İSO 500'deki 10 firmasının 10'u da demir çelikçi

Kamu yatırımları payında sınırlı bir artış gözlenen Hatay'da kalkınmanın dinamiği büyük demir çelik işletmeleriyle öne çıkan özel sektör. Hatay'da mobilya, ayakkabı, filtre, turizm ve ticaret sektörleri de hızlı bir gelişme içinde.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


Esra BİRGENÇ

HATAY - Hatay'ın Türkiye geneli içinde kamunun illere yatırımlarından aldığı payda düzelme işaretleri var. İSO 500 içindeki firmalarının üretimden satışlar payında ise ciddi yükseliş var. Rakamların dili böyle. İSO 500 içinde Anadolu'nun yükselişini saptayan çalışmamıza göre, Hatay, payı en çok artan ilk 10 il içinde. 2002 yılında İSO 500 firmalarının toplam satışları içinde Hatay firmalarının payı yüzde 0.8, 2011'de yüzde 3.5! Üç kattan fazla artış! Başka bir rakam vereceğim... Kamu yatırımları açısından durumu gösteriyor. Hatay, 2001 - 2012 yıları arasında 1 milyar 576 milyon lira kamu yatırımı çekmiş. Bu dönemde, kamunun toplam illere yatırımı içindeki payı yüzde 1. Bu rakam, ortalamanın (yüzde 1.23) altında... Son 3 yılda biraz toparlamış. Daha doğrusu kamu yatırımlarından biraz daha fazla pay almış ve üç yıl ortalaması yüzde 1.3'e gelmiş. Genel ortalamayı çok az geçmiş. Bu rakam, son yılarda düzelme işareti veriyor ancak yine de hakettiğinin çok gerisinde. Hakettiği derken... Yine birkaç rakam verelim: Hatay, Türkiye'de en yüksek milli hasıla yaratan ilk 10 il içinde, katkısı 22 - 23 milyar lira. Vergi gelirlerine katkıda 8'inci sırada. Adana'dan, Antep'ten, Konya, Kayseri, Trabzon gibi çok daha büyük kentlerden daha fazla vergi veriyor. İşte bu nedenle Hataylılar, "Biz katkımız kadar kamu yatırımı istiyoruz" diyorlar. Bu tablo, Hatay'ın çok verdiği, az aldığı ya da en azından verdiğine karşılık dengeli bir pay alamadığını gösteriyor.
Rakamlar, kamu yatırımları bakımından sınırlı bir düzelmeye işaret ederken, özel sektör tarafında payının hızla artığı izleniyor. Bu artışta, özellikle İskenderun çevresinde toplanan büyük demir çelik yatırımlarının payı var. 2011 yılı içinde İSO 500 içinde Hatay'dan 10 firma var. Bunların tamamı demir çelik firması: İsdemir, Tosçelik, Nursan Metalurji, MMK, Nursan Çelik, Tosyalı D - Ç, Baştuğ Çelik, İlhanlar Hadde, Koç Haddecilik, Yolbulan Metal. Fakat Hatay'da demir çelik kadar yüksek ciro yapmasa da sanayide mobilya, ayakkabı, filtre sanayi, hizmetlerde turizm ve ticaret sektörleri gelişiyor.


Sıddık Önlen - Hatboru ortağı
Ticaretini yaptığımız işin üretimini yapmak istiyoruz

 

