TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Kiziroğlu: Risk algımız değişti yurt dışı fonlar kapımızda

TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Kaan Kiziroğlu, risk primindeki (CDS) iyileşme sayesinde yurt dışı fonların ve Körfez bankalarının Türkiye’ye yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Ancak Kiziroğlu, finansal fırsatlara rağmen Türkiye’nin stratejik yönünü değiştirmesi gerektiğini belirterek, “Çin’deki dönüşümü kaçırırsak, matbaanın geç gelmesi gibi oluruz” dedi.

TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Kiziroğlu: Risk algımız değişti yurt dışı fonlar kapımızda

Nurdoğan A. ERGÜN

Küresel etkenlerle birlikte kendi iç dinamiklerinin etkisiyle de son iki yıldır zorlu bir ekonomik süreçten geçen Türkiye’de ekonomi yönetiminin attığı adımlar, uluslararası yatırım tarafından güven getiriyor. Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜR­KONFED) Başkan Yardımcısı ve Finansmana Erişim Komitesi Baş­kanı Kaan Kiziroğlu, Mehmet Şim­şek yönetimindeki ekonomik prog­ramın başarısının, Türkiye’nin kredi risk primini (CDS) 700 baz puandan 240’a düşürerek uluslara­rası finansman kapılarını yeniden araladığını belirtti.

Aynı zamanda Servo Capital Başkanlığı görevi­ni de yürüten Kiziroğlu, daha önce Türkiye’deki düşük borçlu şirket­leri dahi görmezden gelen özel kre­di fonlarının ve uluslararası ban­kacıların, risk priminin düşmesiy­le Türkiye’ye para plase etmek için adeta ‘kapıya dizildiğini’ söyledi.

Fonların Türkiye’ye yönelmesiyle ülkenin yurt dışından finansman bulma potansiyelinin arttığını dile getiren Kiziroğlu, şunları söyledi: “Şu ana kadar Türkiye ile ilgilen­meyen fonlar, şimdi ‘tamam daha az para kazanırım ama paramı da kaybetmem’ diye ortamı koklama­ya geliyorlar. Özel kredi fonlarının Türkiye iştahında artış var. Önü­müzdeki 3 yılda 1,5 milyar dolara yakın kaynak bekleniyor.”

“Körfez bankaları, blue chip şirketlerine bakıyor”

Türk bankalarının regülasyon­lar nedeniyle döviz kredisi piya­sasında sınırlandırılmasının yurt dışı fonlar için büyük bir boşluk yarattığını ifade eden Kiziroğlu, Türkiye’ye akan ana finansman kanallarını şöyle sıraladı: “Körfez bankaları, kendi ülkelerinde daha düşük faizle plase ettikleri fonla­rı, Türkiye’nin blue chip yani ‘en iyi’ şirketlere daha cazip faiz oran­larıyla vererek yüksek getiri elde ediyorlar. Türk bankalarına ver­meden direkt bunlar veriyor.

En iyi kredi getirisi. Onun dışında glo­bal hacmi 2 trilyon dolara ulaşan private credit dediğimiz özel kredi fonları, hızlı paraya ihtiyacı olan, halka arza hazırlanan ve yüksek borç oranlarını göze alan şirketle­re esnek krediler sunuyor. Bir diğe­ri de altyapı yatırımları. Partners fonu gibi yapılar, devlet fonları ve aile ofisleriyle işbirliği yaparak Türkiye’deki altyapı projelerine hisse yoluyla yatırım arayışında.”

Faaliyetlerinden biri de olan private credit (özel kredi) fonla­rının dünya genelinde hızla bü­yüdüğünü söyleyen Kiziroğlu, “10 yıl önce 300 milyar dolar ci­varında bir pazardan söz ediyor­duk. Bugün 2 trilyon doları aştı. 2030’a kadar 4.5-5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Türkiye’de de bu tarafta hızlı bir büyüme ya­şanıyor” dedi. Finans ekosistemi­nin bu tarafa doğru kaydığını söy­leyen Kiziroğlu, şöyle devam etti: “Dünyada en hızlı büyüyen kredi burası.

Türkiye’deki private kre­di fonlarının verdiği krediler çok sağlam. Avrupa’da da başladı ama bu alanda dünyayı domine eden esas Amerikan şirketleri. Şu an­da 20-25 tane private credit fonu Türkiye’de aktif.” Türkiye’de de özel kredi fonlarının üç yıl içeri­sinde 1.5 milyar dolara geleceğini öngören Kiziroğlu, “Körfez ser­mayesinin şu anda yaklaşık 5 mil­yar dolarlık bir sendikasyon için Türkiye’de fırsat baktığını görü­yoruz. Bank of China da 1.8 mil­yar dolar getirdi. Sırf Körfez değil, Çin de getiriyor” diye konuştu.

