Isı ve deniz seviyesindeki artışın en büyük sorumlusu, şirketler

En büyük 90 fosil yakıt şirketi, 1880’den bu yana gözlemlenen sera gazı artışlarının yüzde 57’sinden sorumlu. Araştırmaya göre küresel ortalama sıcaklık artışlarının yaklaşık yüzde 50’si, küresel deniz seviyelerindeki yükselmenin ise hemen hemen yüzde 30’u bu şirketler yüzünden gerçekleşti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Union of Concerned Scientists (UCS), gezegenimizin acil sorunlarını çözmek amacıyla bağımsız bilim çalışmaları yürüten bir kuruluş. ABD genelinde farklı uzmanları bir araya getiren UCS, bilimsel gelişmelerden faydalanarak, daha sürdürülebilir bir dünya için inovatif çözümler geliştirmeyi hedefliyor.

UCS geçtiğimiz günlerde bir çalışma yayınladı. Isı Artışı ve Deniz Seviyesindeki Yükselmenin Ardındaki Sorumlular (Tracing Who’s Responsible for Temperature Increase and Sea Level Rise) adlı çalışma, dünyanın en büyük şirketlerinin iklim değişikliğinin ne kadarından sorumlu olduklarına odaklanıyor.

Climatic Change isimli bilim dergisinde yayımlanan çalışmada, en büyük gaz, petrol ve kömür üreticileri takibe alınırken, bu şirketlerin ürün ve üretim süreçleri ile yol açtıkları karbon dioksit ve metan emisyonlarının deniz seviyesi ve küresel ısı artışında etkisi hesaplanıyor.

Çalışmada; BP, Shell, Total Chevron, Conoco Phillips, ExxonMobil ve Peabody’nin de aralarında bulunduğu 50 özel şirket ile, Coal India, Gazprom, Kuwait Petroleum, Pemex, Petroleos de Venezuela, National Iranian Oil Company ve Suudi Aramco’nun aralarında bulunduğu, sermayesinin yüzde 50’den fazlası kamuya ait olan 31 şirketin küresel sıcaklık artışlarının ve deniz seviyesindeki yükselmenin ne kadarından sorumlu olduğu ortaya konuluyor.

Çalışmanın temel bulguları şöyle:

* En büyük 90 fosil yakıt şirketi, 1880’den bu yana gözlemlenen sera gazı artışlarının yüzde 57’sinden sorumlu. Araştırmaya göre küresel ortalama sıcaklık artışlarının yaklaşık yüzde 50’si, küresel deniz seviyelerindeki yükselmenin ise hemen hemen yüzde 30’u bu şirketler yüzünden gerçekleşti.

* Aralarında, BP, Shell, Total, ConocoPhilipps, Exxonmobil ve Peabody’nin olduğu tamamı özel iştirakçilere ait olan 50 şirket, küresel sıcaklık artışının yüzde 16’sından, deniz seviyelerindeki artışın ise yüzde 11’inden sorumlu.

* Sermayesinin yüzde 50sinden fazlası kamuya ait olan, aralarında Coal India, Gazprom, Kuwait Petroleum, Pemex, Petroleos de Venezuela, National Iranian Oil Company ve Suudi Aramco’nun da bulunduğu şirketler ise, küresel sıcaklık artışının yüzde 15’inden, deniz seviyesindeki artışların ise yüzde 7’sinden sorumlu.

Bile bile C02 salımına devam

Çalışmada, bahsi geçen şirketlerin, iklim değişikliğinden haberdar olduktan sonra da faaliyetlerine hız kesmeden devam ettikleri ortaya konuluyor. İşin üzücü tarafı, ilgili şirketlerin 1980 yılından bu yana CO2 emisyonlarının iklim değişikiğine neden olduğunu, çevreyi ve insan sağlığını tehdit ettiği biliyor olmaları.

Dolayısıyla daha o dönemde riskleri azaltmak için önlem alabilir ve bu bilgiyi hissedarları ve kamuoyuyla paylaşabilirlerdi. Araştırma bu nedenle, verileri 1980 öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırıyor.

