Narenciyede Türkiye'nin en hızlısı oldu

33 yaşında genç bir girişimci; Aslan Elgin. 16 yaşında devraldığı dede mesleği narenciye sektöründe bugünTürkiye ihracat şampiyonu. Sadece bu yılın ilk yarısında yaptığı yatırım 80 milyon TL'yi buluyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

HANDAN SEMA CEYLAN
DERYA EĞRİCAN GÜLEÇ

MERSİN - Türkiye’nin ilk 1000 ihracatçısı arasında 283’üncü. Yaş meyve sebzede Akdeniz İhracatçı Birliği birincisi. Türkiye’nin en hızlı büyüyen 10’uncu şirketi. Bu unvanını AllWorld Network ile TOBB’un öncülüğünde ve TEPAV’ın desteğiyle hazırlanan bir rapordan almış. Yaş meyve sebzede maliyeti iki kat düşürmek için kendi Ro-Ro’sunu satın almış durumda. Ürün işleme tesislerinin yanı sıra kendi plastik tesisini de kurarak, ambalajlamayı kendi bünyesinde yapıyor. Bu yılın ilk yarısında yaptığı yatırım tam 80 milyon lira. Geçen yıl 70 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihraç etmiş. Bu yıl hedef 100 milyon dolar. İhracatının yüzde 75’ini gerçekleştirdiği Rusya ile olan ilişkilerini şimdi bambaşka bir sektöre daha taşımak üzere. Biri Mersin’de diğeri Ölüdeniz’de iki 5 yıldızlı otel yaparak, turizm sektörüne giriyor. Toplamda 55 milyon lira mal olacak bu turizm yatırımın yüzde 75’i özkaynakla gerçekleştirilecek. Ve bütün bu hızlı yükselişin başındaki isim Elgin Group’un 33 yaşındaki genç patronu Aslan Elgin. 

Elgin Group’un Mersin’deki merkezinde sorularımızı yanıtlayan Aslan Elgin, hem ‘bu genç yaşında yapamazsın’ diyenlere inat nasıl girişimci olduğunun öyküsünü hem de gelecek planlarını okurlarımız için anlattı. 

Masanın iki tarafında olduğumuz için kazandık 

Yaş meyve sebze işinde Aslan Elgin aslında 3’üncü kuşak. Dedesinin başlattığı, babasının sürdürdüğü ticaretin farklılaşarak bu güne gelmesi ise Elgin’in işlerin içine 16 yaşında girmesiyle başlıyor. “Ailem narenciye sektöründe eski” diyor Elgin ve “Dedemin bahçeleri vardı. Ürün satıyorduk. Ama sonra üretmekten çok o malı pazarlamanın önemi ortaya çıktı. İşin şekli değişti. 25 sene önce ağalar masa başında oturuyordu şimdi ağalar çiftçi oldu. Zamanın ağa çocuğu şimdi çiftçi çocuğu oldu. Biz masanın iki tarafında da olmamız gerektiğini gördük” tespitini anlatıyor. Masanın iki tarafında da oturma fikri Aslan Elgin’i yurtdışı pazarlar aramaya yönlendirmiş. ‘İhracat yapamazsın’ demişler, o alıp başını Rusya’ya gitmiş. ‘Rus patronlara ulaşamazsın’ demişler, o spor takımlarına sponsor olarak patronlarla aynı masaya oturma fırsatını sağlamış. “Bütün çabalarım sonucunda oradan güzel bağlantılarla döndüm” diye anlatıyor Elgin, işleri yükseltme sürecini şöyle özetliyor: “İlk etapta 50-60 TIR’lık ciddi bir bağlantı kurdum. Daha ihracat şirketi kurmamıştım. Pazar bulursam bu işi yapacaktım. Yurt dışında anlaşmalar sağladığım, gelip fabrikamı kurdum. Sadece narenciye çalışıyordum. Başka ürünler de istenince domates işine girdim. Ailemiz de çalışkan ve kalabalık. Her birimiz bir fabrikanın başındayız. Malezya’dan Hong Kong’a, Polonya’dan Ukrayna’ya kadar pek çok yere çalışıyorum. Yaklaşık 30 ülkeye ihracat yapıyorum. Gözbebeğimiz Rusya.” 

Süreci iyi okuduk pazara ayak uydurduk 

Büyüme hızlarının 2009’dan sonra arttığını da kaydediyor Elgin, “İhracatın yüzde 75’ini Rusya’ya yapıyoruz. TİM’in ilk 1000 ihracatçı listesinde 283’üncü sıradayız. 100 bin ton ihracatımız ihracatımızın tutarı 70 milyon dolar civarında. Bu yıl hedef 100 milyon dolar” diyor. Narenciye dışındaki ürünlerin ihracatını yaparken, pazarının kendisini yaş meyve sebzeye yönlendirdiğini anlatıyor Elgin, “Kendime güvendim, pazarıma güvendim. Gözümüz de kara. Kapasite büyük olunca hızlı büyüdüm. Türkiye’nin narenciye ihracat şampiyonuyum. Yaş meyve sebzede AKİB birincisiyim. Türkiye’nin en hızlı büyüyen 10’uncu şirketi olup Cumhurbaşkanı’ndan ödül aldım. Tamamı çalışma, doğru pazar, pazarın doğru büyümesi ve benim de pazara ayak uydurmamla oldu. Süreci iyi okuduk. Devletin de teşviki ile en üst seviyeye çıktık” diye konuşuyor. 

