Okumak her çocuğun hakkıdır

Ebru Uygun, otuz yıl önce TOÇEV’i kurarak okumak isteyen yüreklere dokunmaya başladı. Uygun, tüm çocukların eğitim düzeyini, kalitesini yükseltmeyi hedefleyen vakıf çalışmaları için 8.5 milyon çocuğa erişerek büyük bir aile olduklarını ifade ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMİRBAĞ-DÜNYA

Ebru Uygun, 1994 yılında Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV)’i kurdu. Hayat felsefelerinden biri olan “Ne olursa olsun paylaşmak” mottosunun insanın kendisine yapabileceği en büyük yatırım olduğunun altını çiziyor. Ebru Uygun ile TOÇEV çalışmaları, kitapları ve gelecek projeleri hakkında sohbet ettik.

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1971 yılında İstanbul’da doğdum. Avusturya Saint George Ticaret Lisesi’nden sonra Cenevre Webster Üniversitesi’nde İşletme ve Pazarlama Bölümü’nden mezun oldum. İsviçre’deki öğrencilik yıllarımda Christian Children Foundation’da staj yaptım. Bu dönemde yurt dışındaki vakıflara Türkiye’den bağış yapıldığını fark ettim ve Türkiye’de vakıf kurmaya karar verdim. 1994’te Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nı (TOÇEV) beş arkadaşımla birlikte kurduk. Bu yıl 30. yılını kutlayan TOÇEV’de hâlen Yönetim Kurulu Başkanı olarak aktif çalışmalara ve çocuklar için proje üretmeye devam ediyorum. Yaşam Atölyesi’nden danışmanlık ve mentorluk eğitimi aldıktan sonra Kronik rahatsızlığımın tedavisi için Amerika’da bulunduğum dönemde de Life Mastery Institute’ta Dreambuilder Coaching eğitimi aldım. Sonrasında bu çalışmalarımı tedavi gördüğüm Cleveland Clinic’te diğer tedavi gören insanlarla da paylaşmaya başladım. İlkini Amerika’da kronik hastalarla çalışarak gerçekleştirdiğim “Hayalini Yarat Atölyesi”ni zaman içinde geliştirerek yurda döndükten sonra kendi atölyemde Sanat Terapisi ile birleştirerek devam ettirdim. 2017 yılından beri Hayalini Yarat Atölyesi’ni ve Sanat Terapisini mümkün olduğunca çok kişiyle paylaşarak bireylerin hayatlarında farkındalık oluşturmaya devam ediyorum.

TOÇEV Vakfı'nın kuruluş sürecini ve amacını anlatır mısınız? Size böyle bir vakıf kurma kararı aldıran sebepler neler oldu?

Yurt dışında okurken görev aldığım sosyal sorumluluk projesinde fark ettim ki, Türkiye’den gelen fon Güney Afrika’da çocukların eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyordu. Çok etkileyici buldum. Ayrıca Türkiye’ye döndüğümde de babamın işinden dolayı staj süreçlerimde bazı fabrikaları görme fırsatım oldu. Çocuk işçilerin çalıştırıldığını gördüğümde sessiz kalamadım. Okul sıralarında olmaları gerekirken ailelerinin maddi kaygılarından dolayı çalışmak zorunda olan çocuklar vardı. Ülkesini seven genç bir birey olarak buna sessiz kalamadım. Vakıf kurma, bu potansiyeldeki okuma istekli çocukların temel ihtiyaçlarını karşılayarak en doğal hakları olan eğitim haklarına kavuşmalarını sağlamak için 5 arkadaşımla vakıf kurmaya karar verdik. TOÇEV’in ilk kurulma aşamasında, bu kadar genç yaşta böyle bir girişimin çok büyük bir sorumluluk olduğuna dair ailemin (haklı olarak) tepkisini çektim. Onların gözünde genç yaşta böyle bir sorumluluğu üstlenmem tabii ki çok zordu ama babamın en büyük kaygısı bu girişimimin heves olduğu, devamının gelmeyeceği ve insanların umutlarına neler olacağıydı. O zamanlar gençliğimin, idealistliğimin ve heyecanımın verdiği enerjiyle kaygılarını tam anlayamamıştım. Öyle inanmıştım ki, arkadaşlarımı da ikna etmiştim. Onlar da benimle beraber bu yolculuğa çıkmaya hazırdı. Şimdilerde rahmetli babamı öyle iyi anlıyorum ki, bir konuda haklıymış. Hayatımın bu 30 yılında onca şey yaşadım; üzüntülerim, kayıplarım, mutluluklarım, anneliğim, hastalıklarım… Ama tüm bunlar beni yıldırmadı hatta daha da kuvvetlendirdi. Çünkü bu omuzlarımda olan umut yükü değildi; bu umut huzuru, heyecanı, motivasyonu, yaşam enerjisiydi. Benim için bana hayat veren damarlarımdaki kan, oksijen diyebilirim. Bundan tam 30 yıl evvel bu yolculuğa çıkmak hayatımda verdiğim en doğru karardı. Hayat felsefelerimden biri olan “Ne olursa olsun paylaşmak” mottosu insanın kendisine yapabileceği en büyük yatırım. Paylaşarak çoğalmak, güçlenmek, hayatın anlamını fark etmek ve yeni pencerelerin hayatında yeniliklerin açılmasına sebep olmak.

