'Bulut'tan korkan tüm Türk şirketler yok olacak'

Teknolojik dönüşüme öncülük etme vizyonu ile IBM Türkiye’yi yenileyen Genel Müdür Isabel Gomes Cagigas, “Teknolojik devrimi ıskalayan her şirket yok olacak” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ozlem_ermis_beyhan-022.jpg

Isabel Gomez Cagigas son 2 yıldır IBM Türkiye’nin genel müdürü. Şirkette önemli bir dönüşüme liderlik ediyor. Bu değişimin nihai hedefi Türkiye’nin teknolojik dönüşümüne öncülük etmek. “Çünkü” diyor Cagigas, “Hangi sektörden olursa olsun, teknolojik dönüşümü gerçekleştirmeyen hiçbir şirketin ayakta kalmasına imkan yok. Hiçbir ülke ekonomisi, teknolojik devrimi gerçekleştirmeden rekabetçi olamaz.” 

IBM Türkiye Genel Müdürü, şirketi ve kendisi için, merkezine Türkiye ekonomisini aldığı bir vizyon belirlemiş. “Sektörün en büyüğü olarak teknolojik dönüşümü biz ateşleyemezsek bunu kimse yapamaz. Büyük bir sorumluluk bu, onun için şirketimizi A’dan Z’ye değiştirdik. Araştırma yapan, üniversiteler ve kamu kurumları ile işbirlikleri başlatan, Türkiye’nin dört bir yanına uzanan bir şirkete dönüştük” diye özetliyor bu vizyonu Cagigas. 

Teknoloji kullanımında geriyiz... 

“Türkiye, teknolojilerin kullanımındaki seviye açısından geri kalmış bir ülke” ifadesini kullanıyor Cagigas. GMSH’nin yüzde 1’ini teknolojiye harcıyoruz evet, ama bunun büyük bölümü donanım yani cihaz... Oysa bir ülkenin teknolojik bir ilerleme içinde olduğunu söyleyebilmek için, bu alandaki harcamaların önemli bölümünün yazılım ve hizmetler alanında olması gerekiyor. Cagigas, “Türkiye’de sektör işte bu nedenle bir dönüşüme ihtiyaç duyuyor” diyor. Türkiye’nin geçen yıl IT pazarında iyi bir büyüme yakaladığını düşünen Cagigas burada da rakamların gerisine bakarak uyarıyor: “Ancak sektör, finans ve telekom sektörü ağırlığında büyüyor. Biz diğer sektörlerin teknoloji kullanımını da artırmak istiyoruz.” 

IBM, son dönemdeki dönüşümünü işte bu eksene oturtmuş: Teknolojiyi tüm Türkiye’ye ve tüm sektörlere yaymak. Müşteri portföylerinde önemli bir değişim olduğunu, hizmet verdikleri sektörlerin çok çeşitlendiğini anlatıyor Cagigas. “Hedeflerimizin ötesine geçtik. Ülkenin teknolojik dönüşümünün yanı sıra bu yıl dijital sektörün transformasyonunu da hedefliyoruz. Bulut, analitik, veri güvenliği... Bunlar merkeze aldığımız konular” ifadesini kullanıyor. IBM Türkiye Genel Müdürü, teknolojinin şirketleri daha rekabetçi ve daha verimli hale getirdiğinin altını çizerek, “Türkiye ekonomisi olarak dünya ile rekabet etmek istiyorsak, teknolojinin başrolde olduğu bu dünyaya ayak uydurmak zorundayız” diyor. 

Kamu ile çok yakın çalışıyoruz 

Türkiye’de büyük şirketler değil belki ama orta ölçekli şirketlerin bulut teknolojisinden uzak durduğunu biliyoruz. Isabel Gomez Cagigas, “Bu teknolojilerden yararlanmazsanız ayakta kalamazsınız” ifadesini kullanıyor. “Bulutun avantajlarından yararlanmak durumundasınız. Herkes cep telefonu kullanırken mobil teknolojiden uzak duramazsınız. Bunları yaparken sisteminizin güvenlik önlemlerini de almak zorundasınız. Türkiye açısından bakıldığında bu teknolojilerin uzağındayız ama gitmemiz gereken nokta bu. 'Bulut'tan korkup teknoloji devrimini ıskalayan tüm Türk şirketler yok olacak Teknolojik devrimi gerçekleştirmeden ekonomisini büyüten, rekabetçi olabilen hiçbir ülke yok.” 