Union of Concerned Scientists (UCS – Duyarlı Biliminsanları Birliği) İklim Bilimi Direktörü ve Başyazar Brenda Ekwurzel çalışma hakkında: “Fosil yakıtların iklim değişikliğinin en büyük sorumlusu olduğunu uzun bir süredir biliyoruz. Burada yeni olan, belirli şirketlerin ürünlerinin dünyanın ısınmasına ve deniz seviyelerinin yükselmesine sebep olduğunu doğrulamış olmamız” yorumlarını yapıyor.

Çalışma, Climate Accountability Institute uzmanı Richard Heede tarafından 2014’te Climatic Change’de yayınlandığında çığır açan bir araştırmaya dayandırılıyor. Heede’in 2014 çalışması en büyük 90 (yatırımcı ve devlete ait) fosil yakıt ve çimento şirketi tarafından satılan ürünlerin yakılmasıyla ortaya çıkan karbon dioksit ve metan emisyon miktarını belirlemişti. Çalışma, Heede’in 2014 verilerini karbon emisyon konsantrasyonun atmosferde yükselip, ısıyı hapsettiği ve küresel yüzey ısısını ve deniz seviyelerini yükselttiğini yansıtan basit ve kabul gören bir iklim modeline dönüştürüyor.

İklim değişikliğine uyum maliyetleri aşırı yükselecek

İklim değişikliğin sorumlusu kim ve buna bağlı masrafları kim ödemeli sorusunun yanıtı iklim etkileri ağırlaştıkça ve pahalılaştıkça daha büyük aciliyet kazanıyor. Yetkililerin tahminine göre, sadece New York şehrinin iklim değişikliğine uyum maliyeti 19 milyar doları aşacak. Küresel düzeyde uyum maliyet projeksiyonları da aynı derecede aşırı yüksek maliyetler ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gelişmekte olan ülkelerin uyum maliyetlerinin 2030’a kadar yılda 140 milyar ile 300 milyar dolar; 2050’ye kadar yılda 280 milyar ile 500 milyar dolar arasında olacağını tahmin ediyor.

Oxford Üniversitesi’nde Jeosistem Profesörü ve çalışmanın eş yazarlarından Myles Allen: “On ya da yirmi yıl öncesine kadar, hiçbir şirket ürünlerinden kaynaklanan emisyonlarının sonuçlarından sorumlu tutulamıyordu çünkü etkileri hakkında yeterli bilgiye sahip değildik. Bu çalışma, fosil yakıt şirketlerinin ürünlerinden kaynaklanan emisyonlar ile okyanus asitlenmesinde, sıcak hava dalgalarının sebep olduğu ölümler, kontrol edilemeyen yangınlar ve diğer aşırı hava olaylarındaki artışlar arasında bağlantılar kurulması için bir çerçeve sağlıyor. Umuyoruz ki bu çalışmanın sonuçları büyük karbon üreticilerinin bu problemdeki payları hakkında sorumlu tutulmalarına dair yapılan politika ve sivil toplum tartışmalarına bilgi sağlar” yorumlarını yapıyor.

“Zarar vermeme” kuralını ihlal ettiler

Çalışmanın etik sonuçlarını değerlendiren Oxford Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Henry Shue’nun yorumları şöyle: “Sanayi Devrimi’nin başlangıcında, karbon dioksit emisyonlarının biriktikçe iklim dengesini bozduğu çok az kişi tarafından anlaşılmıştı, ve dolayısıyla satın almak isteyenlere fosil yakıt satmanın suçlanabilecek bir yanı yoktu. Ancak özel mülkiyetli birkaç şirketin uzun süredir ürünlerinin yol açtığı zararı biliyor oldukları ve buna rağmen fosil yakıtların küresel enerji üretiminin merkezinde yer almasına devam etmesi için bu zararlar hakkında kuşku tohumları ektikleri bulgusu, bu şartları tamamıyla değiştirdi. Şirketler bilerek en temel ahlak kuralı olan “zarar vermeme” kuralını ihlal etti ve artık neden oldukları zararları tazminat ödeyerek ve uyum maliyetinin kendilerine düşen payını ödeyerek telafi etmeleri gerekiyor.”