, ürünün fiyat artışının önüne geçemedi. Önemle belirtmek gerekir ki, gümrük vergisinin sıfırlanması kararı yerli ürünün fiyatını etkilemez. Ancak ithal edilen siyah ve bomba fasulye diye tabir edilen ürünlerde bir fiyat düşüşü yaşanır. Özellikle Ramazan ayında kuru fasulye fiyatlar düşer. Bu bağlamda gümrük vergisinin sıfırlanması kararını olumlu buluyoruz” dedi.

Aslan: İhracatçı iken ithalatçı olduk

Baklagillerin, dünyada yaklaşık 60 milyon ton üretim ve 40 milyar dolarlık piyasa değerine sahip bir ürün grubu olduğunu belirten Arslan, baklagil üretiminin yüzde 2,5’ini sağlayan Türkiye’nin dünya sıralamasında 11. sırada yer aldığını söyledi. Arslan, 1980’li yıllarda 20 milyon dekar alanda baklagil ekimi yapılırken, bugün ise ekili alanların yaklaşık 6 milyon dekara gerilediğini; o dönemde 2 milyon ton olan üretimin şimdi 1 milyon tonun altına düştüğünü ifade etti.

Sulu tarıma teşvik ekimi azalttı

Bakliyat üretiminde 1. sıradan 11. sıraya gerilememizdeki en büyük etkenlerden biri, yanlış tarım politikaları olduğunu kaydeden Arslan, “80’li yıllarda bakliyatın anavatanı olan Türkiye, sulu tarıma geçilince mısır, buğday ve pamuğun daha fazla ürün vermesi nedeniyle üreticiyi bu ürünleri ekmeye yönlendirdi. Teşvik alan üretici, verim de çok olunca mısır, buğday ve pamuk ekti ama bakliyatı ekmedi. Tarım Bakanlığı, bakliyat üretimi ve ihracatı azalınca yanlış bir politika izlendiğini fark etti. Ancak bu sürede nohut bitti. Mercimek ve baklagiller ile ilgili önlem alınırsa, yeniden ürün artışı sağlanır ama nohut için artık çok geç” diye konuştu.