Hedef önce ABD sonra Türkiye

Cumhuriyetle yaşıt markanın üçüncü kuşak temsilcisi Engin Tuncer, Eyüp Sabri Tuncer'in hikayesini ve hedeflerini anlattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

markalar_liderler.jpg

 

 
İSTANBUL - Ankara’da 1923 yılında “Bonmarşe” adıyla ilk perakende satış mağazasını açan Eyüp Sabri Tuncer, 1930’lu yıllarda geliştirdiği marka bilinci ile “Benim mağazamda bu mal bu fiyatla satılmaktadır” anlamına gelen ürün kataloglarının posta kutularına dağıtımını gerçekleştirdi. Ve bir anlamda pazarlama adına döneminin öncülerinden biri oldu. Bugün Ankara’da 6 bin 500 metrekare kapalı alana sahip fabrikada 50 kişi ile saniyede 1.5 ürüne imza atan Eyüp Sabri Tuncer, kolonya işindeki deneyimini, bir süredir kozmetik ve kişisel bakım ürünleriyle çeşitlendiriyor. Şirket son olarak Hermes ve L’Occitane gibi markaları geride bırakıp THY’nin Business’te dağıtılacak kozmetik ihalesini kazandı.
Eyüp Sabri Tuncer’in üçüncü kuşak temsilcisi Engin Tuncer, markanın gücüne; marka yaratmanın önemine inanan bir isim. Bu yüzden bir sonraki hedefi, organik kozmetikteki markaları EST 1923’ü New York’ta satmak. Eyüp Sabri Tuncer’in yeni ürünlerini; hedef pazarlarını; geleceğe yönelik planlarını Yönetim Kurulu Başkan Vekili Engin Tuncer’den dinleyelim:
Eyüp Sabri Tuncer’in 1923’ten bugünlere gelen hikayesindeki temel taşları sizden dinleyelim. 
Dedem 1923’te Ankara’da ilk mağazamızı açtı. Şirketin kuruluşu olarak bu tarihi temel alıyoruz. O dönemde Ankara’nın Nuri Conker imzalı en lüks binasında bir mağaza kiralamış dedem. Hatta Ankara’nın ilk kaloriferli mağazası diyebiliriz. Adını “Bonmarşe” koymuş. Bir yandan ana faaliyet kolu olan ısmarlama gömlekçilik ile birlikte şapka, mendil, fanila, atkı, çorap, valiz gibi, el çantası gibi tuhafiye ürünlerinin satış faaliyetleri yürütülürken, diğer yandan yakın bir dostunun teşvikiyle yan ürün olarak kolonya üretimine ağırlık vermişler. Babam 1967 yıllarında kendi kolonya formülünü yapmaya başlamış. Türkiye’nin ilk formül yapan insanıdır babam. Bu sayede, kolonyayı daha ucuza mal edip; daha ucuza satmaya başlamışlar.
 
Neden dedeniz marka olarak kendi ismini kullanmayı tercih ediyor?
Kendi ismini kullanmasının nedeni ürünün arkasında gerçek bir insanın olduğunu hissettirmek. Ürünle ilgili bir sorun çıktığında, müşteri gerçek bir insanla muhatap olabilsin diye düşünmüş. Menekşe Parfümeri dediğinizde, “Menekşe” aynı güven hissini vermiyor. Dedemde marka bilinilirliği yaratma duygusu o senelerde oluşmaya başlamış. 1936 yıllarında tanıtım broşürleri yaptırılmış ve evlerin posta kutularına dağıttırılmış.
 
O dönemde diğer kolonya üreticileri kimlerdi? Örneğin Rebul var mıydı?
O dönemde eczacılar doğal bir kolonya üreticisi konumundaydılar; çünkü ilaç yapmak için devletten belli bir miktarda alkol alabiliyorlardı. Ellerinde kalan alkolle kolonya üretiyorlardı. Rebul’un o dönemde eczanesi vardı. Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın da öyle. O da İzmir’de kendi eczanesinde kolonya üretiyordu. O dönemde kolonya hem parfüm hem de dezenfektan olarak değerlendiriliyordu. İzmir’in Altın Damla kolonyası; Balıkesir’in Beyaz Zambak kolonyası; Düzce’nin Tütün Kolonyası meşhurdu. Ankara’da da Eyüp Sabri Tuncer’in Hatıralar Kolonyası meşhur olmuştu. Eskiden eve gelen misafire kolonya sunulurdu. Öğrencilerin cebinde küçük saat tipi kolonyalar vardı. Bugün ise ıslak mendiller var, ama bunlar sağlıklı değil.
 
