Musluk deyip geçmeyelim…

Musluk sözcüğü, Arapçada içinde devamlı su akan boru anlamına gelen maslak kelimesinden dilimize geçmiş… Sanat eseri niteliği taşıyan musluklar, ancak Türk ve İslam Eserleri müzesi uzmanlarının onayıyla biriktirilebiliyor…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Su, neredeyse her inançta kutsal olarak kabul ediliyor. Suyun iyileştirme gücü, şifa veren özelliklerinin bunda önemli bir payı var. O, tüm medeniyetlerin oluşmasındaki en büyük etkenlerden … Suyun içinden geçip aktığı musluklara da tarih boyunca bu nedenle olsa gerek çok önem verilmiş. Her biri, neredeyse birer sanat eserine dönüştürülmüş… Musluk sözcüğü, Arapçada içinde devamlı su akan boru anlamına gelen maslak kelimesinden dilimize geçmiş…

Sanat eseri niteliği taşıyan musluklar, ancak Türk ve İslam Eserleri müzesi uzmanlarının onayıyla biriktirilebiliyor… E.C.A. ve Serel markalarının sahibi, kökleri 1950'lere dayanan; armatür, seramik ve ısı sektörünün köklü isimlerinden Elginkan Topluluğu'nun da "Tarihi Musluk Koleksiyonu" bulunuyor.

Topluluğun 50. yılında Aya İrini'de sergilenen koleksiyon, Hüseyin Ekrem Elginkan tarafından yakın arkadaşı Cüneyt Ölçer'in desteğiyle oluşturulmuş. Vakıf binasının en üst katındaki müzede bulunan 405 parça, 15. yüzyıl ortasından 20. yüzyıl ortasına kadar devam eden 500 yıllık zamana tarihleniyor…

Müzeyi dolaşırken 18.-19. yüzyıllarda Osmanlı saray ve çevresi tarafından yaptırılan binalar ve iç mekânlardaki muslukların bezeme ve form görkeminin neredeyse muslukların işlevinin önüne geçtiği dikkatimi çekiyor.

Akan suya "dur" denince…

Antik çağlardan bu yana su, çeşme ve oluklardan durmadan akmış. Ancak, 15. yüzyılın ortalarında bu israfı önleyen bir çözüm bulunabilmiş… Elginkan Topluluğu'nun 50. yılı için hazırlanan müze kitabında o senelerde doktor olan Prof. Dr. Nazan Ölçer şöyle anlatıyor:

"Suyun zor elde edilebilir ve tükenebilecek bir kaynak olması, bu değerin idareli kullanımını ve su akımını ihtiyaca göre kontrollü olarak kullanmayı zorunlu kılmıştır. Bu ise, muslukların tasarımı ile mümkün olmuştur. Suyun aktığı oluk bölümünün bir vana görevi yapan ve istenildiği gibi açılıp kapanabilen dikine bir burmalı çubuk ile donanımı, musluk tasarımının temelini oluşturur. (…)

Kanuni döneminde kullanılmaya başlandığı kaynaklarda yer alan burma lülelerin (muslukları) çeşmelere takılmasının, sucu esnafı ve sipahiler tarafından bir hayli dirençle karşılandığı, hatta muslukların tahrip edildiği anlaşılmaktadır.

(…)

Musluk formları, yılan, ejder, koç başı gibi formlardan geometrik ve bitkisel şekillere kadar uzanan bir çeşitlilik gösterir ve dönemin mimari zevk ve anlayışını yansıtır."

Tarihi değeri olanı bulabilmek zor

Musluk koleksiyonu yapmak, onların bulunulabilirliğini düşünürsek aslında çok zor… Çünkü, o dönemde bronz veya pirinçten yapılan musluklar, eskidiklerinde ekonomik değeri olduğundan eritilip başka ürünlere dönüştürülmüş yüzyıllar boyunca…

Bu nedenle ender bulunabilen ürünlerden biri olan musluk koleksiyonculuğunun değeri ve önemi daha da artıyor… İnsanlık tarihindeki bu "hayati" buluş bugün hep yaşamımızda varmış gibi geliyor bizlere ama, önemi, sanatsal değeri, dönemin zevklerini yansıtması açısından düşünülmeye değer ipuçları taşıyor…

Bu konularda ilginizi çekebilir