Akdeniz’e kişi başına yılda bir kg plastik karıştırıyoruz

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Programı Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Adiller, plastik maddelerin çevreye ve canlı sağlığına zararlarına vurgu yaptı. Dr. Adiller, Akdeniz’e kişi başına yılda bir kg plastik karıştığını ifade ederek, sorunun önemine dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başak Nur GÖKÇAM

Plastiklerin ham maddesinin doğalgaz ya da petrol gibi fosil yakıtlar olduğunu söyleyen Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Programı Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Adiller, özellikle 1950’li yıllardan itibaren plastiğin çok daha yaygın bir şekilde üretilerek kullandığını belirtti. Yapılan araştırmalara göre 1950 ila 2017 yılları arasında yaklaşık olarak 9.2 milyar ton plastik üretildiğinin tahmin edildiği bilgisini paylaşan Dr. Adiller, “Üretilen bu miktarın yarısı 2004 ila 2017 yılları arasında imal edilmiş. 2020 yılında üretilen plastik miktarı ise 400 milyon ton” dedi.

Plastik maddelerin büyük kısmı kurşun içeriyor

Son yıllarda mikroplastikler ve plastiklerin gıda maddelerine olan geçişi üzerine odaklanan çalışmaların, uzun yıllar hijyen sağlamak için kullanılan plastik ambalaj malzemeleri içerikleri ve parçalanmalarıyla insan ve canlı vücudunda biriktiğini belirten Dr. Adiller, bu durumun çevresel koşulları da olumsuz etkilediğinin altını çizerek şöyle devam etti: “Plastik maddelerin büyük bir kısmı BPA, kurşun, bakır, kadmiyum gibi oldukça zararlı maddeler de içerebiliyor. Bunların doğaya karışmasıyla canlıların büyük bir kısmı bunlara maruz kalıyor.”

Pasifik okyanusunda 1.6 milyon kilometrekarelik çöp adası var

Doğaya kontrolsüz şekilde atılan atıkların, suya ve toprağa karışarak çevrede büyük bir kirliliğe sebep olduğuna dikkat çeken Dr. Adiller, pasifik okyanusunda yaklaşık 80 milyon ton plastik atığın oluşturduğu 1.6 milyon kilometrekarelik çöp adasının bulunduğunu belirterek, “Yani ülkemiz yüzölçümünün 2 katından daha büyük” ifadelerinde bulundu.

Plastik ürünlerin vücudumuza girdiğinde genellikle metabolik faaliyetler sonucunda parçalanamadığından dolayı doku ve organlarda birikebildiğini belirten Dr. Ahmet Adiller, “Son dönemde yapılan çalışmalar pek çok canlı dokuda hatta kanda bile mikroplastik birikiminin olduğunu gösteriyor. Plastik ürünlerin bir kısmında var olan kimyasalların kanserojen ve endokrin bozucu etkileri göz önünde bulundurulduğunda bu birikim pek çok organ ve sistemin çalışmasını olumsuz etkiliyor” dedi.

Plastik geri dönüşüm çözüm değil

Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede ambalaj malzemelerinin kontrolüne ilişkin düzenlemelerin yeterli etkiyi gösteremediğini söyleyen Dr. Adiller, plastik geri dönüşümünün çözüm olmadığına dikkat çekti ve sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Pek çok plastik malzeme geri dönüştürülemiyor. Geri dönüştürülebilenler ise bir ya da en fazla iki kez geri dönüşüm süreciyle hammadde olarak kullanılabiliyor. Bu ürünlerin kullanımının yasaklanması da günümüz ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda kısa vadede mümkün değil.”

Türkiye’de yıllık kişi başına ortalama plastik tüketiminin 1995 yılında 14 kg, 1999 yılında 30 kg iken günümüzde 75 kg civarında olduğu bilgisini veren Dr. Adiller, “Ayrıca yapılan araştırmalar yıllık kişi başına bir kg plastiğin Akdeniz’e karıştığını gösteriyor. Bu yüzden küçük değişiklikler bile büyük etkiler yapabilir” dedi.

Plastik poşet kullanımının olabildiğince azaltılması ve bez poşetle alışveriş yapılmasının gerektiğini söyleyen Dr. Adiller, “Bunun dışında alacağımız herhangi bir ürünün ahşap ya da metal alternatifi varsa onu tercih etmeliyiz. Evlerimizde gıda depolama amaçlı kullandığımız streç film, buzdolabı poşeti ya da plastik saklama kapları yerine cam saklama kapları tercih edebiliriz. Pek çok çalışma; plastik ambalaj malzemelerinin gıda maddelerine plastik geçişine sebep olduğunu gösteriyor. Bu sayede hem sağlığımız hem de doğa için faydalı bir şey yapmış oluruz” ifadelerini kullandı.