Merkez'in 100 kişilik araştırma ordusu var!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası son dönemde klasik bir 'merkez bankası' anlayışının dışına çıktı. Daha farklı ve daha proaktif. Geleceği nasıl gördüğünü ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini daha çok anlatıyor. Bütün bu yansımanın arkasında ise bankanın

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

ANKARA - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası özellikle son dönemde farklı ve proaktif yaklaşımları ile hep bir adım daha önde olduğunu hissettirdi. Aslında sadece son dönemde değil kriz döneminde de çok proaktif bir Merkez Bankası gördük. Zaman zaman çok da eleştirildi. Üstelik bu eleştiriler uluslararası analistlerden geldi. Çünkü, TCMB'nin özellikle Kasım 2010'dan beri para politikası araçlarını devreye alma biçimi onu dünyanın diğer merkez bankalarından ayrıştırdı. Bu ayrışma önce çok göze battı ama ardından diğer gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının da TCMB'yi izlemesi, yorumları bir anda değiştirdi.

Bugün sadece Türkiye'de değil, dünyada TCMB'nin atacağı adımlar daha dikkatle izleniyor. Hangi durumda, hangi pozisyonu alacağı diğer merkez bankaları ve yatırım analistlerinin radarında. Bugün, Türkiye'yi ziyaret eden dünya finans piyasalarının temsilcilerinin ilk adresi de Merkez Bankası. Türkiye ekonomisini analiz etmeye çalışırken soluğu Merkez Bankası'nda alıyorlar. Daha doğrusu Merkez Bankası Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü'nde...

Merkez Bankası politikalarının son dönemde dünyanın saygısını kazandığı ortada. Peki, bunun sebepleri ne? Arka plandaki isimsiz kahramanlar kim? Dünyayı nasıl izliyor, piyasayı nasıl okuyorlar? Öyle ya... Her sabah ekonomi kanallarında, gazetelerde yorumcuların adeta gelenekselleştirdiği "Merkez Bankası'nın elindeki veri seti çok geniş ama..." diye başlayan ilk cümlelerinde bahsedilen geniş veri setini kim hazırlıyor? Kaç kişiler? Nereden gelmişler, nerede okumuşlar? Kaç veriyi izliyorlar? Ya da bir başka ifadeyle, onlar için bir gün, kaç saat? 

Aslında bütün bu soruların yanıtını alacağımız adres belli. Bizde o adrese gittik; kapıyı çaldık. Doğrusu büyük bir misafirperverlikle karşılandık. Merkez Bankası bütün bu politikaların şekillenmesinde büyük pay sahibi olan birimin kapılarını DÜNYA'ya açtı.

Eğitim düzeyi yüksek 

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü bugün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nu Türkiye ve dünya ekonomisindeki gelişmelere yönelik analizleriyle besleyen bir birim. Bölüm, Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Yörükoğlu'na bağlı. Bölümün başında ise Dr. Ali Hakan Kara var. Mehmet Yörükoğlu da, Hakan Kara da, aynen Merkez Bankası'nın yeni başkanı Erdem Başçı gibi mühendis kökenli. Kendi sözleri ile, "İktisada sonradan yönelmişler"... Mehmet Yörükoğlu, endüstri; Hakan Kara ise aynı Başkan Başçı gibi elektrik-elektronik mühendisliği kökenli. 

Bölümün Genel Müdür Yardımcıları ise Necati Tekatlı, Mustafa Kılıç ve Yusuf Soner Başkaya. Her biri önce Türkiye'nin lider üniversitelerden yüksek derece ile mezun olup, ABD'nin alanlarında en saygın üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora yapmış. Çok zamanınızı almadan sayalım;

Hakan Kara'nın doktorası New York Üniversitesi'nden...

Necati Tekatlı'nın Iowa Üniversitesi'nden...

Yusuf Soner Başkaya'nın doktorası Brown Üniversitesi'nden...

Ve Mustafa Kılıç'ın UCLA'dan.

Sadece onlar değil... Birimin diğer bir çok çalışanı da eğitim formasyonu bakımından benzer bir profile sahip.

Birimin bağlı olduğu TCMB Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Yörükoğlu'na gelince...

