'Ekonomide aküyü doldurmaya başladık'

Japon akü devi GS Yuasa, Türkiye’deki ortaklığının ilk yılında kendini ekonomik ve siyasi pek çok krizin içinde buldu. İnci GS Yuasa İcra Kurulu Direktörü Cihan Elbirlik, Japon ortaklarının bu süreçte bir gün bile “Ne oluyor” demeyip yatırımı ertelemediğini anlattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Cihan Elbirlik, İnci GS Yuasa İcra Kurulu Direktörü... İnci’nin 3’üncü kuşak temsilcilerinden Elbirlik, son 1 ayda istikrar paralelinde piyasada işlerin oturduğunu belirterek, "Akü yeniden dolmaya başladı” dedi. Japon ortaklarının 2016’da birbiri ardına yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye yatırımından hiç şüphe etmediğini anlatan Elbirlik’e göre “Türkiye’ye dair her yatırım kararı, doğru bir karar. Japonlar da bunu görmüş oldular.” Çünkü İnci GS Yuasa böyle bir yılda bile yüzde 15 büyüdü. “Hem de sağlıklı bir büyüme bu. Ortaklığımız da 10 yıllık tecrübeyi 1 yılda kazanmış oldu” ifadesini kullanan Elbirlik, şirketin mutfağında şimdilerde mikro hibrid araçlara yönelik yeni ürünler piştiğini anlatarak, “Türkiye’de Yuasa markalı ürünlerimiz piyasaya çıktı, yıl sonunda Avrupa’da da Made In Turkey imzalı Yuasa’lar yollarda olacak” dedi.

"Yatırım planımızdan bir gün bile sapmadık"

►Japon GS Yuasa sizinle ortaklık yaptı ve ardından geçen 1 yılda Türkiye’de yaşanmadık şey kalmadı. Nasıl izledi Japonlar olanları?

Hakikaten bizim için de çok beklenmedik, ilkleri hissettiğimiz bir yıldı. Herhalde- herhalde diyorum çünkü Japonlar her yaşadıkları duyguyu paylaşan bir kültüre ait değil- bir yılda bir ömürde alınamaz tecrübeyi aldılar Türkiye’den. Ancak çok uzun dönemli bakan, çok soğuk kanlı bakan bir kültür. O açıdan çok şanslıyız. Yoksa ilk yılında bu kadar şey yaşayan “Ya ne oluyor?” der. Biz ise yatırım planımızdan bir gün bile sapmadık. Yatırımı acaba geciktirsek mi bile denmedi.

►Gelmesek dendi mi?

Üç tane Japon arkadaşımız geldi; Manisa’da yaşamaya başladı. Merakları oldu tabii ama pragmatik olarak düşünüp, neden sonuç ilişkisi kurup bu ülkenin dinamiklerine güvendiklerini gördük. Bence ilk yılda böyle bir yıldan geçmiş olmak bize 10 yıllık bir ortaklık tecrübesi getirdi. Bizi daha da güçlendirdi.

►Japonlar çok ince eleyip sık dokurlar denir. Herhalde söz konusu Türkiye olunca her şeyi önceden düşünemeyeceklerini de öğrenmiş oldular...

İnce eleyip sık dokuyorlar evet. Ama şunu teyit ettiler ki böyle olaylar yaşandığında bile iş yine büyüyor, şirket sağlıklı ilerliyor.

►Ne kadar büyüdünüz geçen yıl?

Geçen yıl yüzde 15 büyüdük. Bu yıl da hedef aynı. Gelecek yıl biraz daha artar, yüzde 20’lerin üzerine çıkabilir. Yeni ürünlerin devreye girmesiyle 2019 ile birlikte çıkışın sürmesi bekleniyor. Dolayısıyla doğru hesap yaptıklarını düşünüyorum. Her şeye rağmen sağlıklı bir büyüme yaşanıyor. İnce elenip sık dokununca sağlıklı karar alınıyor. Türkiye üzerine de alınan her yatırım kararı doğru karar.

►Bazı otomotiv firmalarının Türkiye’ye yeni model vermediği söyleniyor. Siz görüyor musunuz böyle negatif bir bakış?

