“Yakın gelecekte ‘su kıtlığı’ çeken ülkeler arasına girebiliriz”

Türkiye’nin su kaynaklarının iklim değişikliği, nüfus artışı ve ekonomik gelişmeler nedeniyle tehdit altında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Tahir Alp, “Türkiye’nin su bütçesi 1950’den itibaren hızla değişti. Yakın gelecekte su kıtlığı çeken ülkeler statüsüne girebiliriz” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Derya ÖZGÜR

Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Tahir Alp, Türkiye’nin su kaynakları bakımından zengin ülke olmasına rağmen, nüfus artışı, iklim değişikliği ve ekonomik gelişmelerin su kaynaklarının sürdürülebilirliğini tehdit ettiğinin altını çizerek, Türkiye'nin su bütçesinin 1950'den itibaren hızla değiştiğini ve yakın gelecekte su kıtlığı çeken ülkeler statüsüne girebileceğini öngördüklerini söyledi.

Okyanuslar ve denizler dışında kalan su kaynaklarının yüzey suları ve yer altı suları olarak iki ana kategoride incelendiğini ifade eden Alp, “Türkiye'nin yüzey suyu potansiyeli oldukça yüksektir ancak büyük miktarda buharlaşma ve akarsu debilerindeki mevsimsel dalgalanmalar gibi faktörler nedeniyle bu potansiyelin tam anlamıyla kullanılması mümkün değildir. Türkiye'de yer altı su kaynakları da kullanım suyu ihtiyacını karşılamada önemli bir görev üstlenmektedir. Ancak aşırı kullanım sonucu bazı bölgelerde yer altındaki su tabakalarının seviyeleri düşmekte ve tuzlu-su intrüzyonu gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir” dedi.

İklim değişikliği sürecinde Türkiye'nin karşı karşıya olduğu en önemli risklerden birinin azalan yağış miktarı olduğuna vurgu yapan Alp, “1950'lerden bu yana Türkiye genelinde yağış rejiminde belirgin bir azalma gözlemlendiğini kaydetti. Alp, “Nüfus artışının doğal olarak daha fazla içme suyu talebiyle sonuçlandığı bilinmektedir. Bu da mevcut içme suyu kaynaklarının daha yoğun bir şekilde kullanılmasına yol açar. Ekonomik büyüme ile beraber tarım alanlarının sulanması gereksinimi ve çeşitli sektörler için endüstriyel su talebi artmaktadır” diye konuştu.

Aynı zamanda içme suyu temininde de zorluklar yaşanacağına işaret eden Alp, “Kuraklık ayrıca ekosistemlere zarar verir; bitki örtüsünün kurumasına, orman yangınlarının artmasına ve hayvanların yaşam alanlarının azalmasına sebep olur. Bu nedenle kuraklıkla mücadele için ‘Su Kaynakları Yönetimi’ politikalarının geliştirilmesi, sürdürülebilir sulama tekniklerinin kullanılması ve bilinçli su tüketimi alışkanlıklarının benimsenmesi önemlidir” dedi.

“Modern sulama teknikleri ile su tasarrufu sağlanabilir”

Su kaynaklarının verimli kullanımını artırmak için yeni teknolojilerin geliştirildiği bilgisini veren Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Tahir Alp, “Bugün Türkiye yüzey su varlığının neredeyse yüzde 70’ini tarımsal sulamada kullanmaktadır. Tarımsal alanlarda damlama sulama, mikrosprey sulama ve yeraltı sulama gibi modern sulama teknikleri ile suyun doğru miktarda ve doğru zamanda bitkilere ulaşması sağlanarak su tasarrufu yapmak mümkündür” dedi.

Tahir Alp: Doğru planlama gerekiyor

Su tasarrufu konusunda farkındalığın önemine ayrıca vurgu yapan Prof. Dr. Mehmet Tahir Alp, “Türkiye bu konuda, adaylık sürecinde olduğu Avrupa Birliği’nin ekosistem tabanlı su yönetim politikası olan ‘Su Çerçeve Direktifi’ni (Water Framework Directive) benimsemiş ve ilgili bakanlık tarafından mevzuatlar oluşturularak, Havza Bazında Su Yönetim Planlaması bu direktife göre oluşturulmuş ve uygulanmaya başlanmıştır. Gelecekte su kıtlığı çeken ülkeler arasında olmak istemiyorsak içinde bulunduğumuz iklim krizi sürecinde su kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımını doğru planlamamız ve bunu başarmamız gerektiğini unutmamalıyız” bilgisini verdi.