Rochester Üniversitesi'nden doktora derecesi alan Yörükoğlu University of Chicago,

University of Pennsylvania Wharton School gibi okullarda öğretim üyeliği de yapmış

bir isim.

Araştırma Genel Müdürlüğü, enflasyon hedeflemesi rejimine geçilirken, ekonominin dinamiklerinin iyi anlaşılması, para politikası ile diğer makro değişkenler arasındaki etkileşimin doğru analiz edilmesi amacıyla "Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü (APPGM)" adı altında yeniden yapılandırılmış ve bölümün yetki ve sorumlulukları artırılmış. Mevcut yapıda Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü, ekonomik gelişmeleri izliyor, para politikasının oluşturulmasına katkıda bulunan analiz ve değerlendirmeleri yapıyor. Tüm bunların yanında merkez bankacılığı, para politikası ve Türkiye ekonomisine yönelik akademik/yarı-akademik çalışmalar üretiyor. Merkez Bankası bünyesinde yayımlanan raporların önemli bir bölümü bu birimin katkısıyla hazırlanıyor. Örneğin, Merkez Bankasının temel iletişim araçları olan ve açıklandığı zaman ekonomistlerin en ince ayrıntısına kadar 'acaba Merkez Bankası ne demiş?' diye daha bir dikkatle baktıkları Enflasyon Raporu, Para Politikası Kurulu Toplantı Özetleri ve yıllık olarak hazırlanan Para ve Kur Politikasının Genel Çerçevesi gibi metinler APPGM çalışanlarının katkılarıyla hazırlanıyor.

Para Politikası kararları ve stratejisi nihai olarak Para Politikası Kurulu tarafından oluşturuluyor; ancak Kurul'un karar verirken dikkate aldığı bilgi seti ve değerlendirmelerin önemli bir bölümü APPGM tarafından üretiliyor. Yani Merkez Bankası politikalarının belirlenmesinde APPGM oldukça kritik bir rol oynuyor.

YIL                          Araştırma grubunun çalışan sayısı

2000                      46

2001                      52

2002                      52

2003                      56

2004                      55

2005                      81

2006                      86

2007                      88

2008                      84

2009                      95

2010                      96

2011                      101

Araştırmacılar nasıl seçiliyorlar?

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü'ne iki kanaldan girilebiliyor. Birinci kanal doğrudan lisans veya yüksek lisans mezunlarının alındığı standart "araştırmacı" sınavı. Dr. Ali Hakan Kara'nın verdiği bilgiye göre yeni mezun lisansını ve yüksek lisansını bitirmiş öğrencilere 3 aşamalı bir sınav yapılıyor. Bu sınav üç aşamadan oluşuyor. İlk aşamayı geçmek için KPSS, GRE, LES veya TOEFL gibi sınavlardan yabancı dil ve genel yetenek alanlarında belirli bir seviyenin üzerinde puan almak gerekiyor. İkinci aşama yazılı meslek sınavı. Bu sınav Türkiye'de alanında öncü akademisyenler tarafından hazırlanıyor. Üçüncü aşama ise mülakat.

Bütün bu aşamaları başarıyla geçen adaylar, araştırmacı olarak çalışmaya hak kazanıyor.   Kara, yıldan yıla değişmekle birlikte, her sene ortalama 3 araştırmacı aldıklarını ve hepsinin okullarından dereceyle mezun olduğunu hatta alınan birçok öğrencinin bölümlerinin birincisi olduğunu kaydederek "Alınan bu araştırmacıların bir kısmı, yaklaşık 4 yıl sonra, 'Merkez Bankacı' olduktan sonra yurtdışına doktora gönderiliyor" diyor. 1997 yılında başlayan bu uygulama sonucunda 24 Merkez Bankası çalışanı yurt dışında doktorasını yapıp bankaya geri dönmüş.