Neden? 
Islak mendillerin dezenfektan özelliği yok. Eğer koruyucu maddeler doğru şartlarda yapılmadıysa, bakteri üretir hale geliyorlar. Sonuç olarak ıslak olan her yerde bakteri ürer. Ama koruyucuların da zararı var tabi ki. Dolayısıyla en iyisi elimizi yıkamak. Bebek altı değiştirirken de yıkamak, pamukla temizlemek en doğrusu. Bu ürünlerin hepsi kimyasal içerikli. Bugün kullanılan sıvı sabunların hepsi deterjan ağırlıklı. Fiyatlar da ona göre ayarlanmış durumda zaten. Örneğin bir markanın ambalajında “12 saat etkili” yazıyor. Sağlık Bakanlığı bunu yazmayı mecbur ediyor. Annelerin yüzde 99’u da bu ürünü “tavsiye” ediyor. Ama aslında anne neye göre tavsiye ettiğini bilmiyor. İşin aslı şu: Sağlık Bakanlığı ürünün içeriğindeki bazı aktif maddelerden dolayı ürünün çok sık kullanılmaması gerektiğini; 12 saatte bir kullanılmasını söylüyor. Fakat bu ibare, ürünün üzerinde “12 saat etkili” şeklinde yer alıyor.
 
Eyüp Sabri Tuncer’in yeni, farklı ürünleri neler? 
Örneğin yeni nesil hava şartlandırıcı çıkardık. Bu ürünü kuş ve domuz gribi çıktığında geliştirdik. 2007-2008 yıllarında ürün üzerinde çalışmaya başladık. Havada asılı olan mikro organizmalar yoluyla bulaşan rahatsızlıklar var. El için antibakteriyel ürün varsa, hava için de olmalı diye düşündük. Ürünün bir diğer özelliği dezenfekte ederken, güzel bir koku da veriyor olması. Bu ürünün laboratuar çalışmaları 2 yıl sürdü. Gerekli olan tüm testler yapıldı ve onaylar alındı. Havada asılı kalan 32 farklı virüsü 3 saatte yok ediyoruz ve bunu 3 saat boyunca koruyoruz. Klimaların taşıdığı mikroplara da çözüm sağlıyoruz.
 
THY’nin ihalesini kazandınız. Bunu markanın başarısı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
[PAGE]
 
THY’nin ihalesini kazandınız. Bunu markanın başarısı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Geçen sene haziran ayında Türk Hava Yolları’nın ihalesine girdik. Business kabinlerde Hermes, Bulgari ve L’Occitane gibi markalar satılıyordu. Ürünlerimiz satın alma bölümündekilerin dikkatini çekmiş ve bu ürünleri yönetime sunmuşlar. Yönetim de, eğer Türkiye’de bir firma böyle bir ürün yapabiliyorsa ağırlığınızı bu yönde kullanın demiş. İhalede bizim dışımızda bir tane daha yerli firma vardı. O da Lokum firmasıydı. Biz hem ürün kalitesi hem de fiyat yapısıyla öne geçtik. İlk başta 30 bin ürün sunduk. Sonrasında da 15 bin ürün teslim ettik. Başbakan’ın uçağında da artık EST ürünleri kullanılıyor. THY’ye girdik bizim için çok önemliydi, çünkü ürünümüzü dünya piyasasına tanıtmak istiyoruz. Bunun en kolay yolu da ürünü insanlara kullandırmak. 
THY gerçek bir değer. THY’nin dergisine reklam vereceğiz; Türkiye’ye geldiklerinde kaldıkları otelleri araştırıyoruz; otel kitleri hazırlıyoruz. Bunun yanı sıra Free Shop’lara girdik. Ürünlerimiz Old Bazaar’da satılıyor. Dış hatlarda reklamlara ağırlık vereceğiz.
 
Marka imajını hissettirmek istiyoruz.  İç pazara bakışınız nasıl? 
Öncelikle rafta neler eksik ona bakıyoruz. Geniş bir dağıtım ağımız var. Henüz Marmara ve Ege’de zayıfız, fakat tüm Türkiye’de satışlarımız çok iyi. Yıllık ortalama satışımız 2.5 milyon şişe kolonyaya ulaşıyor. Rakiplerimiz de toplamda bir bu kadar satarlar. Selin, Evyap ve Duru gibi rakip firmalar sektörde fiyatları geri çektiler, çünkü onlar kolonyayı daha çok kampanya ürünü olarak kullanıyorlar. Sıvı, sabun, duş jelleri gibi 400-500 ürün içinde kolonya kampanya ürünü olmaya başladı. Dolayısıyla rafa ürün bedava gidiyor. Rafta marketçi kaç liraya isterse o fiyata satabiliyor. Onlar bütçe olarak mal veriyorlar, biz ise gerçek fiyatı ile rafa ürün veriyoruz. Sonuçta sektörün sahibi Eyüp Sabri Tuncer. Fiyatlarımız doğru, ürünlerimiz kaliteli.
Neden öncelikli tercihiniz yurtdışı oldu?
İlk olarak mağazayı yurtdışında açalım dışarıdan içeri gelsin diye düşündük. Kafamızdaki mağazayı Nişantaşı veya Bağdat caddesinde açmamız gerekir. Burada 25 metrekare için 25 bin dolar para istiyorlar. New York’ta mağaza kiraları Nişantaşı ve Bağdat Caddesi’nden daha uygun. Ayrıca ABD’de organik ürünlere olan talep çok yüksek. İlk mağazayı ABD’de açmayı planlıyoruz. Avrupa her gün biraz daha aşağı gidiyor, dolayısıyla artık cazip bir pazar değil. Bugün ABD’de, Ortadoğu’da satıyor olabilmek çok cazip benim için. ABD’deki krizin kontrollü bir kriz olduğunu düşünüyorum. Dört-beş sene sonra insanlar yeniden satın almaya başlayacaklar. ABD pazarlamanın kitabını çok farklı yazmış bir ülke. Bu arada ABD’de satan bir ürün Türkiye’de de satıyor.
 
Reklam ve sponsorluk faaliyetlerine bakışınız nasıl?
 
[PAGE]
 
Reklam ve sponsorluk faaliyetlerine bakışınız nasıl?
2001 yılına kadar TV reklamı yapmadık. Krizle birlikte TV reklamına başladık, çünkü fiyatlar çok makul bir hale geldi. Bizim için de yeniden yapılanma süreci başlamıştı. Dizilere sponsor olduk. 2006 yılında Nihat Hatipoğlu’nun ramazan programlarında sponsorluk yaptık.
 
Şirket ve kendi adınıza planlarınız neler?
50 yaşında işi yeni nesle devredeceğim. Tamamen kopmayı düşünmüyorum, ama belli bir yerden sonra kolay kolay devredemiyorsunuz. Dolayısıyla 50’deyken devrettiniz, devrettiniz; yoksa zor. Bir köylü bana “Malımsamak” kelimesini kullanmıştı. Çok doğru bir kelime bence bu. Bir süre sonra olay “kendinleşiyor” ve vazgeçmek istemiyorsun. Dolayısıyla bir süre sonra hem işin içinde olup hem dışarıdan seyretmek gerek. Yani şirketin konsolosluğunu yapmak, dışişlerini yönetmek daha iyi olacak.
 
Marka olmak ve marka olmanın önemini nasıl tanımlarsınız?
Eyüp Sabri Tuncer’de marka olma hedefi, ilk günden bu yana mevcuttu. Şirketin her zaman çok düzgün bir kayıt sistemi; mükemmel bir muhasebe sistemi vardı. 15 sene öncesine Ankara’da hep vergi rekortmeni olurduk. Bugün devlet kontrolü artınca, insanlar vergilerini doğru ödemeye başladılar ve biz olmamız gereken düzeye indik. Her zaman kurumsal düşünen bir firma olduk. Belli bir süre sonra da halka mal olduk. İnsanlar bugün markaya sahip çıkıyorlar. Ankara’daki mağazamızda sırayla mal satıyoruz. Bugün elimizde çok fazla tescilli marka var. Hem de çok geniş bir yelpazede. Sonuçta 1 milyon dolar harcandığında, marka oluşuyor. Örneğin biz EST 1923 markasını yaratırken, hem Eyüp Sabri Tuncer; hem “Doğu”; hem de “Established” anlamlarını çağrıştırmasına dikkat ettik. Markayı öncelikle yurtdışında tanıtalım istedik.
 