Türkiye'nin önemli boru üreticilerinden biri olan ve yeni yatırımlarla global pazardaki payını arttırmayı hedefleyen Hatboru'nun yeni spiral kaynaklı çelik boru üretim bandının kurulum çalışmaları  tamamlandı.
Firma  3 bin 48 mm çap ve 40 mm et kalınlığında çelik boru üretimine başladı.
Hatboru ortağı Sıddık Önlen, geçtiğimiz yıl  Hatboru'da 140 milyon TL, Hatboru Çelik Hattı'nda ise 6 milyon TL  ciro yaparak yüzde 25'lik bir büyüme kaydettiklerini belirterek, "Kapasitemizi arttırmayı,
yeni yatırımlar yaparak büyümeyi hedefledik. Ticaretini yaptığımız işin üretimini yapmak istiyoruz. Çelik dökme işi için 100 bin dolar gerekiyor ve bu iş için yeni bir ortak arayışı içindeyiz''dedi.
Antakya OSB'deki fabrikada geniş kapsamlı bir yenileme çalışması yaptıklarını ifade eden Önlen; ''Daha önce maksimum 2 bin 540 mm olan dış çap üretim ölçüsünü 3 bin 48 mm'ye, işlenebilen sac kalınlığının  da 20 mm'den 40 mm'ye yükselttik. Şu anda Türkiye'nin en güçlü spiral kaynaklı çelik boru işleme makinesine sahibiz. Hali hazırda standart üretim tablosunda 40 mm et kalınlığı bulunan tek firmayız. Dış çapı 219,1 mm'den 3 bin 48 mm'ye, et kalınlığı 4 mm'den 40 mm'ye kadar spiral kaynaklı çelik;  doğalgaz,  petrol, içme suyu, sulama suyu, kazık ve konstrüksiyon boruları ile sondaj borularını üretiyoruz. PVC temiz su ve sondaj Borularının üretimi, dikişsiz çelik çekme borularının ticaretini yapıyoruz" diye konuştu.

 

Yıldırım Beyazıt - Beyazıt Tel sahibi
Beytel'in kapasitesini bin tona çıkardık

[PAGE]

 

Yıldırım Beyazıt - Beyazıt Tel sahibi
Beytel'in kapasitesini bin tona çıkardık

 

Beyazıt Tel ya da sektörde bilinen ismi ile Beytel'in sahibi Yıldırım Beyazıt,  250 ton kapasite ile 12 yıl önce sektörde adını duyurmaya başlayan Beytel'in kapasitesini bin tona çıkardıklarını belirterek,
"Pazardaki üretim kapasitesi hızla büyümeye başlayınca  şirket bünyesindeki büyümemizi durdurduk" dedi. Pazarda hızlı büyümelerini yanlış teşvik sistemine bağlayan Beyazıt, "Hangi alanda iş yaparsanız yapın arz talep dengesini iyi kurmanız gerekiyor. Bizim sektörümüzü baktığınız zaman ise talebe karşı ciddi fazlalıklarla yapılan üretimler söz konusu.İster istemez sadece bizi değil tüm üreticileri zora sokacak bir atmosfer doğuyor.Yeni çek yasası da bunun tuzu biberi oluyor. Üretim fazlalığı nedeni ile fiyatlar ciddi düşüşler yaşıyor üzerine bir de tahsilat ve çek sıkıntısı eklenince firmaların iflas bayrağını çekmesi olağan bir durum diye düşünüyorum. Şu an Türkiye'de bu işi yapan en küçük birimiz.Sipariş üzerine üretim yapıyoruz. 2011'de 10 milyon TL, 2012' de ise 20-25 milyon TL düzeyinde kapasiteye ulaştık.
Sektörün en büyük sorunu olan teşviklerle alakalı acil ve ciddi bir çalışma yapılmalı.Teşvikler istatistiklerden yola çıkılarak hazırlanmalı ve fazla üretimin önüne geçilmeli'' şeklinde konuştu.


Volkan Ekmekçi - Ekmekçi Makine Genel Müdürü
Sektörümüzde Avrupa ile yarışıyoruz

 

