Tohumla ilgili çok şehir efsanesi var

Tohumda dışa bağımlılık konusundaki iddialara cevap veren TÜRKTOB ve TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Gençer, İsrail'den ithal edilen tohumluğun miktarının hiçbir zaman toplam ithalatın yüzde 10'unu geçmediği belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer, "Ne hikmetse birileri bütün tohumluklar İsrail'den geliyormuş algısını oluşturmaya çalışıyorlar. Böyle bir şey yok hiçbir zaman olmadı. İsrail'den ithal edilen tohumluğun miktarı hiçbir zaman toplam ithalatın yüzde 10'unu geçmedi. Ama tüm tohumluklar İsrail'den geliyormuş gibi bir şehir efsanesi oluşturuldu" dedi. 

Gençer, Ekonomi Gazetecileri Derneğinin (EGD) Anadolu Buluşmaları kapsamında Bursa'da bir otelde düzenlenen "Tohumda ve Tohumculuk Sektöründe Doğrular" konulu bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, sektörün son 15-20 yıl içinde çok önemli gelişmelere imza atmasına rağmen, maalesef bunu kamuoyuna yeterince yansıtamadıklarını söyledi.  

Toplantıyı bu yüzden önemsediklerini vurgulayan Gençer, Türkiye'de tohumculukla ilgili ilk çalışmaların 1839'lu yıllara dayandığını, ancak cumhuriyet döneminde 1923'lü yıllardan 1963'lü yıllara kadar tohumculukla ilgili bir mevzuat, kanunun bulunmadığını, ilk kanunun 1963 yılında çıktığını belirtti. 

Gençer, 1980'li yılların ortalarına kadar tohumculukla ilgili faaliyetler ile tedariğin, ağırlıklı olarak kamunun kontrolünde olduğunu belirterek, 1980'li yılların ortalarında sektörün liberalize edilmesinden sonra ithalatın açılmasıyla özel sektörün devreye girdiğini anlattı.  

Tohumculuk sektöründe 1980'li yılların başına kadar sadece 3 firmanın faaliyet gösterdiğine işaret eden Gençer, "1980'li yılların ortasında özel sektör hızlı bir şekilde tohumculukla ilgili yatırım yapmaya başlıyor ve bugün gelmiş olduğumuz noktada 3 olan tohumculuk firma sayısı bugün 660 sayısına ulaşmış durumda" diye konuştu.  

Gençer, 2006 yılında ise TÜRKTOB'un oluşmasını sağlayan 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu'nun çıktığını hatırlatarak, kanunun çıkmasıyla alt birliklerin kurulduğunu ve 2008 yılına kadar kurumsal yapılarının tamamlandığını anlattı.    

"İhracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 75'lere yaklaştı" 

Türkiye'deki tohumculuk sektörünün dünya ticaretindeki yerine dikkati çeken Gençer, şunları kaydetti:  

"Bugün dünyada 45 milyar dolarlık tohumluk ticareti var, böyle bir tohumluk pazarı var ve biz bu 45 milyar dolar içerisinde 1 milyar dolarlık ticaret hacmiyle ilk 10'lar içinde yer alıyoruz. Gelmiş olduğumuz noktada 75'ten fazla ülkeye 150 milyon dolarlık tohumluk ihracatı gerçekleştiriyoruz, yaklaşık 200 milyon dolarlık da tohumluk ithalatımız var. 2005'li yıllara baktığınız zaman, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 30'lardayken, bugün artık ihracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 75'lere varmak üzere. Yüzde 73-74 oranlarındayız. 2002 yılında 145 bin tonluk sertifikalı tohumluk üretimimiz mevcutken, bugün bu rakamımız 776 bin ton seviyesine ulaştı." 

"Tohumla ilgili çok şehir efsanesi var" 

Sektörün genç ve dinamik yapısının, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının çıkardığı kanun ve mevzuatlar ile sertifikalı tohumluk üretim ve kullanımına verdiği desteklerin bu başarıları beraberinde getirdiğini ifade eden Gençer, kamuoyunda tohumla ilgili doğru bilinen yanlışlara dikkati çekti.  