“Devlet aklı ile yüzümüzü Çin’e dönmek zorundayız”

Finansman fırsatlarına rağmen Türkiye’nin yüzde 8-20 bandına sıkışan kâr marjlarıyla küresel rekabette ayakta kalamayacağı­nı dile getiren Kiziroğlu, bu nok­tada da Türkiye’nin bir dönüşü­me girmesi gerektiğini vurguladı. “Şu anda dolarizasyondan hızlı­ca dönülmesin diye faizler yüksek tutuluyor. Bu makas ihracatçıyı çok kötü vuruyor. Paradigmaları değiştirmeliyiz” diyen Kiziroğlu, Çin’deki büyük dönüşüme dikkat çekti. Kiziroğlu, “Çin’i modelle­meliyiz” dedi. Kiziroğlu’na göre, hatta Ticaret Bakanlığı Çin mo­delini inceleyip adapte edecek bir birim kurmalı.

“Çünkü Çinliler öyle yapmış, Japonya’yı, Güney Kore’yi, ABD’yi incelemiş. Daha iyisini kendisi yapacak AR-GE’si­ni oluşturmuş” ifadelerini kul­lanan Kiziroğlu, tekstil gibi ge­leneksel sektörlerden iş gücünü robotlaşma yoluyla azaltıp, bu in­sanları çip, sofistike yazılım ve kimya gibi yüksek teknoloji alan­larına yönlendirme çağrısı yaptı. Bunun için devlet aklı gerektiği­ne işaret eden Kiziroğlu, “Bu ser­best piyasaya bırakılacak bir konu değil” yorumu yaptı. Katma değer, moda ve marka için devlet teşviki gerektiğini belirten Kiziroğlu, teş­vik alanların da sıkı denetime tabi tutulması gerektiğini vurguladı.

“Sektörün regülasyona ihtiyacı var”

Kurumsal finansmanın Türkiye’de çok yeni ve büyüyen bir alan olduğunu ifade eden Kiziroğlu, şunları söyledi: “Türkiye’de sektör daha hala oturma aşamasında. Biz SPK veya başka bir regülasyona tabi değiliz. Esasında böyle bir regülasyona ihtiyacımız var. Çünkü şöyle bizim kalitemizde iş yapanlar var, bir de yaptıklarını iddia edenler var. Dünyanın her yerinde bizim yaptığımız iş regülasyona tabi. Bizim şirketlerimiz finansal danışmanlık hizmetleri diye geçiyor. Bizde şahsi olarak SPK lisanslarımız mevcut. Düzenleme yapılmasını tercih ederim. Hatta sermaye yeterlilik bile koyulmalı.”

“Coğrafya kader değil, fırsat bizim için”

Türkiye’nin bulunduğu jeopolitik konum nedeniyle “coğrafya kaderdir” diye olumsuz söylemleri eleştiren Kaan Kiziroğlu, “Dünyanın merkezi Anadolu, bütün medeniyetler burada kurulmuş, para burada bulunmuş. Dünyanın en güzel coğrafyasında yer alıyoruz, insanlarımız çalışkan, gençlerimiz girişimci. Bölgemizde çok büyük fırsatlar ama doğru bir şekilde çalışıp yönlenmemiz gerekiyor. Hep iniş-çıkışlarımız var ama yıkılmıyoruz. Türkiye’ye çok büyük bir değişim lazım. Felsefi olarak devletin büyük bir değişim yapması lazım” dedi.

“Global marka satın almaları için fırsat var”

Türkiye’deki şirketlere yurt dışındaki marka satın alımlarına yönelme çağrısı yaptı ve bu yolla Made in Türkiye algısının güçleneceğini söyleyen Kiziroğlu, bu dönemde başta Avrupa olmak üzere global markaları satın alma fırsatları bulunduğunu belirtti. Kiziroğlu, “Çinliler de öyle yapıyor. Range Rover, Volvo gibi büyük markalar artık Çinli. Biz de yurt dışında marka almak için görüşmeler yapıyoruz. İtalya’da bir ofisimiz var. Londra’da temsilciliğimiz var. Türkiye’den de özellikle gıda sektöründe marka bakanlar var. Bizim tercihimiz yurt dışı markaları alıp, Türk markası olarak konumlandırmak. Bu anlamda devlet de teşvik vermeli” diye konuştu.

Kaynak: DÜNYA - İSTANBUL