Antakya'da 35 yıldır nebati yağ sektörüne yönelik ürünler üreten Ekmekçi Makine, yurtiçi ve yurt dışında kendi ürettiği makineler ile projelendirdiği fabrikaları kuruyor. Ekmekçi Makine Genel Müdürü Volkan Ekmekçi, üretim kaliteleri ile Avrupa'da yarıştıklarını belirterek, ''4 bin metrekare kapalı ve 2 binmetrekare açık alana sahip son derece modern tezgahlarla donatılmış yeni tesislerimizde, kalifiye personelimiz ve tamamı beyaz yakalı idari personelimizle bilgisayar desteğini de arkamıza alarak, devlerle yarışıyoruz"dedi. 35 yıldır ürettikleri makine ve ekipmanlarla bitkisel yağ tesisleri konusunda uzmanlıklarını TSEK ve ISO 9001 kalite sistem belgeleri ile desteklediklerini vurgulayan Ekmekçi, "Kurumsallaşma yönünde önemli adımlar atmaya devam ediyoruz.İhracat konusunda her dönem aktif çalıştık ve ihracatımız hiçbir zaman üretimimizin yüzde 50'sinin altına düşmedi. Bugün 2 tesiste ürettigimiz bütün herşeyi biz yapıyoruz. Türkiye'de aynı işi yapan 4 firma var ama imalatçı olarak konusursak hepsini bir firmada yapan sadece biziz. 14 işi aynı yerde yapıyoruz. Ayçiçegi, soya, pamuk gibi alanlarda çalışıyoruz. Malzeme konusunda ise Adana'ya bağımlıyız. Mısır'dan, Özbekistan'a kadar tüm montajlarımızı kendi ekip ve personellerimiz ile yapıyoruz.Hemen her sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de son zamanlarda merdivenaltı üretim arttı. Bu durum doğal olarak rekabette sıkıntı yaratıyor. Uzun yılların tecrübesi bizi yıkmıyor ama zorluyor.Yılda 100 ton yağlı tohum kapasiteli makineleri 24 saatte de kurabiliriz. Eskiden mikro tesisler kurar iken simdi 300 -400 tonluk tesisler kurabiliyoruz. Bölgesel sorunlara rağmen öz sermayemiz ile çalıştığımız için büyümeye devam edebiliyoruz. Çalıştığımız pazar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Böylelikle Avrupa ile rekabet edebiliyoruz. Şişe yağ üretimi Türkiye'de 2 katına çıktı. Müşterilerimiz gelişmekte olan ülkelerden olduğu için rahat ihracat yapıyoruz. Şu an mevcut gücümüzünde üstündeyiz'' ifadesini kullandı.

 

Mustafa Yıldırım - Matkim Yapı Kimyasalları Genel Müdürü
Yurtdışı yatırımı için ortak arıyoruz

[PAGE]

 

Mustafa Yıldırım - Matkim Yapı Kimyasalları Genel Müdürü
Yurtdışı yatırımı için ortak arıyoruz

 

Yaklaşık 8 bin ton/yıl mevcut kapasite ile çalışan Matkim Yapı Kimyasallar, yurtdışı yatırımları ile büyümeyi hedefliyor. Matkim Yapı Kimyasalları Genel Müdürü Mustafa Yıldırım, yeni yatırım için iyi bir ortak ile yola devam edebileceklerinin sinyalini verdi. 2003 yılından bu yana sektöründe aktif rol aldıklarını belirten Yıldırım, ''Yılda 8 bin ton kapasite ile çalışıyoruz.Yapı kimyasalları dalında, hazır sıvalar, derz dolguları, teknik harçlar, su yalıtımı yapıyoruz. 2 ortakla kurulan şirketimiz bünyesinde 65 kişilik bir kadro ile çalışıyoruz. Antakya OSB dışında Serinyol'da 3 yüz bin ton/ yıl  kapasiteli yeni bir yatırımımız oldu. Yaklasık 5.5 milyonTLkazancımız var. Böylelikle kapasite artışnı sağlamış olduk Bölge ihtiyacının  yüzde 60-70'ini biz karşılıyoruz. Önümüzdeki dönem yeni bir yatırımı yurtdışında düşünüyoruz. Biz bu işi iyi biliyor, yapıyoruz ve aynı disipline sahip bir ortakla yola devam etmeyi düşünüyoruz. Konu ile ilgili araştırmalarımız ise devam ediyor. Sadece Irak'a ihracatımız var.
Önceleri ayda 15-20 TIR gönderirken, yaşanan bölgesel sıkıntılar ve Arap baharının bölgeye yansımaları bu sayıyı ciddi şekilde etkiledi.Uzun süredir Suriye'ye tek bir TIR bile göndermedik'' dedi.