IBM’in hükümet ile çok yakın bir çalışma içinde olduğunu anlatıyor Cagigas. Bu işbirliğinin konusu yeni işbirliği alanları geliştirmek. Örneğin araştırma... IBM Genel Müdürü yaptıkları çalışmaları, “Araştırma, Ar-Ge merkezleri açmak değildir. Araştırma belirli bir amaca hizmet eden, ticari olsun ya da olmasın işe yarayan bir şey geliştirmektir. İster ürün olsun, ister bir hizmet olsun. Bu bir metodoloji ve bu metodolojiyi öğrenmek durumundasınız. IBM olarak dünyanın patent lideriyiz. Nasıl araştırma yapılır, bu metodolojiyi biliyoruz ve bunu paylaşmak istiyoruz. Biz şimdi Türkiye’de Aselsan ile lityum pil ve güneş enerjisi alanında araştırma yapmak için bir işbirliği oluşturduk. Türk mühendislerle yeni teknolojiler geliştirmek için birlikte çalışıyoruz, metodolojimizi paylaşıyoruz” diye anlatıyor. Yeni işbirlikleri söz konusu mu? “Evet, kamunun başka kanalları, başka şirketler ve üniversitelerle birçok yeni işbirliğinin geldiğini göreceksiniz” diye yanıtlıyor Cagigas ancak yeni projeler netleşmeden ayrıntı veremeyeceğini söylüyor. 

Artık kimse tekerleği icat edemez 

Dijital çağın en önemli özelliği ‘işbirlikleri ve ortaklıklar’... IBM bunu şirket kültürü olarak benimsemiş. Dev şirket, mobil teknolojilerde Apple, bulut’ta SAP ve Microsoft, sosyal medyada Twitter ile işbirliklerini açıkladı. IBM Türkiye Genel Müdürü, “Artık kimse tekerleği icat edemez, işbirliği yapmak zorundasınız. Rekabet edemezsiniz artık, ortaklıklar yapıp birlikte gelişmek durumundasınız” diyor. 

Hangi ülkedeki şirkete giderseniz gidin, hangi hükümete bakarsanız bakın hepsinde dijital dönüşümün hızla ilerlediğini anlatan IBM Türkiye Genel Müdürü, yeni dijital çağa uyamayan şirketlerin ayakta kalamayacağının tekrar altını çiziyor. 

Peki Türk şirketlerin bu yolda en önemli sınavı ne olacak? “Cesaret” diyor Cagigas ve devam ediyor: “Gelişmeleri takip etmeliler ve öğrenmeliler. Öğrendiklerinde de eğer cesaretleri de varsa zaten bu teknolojileri kullanmak için can atacaklar. Bir zamanlar otomobillerin kullanılmayacağı sanılıyordu. Ama bugün gelinen noktaya bakın. Dijital çağa direnemezsiniz.” 

Bu süreçte Türkiye’de yerel sistem entegratörü şirket sayısının azlığını önemli bir sorun olarak gören IBM Türkiye Genel Müdürü, bunun teknolojik dönüşünün önündeki engellerden biri olduğunu söylüyor. Cagigas, sağlık sektöründen eğitime kadar her alanda analitik, mobil ve bulut teknolojilerinin kullanılacağını anlatıyor.

KOBİ'ler için 5 şehirde ofis kurdu

Cagigas, IBM Türkiye’nin İstanbul’un ötesine geçip Bursa, Gaziantep, İzmir, Adana, Ankara’da ofisler kurduğunu belirtiyor. “Sadece İstanbul’da kalırsanız Türkiye’nin dönüşümünü gerçekleştiremezsiniz” diyen IBM Genel Müdürü, Gaziantepli denim devi İsko ile tanıştığını ve bu şirketten çok etkilendiğini anlatıyor ve devam ediyor: “Onlarla müthiş projeler geliştiriyoruz. İşlerinde analitiği kullanıyorlar. Bu ülkede inanılmaz başarı öyküleri var ama onlara ulaşmak durumundasınız ve onlar da açık olmalı.”