Gençer, tohumla ilgili yanlış algıları ortadan kaldırmakta zorluk yaşadıklarını vurgulayarak, "Maalesef kamuoyunda tohumla ilgili çok şehir efsanesi var. Biz artık bunları dinlemekten sıkıldık. Ama maalesef kamuoyunda kafalarda bir algı var, nedense bu algıları silmekte de çok zorlanıyoruz. Biz doğruları söylüyoruz, defalarca söylüyoruz. Her platformda söylüyoruz ama maalesef yanlış algılar halen daha kulaklardan bir türlü silinmiyor" ifadelerini kullandı.  

Prof. Dr. Canan Karatay'ın açıklamaları 

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay'ı, kamuoyunun ilgiyle izlediğini ifade eden Gençer, şöyle konuştu:  

"Canan hoca gerçekten, kamuoyu tarafından herkesin dikkatle takip ettiği bir hoca ama tıp profesörü, neticede tohumu bilen birisi değil. Buradaki sıkıntımız bu. Çıkıyor diyor ki; 'Peygamber Efendimiz döneminde kromozom sayısı 14'tü, bugün 49'a çıktı ve artık bunu yerseniz hastalanırsanız.' Buyrun, bir tek cümle, yani 'buğdayın kromozom sayısını değiştirdiler ve biz artık bunu yersek... Düşünün ki tüm insanlığın besin değeri olan buğdayla ilgili böyle bir iddia ortaya atıyorsunuz ve siz istediğiniz kadar kendinizi parçalayın, STK'lar olarak bizler istediğimiz açıklamaları yapalım, Bakanlık istediği açıklamaları yapsın maalesef kafalardaki o tek cümlelik büyük soru işaretinin algısını silmek çok kolay olmuyor." 

Gençer, medyada ya da başka ortamlarda kamuoyunda birilerinin çıkıp tohumla ilgili konuştuğunu, ancak sektörün sahiplerinin biraz uzakta kaldığını dile getirerek, şöyle devam etti:  

"Hocanın söyledikleri maalesef... Çünkü kendi meslek dalları olmadığı için belli kaynaklardan alıyorlar belki derinlemesine bilgilere ulaşamıyorlar ya da ulaşsalar bile onu kendi ilimleri ve bilgileri çerçevesinde yorumlayamıyorlar. Dolayısıyla maalesef yanlış bilgiler tüm insanlığın ve ülkemizin gelecek nesillerinin beslenmesiyle ilgili belki de çok yanlış adımların atılmasına sebep oluyorlar. Bu anlamda gerçekten ben tohumla ilgili karşılaşacağımız tüm sorunların, soruların, Türkiye Tohumcular Birliği ve bağlı birliklerimiz vasıtasıyla kamuoyuna, medyaya aktarılmasının doğru olacağını düşünüyorum." 

İsrail'den tohum ithalatı yüzde 10'u geçmedi

Yapılan açıklamalarda hibrit ile GDO'nun birbirine karıştırıldığını, hibritin zararlı bir şeymiş gibi sunulduğunu anlatan Gençer, tohumda dışa bağımlılık konusundaki iddialara değindi. Gençer, şöyle dedi:  

"Sanki tamamen dışarıya bağımlıyız hatta bağımlığımızın direkt İsrail'e bağlı olduğu ki, aslında 200 milyon dolarlık tohumluk ithalatımız var, bu 200 milyon dolar içinde İsrail'in payı 13 milyon dolar, yani yüzde 5,5-6,5 civarında ve zaten yıllara göre baktığınız zaman İsrail'den tohum ithalatımız yüzde 5 ila 10 arasında değişen rakamlarda olmuştur hep. Ama ne hikmetse birileri, bütün tohumluklar İsrail'den geliyormuş algısını oluşturmaya çalışıyorlar. Böyle bir şey yok hiçbir zaman olmadı. İsrail'den ithal edilen tohumluğun miktarı hiçbir zaman toplam ithalatın yüzde 10'unu geçmedi. Ama tüm tohumluklar İsrail'den geliyormuş gibi bir şehir efsanesi oluşturuldu. Çiftçilerin kendi tohumluklarını üretmesinin, kullanımının yasak olduğu, yerli tohumların üretiminin yasak olduğu gibi hiç alakasız, oldukça yanlış olan bilgiler maalesef var. Sektöre tamamen yabancı firmaların sahip olduğuyla ilgili yanlış bilgiler var." 

Gençer, tohumculuğa ilişkin kafalardaki soru işaretlerine yanıt vermek üzere "Tohumda Doğruyu Bilin İstedik" başlıklı bir de broşür bastırdıklarını belirtti.  

Bu konularda ilginizi çekebilir