Ar-Ge artık laboratuvarda değil bilgisayarda yapılıyor

Kimya devi BASF’nin Chief Technology Off icer’i Dr. Martin Brudemüller, Ar-Ge faaliyetlerinin dijitalleşme sayesinde artık laboratuvarlarda değil sanal ortamda gerçekleştiğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

HİLAL SARI BAŞARAN

Dijitalleşmenin kökten değiştirdiği alanlardan biri de araştırma & geliştirme (Ar-Ge). Şirketlerin ürün inovasyon süreçlerini siber-fiziksel ortamlara taşıyabilmesini sağlayan dijitalleşme sayesinde, BASF gibi kimya devlerinin Ar-Ge süreçleri laboratuvar ortamından sanal ortamlara kayıyor. Milyonlarca dolar inovasyon süreçlerindeki binlerce testte heba olmadan önce, deneyler siber-fiziksel ortamlarda gerçekleşiyor ve Ar-Ge maliyetlerinin ciddi şekilde düşmesini sağlayan bu süreç sonucunda şirketler aynı Ar-Ge bütçeleriyle eskisine göre çok daha fazla araştırma yapabiliyor.

Basına sadece beş yılda bir açılan BASF Ludwigshaven Ar-Ge Merkezi’nde DÜNYA TeknoTrend’e konuşan BASF teknolojiden sorumlu başkanı (CTO) Dr. Martin Brudemüller, inovasyonların yapıldığı yerin değiştiğini, eskiden laboratuvarlarda yapılan binlerce testin bilgisayarlara taşınarak akıllı yazılımlarda yapıldığını aktarıyor. BASF’nin dünya genelinde 10 bin Ar-Ge çalışanı var ve 2 milyar euroya yakın bir Ar-Ge bütçesiyle her yıl 3 bin Ar-Ge projesi gerçekleştiriliyor.

İNOVASYON SÜREÇLERİ HEM KISALDI HEM UCUZLADI

- Dijitalleşme BASF’nin arge süreçlerini nasıl etkiledi?

Teknoloji sayesinde yetkinlikleriniz değişiyor, inovasyon yapış şekliniz değişiyor. Bugün Ar-Ge’yi nasıl yaptığınız ve gelecekte nasıl yapacağınız dijitalleşme sürecinden doğrudan etkileniyor. BASF için her yeni bir gün Ar-Ge yöntemlerine yeni birisi ekleniyor. Teknoloji sayesinde inovasyon süreçleri kökten değişiyor, kısalıyor, hızlanıyor ve maliyetleri düşürüyor.

CTO, TEKNOLOJİYLE REKABET GÜCÜNÜ ARTIRAN KİŞİDİR

- Ar-Ge başkanlarının görev tanımında nasıl değişiklikler oldu?

Teknoloji terimi araştırmadan daha geniş kapsamlı bir terim. BASF’de benden önce bu koltukta oturmuş olan meslektaşlarım daha çok Ar-Ge sözcüsü olarak telaff uz edilirdi. Ama artık Chief Technology Off icer olarak bu koltuğun sorumluluğu BASF’nin rekabetçi gücünü korumanın ve artırmanın teknolojik temellerini de kapsıyor. Bu yüzden artık CTO’ların şirketteki görev tanımı da daha kapsayıcı ve koordine edici bir hal aldı.

AYNI AR-GE BÜTÇESİYLE DAHA FAZLA İNOVASYON YAPIYORUZ

- Bu muazzam değişiklikler Ar- Ge bütçelerini de etkiliyor mu?

Ar-Ge’de konu yatırımlarınızın karşılığınızı alıp almadığınızdır. BASF olarak geçtiğimiz yıl 2 milyar euro yatırım yaptık. Bu rakam BASF Ar- Ge giderlerinin geçtiğimiz yıl yüzde 5 gibi bir artış yaşadığını gösteriyor. Beş yıldan genç ürünlerimizin toplam satışı ise 10 milyar euro. Ar-Ge bütçesinin gelecek yıl da aynı seviyede kalacağını öngörüyoruz, çünkü artık dijitalleşme sayesinde aynı bütçeyle çok daha fazla Ar-Ge yapabiliyorsunuz. Ar-Ge harcamalarını otomatik olarak her yıl artacağını söylemek böyle bir çağda zorunlu değil.

Artık laboratuvarlarda yüzlerce test yapmanız gerekmiyor. İnovasyon süreçleri teknolojinin gücü sayesinde hızlandı ve verim kat kat arttı. Artık testlerinizi sanal ortamda yapabiliyorsunuz.

SİMÜLASYON VE MODELLEME 21. YÜZYIL AR-GE’SİNİN ANAHTARI

- Hangi teknolojiler Ar-Ge için hayati önem taşıyor?

Simülasyon ve modelleme 21. yüzyıl Ar-Ge’sinin anahtar teknolojilerinden biri. Binlerce testi yapmadan verinin gücüyle test süreçlerinizi simülasyonlar üzerinde yapabiliyorsunuz. Veri yönetimini Ar-Ge süreçlerini dijitalleştirirken kullanmak zorundasınız. Bu Ar-Ge verimini artırmak için çok önemli ve çok büyük bir güç. BASF olarak bilgisayar destekli simülasyonlarda teorik kimya araştırmaları yapıyoruz. Milyonlarca dolar malzeme gideri, testleri siber-fiziksel ortama taşıdığınızda kasanızda kalıyor. Belirli parametleri akıllı bilgisayarlara aktarıyor ve kimyasal reaksiyonu laboratuvarınızda değil, bilgisayar ekranınızda görebiliyorsunuz. Örneğin otomobil sektöründe motorun titremesini istemiyorsunuz, hissedilmesini istemiyorsunuz. Simüasyon böyle bir durumda çok önemli. Hava yastığı belirli bir titreşimde açılmalı, her zaman açılmamalı. Simülasyonla kaza öncesinde titreşimi sanal olarak yaratarak önceden karar verebiliyorsunuz. Bu çok kökten bir değişim. Ar-Ge’nin DNA’sı teknolojiyle değişiyor.

Dijitalleşmenin değiştirdiği tek şey inovasyonu yapış şekliniz ve maliyetler de değil. Artık inovasyonların raf ömrü kısaldı. Bir Ar-Ge projesine yıllar boyunca milyonlarca dolar dökemezsiniz. İnovasyonu daha verimli hale getirebilmek için hem daha hızlı hem de daha odaklanmış bir stratejiniz olması gerekiyor. BASF’de potansiyeli olmayan projeler en fazla bir yıl sonunda durduruluyor olacak. Şirketler Ar-Ge yaparken yetkinliklerini çok iyi tanımlamalı ve en kazançlı projelere yönelmeli. BASF Ar-Ge’sinde verimliliği artıran etkenlerden biri de bu. Ar-Ge olarak çok fazla para harcamadan bir inovasyon projesinin başarılı olup olmayacağına karar vermeniz gerekiyor.

ELEKTRONİK ŞİRKETLERİNİN BATMA SEBEBİ AR-GE’NİN HIZLANMAMASI

- Değişimin hızına yetişemeyenleri ne gibi sonuçlar bemliyor?

Eğer başarılı bir Ar-Ge yapmak istiyorsanız, devamlı özeleştiri yapmalı, yeni şartlara uyum sağlamalısınız. Geçtiğimiz son birkaç yılda tüm çevre şartları muazzam bir hızla değişti. Akademik araştırma ekosistemi çok değişti. Asya ekonomilerinin Ar- Ge gücü hızlı bir şekilde yükseliyor. Batıda bu değişimin acı sonuçları da oldu. Elektronik gibi bazı alanlarda şirketlerin kapandığına şahit olduk. Start-up’ların teknoloji treninin gideceği yoldaki önemi gittikçe artıyor. Değişimin hızı da inovasyonların raf süresini kısaltan en ana etken. Bu karamsar değil gerçekçi bir tablo. Şirketler böyle bir ortamda yok olma tehlikesi yaşamamak ve Ar-Ge’sini güçlendirmek için en temel yetkinliklerine odaklanmalı. Stratejilerinizle örtüşen konulara odaklanmak gerekiyor. Ayrıca ortak yaratıcılık ve işbirliği süreçleri desteklenmeli. Akıllı bilişim teknolojilerinin kaldıraç etkisi Ar-Ge süreçlerinde kullanılmalı.

LABORATUVAR ÇALIŞANI KADAR VERİ UZMANI ÇALIŞTIRIYORUZ

- Ar-Ge'deki bu değişim işgücünü nasıl etkiliyor?

Simülasyon, modelleme, veri yönetimi gibi teknolojilerin Ar-Ge faaliyetlerinin içine girmesiyle ihtiyaç duyduğunuz yetkinlikler de değişmeye başlıyor. Yeni Ar-Ge ortamınıza daha iyi senkronize olacak çalışanlar bulmak zorundasınız. Sadece kimya mühendisiyle kimya inovasyonu yapamazsınız, artık bilgisayarlarda verilerle haşır neşir olan çalışanlara da ihtiyacınız var. Laboranttan ziyade veri uzmanlarına ihtiyaç duyuyoruz.

BASF ÜRÜNLERİNİ HERGÜN KULLANIYORUZ AMA FARKINDA DEĞİLİZ

Almanya Ludwigshaven'de Ar-Ge merkezini ziyaret ettiğimiz BASF’nin ürünleri otomotivden kozmetiğe, gıdadan tarıma aslında günlük hayatımızda kullandığımız birçok üründe kullanılıyor. Örneğin neredeyse bütün şampuan markalarında saça zarar vermemesi için BASF çözümleri kullanıldığını aktaran Ar-Ge yetkilisi, Adidas spor ayakkabılarının tabanlarından Formula 1 araçlarının güvenlik mekanizmalarına birçok alanda BASF teknolojilerinin kullanıldığını belirtti.

MÜŞTERİLER İSTERSE TÜRKİYE’DE DE AR-GE MERKEZİ AÇARIZ

Küreselleşme Ar-Ge’nin de küreselleşmesi anlamına geliyor ve BASF olarak şirketin ana bölgeleri olan Avrupa’da, Asya Pasifik’te ve Kuzey Amerika’da toplam 70 Ar-Ge merkezimiz var. Şu anda Hindistan, Mumbai’de ve Çin, Shanghay’da yeni birer Ar-Ge merkezi inşa ediyoruz. Dürüst olmak gerekirse şu anda Türkiye’de bir Ar-Ge merkezi kurma planı masada değil. Fakat normalde bu süreç genelde müşteriler tarafından tetikleniyor. Eğer müşteri isterse BASF Türkiye’de de bir Ar-Ge merkezi açmayı değerlendirir. Çin’e şu anda gidiyor olmamızın sebebi bu, istek bize pazardan geldi. Çin’deki partnerimiz bize “Ben ürünleri sizden almak istemiyorum. Ben asırlardır Avrupa ve Amerika’da elde ettiğiniz kalitedeki ürünleri burada bana yakın bir partnerden almak istiyorum” dedi. Güney Kore’de elektronikle ilgili bir Ar-Ge merkezimiz var, çünkü oradaki müşteriler BASF’ye “Eğer bana ürün vermek istiyorsan Ar-Ge’n benim Ar-Ge’me yakın olmalı” dedi. Yani Ar-Ge merkezimizin küreselleşme süreci pazardan gelen talebe göre şekilleniyor. 2020’de Ar-Ge’nin yarısının yurtdışında olması hedefi vardı. Bu süreç Asya’da ve gelişmekte olan ülkelerde biraz yavaşladı.