Onur Bakır - Pres Makine ortağı
16 ülke pazarını elimizde tutuyoruz

 

Küçük bir atölye ile başladığımız ticari hayaıtımız 72 yıllık tecrübe ile birleşince can güvenliğimizin olmadığı ülkelerde bile iş yapıyoruz diye Pres Makine işletme ortağı Onur Bakır, tek sorunun tesis büyütmek için arazi sıkıntı olduğunu söylüyor.İnşaat sektörüne yönelik yönelik beton briket ve beton parke tesisi üretiminde 16 ülke pazarını elinde tutan firmalarının büyümeye devam ettiğini dile getiren Bakır, ''Afrika ve Arap ülkelerine ihracat yapıyoruz. Zambiya, Libya, Tanzanya çoğunlukla çalıştığımız bölgeler arasında. Türkiye'de kaldırım söküp takmak bize en fazla para kazandıran iş. Taşları özel kalıplar çıkaran makinelerimizde yapıyoruz. Bu makineler sürekli hasar gören yada arızalanan makineler değil. Ustalık kavramının gerekmediği makineler kullanıyoruz. Bu iş bizim için baba mesleği olunca yılların tecrübesi bizi daha da cesaretli kılıyor" şeklinde konuştu. Neredeyse çalışmadıkları bölge olmadığını aktaran Bakır, "Can güvenliğimizin olmadığı, gelişmeye yeni başlamış ülkelere kadar gidiyoruz. Makinelerimizi  kendi ekibimiz ile istenilen yere kurabiliyoruz.5 kişilik bir ekip 3 günde tesisi işleyecek hale getirebiliyor. Herşey bu kadar yolunda giderken bizler de büyümeyi hedefliyoruz tabiî ki ancak ciddi anlamda arazi sıkıntısı yaşıyoruz.Tabiri caiz ise yatırımcı dağa çıktı burada. Resmen dağı delip iş alanları yarattık kendimize.Sattığımız ürünler 1 2 milyon dolar civarında.Yıllık ciromuzu her sene yükselterek devam ediyoruz yola. Dünyanın her yerine tesis kuruyoruz lakin tüm üretimi burada yapıyoruz ve anahtar teslim usulü ile çalışıyoruz.Taş kırma yatırımı ve ihracatımızı büyütme planlarımız var ama dediğimiz gibi önce arazi sıkıntımızın çözülmesi gerekiyor'' diye konuştu.

Aykut Özbuğday - Progen  Genel Müdürü
Bugday tohumu ihtiyacının 5'te dördünü karşılıyoruz

[PAGE]

 

Aykut Özbuğday - Progen  Genel Müdürü
Bugday tohumu ihtiyacının 5'te dördünü karşılıyoruz

 