Çekirdekten yetişenler

Merkez Bankası'nın Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü'nde çalışan bir uzman grubu var ki... Onlar çok özel... Çünkü deyim yerindeyse onlar toplanan veriyi en iyi şekilde 'koklama' becerisine sahip. 'Doğma-büyüme Merkez Bankalı' Dr. Kara, tam bu noktada önemli bir işleyişin altını çiziyor: "Bünyemizde çalışan iktisatçıları doktoralı ve doktorasız olarak ayırmıyoruz" diyor Kara ve ekliyor:

"Çünkü bizce aslolan unvan değil alanında uzmanlık ve derinleşme derecesi. Bütün çalışanlarımızın alanlarındaki uzmanlıklarını derinleştirmeleri bekleniyor. Doktorası olmayan birçok araştırmacı kendi alanlarında Türkiye'nin en saygın uzmanı durumundalar. Bunların bir çoğu Bankamızın bugün geldiği noktada önemli bir paya sahip. Son yıllarda aldığımız isabetli kararları destekleyen temel unsur araştırmacılarımızın Türkiye ekonomisine özgü dinamiklere dair geliştirdikleri uzmanlık sayesinde mümkün oldu."

PPK'nın sekreteryasını da Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü yapıyor

Para Politikası Kurulu (Kurul) bundan 3 yıl önce tek günde toplanır ve kararını alırdı. Son 3 yıldan beri ise toplantı süresi 2 güne çıktı. İlk gün Kurulun daha sağlıklı kararlar alabilmesi için gerekli alt yapı hazırlanıyor. Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü çalışanları PPK üyelerine konjonktürel değerlendirmelerini ve diğer çalışmalarını sunuyorlar. Bu sunumlarda diğer genel müdürlüklerden de katılım oluyor. Son gelişmeler ışığında Merkez Bankası'nın aldığı kararları değiştirecek bir bilgi var mı yok mu diye bakılıyor. İşgücünden enflasyona, küresel piyasalardan dış ticarete, maliye politikasına kadar 7-8 alanda sunum yapılıyor. Gruplar her ay PPK'ya politika duruşunu belirleyebilecek gelişmeler hakkında bilgi veriyor. 3-4 saat süren sunumlar dinamik bir tartışma ortamı içinde geçiyor. Öğleden sonraki oturumda ise yine Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü başta olmak üzere Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü ve Piyasalar Genel Müdürlüğü sunumlarını yapıyorlar. PPK toplantısında sekreteryayı Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Para Politikası Destek Hizmetleri Müdürlüğü yürütüyor. Bu müdürlüğün başında ise eski bir döviz risk yönetim uzmanı olan İlknur Dumanlı var.

İkinci gün olan karar gününde öncelikle yukarıda adı geçen üç birimin genel müdürü Kurul'a önemli ve kritik buldukları hususları iletiyor. Daha sonra PPK üyeleri kapalı oturuma geçerek kendi görüş ve analizlerini sunuyor ve nihai kararlarını veriyor. Karar verildikten sonra hemen ardından Kurul Üyeleri Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürü ile birlikte piyasanın heyecanla beklediği bir sayfalık karar metninin son halini oluşturuyor ve metin oturumun sonunda saat 14.00'da TCMB İnternet sayfasında yayımlanıyor.

Hem bugünü hem de geleceği okuyorlar

Gelinen noktada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın hem günlük politikalar üretebilmesi hem de Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin gelişmiş ülkelere yakınsaması trendini iyi okuyabilmesi lazım. Yakınsama trendini iyi okuyabilmek için de para politikasının yanında daha geniş bir iktisadi bakış açısına ihtiyaç var.

