Dördüncü nesil teşvik düzenlemesi

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

Geçen hafta  yeni bir  teşvik sistemi açıklandı. 1998 yılından buyana uygulamaya konulan dördüncü teşvik paketi bu. 1998 yılından bu yana teşvik anlayışı ve uygulamasının mesafe aldığı,  gelişip serpildiği söylenebilir. Bu aynen nesiller arasındaki gelişmeye benziyor.  Son düzenlemeye dördüncü nesil dememin nedeni bu.

Dördüncü nesil teşvik düzenlemesinin öncekilere benzediği noktalar var. Ama yeni düzenleme ciddi farklılıklarda içeriyor. Dört neslin ortak benzerliği temel teşvik kaygısının ana odağı. Bölgeler arası gelişmiş farklarının azaltılması olarak tanımlanabilir bu odak. Bölgeler ve iller bu kritere göre ayrıştırılıyor ve geri kalmış olanlarda üretim ve yatırımı özendirecek önlemler geliştiriliyor. Türkiye'de teşvik pratiğinin özü bu.

                                          *                           *                           *

Ana hatlarıyla bu özün  dördüncü nesil teşvik düzenlemesinde de korunduğu söylenebilir.  Ama dördüncü neslin öncekilerden farkı da yine bu noktada  başlıyor. İlk üç örnekte gelişme farklılıklarının belirlenmesi ve buna göre bölgeler ve illerin sıralanması  biraz  kaba ölçülerle yapılmış gibi bir izlenim vardı. Uygulamada epey sıkıntı yarattı bu.  Bu defa bölge sayısı arttırılıp altıya çıkartılırken gelişme farklılıkları daha dikkatli, özenli ve net biçimde belirlenmiş gibi görünüyor. Teşvik düzenlemesinin nesiller arasında gelişip, serpilmesinin önemli bir örneği bu.
Dördüncü neslin bir başka önemli farkı da teşvike konu olacak birimin bölge- kent ölçeğinin de altına indirilip, sektör-firma-proje bazlı teşviklerin daha net biçimde tanımlanmış olması. Aslında teşvik düzenlemesinin, doğası gereği,  mikroekonomik  bir olgu olduğunun gecikmiş bir kabulü anlamına geliyor bu. Zira teşvik mekanizması yeteri ölçüde mikroekonomik işleyişle donatılmadığı takdirde bundan gelişmişlik farklarını azaltmak falan gibi makroekonomik sonuçlar beklemek hayalperestlik oluyor. Dördüncü nesil kısmen bu gerçeği kabullenmiş gibi görünüyor.
Dördüncü nesilde görece daha mikro ölçeğe inmek kaygının en somut örneği temel teşvik kategorilerine bir yenisinin eklenmesi olmuş. Önceki uygulamada teşvik mekanizması  genel teşvik uygulamaları, bölgesel teşvik uygulamaları ve büyük ölçekli yatırımların teşviki gibi üç ana kategoride  tasarlanmış. Şimdi bunlara "stratejik yatırımların teşviki" adı altında yeni bir kategori daha ilave edilmiş. Böylece, dördüncü adımda, Türkiye'deki uygulama olması gereken teşvik karakterine biraz daha yaklaştırılmış.

Bölgesel farklılıkların dışında, yatırım bazında yeni bir teşvik alanının tanımlanmış olmasının  dördüncü nesil teşvik düzenlemesine önemli yenilikler  getirdiği söylenebilir. Bunlardan birisi stratejik yatırım ayrımı çerçevesinde teşvik sisteminin amaçlarının çeşitlendirilmiş olmasıdır. İthal bağımlılığının azaltılması ve rekabet gücünün arttırılması amacıyla yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli yatırımların teşvikinin öngörülmüş olması bu çeşitlendirmenin ana eksenini oluşturuyor.  

Stratejik yatırım ayrımı aracılığı ile dördüncü neslin getirdiği bir başka yenilik teşvik paketinde yer alan aletlere yenilerinin eklenmesidir. Büyük montanlı bina inşaat harcamalarına KDV iadesi, altıncı bölgede gelir vergisi stopajı desteği gibi yeni teşvik araçları bu bağlamda çeşitlendirmenin örnekleri olarak kabul edilebilir.

                                               *                       *                       *    

Dördüncü nesil teşvik düzenlemesinin açıkça ifade edilmiş amaçlarının yanı sıra örtük amaçlarının da olduğunu düşünüyorum. Bunların en önemlisi  stratejik yatırımların teşviki bağlamında "cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek ara malları ve ürünlerin üretimine yönelik yatırımların teşvik edilmesi"dir.  Bu açıklamanın altı kazındığında teşvik sistemi aracılığı ile ithalatın yerli üretimle ikame edilmesinin amaçlandığı görülmektedir. Yani, dördüncü nesil teşvik düzenlemesi örtük olarak ithal ikamesini amaçlamaktadır.

Cumhuriyet tarihimizin önemli bir bölümü cari açığın azaltılması amacıyla ithalata müdahale edilmesi ve  buradan yansıyan "dolaylı ithal ikamesi" ile geçmiştir. Yani bizim ithal ikamesi deneyimimiz oldukça zengindir. Dolaylı ikame sürecinde  yerli üretim bazının verimlilik kaygısından ve rekabetten koptuğunu,  bunun ihracatı olumsuz yönde etkilediğini ve sonuçta azalması öngörülen cari açığın büyüdüğünü en iyi biz biliriz. Bu deney bize eğer yapılacaksa ithal ikamesinin doğrudan, net araçlarla ve bir takvime bağlı olarak uygulanan bir program çerçevesinde yapılmasının doğru olacağını öğretmiş olması gerekir.

Dördüncü nesil teşvik düzenlemesinin çürük halkasının örtük ithal ikamesi hevesi olduğunu düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018