Açık Parfüm’ü Türkiye’de ilk yapan benim
“Marka yapmak için önce marka tescili alınır. Yoksa deniz kenarında kuma yazı yazmak gibidir. Arkanı bir dönersin, hiçbir şey kalmaz. Marka bilinerek yapılması gereken bir şey. Bazen de tamamen şans devreye girebiliyor. Açık Parfüm işi bir örnek. Bunu Türkiye’de ilk yapan benim. Kızılay’da eşimle birlikte esans satıyorduk. Daha sonra esansları alkolün içine koyduk ve orijinal parfümün benzeri olsun dedik. Bunun üzerine inanılmaz iyi iş yapmaya başladık. ABD’de ise orijinal parfümün aynısını yapıyorlar ve orijinalin alternatifi diye satıyor. O kadar iyi iş yaptık ki, kısa sürede ikinci mağazayı açtık. 1994 yılında 25 metrekare dükkanda yaptığımız satışla her ay bir daire alıyorduk. Sonuçta ürünü 3 dolara mal ediyorduk, 11 dolara satıyorduk. DP’ciler o zaman bizden mümessillik istediler ama ben kabul etmedim. Böylece baştan kaybetmiş oldum. DP çok güzel yayıldı. Bugün orijinal bir parfümün fiyatı 250- 300 liraya ulaştı. Dolayısıyla bu iş uzun süre başarılı olmaya devam eder.”
 
Old Bazaar’da satılan ürünler
EST 1923 Organik Zeytinyağlı Sıvı Sabun Türkiye’nin ilk ve tek organik zeytinyağlı sıvı sabunu EST 1923 Organik Zeytinyağlı Sıvı Sabun, paraben, ethoxylate ve boyar madde içermiyor. 
 
EST 1923 Reed Diffuser
 
[PAGE]
 
EST 1923 Reed Diffuser
EST 1923 Reed Diffuser’in koku çeşitleri arasında; Amber & Incence, Bouhur, Mandarin, Rose & Powder, Sandalwood, Şekerleme & Muskat Cevizi, Vanilla Deluxe yer alıyor
 
EST 1923 Eau de Cologne
EST 1923 Eau de Cologne’un dünya trendlerinden esinlenen 7 farklı tarzı mevcut. EST 1923 Eau de Cologne Amber, Bodrum Mandarin, Cuban Tobacco, Çeşme Limonu ve Japanese Cherry Blossom kokularıyla sizi Bodrum’un mandalina, Çeşmenin limon bahçelerinden Küba’nın tütün tarlalarına, Japon kiraz çiçeği festivallerinden, amberin sırlarla dolu mistik dünyasına yolculuğa çıkarıyor.
 
EST 1923 Verbena with Citrus Kişisel Bakım Serisi
EST 1923 Verbena & Citrus Eau de Toilette, EST 1923 Verbena& Citrus Losyon ve EST 1923 Verbena & Citrus Sıvı Sabun’dan oluşan kişisel bakım seti, Akdeniz topraklarında yetişen narin mine çiçeği özlerinin, limon, gül, narenciyeler ve organik zeytinyağıyla harmanlanması ile oluşturuldu.
 
Eyüp Sabri Tuncer Doğal Zeytinyağlı Sıvı Sabun
Eyüp Sabri Tuncer, binlerce yıldır yaşama sağlık katan zeytinyağını, paraben içermeyen özel formülü ile Eyüp Sabri Tuncer Doğal Zeytinyağlı Sıvı Sabun olarak müşterilerinin beğenisine sunuyor.
 
Bir iki aya New York’tayız
Şu sıralarda New York’ta dükkan araştırıyoruz. Önümüzdeki aylarda da açmayı planlıyoruz. Öte yandan Ortadoğu son zamanların parlayan yıldızı. Suudi Arabistan, Katar, Dubai yükselen pazarlar. Biz de bu pazarlara yönelik ürünler geliştiriyoruz.