Yerel, iklimsel ve kültürel veriler de artık tasarıma dair
2015 yılı Genç Mimar Ödülü sahipleri Pınar Gökbayrak, Ali Eray ve Burçin Yıldırım’ın kurucusu olduğu PAB Mimarlık, yaşayan bir kentsel doku oluşturmak hedefinde.
PAB Mimarlık, “yaşanabilir kent dokuları” elde etmek amacıyla yerel, iklimsel ve kültürel verileri tasarım süreçlerine dahil ediyor. Yaya önceliği, insan ölçeği ve kamusal alan kullanımlarına dikkat ederek, çok disiplinli bir bakış açısıyla biçimlendirdiği kentsel tasarım projelerine imza atıyor.
Mimarın yalnızca bir bina tasarlamadığını, aslında kent ile bütünleşen bir hayat ve kentin sayısız yüzlerinden birini tasarladığını öne süren PAB kurucuları Pınar Gökbayrak, Ali Eray ve Burçin Yıldırım bir yapının sadece kullanıcıları için değil, her kentli için tasarlandığına vurgu yapıyorlar. Yapı ölçeğinde tasarım yaparken de kentle farklı düzlemlerde diyalog kurmaya özen gösteriyorlar.
PAB Mimarlık, sosyal hayattaki dönüşümlerin kente yapılı çevre ile yansıdığı gerçeğinden hareketle, tasarımlarını kamu dinamiklerini, yaşantılardaki değişiklikleri ve değişkenlikleri referans alarak, uzun araştırma ve tartışmalar sonucunda üretiyor.
Mimarlar yatırımlarının şekillenmesinde aktif rol almalı
‘‘Yaşanabilir kentler için, üst ölçekte farklı disiplinlerden uzmanlarla birlikte çalışmaya önem veriyoruz” diyen PAB kurucuları, kentlerin geleceği için karar veren aktörlerin ister özel, isterse kamusal alanlarda olsun, karar mekanizması çalışmaya başladığı andan itibaren yoğun etkileşim içerisinde çalışmak durumunda olduğunu savunuyorlar. Mimarın, sadece yer üzerine alınan kararları uygulamaya geçiren bir ara aktör olmak yerine, karar sürecinin başından itibaren, yatırımın şekillenmesinde konunun diğer uzmanları ile birlikte aktif rol alması gerektiğini düşünüyorlar. Örneğin Gaziosmanpaşa Sarıgöl Mahallesi Kentsel Yenileme Projesi’nde, alanı anlamaya çalışan ekip, tasarım kararlarını; vadi sistemi-yerleşim, can damarı-düğümler, yapı tipolojisi olarak 3 ana stratejide şekillendirmiş. Alanın mevcut verilerinin ve potansiyellerinin araştırıldığı projede dik eğim nedeniyle yapılaşma açısından uygun olmayan yerler belirlenip ‘yeşil kement’ adı verilen rekreasyon alanları olarak ayrılmış. Mevcut yerleşimde, izi takip edilebilen ancak gerekli fiziksel ihtiyaçları karşılamaktan uzak olan ‘can damarı’nın yerinde geliştirilerek, mahallenin ticari, kültürel ve sosyal donatılarını üzerinde barındıran, ilçe merkezi ile ana bağlantıyı sağlayan ana koridor olarak çalışması planlanmış. Yerleşimin yapısal karakteri ise arazideki yapılaşmanın sahip olduğu organik- parçalı dokudan referans alınarak tasarlanmış.
Konya’da “Yaşayan Mahalleler”
PAB, Konya’da “Yaşayan mahalleler” fikriyle önerilen yeni yerleşim bölgesindeki tasarımlarında, yaklaşık olarak 275 hektarlık araziyi, tüm donatıların (ticari, eğitim, sağlık vb.) üzerinde bulunduğu canlı bir donatı omurgası ile birbirine bağlayarak, sürekliliği olan, arazi içerisinde bir çok noktaya ulaşan bütüncül rekreasyon alanları yaratmayı amaçlamış. Tasarımlarında yerel, iklimsel ve kültürel verileri değerlendirip tasarım süreçlerine dahil etme, kente dönük-açık olma, yaya önceliği, insan ölçeği, canlı açık alan kullanımlarına dikkat eden PAB, böylelikle yaşayan bir kentsel dokunun oluşturulması ve kullanıcıların ihtiyaçlarına kolayca ulaşabildikleri bir yaşam alanı yaratmayı hedeflemiş.
Denizli, Kirişhane bölgesindeki Denizli Kentsel İyileştirme Projesi’nde ise ilk olarak bölgenin kent ile ilişkisinin kurulması sağlanmış. Aynı zamanda bölgenin mimari potansiyeli kullanılarak hem kentli hem de yerli ve yabancı turist için bir çekim noktası oluşturulması amaçlanmış.