Şirketlerin sürdürülebilirlik karnesi

“Fortune Global 500”de listelenmiş en büyük 200 şirket arasında sürdürülebilirlik hedefleri olan şirket sayısı son beş yılda 155’ten (yüzde 77) 188’e yükseldi (yüzde 94). Bu da günümüzde neredeyse her büyük şirketin sürdürülebilirlik raporu ve hedefleri bulunduğu anlamına geliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Sürdürülebilirlik konularında sistematik bir iyileştirmenin gerçekleştirilebilmesi açısından gerek kısa gerekse uzun dönemli hedeflere yönelik performans yönetimi büyük önem taşıyor. Bu nedenle, çevresel, sosyal ve yönetişim ile ilgili konularda şirketler giderek daha fazla hedef belirlemeye başladı.

ABD’de faaliyet gösteren bir danışmanlık şirketi, “Fortune Global 500”de listelenmiş en büyük 200 şirketin sürdürülebilirlik hedeflerini bir web sitesi üzerinden paylaşıyor. Hedefler, 29 farklı konu başlığı ve değer zincirini kapsayacak şekilde sınıfl andırıyor. Burada paylaşılan hedeflerin “Enerji tüketimimizi azaltmak istiyoruz” gibi niyet bildiren açıklamalar yerine, daha somut ve net bir şekilde ifade edilen hedefler olması gerekiyor. S360 web sitesi, dünya genelinde sürdürülebilirlik hedeflerinin nasıl evrildiğini değerlendiren proje yöneticisi Andrew Winston’un geçtiğimiz günlerde gerçekleşen “New Metrics ’17” etkinliğinde değişimi özetlediği sözlere yer verdi. Şirketlerin sürdürülebilirlik karnesi şöyle:

1 - Daha çok şirket, daha çok hedef

Düzenli olarak değişen liste içerisinde kamuyla paylaşılmış sürdürülebilirlik hedefl eri olan şirket sayısı son beş yılda 155’ten (yüzde 77) 188’e yükselmiş durumda (yüzde 94). Bu da günümüzde neredeyse her büyük şirketin sürdürülebilirlik raporu ve hedefleri bulunduğu anlamına geliyor. Veri tabanındaki ileriye dönük hedeflerin sayısı beş yıl önce bin 300’ken, günümüzde iki bini aşmış durumda.

2 - Başta sosyal konular olmak üzere, yeni alanlarda daha çok hedef

Şirketlerin büyük bir çoğunluğu iklim, enerji, su ve atık gibi ayak izine dayalı temel konularda hedeflerini belirliyor ve bu kategoriler popülerliğini koruyor. Bununla beraber, bazı farklı kategorilerdeki büyüme, anlayışta bir değişim olduğunu gösteriyor. Örneğin şu an yenilenebilir enerji odaklı hedefl erin sayısında oldukça hızlı bir artış söz konusu. Onlarca şirketin yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanma hedefi bulunuyor. Hızlı değişim sosyal konularda da görülüyor. Topluluk (hayırseverlik, toplumsal sağlık ve iyi olma hali vb.) ya da çalışanlar (çalışan katılım ve sağlık dahil olmak üzere birçok alan) başlıkları altında yer alan spesifi k hedeflerde artış göze çarpıyor. Günümüzde şirketlerin yüzde 50’si bu konularda hedeflere sahip. Bununla birlikte kadın ve insan hakları gibi kategorilerde hedefler de belirleniyor. Bunlar şirketler için yeni çalışma alanları olmamasına rağmen kamuya açık hedef belirleme anlamında yeni alanlar olarak göze çarpıyor.

3 - Daha agresif hedefler

Değişimin sadece kategoriler açısından olmadığı, şirketlerin aynı zamanda daha agresif hedefl er belirlemeye başladıkları görülüyor. Basit bir yaklaşımla, nicel analiz yapılması için “sıfır”, “tüm” ve “yüzde 100” gibi terimler ile arama yapıldığında, genel olarak daha “agresif” çevresel ve etik eşiklere ulaşıldığı belirtiliyor. 2012’de 126 hedef bu “keskin” kelimeleri içerirken 2017’de bu sayı 350’yi buldu. Yine “çeşitlilik” / “dahil etme” ve “kadın” sözcüklerinden 2012’de neredeyse hiç söz edilmez iken bu sayılar 2017’de “çeşitlilik” / “dahil etme” için 19, “kadın” için 55 oldu.

4 - Daha çok bilim temelli hedef

Şirketlerin belirledikleri sürdürülebilirlik hedeflerinin, bilimsel çalışmalarla uyumunu görmek adına, bilimsel çıktılarla karşılaştırmalara ihtiyaç duyuluyor. Örneğin ortalama sıcaklık artışının 2°C’de tutulması amacıyla ihtiyaç duyulan karbonsuzlaştırma hızına dair somut tahminler bulunuyor. Küresel bir danışmanlık şirketi tarafından yapılan bir araştırma, karbon yoğunluğunun her yıl yüzde 6 azaltılması gerektiğini belirtiyor. Buna uyumlu hedefler tanımlandığında da hedefler bilimsel temelli olarak kabul ediliyor. Çalışmada net olmayan çok büyük ve iddialı hedeflere şüphe ile yaklaşılıyor. Bununla birlikte, bilim temelli hedeflerin oranının beş yıl önce yüzde 20 iken günümüzde yüzde 33 olduğu belirtiliyor. Hiçbir zaman yüzde 100 bilimsel temelli hedef oranını göremeyecek olsak da büyük çoğunluk hedeflerin bilimsel olarak temellendirilmesinin minimum bir standart olması gerektiğine inanılıyor.