İstanbul'da kaybolmayı seviyorum

Bu şehri ve insanlarını seviyorum. Bu şehirde yürüyüp kaybolmayı, bir köşe başında yepyeni bir şeyi keşfetmeyi seviyorum. Türkiye’nin her bölgesini görmek isterim.

Bu bir tsunami gibi, Türkiye'de bulut kullanan şirket sayısı 1 yılda 2 kat arttı

“Teknolojinin paradigması bu. Sizi korkutur ve korkmamak için teknolojiyi bilmek zorundasınız. Akıllı cep telefonu olan herkes zaten bulut teknolojisini kullanıyor. Bulut teknolojisi kullanan müşterilerimiz Türkiye’de geçen yıl iki kattan fazla arttı. Bu bir tsunami gibi, kaçamazsınız. Birçok insan bulut’un bir altyapı almak anlamına geldiğini sanıyor, halbuki bulut’un kendisi bir altyapı. Bulut sizi çok daha esnek yapar. Eskiden bilgisayarlar almak zorundaydınız, onları çalıştıracak IT personeli istihdam etmeliydiniz. Aldıklarınız işinize yaramazsa onlardan kurtulamıyordunuz da, çünkü çok fazla para ödemiş oluyordunuz. Bulut teknolojisinde ise bir çözüm seçiyorsunuz, işinize yaramadı mı, değiştirin. Çok fazla harcamadan çok büyük bir esneklik elde ediyorsunuz. Her şeyi dizayn edip, inşa etme ve yönetme için yeterli vaktiniz yok artık. Bulut’tan korkuyorsanız bunu anlayamadınız demektir. Bulut sizin daha hızlı değişmenize imkan verir. İşinizi kolaylaştırır. Şirketler için bulut baştan sona güvenilirdir. Lufthansa, İkea, Citibank için bulut güvenliyse Bursa ve Gaziantep’teki şirketler için de güvenlidir. Kimse sizin verilerinize ulaşamaz ama siz onları istediğiniz gibi yönetebilirsiniz. Orta ölçekli şirketler de buluta geçecek, er ya da geç, mecburlar...”

Hükumet ulusal teknoloji ajandası üzerinde çalışıyor

IBM Türkiye Genel Müdürü’ne “Türkiye’nin teknolojik devrimi ıskalamaması için yapması gerekenler ne?” diye soruyoruz. Yanıtlıyor: “Öncelikle IT konusunda bir ulusal ajandaya ihtiyaç var. Bu ajandanın oluşturulması için hükümetle birlikte çalışıyoruz. Üniversitelerin yeni teknolojiler konusunda ders programlarını yenilemesi gerekiyor. Bu konuda Sabancı Üniversitesi gibi bir dizi üniversite ile birlikte çalışıyoruz. Hükümet, üniversiteler ve şirketler. Bu üç ayak birlikte çalışırsa bir ekosistem oluşur ve yeni teknolojiler bu topraklardan çıkabilir.”

"Dur şimdi yola çıkma, trafik var"

“Verileri işleyip analiz yapan aplikasyonların dünyasına girdik. Örneğin her birimizin akıllı telefonu var artık. Trafik bilgilerini toplayıp, ‘Dur, şimdi yola çıkma, yarım saat sonra trafik açılacak’ diyecek bir yazılım, ya da ‘Şu sokakta boş park yeri var’ diyen bir aplikasyon... Proaktif yazılımlar çağına girdik. Türkiye’de yazılım sektörü hızla gelişiyor ama yeterli noktada değil. iPad oyun oynamak ya da sohbet etmek için değil, iş hayatını kolaylaştırmak için üretilmiş bir ürün. Buna uygun aplikasyonların geliştirilmesi gerek. Potansiyelini tam olarak kullanmıyoruz.”