Thwaites Buzulu erirse deniz seviyesi 65 cm yükselebilir

Antarktika’nın batısında yer alan ve dünyanın en geniş buzulu olan Thwaites Buzulu’ndaki erimeyi araştıran bilim insanları, 1970’lerde hızlanan erimenin başlangıcının 1940’lara dayandığını öne sürdü. Buzulun tamamen çökmesinin ise küresel deniz seviyelerini 65 cm yükselteceği tahmin ediliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başak Nur GÖKÇAM

İnsan faaliyetleri sonucu büyük bir hızla yaşanan küresel ısınma, gezegendeki buzulların da hızlı bir şekilde erimesine neden oluyor. Geçtiğimiz günlerde Türk bilim insanları tarafından yapılan inceleme araştırmasının sonuçlarına göre Antarktika’da, son 3 yıl içinde Türkiye büyüklüğünde bir buzul kaybı olduğunun tespit edildiği açıklanmıştı.

Antarktika kıtasının bazı bölümlerinin 20 milyon yıldır sürekli buzul örtüsüne sahip olduğu bilinirken, bu buzulların karasal alanın ise yüzde 10’unu kapladığı ifade ediliyor. 2015-2019 döneminde buzulların erime hızının 2000- 2004 dönemine göre yüzde 31 arttığı saptanırken, geçen yıl yapılan farklı bir araştırmaya göre ise iklim değişikliğinin 10 yıl içinde 2 milyar 720 milyon ton buzun erimesine neden olduğu sonucuna ulaşılmıştı. Bugüne kadar kaybedilen buzul kütlesinin ise dünyadaki buzulların yüzde 2’sine denk geldiği belirlenmişti.

Yağışa kıyasla 50 milyar ton buz kaybı yaşandı

 İklim değişikliğinin buzullardaki erimeyi 1970’li yıllarda hızlandırdığı bilinse de, erimenin ne zaman başladığı ise henüz net olarak bilinmiyor. Houstan Üniversitesi bilim insanları tarafından dünyanın en büyük buzulu olarak da bilinen Batı Antarktika’daki Thwaites Buzulu üzerinde yapılan yeni bir araştırmaya göre ise iklim değişikliği sebebiyle buzulların erimesinin 1940’lı yıllarda başlamış olabileceği öne sürüldü.

PNAS dergisinde yayınlanan çalışmada ise Pine İsland Buzulu’ndaki geri çekilmenin incelendiği belirtildi. Kıyamet buzulu adıyla da bilinen Thwaites Buzulu’nun, kar yağışında aldığından yaklaşık 50 milyar ton daha fazla buz kaybettiğini saptayan araştırmacılar, 80 mil uzunluğuna sahip olan bu buzulun yüzölçümünü ise Britanya Adası ile eş değer tutuyorlar. Çalışmaya ilişkin konuşan UH Jeoloji’de araştırmacı olan Dr. Rachel Clark, “Çalışmamızda özellikle önemli olan şey, bu değişimin rastgele veya tek bir buzulla sınırlı olmamasıdır.

Bu, değişen iklimin daha geniş bağlamının bir parçası ve buzulda olup bitenler görmezden gelinemez. Antarktika’daki aşırı ısınma, El Nino etkisiyle başladı. O zamandan bu yana buzullarda herhangi bir düzelme yok ve şu anda küresel deniz seviyesindeki yükselişte yüzde 4 etkili” dedi.

Thwaites ve Pine Island buzullarındaki geri çekilmesinin altında sistemin dengesindeki bozukluk olduğuna vurgu yapan UH Jeoloji Profesörü Julia Wellner de, “Bulgular ayrıca buzulların karaya oturma bölgesindeki, yani buzulların deniz tabanıyla temasını kaybedip yüzmeye başladığı bölgedeki gerilemenin dış etkenlerden kaynaklandığını da açıkça ortaya koyuyor.

Hem Thwaites Buzulu hem de Pine Island Buzulu'nun ortak bir incelme ve geri çekilme geçmişi paylaştığı bulgusu, Batı Antarktika buz tabakasının Amundsen Denizi bölümündeki buz kaybının ağırlıklı olarak okyanus ve atmosfer dolaşımındaki değişiklikleri içeren dış faktörler tarafından kontrol edildiği görüşünü doğruluyor” ifadelerinde bulundu.

“Buzul, şişedeki mantar görevini görüyor”

Thwaites Buzulu’nun erimesinin, küresel deniz seviyesindeki yükselmede hayati bir rol oynadığını belirten Antarktika araştırmacıları, buzulun tamamen çökmesi durumunda küresel deniz seviyesinde 65 cm yükselme yaşanacağını tahmin ediyor. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Julia S. Wellner, “Buzul, yalnızca deniz seviyesinin yükselmesine yaptığı katkı nedeniyle değil, aynı zamanda arkasında daha geniş bir buz alanını tutan şişede bir mantar görevi görmesi nedeniyle de önemli. Eğer Thwaites istikrarsızlaşırsa, Batı Antarktika'daki tüm buzun istikrarsız hale gelme potansiyeli vardır" dedi

Araştırma esnasında 3 temel yöntem kullanan ekip, ilk olarak 2019’un başlarında Thwaites Buzulu’na en en yakın olan deniz tortusu çekirdeklerini topladı. Daha sonra 11 bin 700 yıl öncesine dayanan Holosen döneminden, günümüze kadar olan tarihini yeniden yapılandırmak amacıyla topladıkları çekirdekleri kullanan ekip, ayrıntılar için ise buzuldaki çökeltinin röntgenini CT taramaları ile çekti. Çalışmalar sonucunda önemli miktarda buz erimesinin ise 1940’lı yıllarda başladığı sonucuna varıldı.