Kurs, üniversite sınavı, mezuniyet telaşı ve KPSS: Sonuç, işsizlik

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İşsizlik herkes için kötüdür de, kendisinden çok şey beklenenler için daha da kötüdür. Geçindirmesi gereken bir ailesi olanlar için örneğin... Ya da, dar gelirli ailesinin onca yıl emek verip zar zor okuttuğu üniversiteyi bitirmiş gençler için örneğin... Bu durumdakiler açısından işsizliğin anlamı daha da fazladır. 

TÜİK'in önceki gün açıkladığı ocak ayına ilişkin istihdam verilerinin detayına inmek istedik bugün. Üniversite mezunlarındaki işgücünü, işsizliği ve işsizlik oranını çıkardık; yaş gruplarına ve cinsiyete göre. Tablo sevimsiz, tablo aslında Türkiye'nin yıllardır nasıl boşa kürek çektiğinin somut göstergesi gibi.

TÜİK verilerine göre, ocak ayı itibariyle tam 685 bin üniversite mezunu işsiz. Bu 685 bin kişinin 296 bini erkek, 389 bini kadın. Üniversite mezunlarındaki işsizlik oranı da erkeklerde yüzde 8, kadınlarda yüzde 16.3.

İşsiz sayısının ve işsizlik oranının zirve yaptığı yaş grubu 15-24 ve 25-34 arası. Her ne kadar ilk grupta yaş 15'ten başlatılmışsa da, 15-19 yaş aralığında üniversite mezunu ve işsiz hemen hemen hiç yok. Hem zaten bu yaş aralığında daha çok iki yıllık okul mezunları bulunuyor. Dolayısıyla 15-24 yaş grubunda görünenleri ağırlıklı olarak 20-24 olarak düşünmekte yarar var.

Yeni mezunların üçte biri işsiz

Yaşı 15-24, yukarıda izah ettiğimiz nedenle aslında 20-24 arasında olan 218 bin işsiz var. Bu işsizlerin 75 bini erkek, 143 bini kadın. Ve bu yaş grubundaki işsizlik oranları dramatik bir düzeye işaret ediyor.
İşsizlik oranı 20-24 yaş grubundaki erkeklerde yüzde 21.3, kadınlarda tam yüzde 34.6 düzeyinde. Toplamdaki oran ise yüzde 28.5 ile neredeyse üçte bire yaklaşıyor.

Bu yaş grubundaki üniversitelilerin henüz yeni mezun olduğu ve iş bulma konusunda yeterli zamanlarının bulunmadığı görüşü dile getirilebilir. Bu görüşte haklılık payı elbette var. Ama yine de, en azından yeni mezunların iş bulma konusundaki zorluklarının görülebilmesi açısından bu veriler ve ortaya çıkan işsizlik oranının büyüklüğü dikkat çekici.

20-24 yaş grubunda üniversite mezunu ve işgücü piyasasına girmiş, yani çalışmak isteyen 765 bin kişi var. Ama bunların 547 bini iş bulabilmiş, 218 bini ise işsiz geziyor. 
Kadınlar işgücü piyasasına girmiyor

Türkiye'de kadınların işgücü piyasasına girme oranı düşük; bu yıllardır böyle. Üniversite mezunu kadınlarda da yıllar geçtikte işgücü piyasasına girişin geriliyor olması dikkat çekiyor.

Örneğin 15-24 yaş arasında 352 bin erkeğe karşılık 413 bin kadın işgücü piyasasında. Yani kadınların sayısı erkeklerden fazla. Bunda, o yaş grubundaki erkeklerin askerlik nedeniyle işgücü piyasasına daha az giriyor olmaları da bir etken.

25-34 yaş grubunda sayılar yer değiştiriyor. Bu yaş grubunda erkeklerdeki işgücü 1.6 milyon, kadınlarda ise 1.2 milyon. 

35-54 yaş grubuna geliyoruz; erkeklerdeki işgücü neredeyse aynı, 1.5 milyon. Ama kadınlardaki işgücü hızla gerilemiş ve 707 bine inmiş durumda.

55 yaş üstüne gelindiğinde ise makas iyice açılıyor. Yaşı 55'in üstünde olan 225 bin üniversite mezunu erkek işgücü piyasasında, aynı yaş grubunda olan ve çalışmak isteyen kadın sayısı ise yalnızca 44 bin.

Bu tablo daha da bozulacak

Türkiye, şunun şurasında yaklaşık bir buçuk ay sonra ya mevcut yöneticilerine "Sizden memnunuz, devam edin" diyecek; ya da, "Siz biraz dinlenin, başkaları yönetsin bizi" görüşünü dile getirecek. Acaba bu tercih neye göre yapılacak, neler göz önünde bulundurulacak.

Hangi parti, örneğin işsizlik konusunda dişe dokunur bir şey söylüyor? Örneğin AKP başkanlık sistemini çok istiyormuş görünüyor ya, bu sisteme geçilebildiği takdirde, 685 bin üniversiteli işsize iş kapısı mı açılacak? 
Ya da diğer partiler... Onlar bu konuda ne söylüyorlar ki...

Yıllar yıllar önce, 12 Eylül darbesinden sonraki ilk genel seçimde Turgut Özal ile Necdet Calp arasında köprü ve otoyol gelirleri için "Satarım-sattırmam" tartışması yaşanmıştı. Türkiye, bırakınız bazı varlıkların gelirlerini satmayı, daha sonra neler neler sattı ve satacak bir şey kalmadı ya, o da başka... 
Şimdi de bir taraf "Başkanlık da başkanlık" diyor, diğer taraf "Olmaz da olmaz"... 

Hani bir taraf da dese ki, "Biz bu üniversiteli işsizliğine çare olarak şunu yapacağız, toplamda 3 milyonu aşan işsizler için şunu düşünüyoruz"... Ama ayakları havada vaatler olarak değil, inandırıcı ve altı doldurulmuş vaatler olarak... Bir de bunları duysak...
 

aktas-023.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar