Yelken tutkusu, kültür-sanat-gastronomi ile birleşince…

Bir festival havasında gerçekleştirilen 28. The Bodrum Cup'ta tekneler barışa, dostluğa yelken açarken karada onların dönüşünü bekleyenler fotoğraf seminerlerine, söyleşilere, resim sergilerine, yemek yarışmasına ve konserlere katılma fırsatı buldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İtiraf etmeliyim ki benim için Bodrum sevdası, Selim İleri'nin "Her Gece Bodrum" kitabı ile başlamış, Bardakçı koyundaki Salmakis Çeşmesi'nden içtikten sonra efsanedekinden farklı olarak hem Bodrum'a, hem Bodrum'da birine, hem de kendimize âşık olarak sürmüştü!.. Yâni bir talih miydi bilemiyorum, üç sonuç da gelip bizi bulmuştu!

Sanıyorum 1976 yılıydı, Bilgi Yayınevi'nden çıkmıştı Selim İleri'nin kitabı. Hemen alıp yutarcasına okumuştum… 1977'de ise Dünya Gazetesi'nde (işadamı İhsan Altınel'in sahibi olduğu, Mete Akyol'un yönettiği Dünya) ona sanat sayfasında yardım etmeye başlayınca, o günden bugüne süren uzun soluklu bir dostluğa adım atmıştık.

Bodrum'u Selim İleri ile keşfetmek

Birkaç sene sonra ilk Bodrum seyahatine çıkmış, elimde roman, yeniden okuya okuya, altını çize çize dolaşmıştım. Bazı satırları bugün de anımsıyorum:

"İri boruçiçekleri bir fonoğrafı andırırcasına açıyorlardı pansiyon kapılarında, evlerin bahçelerinden yollara taşarak. İş sahipleri bu durgunluğu, hâlâ (bu ayda, bu mevsimde, sıcak ortasında) ıssız kalmış kasabayı sevmiyorlardı; yoksa yaz böyle mi geçecekti… Deniz güzeldi; güneş, büyük kentlerden gelenlerin alışık olmadığı kadar erden ve dokunulmamıştı. (…)

Erden ve dokunulmamış güneşin altındaki kasaba, 40 sene içinde kalabalıklaştıkça ben, onu hayalimdeki ıssız haliyle koruyabilmek için (miydi acaba?) 80'lerin ikinci yarısından itibaren daha az gider olmuş; son senelerde yarımadada olsam bile, merkeze inmemeyi tercih etmiştim…

Kitaptan bir cümle daha var aklımda yalnızlığı pek bir benimsemeyip tercih ettiğimiz o yıllardan kalan:

"Guletleri var onların, gemileri, yelkenli gemiler, düşlerimde görürdüm kalyonları diyor Murat, benim hiçbir şeyim yok, yalnızlıktan başka hiçbir şeyim."

Pek beğenip altını çizmiştim mendirekten denize girdiğimiz, yalnızlığımızı karaya bağlanmış teknelerle paylaşmaya çalıştığımız; Özdemir Asaf'ın "yalnızlık paylaşılmaz"ından ilham almayı da ihmal etmediğimiz o Bodrum yıllarında...

Bir kez daha tekneler arasında

Seneler seneler geçti… İşte yine Bodrum'da, yine guletler, tırhandiller, katamaranlar arasındayım… Yalnız olmadığım için mutluyum… Teknelerin direkleri arasından batan güneşin kızıllığının keyfini çıkarmaya çalışıyorum…

Geliş nedenim, The Bodrum Cup kapsamında gerçekleştirilecek olan "Mavi Yolculuk Mutfağı" yemek yarışmasının jüri üyeleri arasında bulunmam. Finale kalan beş teknenin mutfağında hazırlanan ahtapot yemeklerini tadacağız sevgili Ali Esad Göksel ve Maximilian J. W. Thomae ile birlikte…

Bu sene bir festival havasında gerçekleştirilen 28. The Bodrum Cup'ta tekneler barışa, dostluğa yelken açarken karada onların dönüşünü bekleyenler fotoğraf seminerleri ve atölyelerine, söyleşilere, resim sergilerine, konserlere katılma fırsatı bulmuş.

17 – 22 Ekim tarihleri arasında Era Bodrum Yelken Kulübü çatısı altında 28. kez düzenlenen The Bodrum Cup Uluslararası Deniz Festivali ve Regatta, charter teknelerinin yolcusuyla birlikte katılabildiği bir organizasyon. Bu nedenle bu yılki yarışlarda 125 yat, bin 500 deniz sevdalısı ile Ege'nin maviliklerini paylaşmış.

Bir festival, bir şenlik…

Sadece denizde düzenlenen bir yarışın daha ötesinde, bir festival havasında geçmesi için fotoğraf çekme teknikleri, kızılötesi fotoğrafçılık, yelken sporu çekim teknikleri gibi konularda seminerler, bir de fotoğraf yarışması düzenlenmiş…

"The Bodrum Cup, denize sevdadır, denize saygıdır. The Bodrum Cup, denizciliğin de denizcinin de ruhunu onurlandırmaktır. Bunu yapmanın sanattan güzel yolu var mıdır?" demişler ve bir de karma resim sergisi gerçekleştirmişler hem de tekne içinde bu sene… Gemi, 17 ve 22 Ekim arasında, her gün 19.00 -22.00 arasında farklı bir limana demirlemiş…

Gülümser İşçelebi Fotoğraf Sergisi, Mavi Sürgün Halikarnas Balıkçısı Gösteri ve Söyleşisi, Mehmet Erdem, Fatma Turgut, Sertab Erener konserleri de bu seneki etkinlikler arasında yer almış…

Cup'un kurucusu Erman Bey

The Bodrum Cup'un kurucusu Erman Aras… Erman Bey, Era Bodrum Yelken Kulübü'nün sahibi. Bugün, Bodrum mandalinasını yaşatmak, kentin betonlaşmasına engel olmak, ağaçlarını korumak en önemli uğraşları arasında. Bodrum Yadigârı markası ile organik koşulları koruyarak mandalina reçeli, mandalina marmelâdı, kurutulmuş mandalina reçeli üretiyor. Mandalina ağaçları ile dolu bir Bodrum için hayalleri var, etkinliğimiz öncesinde ve sonrasında uzun uzun konuşuyoruz.
Babası Ömer Aras'ı yakınlarda kaybetmiş. Ömer Bey, Bodrum'a ve turizme katkı veren ilçenin önemli isimleri arasında. Kendi eli ile diktiği 4 bin mandalina fidanı ile Bodrum yarımadasının en büyük üreticisi olmuş. Yaşam öyküsünü anlattığı "Bodrumlu Çiftçi Diplomat" isimli bir kitabı var. Erman Bey'in hayallerini, Ömer Bey'i önümüzdeki haftalarda bu köşede sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dünyadaki benzerleri gibi…

Erman Bey'le sohbetimizde beni sevindiren şeylerden birisi, yarışmanın yalnızca denizde olmayacağının, benzeri etkinlikleri düzenleyen şehirleri dünya markası yapan diğer unsurların da farkında olması. Bu sene çeşitli kültürel, sanatsal, gastronomik etkinliklerle bunun ilk temellerini atmışlar. Önümüzdeki yıllarda farklı çalışmalarla desteklemeyi ve Bodrum'a sırf bu yarışma ve etkinlikler için gelen bir kitle, yaratmayı hedefliyorlar. Bugün de, örneğin İngiltere'den yalnızca her yıl sırf bu yarışma için gelen futbol takımı Arsenal'ın eski başkan yardımcısı David Dein gibi gibi isimler bulunuyor…

Başkan Süleyman Bey anlatıyor:

Erman Bey, Organizasyon Komitesi Başkanlığı'nı Süleyman Uysal'a devretmiş. Şu anda Onursal Başkan olarak görev yapıyor. Süleyman Bey de Yunanistan'ın Leros Adası'na uluslararası bir etabı da olan böyle geniş bir organizasyonun hakkını vermek için, elinden geleni yapıyor. Çalışmalarını şöyle anlatıyor:

"Başta Organizasyon komitesine katılan 30 genç arkadaşım ve bu ekibe destek olan yaklaşık 200 kişi hazırlık ve yarış süresince yüreklerini ve zamanlarını bu organizasyona adadılar. Geçen yıl bu görevi Erman Aras'tan devraldık, öncelikle kendisine bize duyduğu güven ve bu güne kadarki bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi için teşekkür etmek istiyorum. Bu güçlü organizasyonda görev alan başta Yarış Komitesi Başkanı Uğur Ayaz olmak üzere tüm arkadaşlarımı gönülden tebrik ediyorum. Daha önce de söylediğimiz gibi biz Bodrum'u seven gençler olarak The Bodrum Cup'ın Bodrum'un tanıtımında, kış turizmi çalışmalarında ve Mavi Yolculuk'un dünyaya tanıtılmasında en önemli organizasyon olması için durmadan çalışıyor olacağız.

En büyük umudumuz güzel denizlerimizin masum çocukların ölümleri ile değil yelkenlerimizin fotoğrafları ile anılıyor olduğu günlere geri dönmek olacak. Dünyada barışa ve huzura en çok ihtiyacımız olan şu günlerde komşumuz Leros'ta, bizleri misafir eden ve evimizde hissetmemizi sağlayan Leroslu dostlarımıza ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Denizlerimizde kimsenin umutlarını kaybetmediği günleri hep birlikte inşa etmeliyiz. Bizler büyük bir aileyiz. Biz gençleri yalnız bırakmayan denizci dostlarımızla bunu başarabiliriz."

Yemek yarışması sonuçları

Son etap öncesindeki akşam gerçekleştirilen "Mavi Yolculuk Mutfağı" yemek yarışmasına, daha önce yaptıkları levrek yemekleri ile finale kalan beş teknenin aşçıları, bu kez ahtapotlu lezzetler ile katıldı.

Birincilik, 8.5 metrelik Alice isimli teknenin dapdaracık mutfağında hem yerel, hem yaratıcı bir iş çıkaran şefin oldu. İkincilik kadınlardan oluşan ahtapot yahni yemeği ile Swan ekibine, üçüncülük ise ahtapot carpaccio yapan Gora'cılara gitti.

Gecenin geç saatlerinde döndüğümüz İsis Hotel, adını taşıdığı Mısır tanrıçasına layık bir biçimde - "ölü sezon"a rağmen - bizleri ve yabancı konuklarını en iyi şekilde ağırlama gayreti içindeydi, başarılı da oldu…

Tekne yarışmaları galibi Alondra…

Ben, yarışmanın ertesi gün, finali izleyemeden döndüm. Gelen bilgilere göre The Bodrum Cup Uluslararası Deniz Festivali ve Regatta'da bu sene kupa ve regetta bayrağı, yarışmayı üç kez kazanan Alondra teknesi ekibinin olmuş. Gulet genel klasmanında ve Gulet A kategorisinde 'Grandi' teknesi ve ekibi; Gulet B kategorisinde 'Vals' teknesi ve ekibi; Gulet C kategorisinde 'Elele II' teknesi ve ekibi; Mozaik kategorisinde 'Extasea' teknesi ve ekibi; Standart Yelken kategorisinde 'Scorpio Star' ve ekibi birinciliği elde etmiş.

Tırhandil genel klasmanında ve Tırhandil A kategorisinde 'Cocotte' teknesi ve ekibi; Tırhandil B kategorisinde ise 'Gelen Dost' teknesi ve ekibi ilk sırada yer almış.
Cruiser genel kategoride 'Uzma III' teknesi birinci olurken, Cruiser A kategorisinde 'Sunshine' teknesi ve ekibi; Cruiser B kategorisinde 'Shiraz Banou' teknesi ve ekibi; Cruiser C kategorisinde 'Blue Zen' teknesi ve ekibi birinci olmuş.

Seneye bu yarışmada yeniden "yelkenler vira!" diyene kadar vedalaşmışlar. Biz, Erman Bey'le Bodrum ve mandalina kültürünü konuşmak üzere daha önce yeniden buluşacağız.