Gömlek üretirken düğmesini üretir gibi, plastik kasa tesisi 

Büyümeyle birlikte yatırımlarını farklılaştırdıklarını kaydediyor Elgin, “2 plastik kasa fabrikası kurduk. Gömlek üretirken düğmesini üretmek gibi. Ambalaj çok önemli bizim için. Tesislerden biri Manisa’da diğeri Mersin’de. Sonra geri dönüşüm tesisi kurup plastiğin hammaddesini de kendimiz ürettik. 3 narenciye paketleme tesisimiz var. Antalya ve Fethiye’de domates paketleme tesislerimiz var” bilgilerini veriyor. 

Manisa’da üzüm işliyor Ereğli’de elma yetiştiyor 

Bünyelerine bir de üzüm işleme tesisi eklediklerini anlatıyor Aslan Elgin, “Önce üzümü dışarıdan aldım, sonra fabrika kiraladım. Bu yıl da fabrika satın aldım ve Manisa’da üzüm işine girdim. Salatalıktan, karpuzdan, soğandan, patatese her şeyi çalışıyoruz. Tüccardan mal almıyoruz, direk çiftçiden alıyoruz, özümüz de çiftçilik olduğu için işi iyi biliyoruz. Anlaşmalı tarım yaptırıyoruz” bilgilerini veriyor. Aslan Elgin, bir de yaş meyve sektörünün en büyük soğuk hava deposunu Manisa’da kurduklarını anlatıyor. 30 bin metrekare üzerine kuruldu 15 bin metrekarelik soğuk hava deposu 20 bin ton kapasiteli. sektörün en büyük soğuk hava deposu. Elgin, ayrıca narenciye bahçelerine ek olarak Konya'nın Ereğli ilçesinde 600 dönümün üzerinde 103 bin bodur elma fidanları olduğunu buna da 5 bin dönüm yer eklettirdiklerini kaydediyor. 

Mersin’e taş koyan altın alır 

Mersin’i ‘Türkiye’nin parlayan yıldızı’ olarak tanımlıyor Aslan Elgin, “Buraya taş koyan altın alır” diyor. Lojistik avantajının yanı sıra kentin büyük yatırımları da çektiğini belirtiyor Elgin. 

İşte bu fikirle yepyeni bir sektöre daha adım atmaya hazırlanıyor. Mersin’de 5 yıldızlı bir otel yapmaya başlamış Elgin, şu anda yüzde 40’ı bitmiş durumda. “Bir de ikinci otelimiz için Fethiye Ölüdeniz’den bir arsa aldım. Ruslarla aramız çok iyi ve güçlü bağlantılarımız var” diyor Elgin ve şunları söylüyor: “Rusya ile bu kadar içli dışlı olunca insan düşünmeden edemiyor. Buranın meyve sebzesini satıyoruz ama misafir edemiyoruz. Onun için otel yapmaya başladım. Bir şehir oteli, iş oteli olacak. Ruslar Akkuyu’daki nükleer santralı yapıyorlar. Daha buraya çok gelip gidecekler. Onları misafir etmek istiyoruz. Bölgenin en lüks 5 yıldızlı otelini yapıyoruz. Burada toplantı yapmaya gelenler rahat edecek. 2 bin kişilik 8 toplantı salonu olacak. Yüzme havuzları ve SPA’sını iddialı düşünüyoruz. Buraya iş için gelen insanları mini golfl e dinlendireceğiz. 3’üncü katta 2 bin 400 metrekarelik bir mini golf sahası olacak. Mersin’e mini golf getirmiş olacağız. 220 yataklı bu tesiste ilk misafirlerimizi 1 Ocak 2015’te ağırlamaya başlayacağız.” 

Büyük zincirlerle görüşme halindeyiz 

Ölüdeniz’deki otellerini de Temmuz 2015’te açmayı planladıklarını anlatıyor Aslan Elgin, “Buradaki yerimiz Hisarönü’nde. Kişiye özel yüzme havuzlarının olacağı tesisimiz bölgenin en lüks 5 yıldızlı oteli olacak. Büyük marka otel zincirleri ile görüşme halindeyiz. Henüz kimseyle imza atmadık. İki otelin toplam yatırımı tahminen 55 milyon lira civarında. Bunun yüzde 75’ini özkaynaklarımla karşılayacağım. Uzun vadede de Kıbrıs’ta otel yapmak istiyorum” diyor. Elgin, turizmde de iddialı olacaklarını kaydediyor.

Gemi aldık, teslimatı 3.5 günden 45 saate indirdik

Bizim işimizde soğuk zincir çok önemli. Çileğin, kirazın raf ömrü ne kadar ki? Türkiye’nin bu alandaki marka değerini bozmaya hakkımız yok. Ayrıca ürün bozulursa çöp oluyor. Sözleşmeli gemiler geç kalıyor. Yeğenim 3’üncü kaptan. Düşündük, lojistiğe yatırım yapmaya karar verdik. 98 metrelik bir Ro-Ro gemisi ve 50 araç aldık. Lojistiğe 12 milyon dolar kadar yatırım yaptık. Karadeniz’de lojistiği güçlendirdik. Çok ciddi bir operasyon gerçekleştirerek Antalya’dan yüklediğimiz bir malı Rusya’nın Novorossiysk kentindeki soğuk hava depolarına 45 saatte indiriyoruz. Gemi kendimizin olunca planlamayı büyük bir titizlikle yapabiliyoruz. Önceden en iyi şartlarda 3,5 günde giden bir malı ilk etapta 50 saatte sonra 48 saatte Rusya’ya ulaştırmış olduk. Şimdi bunu 45 saate kadar düşürdüm. Dorseleri yolluyoruz. Çekiciler Türkiye’de kalıyor. Taze taze ürün rafl arda oluyor. Gemi başkasının, TIR başkasının siz ayrı bir işletme olunca bu iş böyle olmuyor. Sadece ilk üç ayda 1500 TIR yaş meyve sebze ihracatı yaptık.