“Babana bile güvenmeyeceksin!”

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

1987 yılında ICC (International Chambers of Commerce, Uluslararası Ticaret Odası) tarafından “Yılın İşadamı” olarak seçildi. Plaketini Yeni Delhi’de dönemin Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhi’nin elinden aldı. Yine 1994 yılında, Birleşmiş Milletler başkanı Boutros Boutros-Ghali kendisine yaptığı katkılardan dolayı “Dünya Aile Planlaması Ödülü”nü takdim etti. 

Babası Koçzade Hacı Mustafa Efendi’nin (1874-1928) Ankara’daki bakkal dükkanını ülkesinin en büyük ve dünyanın sayılı şirketlerinden biri konumuna taşıyan büyük bir işadamı. Ayrıca ülkesinin sosyal kalkınmasına büyük katkılar sağlamış olan, bu katkılarıyla yukarıda adı geçen Birleşmiş Milletler ödülüne lâyık görülen, ülkesinde sevgi ve saygıyla anılan değerli bir insan. Evet, hemen fark edildiği üzere rahmetli Vehbi Koç’tan bahsediyoruz. Bu efsanevi iş adamımız iki hafta önce kaybettiğimiz torunu rahmetli Mustafa Koç ile tekrar gündeme geldi. Yıllarca önce 1986 yılında işi devrettiği oğlu Rahmi Koç’a yazdığı bir mektup gazetelerde ve sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı. En çarpıcı kısmının “Mustafa’ya Rahmi Koç’un oğlu muamelesi yapmayın” ifadesinin yer aldığı mektubun orijinali şöyle: 

“Mustafa Ram’da çalışıyor. Ömer’i Alpay Bağrıaçık Beyin yanına vermişsin. Ali’yi de RAMERİCA’ya verdin.  Görebildiğim kadarıyla bu çocukların iyi yetişmeleri şart. Fakat Rahmi Koç’un oğlu muamelesi yapıldığını görüyorum ve çok üzülüyorum. Ne geldikleri ne çıktıkları saat belli. İstedikleri yere gidiyorlar, diledikleri seyahati yapıyorlar, kimse sesini çıkarmıyor.  Onun için çalıştıkları şirketlerin müdürlerine özel olarak aşağıdaki projeye benzer bir mektup yazman lazım. Mesela Mustafa için, 

‘Oğlum Mustafa Koç şirketinizde çalışıyor. İyi yetişmesi için Mustafa’nın diğer memurlar gibi muntazam gelmesi gitmesi ve verilen vazifeyi hakkıyla yapması lazım. Kendisine hiçbir şekilde Rahmi Koç’un oğlu muamelesi yapılmaması ve Mustafa’ya da bu hissin verilmesi icap eder. Mustafa hakkında her üç ayda bir bana gizli olarak bilgi verilmesini rica ediyorum.’ Üç oğlum var. İleride bunlar kabiliyetlerine göre şirketlerde ve Holding’de vazife alacaklardır. Onun için bu hususa son derece dikkat etmenizi rica ederim.”

Bu mektup bana bugünkü yazımızın başlığını oluşturan çocuk eğitimine ilişkin bir Yahudi hikâyesini anımsattı. “Babana bile güvenmeyeceksin” diye adlandırdığımız hikâye şöyle:

Baba 13-14 yaşına gelen çocuğunu, kız oğlan ayırımı yapmadan, evin bir üst katına, evin üst katı yoksa bir ağaca çıkarıyor. Kollarını açarak aşağıya atlamasını, kendisini tutup kucaklamak istediğini söylüyor. Çocuk babasının bu isteğine, “Baba ya tutamazsan düşersem, bir yerlerim kırılırsa” diyerek itiraz etse de babası onu teskin ediyor. Hiç korkmasına gerek olmadığını, kendisini tutup kucaklamak istediğini, hiç endişe etmemesini söyleyerek çocuğunu cesaretlendirir. Çocuk atlayınca baba yana çekilir. Çocuk yere düşer. Ufak tefek yaralarla ve berelerle kurtulan, bazen de eli ayağı kırılan çocuk ağlayarak korkuyla bağırır babasına: “Baba ne yaptın sen! Hani beni tutup kucaklayacaktın!” Baba sakin bir şekilde çocuğunu yerden kaldırır ve ona hayatında unutamayacağı bir ders verir: “Hayatta babana bile güvenmeyeceksin!”

Yurdumuzda ebeveynlerin çocuklarına karşı tutumu genellikle bunun tam tersi oluyor. Anne ve babalar çocuklarının arkasında onların koruyucu melekleri olarak duruyorlar hep. Bunu çocuklarına da hissettiriyorlar. Bu durum çocukların yaşam mücadelesinde pasif kalmalarına, özgüvenlerinin yeterince gelişmemesine neden oluyor. Onların özgüven, cesaret, azim ve heyecan gibi özelliklerini olumsuz etkiliyor. 

Ülkemizde Koç Holding bu konuda ders alınması gereken bir başarı örneği. Bu başarıda muhakkak ki en büyük pay babasından devraldığı bir bakkal dükkanını ülkenin en büyük ticari kuruluşu haline getiren, 1963 yılında şirketlerini bir holding çatısı altında toplayıp kurumsallaştıran, uluslararası şirketlerle işbirliğine girerek büyüme sürecini sağlıklı bir şekilde başlatan rahmetli Vehbi Koç’un. Yine kendisini emekli ederek şirket yönetimini 1986 yılında oğlu Rahmi Koç’a devretmesi, O’nun da yine, şirketin globalleşme sürecini başlattıktan sonra, babası gibi kendisini emekli ederek 2003 yılında yönetimi oğlu Mustafa Koç’a devretme cesaretini göstermesi çocuklarına duydukları güvenin bir göstergesi. Aynı zamanda kurumsallaşma açısından Türk işletmecilik tarihinde örnek alınması gereken bir başarı örneği. Bu örneğin rahmetli Mustafa Koç’un vakitsiz ölümüyle aksamayacağına inanıyoruz. Bu değerli kuruluşumuzun kardeşlerin ve gelecek nesillerin elinde kurumsallaşmış bir işletme olarak ve daha da büyüyüp globalleşerek yoluna devam etmesini diliyoruz. İngiliz ekonomist Alfred Marshall’ın (1842-1924) kurumsallaşamayan işletmeleri, 

“Bir işletmeyi dede kurar,

Baba büyütür,

Oğul tutar

Torun sanat tarihi okur”     

şeklinde hicvettiği süreç dünyanın birçok başarılı kuruluşunda olduğu gibi Koç Holding  örneğinde de yanlışlanacak, rahmetli Vehbi Koç’un emaneti büyüme ve globalleşme sürecinde ilerlemesini sürdürecektir. 

Bu vesileyle burada da, konuşmalarımızda hep vurguladığımız girişimci babalara yönelik tavsiyelerimizin bazılarını yineleyelim:

- Çocuklarınıza güvenin, hata yapmalarına izin verin.

- Çocuğunuzu size benzeyen biri olarak değil, kendinizi gelecekteki büyük bir iş adamının babası gibi görün. 

- Akşam sofralarında mümkün olduğunca beraber olun. Aile içi sohbetlerde, özellikle de çocuklarınızın yanında işinizden şikayet etmeyin. Tersine onlara işle ilgili yüreklendirici ve teşvik edici şeyler anlatın.

- İşinizle ilgili olumlu gelişmeleri çocuklarınızla paylaşın. Çocuklar işinizi zevkli ve onurlu bir meşgale olarak algılamalıdır. 

Bugünkü yazımızı, rahmetli Vehbi Koç’un bir gazete haberini kesip torunlarına yazdığı bir mektupla sonlandıralım. Mektupta gönderilen gazete haberi üniversite sınavını kazanan bir gençle ilgili. Mektubunda, “Sizlerin de bu şekilde gazeteye geçmenizi ne kadar isterim” diyor ve devam ediyor: “Bir baba oğluna bir apartman bırakacağı yerde onu en iyi şekilde yetiştirebilirse bu üç apartmanın yerine geçer.” 

Toplumumuzun müteveffa torununa gösterdiği sevgi ve takdir duygularını gördükten sonra rahmetli Vehbi Koç’un torunlarına üç değil yüzlerce apartman bıraktığından, hatta apartmanlarla ölçülemeyecek değerler bıraktığından emin olarak ruhunun şad olduğuna inanıyoruz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017