Çetintaş Giyim üretimini durdurdu

Erkek giyiminde 1953'ten beri üretim yapan Çetintaş Giyim, üretimini durdurma kararı aldı. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Çetintaş, sektörün 2001 yılından bu yana krizde olduğunu öne sürerek, fabrikasının kapanmasını istemediğini, bu yüzden ortak aradığını ya da tesisini satabileceğini söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Tülay TAŞKIN

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) 64 yıldır erkek giyim üzerine üretim yapan Çetintaş Giyim Sanayi AŞ üretimini durdurdu. Tüm işçilerine kıdem tazminatlarını ödeyerek çıkışını veren Çetintaş Giyim, Türkiye çapındaki mağazalarını da kapattı. Çetintaş Giyim Sanayi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Çetintaş, 5 yıldır krizle uğraştıklarını ve tüm denemelerine karşın krizi atlatamadıklarını belirterek, "Fabrikamın kapanmasını istemiyorum. Burayı 1953 yılında tırnaklarımızla kurduk, 64 yıldır aralıksız üretim yaptık. Ama artık dayanacak gücümüz kalmadı. Yabancı veya yerli bir ortak bulmak veya satmak istiyorum. 890 kişilik istihdamı olan günlük 1000 takım elbise üreten bir firmadan bu günlere geldik, şahsi mülklerimi satıp işçilerin kıdemini ödüyorum" dedi.

Piyasalarda büyük bir sıkıntının olduğunu anlatan Çetintaş, özellikle tekstil sektörünün 2001 yılından itibaren krizde olduğunu, devlet desteğinin de bulunmadığını belirterek, "Çok sayıda tekstilci kapısına kilit vurmak zorunda kaldı" iddiasında bulundu. Çetintaş, "Piyasalarda çok ciddi sıkıntı var. Her sene Merkez Bankası'ndan uzmanlar geliyorlar, bizimle konuşuyorlar, biz de dilimizin döndüğü kadar sorunlarımızı anlatıyoruz. Geçen hafta da geldiler ama bizim anlattıklarımız burada kalıyor. 5-6 yıldır yoğun bir şekilde krizle boğuşuyoruz, üstesinden gelmeye çalıştık ama başaramadık" diye konuştu.

Eskişehir'in ilk kurulan OSB'lerden biri olduğunu, iyi bir altyapısı bulunduğunu, elektrik, su kesintilerinin olmadığını, fiziki olarak bir sorun bulunmadığını anlatan Çetintaş, "Bölgede 500 tane fabrika var, yarısı boş, yarısı depo olarak kullanılıyor. 700 -800 kişi çalışacak fabrikada 50 kişi 100 kişi çalışıyor. Böyle sanayi olmaz, sanayiciyi desteklemezseniz ülkeyi ileri götüremezsiniz. Ben gayret ettim, az iş çıksa bile devam ettirelim dedim ama iş baş edilecek gibi değil" dedi.

Sıkıntı; yüksek maliyet yüksek faiz ve uzun vade

Yüksek maliyet, yüksek faiz ve piyasalardaki uzun vadelerin işletmeleri sıkıntıya soktuğunu, diğer taraftan Türkiye'deki belirsizlik ve komşu ülkelerdeki savaşın sanayicileri iş yapamaz hale getirdiğini anlatan Çetintaş, şunları söyledi: "İşletmelerin belini büken yüksek faiz. Piyasadaki uzun vadeler, halkın alım gücünün azalması, bütün bunlar yetmiyormuş gibi Suriye, Irak gibi komşu ülkelerde yaşanan savaş, önümüzü görmemizi engelliyor. Alman firmasıyla yılda 20 bin adetlik takım elbise anlaşması yapmıştık. Ankara üzerinden gelmeye kalktılar, orada da o anda patlama olunca, korktular vazgeçtiler. Biz Almanya, İngiltere, İsveç, Norveç, Danimarka gibi Avrupa ülkeleriyle çalışıyorduk, böyle olunca bu müşterilerimizin hepsi kaçtı. Bunlar kaçınca ne yapacaksınız? Bizim aylık en az 17 bin - 18 bin takım elbise yapmamız lazım, bunu yapamadık, yapamayınca da üretimi durdurmak zorunda kaldık."

Tekstil sektörünün emek yoğun bir sektör olduğunu ve insanla çalışılan her alanın zor olduğunu anlatan Çetintaş, "Gençler de rahat iş istiyorlar. Bu yüzden 3 çocuğum da bu işi yapmak istemediler, kendilerine başka işler kurdular. Son 5 yıldır çocuklar da bana ‘yapma bırak bu işi' dediler. 60 yıl geçti, burada bir emek var, istihdam var, işi bırakmaya kıyamıyorum ama ben de artık eskisi gibi koşturamıyorum, direnç gösteremiyorum" dedi.

"Fon belimizi büktü, 4 yılda 4 milyon lira tazminat ödedim"

"5-6 yıldır bu işletmeyi kapatmamak için direniyorum" diyen Çetintaş, darboğazdan kurtulmak için ihracata yöneldiklerini ve mağazalaşmaya gittiklerini ancak bunlarda da ciddi zararlar ettiklerini belirterek şöyle dedi: "Türkiye'nin değişik şehirlerine 15 AVM'de mağazalar açtık. Ama AVM'lerde kiralar dövizle, bu defa döviz yükseldi. Genel giderleri yüksek. Baktık ondan da bir şey kazanılmıyor içeri gidiyoruz. Onu da tasfiye ettim yavaş yavaş. Her AVM için yaptığımız 200-210 bin liralık dekor da boşa gitti. 5 yılda 5 milyon lira mağazalardan zarar ettim."

Çetintaş, şöyle devam etti: "Öyle bir iş kanunu var ki, bizi zora sokuyor. İç piyasada yaptığımız mal satılmıyor. Satılsa da zaten 10 ay vadeli. Biz de onun için daha çok ihracata yöneldik. Yurtdışından para bir hafta 10 gün gelmeyince sizin de ödemeleriniz gecikiyor, işçi sıkışık, bankaya borçlanmış, maaşını geciktirince Çalışma Bakanlığı'na gidiyor, ver benim kıdemimi diyor, işten ayrılıyor. Aşağı yukarı 4 yılda 4 milyon lira kıdem ödedim, 15 yılını dolduran gelip kıdem istiyor. Bunların bir kısmını sıraya koyduk, taksit yaptık ödedik. Ödüyoruz ama eldeki sermaye bu defa kıdeme gidiyor." İşsizlik fonunun sanayiciyi çok zor durumda bıraktığını söyleyen Çetintaş, "İşçi bana geliyor, beni işten çıkar, fondan para alayım diyor. Bin 400 lira benden alacak, 900 lira fondan alacak. Yazık, günah. Devlet bu fonu vermese çalışacak. Çalışmayan işçiyi çıkaramıyorsun, 3 bin 600 günlük çalışma kağıdı cebinde geziyor. İşten kaytardığında çalış dediğin zaman ‘Ver tazminatımı gideyim' diyor. İş dönsün diye kredi kullanıyorsunuz. Aldığımız senetler zaten 8-10 ay uzun vadeli. Bankalardaki faiz de çok yüksek. Yüksek faizle iç piyasadan, dış piyasadan karma yaptık işçi çalışsın diye kredi kullandık. 20 milyar lira öz sermayemden ödeme yaptım."

"Fabrikamın teknolojisi yeni, kapanırsa yazık olur"

Teknolojiyi her yıl yenilediklerini, üretimde en son sistemi kullandıklarını söyleyen Çetintaş, üretim tesisleri hakkında şu bilgileri verdi: "Günlük bin takım elbise kapasitesi var. Hatta el dikişi ile takım elbise dikecek yeni makineler aldık yani biz de burada İtalyanların yaptığını yaparız. Makine parkımız, ütü parkımızın hepsi son sistem. Makineler 3-5 yıllık, devamlı yeniledik. Burası 700-800 kişi çalışabilecek bir fabrika. 24 bin metrekare arazi üzerinde 13 bin 500 metrekare kapalı alanı var. Defter kayıtlarında 7 milyon 750 bin liralık demirbaş var. Bu fabrikanın değeri bugün 28-30 milyon lira… Fiziki durumu çok iyi. Hiçbir fabrikada olmayan havalandırması var buna çok büyük yatırım yaptım. Bahçesinde 30 yıl önce diktiğim çam ağaçları var, ana bulvarın üzerinde bir fabrika. 1.200 metrekare yemekhanesi, soyunma odası, sosyal tesisleri var. Böyle bir fabrika kapanır, atıl olursa çok yazık olur.

Ortak bulmak ya da satmak istiyor

"Bütün bu emekleri bir kerede silmek öyle kolay değil" diyen Yılmaz Çetintaş, fabrikayı kapatıp gitmek yerine işletilmesini sağlamak istediğini söyledi. Çetintaş, bunun için bir ortak aradığını veya taliplisi olursa satmak istediğini açıklayarak, "Burayı çalıştıracak adam gelecek 2 gün fabrikanın içini temizleyecek, makineleri çalıştıracak. Her şey hazır, sadece sermayeye ihtiyaç var. Ben istiyorum ki, bu tesis atıl olmasın, yabancı bir ortak bulalım, ya da satalım. Yalnız çalışsın, alan kişi bu işi yapsın. Bu fabrikayı dişimizle tırnağımızla yaptık, devletten 5 kuruş yardım, destek almadık. Derdim bu fabrika bozulmasın, çalışsın iş ve aş versin insanlara. Kapasitemiz çok yüksek, ne kadar işçi alırsan o kadar iş çıkar" dedi. Şu anda fabrikanın çalışmadığını, ellerinde bulunan malların toptan satış ve perakende satışına devam ettiklerini söyleyen Çetintaş, "İşçilerin hepsine işveren çıkışı verdik. Kıdem tanzimatlarını mülk satarak ödüyorum. Biz vergi, sigorta, işçi tazminatları hepsini ödüyoruz, bütün borçlarımızı temizleyeceğiz. Devlete olan borcumuzu da ödeyeceğiz, fabrikayı satarsak, sattığımız kişiye temiz bir fabrika teslim edeceğiz" dedi.

Sanayici yatırım yapmaya korkuyor

Sanayicilerin tereddüt içinde olduğunu ve kimsenin yatırım yapamadığını belirten Yılmaz Çetintaş, "Yatırıma bu kadar para bağlıyorsun, üstelik teşvik de yok. Bu işlerin dönmesi kolay değil artık. Sanayi günden güne geri gidiyor. İki sene önce 152 milyar dolar ihracat yapan Türkiye'nin 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefi var. Bu şartlarda bu mümkün değil. Bu sene 142 milyar dolarda kalacak, 10 milyar dolar aşağıda. İşsizlik yüksek seviyede, işsizlik fonundan da devlet bir sürü para ödüyor. Bankalar yüksek faiz uyguluyor, üreticinin önünü tıkıyor, zora sokuyor. Özel bankaya ‘faizleri indir' baskısı yapamazsın ama devlet olarak önlemini alabilirsin, devlet bankalarıyla üreticiyi destekleyebilirsin. Durumlar çok zor. Devletin de hükümetin de başında çok iş var, bu işlerle uğraşırken sanayiye, üretime yeteri kadar eğilemiyorlar diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.