Unilever, çalışanları ile birlikte Konya’ya taşınıyor

Dünya tüketim devi Unilever geçtiğimiz yıllarda açıkladığı Gebze’den Konya’ya taşınma kararını hayata geçiriyor. Maaliyeti yaklaşık 350 milyon euroya çalışanları ile birlikte taşınan fabrika 2016’nın son çeyreğinde açılacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Selenay YAĞCI 

İSTANBUL - Gıdadan kozmetiğe birçok alanda tüketim devi olan Unilever, fabrikasını Gebze’den Konya’ya taşıyor. Taşınırken çalışanları da yanında götüren Unilever, 350 çalışanı ile toplantı yaparak adabtasyon konusunda fikir alışverişi yaptı. Ayrıca taşınma sebebiyle iş değiştirmek zorunda kalan eşler için de kariyer danışmanlığı verdi. Yaklaşık 220 milyon euro bütçe ile başladıkları taşınma tedarikçiler ile birlikte 350 milyon euro yatırımı bulacak. Unilever’in dünyadaki en büyük tesislerinden biri olacak ev ve kişisel bakım ürünleri fabrikası, hızlı tüketim ürünleri sektöründe son 10 yılda yapılmış en büyük ve Konya bölgesinde yapılmış en büyük fabrika yatırımı olma özelliği taşıyor. 2016 yılının son çeyreğinde açılacak fabrika 2017 yılı içinde tam kapasite devreye girecek. Şirketin büyüme hedefl erine paralel olarak, üretim kapasitesini önemli ölçüde artıracak fabrikada, OMO, Domestos, Yumoş, Cif, Rinso, Elidor ve Dove gibi önemli markalarının üretimi yapılacak. Dün basın mensupları ile bir araya gelen Unilever CEO’su Mehmet Altınok, global alanda gelir farklılıklarına, kötü giden ekonomilere rağmen yüzde 4-5 büyümeye devam ettiklerini söyledi. Brexit sonrası tüm dünyada ekonomik gidişata ilişkin soru işaretleri olduğunu kaydeden Altınok, Türkiye’de çift haneli büyümelere devam ettiklerini dile getirdi. Özellikle dondurma alanında büyüme kaydettiklerini ve toplam iş hacminin 3’te birini dondurmadan yüzde 15-16’sını kozmetik segmentinden elde ettiklerini açıkladı. 

Yöneticilerin yüzde 45’i kadın 

Türkiye’de faaliyet gösterdikleri pazarların yüzde 7-8 büyüdüğünü ancak buradaki büyümelerin fiyat artışından kaynaklandığını ifade etti. Hızlı tüketim ürünleri alanında 2 milyar dolarlık bir pazar olduğunu aktaran Altınok, “Türkiye’de kişi başı tüketimler artmıyor. Penetrasyonlar artmıyor kullanan tüketici daha pahalısını alıyor ancak yeni tüketici kazanamıyoruz” diye konuştu. “Genel baktığımız zaman iyiyiz ama hep tedbirliyiz” diyen Altınok, devalüasyon ile ekonomik gidişatların ciddi sıkıntı olduğunu ifade etti. İran’ın önemli bir pazar olduğuna Türkiye’nin orada legal olarak bulunan tek Avrupa ülkesi olduğumuza dikkat çeken Altınok, İran’da 15-20 milyon euro yatırımla bir deterjan fabrikası kuracaklarını ve Ofis binası aldıklarını belirtti. Unilever Türkiye’de üst yönetimin yüzde 45’inin kadınlardan oluştuğunu aktaran Yeni işe alımların yüzde 65’inin kadınlardan oluştuğunu kayderek tüm şirkette yüzde 50-50’lik bir dağılım hedefl ediklerini dile getirdi.

‘Likit’ çorba getirecek

Liptop’dan Omo’ya Knorr'a kadar çok çeşitli olmak üzere Türkiye’de 29 marka ile yer aldıklarını söyleyen Altınok, “Büyümenin yüzde 60’ı 13 markadan geliyor. 2015 yılında, 34 ülkeye toplam 177 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Esas olarak lokal bir işimiz var" diye konuştu. Knorr markası ile Türkiye’de likit çorbayı deneyeceklerini belirten Altınok, “Bu sıvı çorbalar, Almanya’da üretiliyor. Türkiye’de tutarsa burada üretim düşünebiliriz. 2017 ramazan ayında likid çorbaları piyasaya sunulacağız” dedi. Türkiye'de en büyük dertlerinin devalüasyon olduğunu belirten Altınok, şunları ekledi: "Türkiye hiçbir şey üretemediği için lokalize hammaddemiz yok. Dolar borcu olan bir şirket değiliz ama girdiler açısından sıkıntı yaşıyoruz."

Reklam bütçesini eşitlik için harcayacak

Sürürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde bir çalıştay yaptıklarını da açıklayan Mehmet Altınok, burada 5. yılı doldurduklarını kaydederek “İnsanları hep bir ümit için biraraya getiriyoruz. Sürdürebilir olmak için 5 yılda 60 milyon TL maliyet tasarrufu ve tarımsal hammaddelerin yüzde 75’ini artık sürdürülebilir kaynaklardan tedarik ediyoruz. Risklerin azaltılması konusunda önemli ilerlemeler kaydettik. Artık Türkiye’deki tüm fabrikalarımız, depolarımız, dağıtım merkezlerimiz ve ofislerimiz ‘çöplüğe sıfır tehlikesiz katı atık’ statüsünde bulunuyor” dedi. Kadının rolünü tanımlamak açısından uluslararası şirketlerin tanıtım bütçesinin büyük önem taşıdığını anlatan Altınok, “Bizim harcadığımız bütçeler seçim kampanyaları döneminden bile daha fazla. Kadının rolünü böyle bırakırsak 100 yıl sonra belki erkek ile eşitlenecek. Bu nedenle burada insiyatif ve risk almak gerekiyor. Bundan sonra reklam şirketlerine vereceğimiz bilgiler de bu şekilde olacak” dedi.