Ülke içinde ve dışında riskler artıyor

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Dünya ekonomik ve siyasal risklerin olabildiğince arttığı bir dönemden geçmekte. 2008 resesyonunun etkileri henüz geçmiş değil. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde kırılganlık devam ediyor. Resesyonun üzerinden altı yıl geçmesine rağmen birçok ekonomide üretim hala kapasitenin altında. Nisanda yılın ilk çeyreği itibariyle yüzde 0.2 oranında büyüdüğü açıklanan Amerikan ekonomisinde kesinleşen veriler ekonominin yüzde 0.7 oranında daraldığını ortaya koyuyor. Gerilemeye neden olan ekonomik faktörler arasında öne çıkanlar, yatırımlar ve kamu harcamalarındaki azalma dışında dolardaki değer artışı. Benzer şekilde, Kanada ekonomisinde de ilk üç aylık dönemde yüzde 0.6 oranında daralma var. Amerikan ekonomisindeki daralma, iddia edildiği gibi geçici mi; ekonomi yılın geri kalan bölümünde toparlanacak mı? Bu soruların şimdilik kesin bir cevabı yok. Dünyanın önde gelen iki büyük ekonomisinde görülen daralmada iç ekonomik faktörlerin yanı sıra, dış faktörlerin de payının olduğu muhakkak. 2015’de yüzde 2 civarında büyümesi beklenen AB’de de gelişmeler benzer nitelikte; yüksek işsizlik, yüksek kamu borçları ve yatırımlardaki yavaşlamadan dolayı büyümede kırılganlık gelecek yıllarda da devam edecek. Asya’nın iki büyük ülkesi Çin ve Hindistan ekonomileri de yavaşlıyor. Beklentiler, gerek büyüme gerekse istihdamda gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin önümüzdeki yıllarda da resesyon öncesi dönemlerin hedeflerinin altında kalacağını gösteriyor. Dünya genelinde, işsizlik oranının 2018’e kadar yüksek oranda seyredeceği, yüksek işsizlikten dolayı ücretler ve fiyatlar genel seviyesi üzerindeki aşağı yönlü baskının devam edeceği beklentisi yaygın.

***
Ekonomik risklerin artışında jeopolitik risklerin de katkısı var. Sorunlar, Ortadoğu’yla da sınırlı değil; Afrika ve Avrupa’dan Uzakdoğu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafya artan siyasi risklerin etkisi altında. Suriye ve Irak’taki iç savaş başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünya için büyük risk. 2016’da yapılacak başkanlık seçimlerine hazırlanan Amerika’da, Obama’nın Ortadoğu politikası ciddi biçimde sorgulanıyor. Amerika tarafından Irak ordusuna verilen 2 bin 300 civarında zırhlı aracın İŞİD’in eline geçtiği söyleniyor. Cumhuriyetçiler gün geçtikçe artan İŞİD tehdidine karşı izlenen politikadan rahatsız. Hafta başında başkanlık için adaylığını açıklayan Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen siyasetçilerinden South Carolina senatörü Lindsay Graham seçilmesi durumunda, çekingen Ortadoğu politikasına son vereceğini, İŞİD’e karşı kara operasyonunu başlatacağını söylüyor. Irak’ı işgal ederek kaos ortamına zemin hazırlayan Bush’dan sonra, gelecekte olası bir Cumhuriyetçi yönetimin geçmişin yanlışını düzeltmesi zor. Tüm bu gelişmeler, daha uzun yıllar Ortadoğu’ya istikrar ve huzur gelmeyeceğinin açık belirtileri. Ortadoğu kazanı kaynarken, Güney Çin Denizi’nin suları ısınmaya devam ediyor. Çin’in, Güney Çin Denizi’nin ihtilaflı sularında inşa ettiği adadan bölge ülkeleri ve Obama’nın deyimiyle bir Pasifik ülkesi olan Amerika rahatsız. Zengin petrol yataklarına sahip olduğu tahmin edilen Güney Çin Denizi’ndeki adalara ilişkin hükümranlık hakları, bölge ülkeleri arasında anlaşmazlık konusu.
***
Türkiye genel seçimleri dünyada siyasi ve ekonomik risklerin olabildiğince arttığı bir zamana denk geldi. Küresel risklerin artışına yol açan etkenler arasında bozuk gelir dağılımı ve bundan kaynaklanan yoksulluğun payı büyük. Büyük ölçüde yapısal işsizliğin yol açtığı gelir dağılımındaki bozukluk tüm ülkelerde ekonomik büyümeyi yavaşlatırken, sosyal çatışmaları artırıyor. 2011 seçimleri öncesinde de siyasi atmosfer oldukça gergindi. Seçim sonrasında Türkiye’yi nasıl bir ekonomik ve siyasi tablonun beklediği bilinmese de, siyasi gerginliğin seçim sonrasında da devam etmesi ve bundan ekonominin zarar görmesi olasılığı bir hayli yüksek. Bazılarına göre bilinçli olarak yaratılan bu gergin ortam ve kutuplaşmadan ülke büyük zarar görebilir. Her geçen gün daha da şiddetlenen Suriye ve Irak’taki iç savaş, Türkiye’nin güvenliği dışında, siyaset ve ekonomisi üzerinde de büyük risk oluşturuyor. Makroekonomik büyüklüklerde görünüm iyi değil. Enflasyon ve işsizlik önümüzdeki dönemlerde sorun olacak. Dış ticaret açığındaki gerilemeye aldanmamak lazım. Zira, bu ekonomideki daralma ve gerileyen petrol fiyatlarının bir sonucu. Türkiye’nin dış ticaretini daha dengeli bir yapıya kavuşturması, ihracatında teknoloji yoğun malların payını artırmasına bağlı. Seçimlerin ülkemize barış ve huzur getirmesi dileğiyle.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016