Dayanıklı elektrik sistemi planları iklim değişikliği dikkate alınarak yapılmalı

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin enerji sektöründe toplam 11 milyar 243 milyon liralık hasara yol açacağı tahmin ediliyor. Bu miktarın 2.3 milyar lirası kamuya, 8.9 milyar lirası ise özel sektöre düşüyor. SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi’nin raporuna göre sistemin güvenilirliğini sağlamak için bütüncül afet yönetimi stratejileri ve planlamaya ihtiyaç var.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

11 ilimizin etkilendiği depremlerin en temel sorunlarından biri de enerjinin temininde yaşanan sıkıntı oldu. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından hazırlanmış olan “Doğal Afetler Karşısında Elektrik Sisteminin
Güçlendirilmesi” başlıklı raporu ise elektrik sisteminin sürekliliğinin
büyük bir önem arz ettiği afet döneminde, doğru kurgulanmanın
da önemini gözler önüne serdi.

Bunun sebebi, afetin geride bırakmış olduğu hasar ve oluşturduğu ekonomik maliyetler. Rapora göre bu sorunun altından kalkmanın yolu ise elektrik sisteminin çağdaş teknoloji ve dijitalleşen yöntemlerle ihtiyaca yönelik yeniden kurgulanmasından ve tüketiciyi merkeze alan yeni bir üretim-tüketim yapısını içermesinden geçiyor.

Rapor, sistemin iklim değişikliğiyle beraber büyüyen ve sayısı artan afetlere karşı dayanıklılığın ve güvenilirliğin ele alınması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca elektrik sisteminin doğal afetlere karşı değişen oranlarda güvenlik açıkları olduğuna da vurgu yapılan raporda, sistemin güvenilirliğini sağlamak için bütüncül afet yönetimi stratejileri ve planlama ihtiyacının ortaya çıktığı belirtilmekte. Söz konusu stratejiler ise ülkedeki en yaygın doğal afetlerin önceliğe alınmasıyla belirlenebilir. Türkiye’nin en büyük riski deprem Türkiye bir deprem ülkesi. Dolayısıyla da ülkemizin elektrik
sistemi açısından risk oluşturan doğal afetlerin başında deprem gelmekte. Peki ülkemiz için bu kadar riskli bir afete karşı sistemi sağlamlaştırmak mümkün mü? Elbette mümkün.

Fakat doğal afetlere karşı sistemi sağlamlaştırmak için öncelikle altyapının güçlendirilmesi ve tasarımını iyileştirerek artırmak gerekiyor. Bunların da en fazla risk barındıran afetler bazında iyi bir şekilde planlanmasının yapılması şart. Raporda, afetlerin olasılığı ve mekânsal açıdan dağılımının, iklim değişikliği göz önünde bulundurularak yapılması halinde ise tehlikeli doğa olaylarının iletim ve dağıtım üzerindeki etkilerini en aza indirmek mümkün
olabildiği belirtiliyor