Sektöründe 1995 yılından bu yana öne çıkan Progen'de yönetim baba mesleğini teknolojik gelişmeler ile destekleyerek tohum işliyor. Firma pamuk ve mısır ile başladığı yolda  yelpazesini soya ve buğday ile çeşitlendirdi. Progen Genel Müdürü Aykut Özbuğday, Türkiye'nin şu anda pamuk üretiminde en üst seviyede olduğunu belirterek, ''Son 15 yılda Türkiye'de elyaf miktarı yüzde 40 oranında arttı.
Biz Avustralya'dan sonra en fazla pamuk ihraç eden ülkeyiz.Kalite olarak aynı düzeydeyiz. Sektörün en karlı ayağı olan pamuk tohumunun Türkiye'de ortalama 25 milyar dolar getirisi var. Sektörün böyle değerli olması orantısız bir güç oldu, fiyat iktirdarsızlığından üretim düştü. Tekstilci büyüdü talep arttı lakin üretimde zayıf kalmaya başladık. Aylık 2 bin  ton talep olurken üretici ihtiyacı karşılamıyor ve yurtdışına gidiyor. Süreklilik ve talep karşılama en önemli unsurken soya tohumunda talep karşılanmıyor, pamukta ise tohum bulunamıyor. Çeşit sürekli artıyor  tohum programı olmayınca satışta zorlanıyoruz. O kadar ki mısır tohumu bir ara karaborsaya girdi, soya tohumu talebin yarısını karşılıyor. Hayvancılığın en kritik noktası soyacılıktır. Soya beyaz ete eş değerdir'' açıklamasını yaptı. Tohum dışında, un, değirmencilik ve yağ sanayi alanlarında da çalıştıkları bilgisini veren Özbuğday, "175 kişilik ekibimiz sezonluk çalışanlar ile 300'lere kadar çıkıyor. Soya ve buğdayda verimlilik halen düşük. Ülkemizin 2-6 milyon tonluk bugday tohumu ihtiyacının 5'te dördünü karşılıyoruz. Ürettiğimizi satamıyoruz elimizde kalıyor. Soyadaki genetik tartışılıyor son zamanlarda. Eğer ithal  GDO'lu ürün fabrikaya getirilirse diğer tohumlara da bulaşır. İşin sürekliligi için tohumları kendimiz üretliyiz.Türkiye yurtdışından eğer mısır tohumu getirmezse Türkiye'de mısır biter. Türkiye'de anaç malzeme yok. Türkiye'de pazar 40 milyar dolar değerinde ama tarımı kimse desteklemiyor bu zamanda. Tarım fizibilite olarak takip ediliyor sadece. Bugday tohumu 900 dolara ithal edilirken 600 dolara da  ihraç ediliyor. Bu tabloda zararın ana nedenini gözler önüne seriyor. 2 temel sorunu aşamıyoruz bir türlü. Birincisi potansiyel pazarın arzu edilen büyüklüğe ulaştırılmaması, ikincisi ise organik ana akımı temsil edecek tohumdur'' ifadesini kullandı.


Emir Hakan - Sardes Filtre Yönetim kurulu Başkanı
Daha çok after marketlere yönelik satışlar yapıyoruz

 

Bir aile şirketi olan Sardes Filtre'nin yönetim kurulu başkanı Emir Hakan, 40 yıl önce kurulan firmalarının daha çok after marketlere yönelik satışlar yaptığını ifade ederek, "Kalan yüzde 40'lık dilimde ise ihracat yapıyoruz. Piyasadaki en yeni filtreleri bünyemizde barındırıyoruz. Sadece polen filtresindeki  mevcut imalat kalemimiz 400 adet. Bunların dışında Avrupa grubu binek araçlarındaki ürün çeşitliliğimiz de göz ardı edilemeyecek seviyede. ''Sürekli işçiyle birlikte olan biriyim. Filtre sektörü Türkiye'de önemli iş kolları ve üretim alanları arasında ancak ciddi sorunlarla karşı karşıya. Belki de bunlardan en önemlisi kalifiye eleman sıkıntımız  ve gerçek filtre ustalarını bulamamak. Bölgemiz açısından düşünecek olursak teknik ve kalite olarak zor bir işkolu olan filtre için uzmanlara ihtiyaç var. Ancak Koç, Sabancı, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi yerlerden mezun kişiler genelde bu bölgede çalışmayı tercih etmiyorlar. Gelecek kişilere iyi şartlar sunmak yetmiyor aynı zamanda onların çocukları için de iyi yaşam alanları, iyi bir eğitim alanı sağlamak gerekiyor ama bu konuda sanırım İstanbul ile yarışamıyoruz" şeklinde konuştu. Özellikle meslek liselerinin ara eleman ve mesleki ustalar yetiştirerek hem sektörü desteklemesi hem de bölge kalkınması için ciddi adımlar atılması gerektiğini dile getiren Hakan, "Neredeyse her alanda olduğu gibi bizim de en büyük rakibimiz Çin malı üretim. Çin'de iş gücü çok daha ucuz. Genel giderler ve maliyetler bizimle kıyaslanamayacak kadar düşük. İster istemez bu durum bizim hızımızı azaltıyor. Türkiye filtre ihtiyacının yüzde 30'unu üretiyor, yüzde 70 ihraç ediliyor Bütün araçlar yabancı marka ve garanti kapsamı yüzünden servislere girmek zorunda kalıyoruz. Bizim ürünlerimiz ise patent sorunu ile karşılaşıyor sürekli'' dedi.