Türkiye’de sektörde öyle bir mühendislik tecrübesi oluştu ki bu trendi tersine çevirebilmek çok zor. Global firmalarda da bakıldığında Türkiye’nin çok ciddi avantajı olduğunu düşünüyorum. Bunun için bizim tabii Avrupa ile ilişkilerimizin çok kritik olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin çok önemli partnerleri Avrupalı. Japon- Amerikan olsa bile Avrupa’daki merkezleri ile ilişkilerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu ilişkileri makul seviyelerde koruduğu sürece altyapısı, üretim ve tasarım tecrübesi ile artık Türkiye’nin bir sürükleyici motor haline geldiğini görüyorum.

►Nasıl piyasada işler son birkaç aydır?

Ben Türkiye’nin iç talep olarak da yatırım olarak da büyüme olarak da tek ihtiyacının istikrar olduğunu düşünüyorum. İstikrar olduğunda serbest piyasa şartlarında pazarın büyümesinde oyuncular rol oynuyorlar. Baktığımızda son 1 aydır istikrarlı bir piyasa oturuyor gibi. Bunun devam etmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Güvenin önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de yatırım ortamında yabancı yatırımcıların güven hissetmeleri önemli. Türkiye ekonomide tekrar aküsünü doldurmaya başladı. Verdiği güvenle birlikte istikrarlı bir şekilde stabil bir görüntü sergilediği sürece tekrar aküsünü şarj eder. Zaten bitmiş bir şey yok, geçtiğimiz sene bile büyüdük. Ülke ekonomisinin sosyal olaylardan en çok ayrıştığı yılı geçirdik. Dünyada hiçbir dinamik sonsuz bir enerjiyle gitmiyor. Onu tekrar tazelemek çok önemli.

►Bu süreçte Japon ortaklığı ne kattı size?

Ortaklığımızın çok verimli olduğunu düşünüyorum. Japonlar teknolojiyi yaptıkları işin merkezine koyarak ilerliyorlar. GS Yuasa bu yıl 100’üncü yılını kutluyor. Teknolojiyi dışardan kopyalayan değil, otomotivden uzay teknolojisine, akünün girdiği her alanda trendleri belirleyen bir firma. Biz böyle 100 yıllık bir birikimin, çok önemli bir teknolojik Ar-Ge birikiminin olduğu trene Ekim ayında bindik. Yüzde 50 GS Yuasa, yüzde 50 İnci Holding ortaklığı var İnci GS Yuasa’da; ancak her iki taraf da şirketi yüzde 100 sahipleniyor. Ortaklığın güzelliği de bu. Her iki taraf da ahenkle işin her tarafından tutuyor, bir ucundan tutayım demiyor.

Yeni bir şeyle büyüme arzusundayız

►Ana işlerin bu olmasından kaynaklanıyor olabilir mi bu?

Kesinlikle. GS Yuasa’nın tek işi akü. Çok farklı alanlarda farklı aküler ama odak bu. Biz İnci GS Yuasa olarak Avrupa ve MENA bölgesinde GS Yuasa’nın tek otomotiv ve forklift ürünleri yapan firmasıyız. Dolayısıyla grubun da bizi teknolojik anlamda bu kadar desteklemesi, kendi adını da bölgede daha kuvvetli vurgulamak istemesinden geçiyor.

►Siz bütün bölge pazarlara ürün gönderiyorsunuz. İhracatınızda bu ortaklık sonrası nasıl bir değişim oldu?

Ortaklıkta henüz 1 yıl oldu. Uzun bir süre ama ortaklık için henüz başlangıç seviyesi diyebilirim. Biz İnci Akü olarak zaten 10 yıldır ihracat yapıyoruz, 80’in üzerinde ülkeye ulaşmış durumdayız. İnci GS Yuasa ile ilk yılda süreçlerde teknoloji gelişimi ve tasarımda gelişime odaklandık. 2017’de de odağımız burada olacak. Çünkü olandan ziyade yeni bir şeyle büyüme arzusundayız. Güzel bir büyüme trendimiz var. Türk şirketi olarak bölgemiz Avrupa, Afrika, Ortadoğu, Rusya ve Türki Cumhuriyetler. Yuasa markası ile İnci GS Yuasa olarak da yine büyüme alanımız bu bölge olacak. Geliştirdiğimiz yeni ürünlerle Yuasa markası ile de çok önemli bir büyüme hamlesine girişeceğiz. Şu anda buna hazırlanıyoruz.

►Henüz mutfakta hazırlık yapıyorsunuz yani...

Kesinlikle, yemekleri hazırlıyoruz. Ayrı ayrı iki markayı da kullanacağız. Lider markamız İnci Akü. GS Yuasa’nın da Avrupa ve Afrika’da önde gelen markasıYuasa. Türkiye’de Yuasa markalı ürünleri satışa sunduk. Sene sonunda da yurtdışında Made In Turkey Yuasa aküleri satışa sunacağız. Artık Batı Avrupa’da Made In Japan yanında Made In Turkey Yuasa’lar da kullanılmaya başlanacak.

►Akünün en büyük pazarı neresi?

Otomotivde akü satışlarının üçte biri değiştirme piyasasında yapılır. Üçte iki ise ilk banttan çıkan arabaların içinde (Original Equipment Manufacturer- OEM pazarı) yer alır. Biz her iki alanda da hem Türkiye'de hem de Avrupa’da güçlüyüz.

►Japonlara ortaklık size OEM pazarında bir avantaj getirdi mi?

Japon üreticiler özellikle mikro hibrid dediğimiz start-stop teknolojili araçlarda çok gelişmişler. Onların teknolojik bakış açıları Avrupalı üreticilerden farklı olabiliyor. Biz de İnci olarak Avrupa bakış açısında bir gelişim, Ar-Ge çalışmaları yürütüyorduk. Şimdi Japon bakış açısı da katıldı ve bu bizi oldukça zenginleştirdi. Özellikle mikro hibrid araçlara yaptığımız ürünlerde farklı ürün geliştirebilme kabiliyetimizi geliştirdi.

►Elektrikli araçlarda ne tip çalışmalarınız var?

GS Yuasa elektrikli araçlara yönelik araştırmalarda lider kurumlardan biri. Bu işte hücre üretimi, lityum aküler önemli. GS Yuasa’nın iki ayrı ortaklığında bunu yaptığı teknoloji firmaları var.

►Burada da üretilecek mi bu aküler?

Bu tamamen talebe bağlı. Bizim otomotiv dışında tanımladığımız endüstriyel akü alanında da iştahımız var. GS Yuasa’nın bu alandaki tecrübesi ortaklıkta etkili oldu. Güneş enerjisi, serverlar, yangın ekipmanları, temizlik gibi çok alan var akünün girdiği. Bu yıl Türkiye’de bu alanlardan hangilerinde gelişim planı izleyebilirizin üzerinde çalışıyoruz.

►Yatırım sürecinde nasıl bir seyir söz konusu?

Ortaklıkla birlikte 2016 başından itibaren 250 milyon liralık bir yatırım planı yaptık. Yaklaşık 50 milyon liralık bir yatırımımız hayata geçti. Önümüzdeki 4 yıl içinde 200 milyon liralık bir yatırım var. Bunda yeni ürün, yeni teknoloji ve kapasite artışı var.

Dubai, Kahire ve Kiev’de temsilcilik ofisleri açıyor

İnci GS Yuasa bu yıl Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Ukrayna’da yatırıma hazırlanıyor. Dubai, Kahire ve Kiev’de ofisler açmayı planladıklarını anlatan Elbirlik, bu ofisler için eleman yerleştirme sürecinde olduklarını söyledi. İnci Akü’nün aslında yıllar öncesinde Ukrayna pazarında bir satış ofisi bulunuyordu. Ancak krizle birlikte oradaki aktiviteler donduruldu. 2017 yılında tekrar temsilci ofisi olarak bu pazara geri dönüyor İnci GS Yuasa. Mısır pazarında dikkat çekici gelişmeler olduğunu anlatan Elbirlik, “Kendi vatanımız gibi görüp büyümek istediğimiz bir yer. Bu yıldan itibaren daha da canlanır diye düşünüyorum. Bizim konsantrasyon verdiğimiz bir yer” sözleri ile bu önemli pazara odaklanmaya başladıklarını anlatıyor. Bu yurtdışı açılımında bir başlangıç, Avrupa ve Kuzey Afrika’da farklı ülkelerde yeni ofisler daha açılması da orta vadede gündemde.

Türkiye'de otomotivde müthiş kıymetli yerli ürünler var

►Cumhurbaşkanı Erdoğan yerli araç konusunda ısrarlı. Yerli araç olursa elektrikli olacak her halde, 4.5 G örneğindeki gibi geriden başlanmak istenmez... Burada sizin pozisyonunuz nedir?

Böyle bir talep geldi mi size, bir ortaklık olursa sizin yeriniz ne olur? Burdaki farklı Ar-Ge platformlarında biz de bu yönde görüşmelerde bulunuyoruz ya da gelişmelerden haberdar oluyoruz. O konunun nasıl gelişeceğine dair net bir bilgimiz yok. Ancak bizim ana işimiz enerji depolama ve akü. Buradaki gelişim için biz her zaman nasıl destek olabiliriz, ona bakıyoruz. Araç kısmı bizim konsantrasyonumuzun dışında, biz kendi yaptığımız işi en iyi şekilde yapmaya odaklanmış durumdayız. Ancak bu şekilde rekabetçi ürünler çıkar ortaya. Biz her zaman yerli sanayinin tedarikçisiyiz. Yeni bir araçta biz de tedarikçi olmayı arzu ederiz. Ben bugün baktığımda yerli olarak zaten çok şey yapıldığını görüyorum. Bu yapılanları göz önünde tutup daha nasıl geliştirilir yönünde destek olunması gerektiği konusunda düşünülmesi gerek.

►Evet yerli araç dememek yerli marka demek gerek...

Evet, müşterilerimiz diye söylemiyorum; Türkiye’de otomotivde müthiş bir emek, müthiş mühendislik ve Ar-Ge faaliyetleri var. Sıfırdan bir aracı tasarlayıp bunu ticarileştirecek seviyeye gelmiş bilgi, birikim söz konusu. Dolayısıyla yapılan yerli ürünler çok kıymetli. Yapıyoruz bunu, Türkiye’nin değerleri ile, teşvikleri ile yapılıyor bu; belki bundan daha çok bahsetmekte fayda var.

Araç paylaşımı korkutmuyor çünkü modelde çeşitlilik artıyor

►Otomotiv çok önemli bir dönüşümün eşiğinde. Bir yandan 10 yıl sonra şahsi araç kalmayacak, araçlar paylaşılacak deniyor. Diğer yandan elektrikli araçlar, sürücüsüz araçlar geliyor. Siz bu değişime nasıl hazırlanıyorsunuz? Siz nasıl bir değişim öngörüyorsunuz?

Bizim odaklandığımız nokta aracın enerji ihtiyacı. Aracın kullanılma şeklinde şehir içinde paylaşıma kayılırken, şehir dışında araç sahipliğinin daha çok bu alana yönelik şekilde ilerlemesini bekliyorum. İki tarafta kullanılacak araçların şekilleri farklı. Bir tarafta daha pick-up tarzı araçlar tercih edilirken diğer tarafta daha küçük, pratik araçlar yaygınlaşacak. Bu, bizim için araç çeşitliliğinin farklılaşması paralelinde olumlu bir gelişme. Son 10 yılın trendine baktığınızda zaten bunu görüyorsunuz; örneğin bir SUV kategorisinde çok sayıda segmentte araç çıkıyor. Çok farklı çeşitte araçlar çok farklı çeşitte enerji ihtiyacı doğruyor. Bu, müşteri talebini artıran bir şey bizim için. Daha fazla tasarım, daha fazla mühendislik söz konusu. Biz, aracın tasarımından başlayarak, o aracın enerji ihtiyacına özel ürün geliştirerek bir çözüm ortağı olma iddiasındayız.