TOÇEV'in misyonu nedir? Vakfınız hangi sosyal sorumluluk alanlarında faaliyet gösteriyor?

Misyonumuz, ‘‘Okumak her çocuğun hakkıdır’’ diyerek çıktığımız bu yolda, ülkemizdeki tüm çocukların eğitim düzeyini ve kalitesini yükseltmeyi hedefleyen, öncü bir vakıf olmak, çocukların eğitim hayatlarına destek olurken onları sosyal açıdan da geliştiren, özgüvenlerini artıracak faaliyetlerde bulunmak, sadece okul eğitimi değil, bireysel olarak gelişmelerine de katkı sağlayan sosyal sorumluluk projelerinde de yer almaktır. Bir çocuğumuz ile yolculuğumuz ilkokul sıralarında başlıyor ve tüm eğitim hayatı boyunca müfredat dışı gelişimine dair gerekli neye ihtiyacı varsa karşılanıyor. Çocuk ve eğitime dair tüm alanlarda faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Şu anda bünyemizde 550 öğrencimiz bulunuyor. Her yıl mezun verdikçe de kontenjanımızı açarak, yeni öğrencilerimize hizmet vermeye devam ediyoruz. Sayıca az gibi görünse de verdiğimiz hizmetin derinliği, çocuğumuzun gelişimine sağladığı katma değere önem veriyoruz.

 TOÇEV'in özellikle eğitim alanında yaptığı çalışmalar nelerdir? Çocukların eğitimine yönelik projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

TOÇEV olarak her çocuğu birey olarak kabul edip, onların kültürlü, bilgili, uyumlu, üretken olmaları ve toplumsal hayata kazandırılmaları için çalışarak, toplumda daha adil ve dürüst bireyler yetişmesini hedefleyerek TOÇEV psikologları ve sosyal hizmet uzmanlarıyla birlikte müfredat programımızı geliştirdik. Bu çerçevede oluşturduğumuz müfredat programımızla çocuklar için her yaş grubuna uygun içeriklerimizi gerek online platformda gerek yüz yüze olacak şekilde gerçekleştirmekteyiz. Çocukların rol model olarak gördükleri ailelerin de aile içi iletişimlerini güçlendirebilmek, ebeveyn arası sağlıklı iletişimle çocuğun hayatındaki önemlerini vurgulayabilmek adına hazırladığımız müfredat programımızla birlikte ebeveynlerin güçlenmelerini sağlayarak tüm aile bireylerinin sosyal refahlarını artırmaya çalışıyoruz. TOÇEV olarak çocuğun her gelişim alanına dokunmaya ve iyileştirmeye çaba gösteriyoruz. Türkiye’deki çocukların okullarını, okul yollarını iyileştirdik, eğitimleri tiyatro yoluyla anlattık, tiyatroyu Türkiye’nin dört bir yanına taşıdık, suyun doğru kullanımı, enerjinin doğru kullanımı, geri dönüşümü, teknolojinin doğru kullanımı, ilk yardım eğitimleri, sağlıklı büyüme ve ergenlik, sağlıklı beslenme ve spor yapmanın önemine yönelik ve daha bunun gibi pek çok konuda eğitimler verdik. Bu ve bunun gibi eğitimlerle genç nesilleri sadece akademik bilgilerle değil, aynı zamanda yaşamları boyunca kullanabilecekleri pratik becerilerle donatarak toplumsal bir etki yaratmayı amaçladık. Öğrencilerin eğitime erişimlerine destek olduk, sürdürülebilir çevre bilinci oluşturmaya gayret gösterdik, sağlıklı yaşam tarzı edinmelerini sağladık, toplumsal katılımı destekledik ve toplumsal duyarlılığa katkı sağlamayı başardık. İlgili konularda sağlanan eğitimlerin gençlerin ve ailelerinin yaşamlarını olumlu bir şekilde etkilediğine ve toplumda çeşitli düzeylerde fayda sağladığına tanık olduk ve ölçümleme yaparak sayısal verilerle destekledik.

 Eğitimdeki eşitsizliklere karşı nasıl bir mücadele veriyorsunuz?

TOÇEV'in bu konuda yaklaşımları veya projeleri nelerdir? Eğitimdeki fırsat eşitsizliği birçok faktörden kaynaklanabilir. Bu durumu azaltmak için TOÇEV olarak çeşitli stratejiler belirledik. Öğrencilerimize psikoloji ve danışmanlık hizmeti sunarak onların sosyal ve akademik yönden güçlenmesine destek oluyoruz. Eğitim materyallerine erişimlerini kolaylaştırıyoruz ve tüm ihtiyaçlarını isimlerine özel kutularda evlerine gönderiyoruz. Öğrencilerin farklı öğrenme stillerine uygun olarak sosyo-kültürel olarak da gelişimlerine destek olmak için atölye çalışmaları düzenliyoruz. Aynı zamanda evlerinden erişebilecekleri teknoloji kaynaklarını onlara sunuyoruz. Tablet ve internet desteği sağlıyoruz. Üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerimize dershane desteği sağlarken, okula ulaşımda zorluk yaşayan öğrencilerimize servis desteğinde bulunuyoruz. Yaz kampları düzenleyerek sosyal ve psikolojik gelişimlerine de destek veriyoruz. Aynı zamanda aileleri de işin içine katarak aile içi güçlendirici eğitimlerle eşitliği sağlamaya gayret gösteriyoruz.

Türkiye'de eğitim alanında karşılaşılan zorluklar nelerdir? TOÇEV, bu zorlukları aşmak için nasıl bir yol izliyor?

 Birçok zorluk yaşıyoruz, müfredattaki sürekli değişimler ve çocuğa olan katkısını ölçümleyememek bunlardan biri. Örneğin yaşadığımız zorluklardan biri de pandemiyle birlikte online eğitime erişimde zorluk yaşanmasıydı. Ancak TOÇEV olarak bizler öğrencilerimizin eğitim materyallerini evlerine göndererek, tablet ve internet gibi teknoloji kaynakları sağlayarak bu zorlukla mücadele etmeye çalıştık. Bu dönemde öğrencilerimizde yaşanan derslere, okula yönelik motivasyon kaybının önüne psikolojik danışmanlık destekleri vererek geçtik. Bir diğer zorluk da maalesef deprem süreci oldu. Hepimizi derinden etkileyen bu afet sürecinde bölgedeki çocuklarımız ve ailelerimiz için önceliğimiz onların hayatta kalabilmeleri için gerekli destekler oldu. Devamında yaşanan travmanın izlerini hafifletmek için psikolojik desteklerimizi halen devam ettiriyoruz. Bir an evvel normalleştirilmiş bir eğitim programına devam edebilmeleri için var gücümüzle çalışıyoruz.

 TOÇEV 1994 yılında kuruldu ve 30. yılını kutluyor

30 yıldır ülkemizde ve dünyada yaşanan tüm güzelliklere, tüm savaşlara, doğal afetlere, ekonomik krizlere, iyi haberlere, başarılara, Cumhuriyetimizin 100. yılına birlikte şahitlik ettik. Her ne olursa olsun okuma istekli çocuklarımızın yarınlarına ışık tutabilmek için çalıştık. 30 yıldır yaşanan her felakette, her zor günde ilk koşan olmak için çaba gösterdik. Ülkemizin dört bir köşesinde TOÇEV olarak çocuklarımızın ve ailelerinin yanında olduk. Bunca yılda, kayıplarımız da oldu, birçok kazanımımız da. Çocuklarımızın mezuniyetlerini izledik birlikte. Hilal ve yıldız gibi parlayan öğrencilerimizle gururlandık. Projelerimiz yurt içinde, yurt dışında ödüller aldı. Okullar, kütüphaneler yaptık. Yaz kamplarında çocuklarımızla eğlendik, oyunlar oynadık. Hatta birer yetişkin olan çocuklarımızın aile kurduklarına, çoluk çocuğa kavuştuklarına şahit olduk. 30 yılda 8.337.208 çocuğumuza dokunduk. Dile kolay çünkü bu sayı, tüm dünyada 104 ülkenin nüfusundan daha fazla. Ülkemizde de nüfusu bu sayıyı geçen sadece bir şehir var; o da İstanbul. Dile kolay, çünkü her zorluğa rağmen aynı kararlılıkla yol almak kolay değil. Siyaset üstü duruşumuzla her zaman çocukların iyiliğini gözeten, onları koruyan, onların istek ve gelişimlerini ön planda tutan bir bakış açısıyla çalıştık. Herkese eşit mesafede yer aldık. Kolektif iş birliklerine öncelik verdik, imece yapımız ile her kesimden destekçimiz oldu. Çocuğun yüksek yararına katkı sağlamak, ülkemizin değerlerine sahip çıkabilmek önceliğimiz oldu. 30 yıldır, ‘Okumak Her Çocuğun Hakkıdır’ demekten hiç vazgeçmedik. Sizi yazar yapan veya etkileyen faktörler nelerdir? İlk kitabınızın yazma süreci nasıl geçti? Esasında hep söylediğim gibi bir yazar olarak addetmiyorum kendimi. Yazar olacağım diye de çıkmamıştım yola. Benim her zaman hayat felsefem olan konu paylaşmakla ilintili. Yaşadıklarımı paylaşmak için yola çıktığım bir süreç bu. Burada da hayatın bana getirdiği olumsuzluklarla başlayan bir süreç. Hiç hayal etmediğim bir noktaydı esasında. Ama dediğim gibi bütün yaptığım şeyler yani vakıf olsun, sanatım olsun, yazarlık olsun hepsinin hayatın paylaşım noktası olduğunu düşünüyorum ne olursa olsun. Doğuştan birçok kronik rahatsızlığım var. Zaman zaman hayat kalitemi düşüren tedavi süreçlerim oluyor. 30’lu yaşlarımdayken yine böyle ağır bir tedavi sürecine girdiğimde, yanlış tedaviden dolayı yürüyemediğim ve konuşamadığım bir dönem olmuştu. Gençtim, vakıf yeniliklere doğru kurumsallaşma sürecine giriyordu, çocuk hakları kapsamında ulusal ve uluslararası projelerde öncülük yapıyordum, ikiz çocuklarım vardı. Hepsini birden o halimle bir göz odada yürütmek çok zordu. Hem fiziksel hem psikolojik olarak. Bir arkadaşım yazmamı önerdi, iyi ki de önermiş. Yazmak beni çok rahatlattı. Hem şifa oldu hem de yoluma ışık tuttu. Belki benimle benzer durumda olanlar vardır diye yaşadıklarımı paylaşmak, onlara da bir nebze ilham olmak istedim.

 İnsan kendi masalının kahramanı olabiliyor mu gerçekten?

İnsan kendi hayatının kahramanı. O yüzden yaptığı her şeyin de kahramanı olduğunu düşünüyorum. Bu sadece kitapla sınırlı değil aslında insan, hayatının birçok noktasında yaptığı birçok yolculuktaki çalışmalarının kahramanı. Hayatta hepimizin bir hikâyesi var. Ben sadece bunu paylaşmak istedim.

Kitaplarınız ile TOÇEV arasındaki bağlantı ve geçişleri anlatır mısınız?

TOÇEV benim farklı bir hayatım baktığınızda. Özellikle ikinci kitabım “Dokunduğum Yürekler” de çocuklarla yaşadığım, çocukların serüvenlerini ve hayatlarını kendimle birlikte, kendi dilimde aktarmaya çalıştım. Onların izni doğrultusunda isim vermeden tabii. Üçüncü kitabım da çok farklı bir yolculuktu hayatımda. TOÇEV’in 15’inci yılıydı ve kendi içimde bir sürece geçmiştim. “Birlikte Büyümek” adlı kitabımda tamamen TOÇEV süreci aktarılıyor. O kitap bana çok büyük şans getirdi. Hayatımın en önemli ödülünü aldım paylaşma doğrultusunda. O yüzden duyguların, yaşanmışlıkların ne olursa olsun paylaşmakla zenginleştiğine inanıyorum. Nitekim bana öyle oldu. Dördüncü kitabım “Gönül Irmağı”nda da bir vakıf nasıl kurulur, vakfın kaynakları nasıl olmalı, vakıf nasıl yönetilmeli, vakıf lideri nasıl olmalı, bir STK nasıl hayata geçirilmeli gibi konularda, yine TOÇEV’den kazandığım birikimlerimi ve tecrübelerimi aktarmaya çalıştım. Her kitabımda TOÇEV’den alıntılar var.

Projeyi, Türkiye geneline yaymak amacındalar

‘’Okumak her çocuğun hakkıdır’’ ilkemiz doğrultusunda okuttuğumuz çocuk sayısını artırmak, destek olduğumuz çocukların ihtiyaçlarını kaliteden ödün vermeden karşılamak, çocuklarımızın eğitim ve gelişim seviyelerini artırmak. Eğitim ile ilgili tespit ettiğimiz sorunlara çözüm getirecek projeler üretmek, kurumsal firmaların halkın ve basının desteği ile projelerimizi Türkiye geneline yaymak. Diğer sivil toplum kuruluşlarıyla daha güçlü iş birlikleri kurmak ve ortak projelerde etkin olmak hedeflerimiz arasında. Tabii Sivil Toplum Kuruluşlarını bir sektör tanımı içinde konumlandırmak ve bunu sürdürmek, TOÇEV’i uluslararası düzeyde daha etkin ve görünür kılmak. Ve elbette iki büyük sürdürülebilir projemiz olan Payam Ekolojik Badem Köyümüzün devamlılığını sağlamak ve Metanoya Köyü projemizi hayata geçirmek. Payam Ekolojik Badem Köyü; vakfımızın pandemi sürecinde hayat geçirdiği çevre odaklı bir proje. Bir eğitim kurumunun toprağa yatırım yaparak vakfın daha sürdürülebilir kaynak sağlamasını amaçlayan, bir yandan da iklim krizine bir nebze olsa nefes olan bir proje. Amacımız ülkemizin topraklarına, çocuklarımız ve sizlerle birlikte sahip çıkmak. Bu bilinci verebileceğimiz bir gençlik yetiştirmek. Çünkü doğanın bizlerin bilinçlenmesine ihtiyacı var. 30. yıl projemiz ise ‘Metanoya Köyü’müzün hayata geçmesi. Metanoya, bir ‘gelecek’ projesi. TOÇEV’in 30 yıllık bilgi ve tecrübesi sonucunda tespit edilmiş ihtiyaçlar doğrultusunda tasarlandı. Tüm projeksiyonu ‘yarın’ odaklı. Temel hedefi, ‘Okuma İstekli’ çocuklarla daha yaşanabilir, sürdürülebilir bir gelecek tasarımına imza atmak. Amacı, çocuklara ve Dünyamıza daha iyi bakabildiğimiz bir yarının mümkün olduğunu anlatmak ve kanıtlamak. İddiamız, Türkiye’de yapılmış en iyi eko-turizm ve çocuk dostu uygulama alanı olmak. Vaadimiz ise çocuk ve yetişkinlerin doğa ile yeniden bağlanmalarını sağlayacak, gelenlerin kendine olan yolculuklarında önemli bir rolü olan, kendi enerjisini üreten, atıklarını arıtan ve/veya dönüştüren Ekolojik Yaşam Alanı olmak.

Okuyucularınıza ve TOÇEV'i destekleyenler ve desteklemek isteyenlere iletmek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?

 İnsan, çevresinde olan biteni fark edip, değiştirmek üzere adım attığı sürece kazanımlar yaşar. Her ne olursa olsun kişi hayatında fark yaratacak bir projeye dahil olmalı, bu illa maddi destek olmayabilir. Mali gücü yoksa enerjisi vardır, gönüllü bir eylemde bulunabilir. Ama mutlaka ya maddi ya da manevi olarak kendine yakın hissettiği STK’lar ile işbirliği yapmalı. Biz STK’lar aslında bu destekçilerle varlığımızı sürdürüyoruz, bir nevi köprüyüz. Destekçiler olmazsa STK’lar varlık sürdüremez.

TOÇEV’e destek olmak isteyenler nasıl bir yol izlemeli?

TOÇEV bünyesinde desteklediğimiz çocukların Manevi Ailesi olarak çocuklarımızın geleceğine ışık tutabilirsiniz. Manevi Ailesi, her ay düzenli olarak katkıda bulunarak eğitim hayatı boyunca çocuklarımızın masraflarının karşılanmasına destek olan ailedir. Manevi Ailesi, destekte bulunduğu çocuğumuz hakkında düzenli olarak bilgilendirilir. Farklı bütçelere göre oluşturduğumuz planlardan birini seçerek ve düzenli destek sözü vererek siz de Manevi Ailesi olabilirsiniz. Bununla birlikte gönüllü olarak etkinliklerimizde bizimle birlikte çalışan gönüllü ekibimize dahil olabilir, TOÇEV çocuklarıyla etkileşim içinde olabilirsiniz. Payam Badem ağaçlarımızın bakımına destek verebilirsiniz. Veya kurumsal ve bireysel olarak müşterilerinize veya yakın çevrenize www.tocevdukkan. com adresimizden ürün / sertifika alarak da hem sevdiklerinizi hem de çocuklarımızı sevindirebilirsiniz.