Sosyal girişimcilerin desteği var, yasası yok
Sosyal girişim; ne hayır örgütü ne de kar amacı güden bir şirket. Türkiye’de yasası yok. Sosyal sorunların çözümünü bir girişimci vizyonuyla çözmeyi hedefleyen bu üçüncü tür kurumların sayısı hızla artarken, ‘kar amacı gütmeyen şirket’ mantığının da düzenlemelere girmesi gerekiyor.
ÖZLEM ERMİŞ BEYHAN
Sosyal girişimlerin sayısı hızla artarken ‘kar amacı gütmeyen’ bu şirketler için bir yasal düzenleme ihtiyacı da oluşuyor. Mozambik’te farelere eğitim vererek 40 yılda bitmez denilen mayınları 8 yılda temizleyen HeroRat, en ilginç sosyal girişim örneklerinden biri. Ya da Almanya’da görme engelli kadınların parmak hassasiyetini meme kanserinin erken teşhisi için kullanan Discoveringhands...
Türkiye’de de bu tip örnekler giderek daha çok duyuluyor. Türkiye’den 40 sosyal girişimi destekleyen sivil toplum örgütü Ashoka’nın Direktörü Zeynep Meydanoğlu şöyle anlatıyor: “Malesef henüz bu konuda bir yasal altyapı yok. Çoğu zaman kişilerin kendisi bile sosyal girişimci olduğunu bilmiyor. Biz, başkalarının fark edemediği bir sorunu görüp onu çözmek için kar amacı gütmeden harekete geçen bu kişileri bulup destekliyoruz.”
Deprem sonrası bulamadığı burs, hayatını değiştirdi
Ashoka 88 ülkede 3 bin 500 sosyal girişimi destekliyor. Türkiye ofisini 2014’te kurmuş. Meydanoğlu, sosyal girişimlerin yeni trendleri takip eden şirketlerin radarında olması gerektiğini çünkü bu girişimlerin yeni pazarların dedektörü olduğunu vurguluyor. Meydanoğlu, “Sosyal girişim ne kar amacı güden bir şirket ne de bir hayır kuruluşu. Üçüncü bir tür. Türkiye’nin sosyal sorunlarına sistematik çözümler getiren gençlere özel destek programlarımız bulunuyor” diyor.
E-bursum, Ashoka’nın Türkiye’de desteklediği sosyal girişimlerden biri. Kurucusu Mesut Keskin, Van depremi sonrası burs ihtiyacı doğan bir genç. Keskin Galatasaray Üniversitesi'nde bilgisayar mühendisliği okurken başladığı burs arama macerasında yaşadığı bu sorunların çözümü için harekete geçmiş ve kodlarını kendi yazdığı E-bursum’u kurmuş. Van’daki derneklerin bile burs başvurusunu İstanbul merkezlerinden aldığını, her bir burs için onlarca belge gerektiğini, sadece ekim ve ocakta başvuru yapılabildiğini, burs veren derneklerin çoğu zaman kişiye göre farklı geri dönüşler yapabildiğini görmüş. İnternet sitesi ile şimdi sadece burs başvurularında aracılık yapmıyor, ayrıca gençlere mentörlük hizmeti de veriyor. Burs arayan gençlerin o parayı iyi kullanabilmesi için finansal okur yazarlık eğitimi almasını şart koşuyor. Üye derneklerin de cinsiyet, ırk, din ayrımı yapmama yolunda Toplumsal Eşitlikçi Fayda Protokolü imzalaması gerekiyor. Keskin, amacının gençlerin burs bulma sürecinin daha eşitlikçi ve adil bir yapıya dönüşmesi olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor: “Türkiye’de 15 milyon öğrenci her yıl burs arıyor. Bunların sadece 1 milyonu burs bulabiliyor. Her yıl 3.3 milyar TL burs dağıtılıyor. Biz 2015’ten beri 3 bin öğrencinin 10 milyon TL burs alabilmesinde aracı olduk. Avrupa Yatırım Fonu’ndan sosyal etki yatırımı aldık. Bundan sonra bireylerin kitlesel fonlama mantığı ile gençlere burs verebileceği bir modeli geliştirmek istiyoruz.”