Yörükoğlu, "Hem günlük politikalar üretme hem de daha geniş perspektifli bir bakış açısı ile çalışmalar yapma karışımına bizim gibi yükselen piyasa ekonomilerinin çok fazla ihtiyacı var. Çünkü gelişmiş ülkelerin aksine bizim gibi yükselen piyasa ekonomileri gün ve gün şokların yanında ve belki daha önemli olmak üzere, önceden okunabilen, okunabilir ve politikalara yedirilebilirse çok avantajlı çıkılabilecek bir yakınsama süreci içindeler. Fed ya da ECB'ye bakın. Onların ekonomileri zaten gelişmişlik açısından sınırda, önceden okunabilecek bir yakınsama trendleri olmadığı için gün ve gün konjonktürle uğraşan araştırmacı ve politika yapıcılarına daha çok ihtiyaçları var. Ama bizim planlayabileceğimiz, planlamamız gereken bir yakınsama sürecimiz var, nereye gittiğimiz belli, bunu değerlendirmemiz, analiz ve planlarımıza dahil etmemiz gerekir. Onlarda da, tabii ki futurist olarak nereye gideceklerini çalışan insanlar var ama onlar için gün ve gün şoklar çok daha önem arz ediyor. Olaylara gün ve gün bakan grup ağaçtan ormanı göremiyor, diğer grup ise ormanı görüyor ama ağaç konusunda fazla bilgi sahibi değil. Bizim ise yüzde 50 şokları iyi okumamız gerekiyorsa yüzde 50 de yakınsama trendini çok iyi okumamız lazım. Bizim daha geniş bir pencereden bakmamız lazım.  Dolayısıyla iki grubun da birbiri içine girmesi, beraber çalışması lazım. İkinci grup az olup birinci grup baskın olursa istifade edebileceğiniz önemli bir bakışı kaybetmiş olursunuz. Öte yandan ikinci grubun sayısını hızlı artırıp kendi içlerinde bir grup oluşturmaları, dolayısıyla birinci grupla ortak çalışma platformu yakalayamamaları da tehlikeli olur. Bu nedenle yavaş ve emin adımlarla gidiyoruz" ifadelerini kullandı.  Tam bu noktada Hakan Kara uygulanan stratejiyi şöyle tarif etti: "Bu iş hamura un eklemeye benziyor: Yoğururken unu azar azar koymalıyız ki kıvamı bozulmasın."  

Klasik merkez bankacılığı bakışı artık dar geliyor

Aslında Merkez Bankası iki farklı düşünce sistemine sahip araştırmacıları birlikte çalıştırıyor. Bu ihtiyaç ise dünya ekonomisinin yaşadığı değişimden kaynaklanıyor. Mehmet Yörükoğlu bu durumu şu sözlerle anlattıyor: "Son dönemde dünya ekonomisi çok değişti. Merkez bankacılığı da çok değişti. Reel sektör ve finans sektör iç içe girdiği, bir çok global şok yaşandığı için merkez bankalarının artık klasik bakışın ötesinde bir yaklaşıma ihtiyaçları var. Yani reel tarafı da çok iyi kavrayan, gelişmeleri çok iyi okuyan, ana eğilimleri çok iyi okuyan, büyüme ve gelişme tarafını, teknolojiyi, iş piyasalarını da iyi okuyan bir bakışa ihtiyaç var. Eski yapı artık dar kalıyor. O yüzden makronun daha geniş alanlarından ortak bir vizyon gerekiyor. Bu karma yapı aynı zamanda kurumsal körlüğü de engellemeyi amaçlıyor."

Standart merkez bankacılığının dışına çıktık

Hakan Kara da Merkez Bankası'nın son dönemde standart olmayan politikalar üretilmesinde insan kaynağının ve oluşan alt yapının önemine dikkat çekerek "Krizle birlikte bizim çizginin dışında politikalar uygulamaya başlamamız, cesaretle o alana girebilmemiz güçlü alt yapımız sayesinde oldu. Para Politikası Kurulu'nun dünyadaki gelişmeleri ve eğilimleri son derece yakından takip etmesi ve vizyonlarının geniş olması da çizgi dışı düşünerek kararların cesurca alınabilmesini sağladı. Zor zamanlarda bu kararları almak kolay değildi. Çünkü merkez bankacılığında diğerlerinin yaptığını yapmak risksizdir. Normların dışına çıkmazsanız tepki almazsınız. Ancak biz küresel kriz sonrası ortaya çıkan yeni iktisadi ortamın yeni şeyler yapma gereğini doğurduğunu düşündük. Bu konuda en erken hareket eden merkez bankalarından biri olduk. Özellikle son bir yıl içinde normların dışına çıktık ve bunu piyasaya rağmen yaptık. Rüzgârın tersine hareket ettik ama zaman içinde gelen veriler hep bizi teyit etti. Zaten merkez bankacılığında kredibilite de böyle kazanılıyor" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir