Yönsüzleşince akıllar da karışıyor

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Ekonomiler yönsüzleşince onları anlayıp, açıklamaya çalışanların da akılları karışıyor gibi görünüyor. Bir birine taban tabana zıt görüşlerin, tezlerin ortaya atıldığına tanık oluyoruz. 

Şimdilerde iktisadi konjonktür ile ilgili olarak iki tez dolaşıyor ortalıkta. Bir süredir devrede olan, artık eskidiği bile söylenen “kalıcı durgunluk” (secular stagnation) tezi bunlardan birisi. .Öteki de, daha bir iki gündür dolaşıma giren ve uzun dönemli konjonktür salınımın yukarı yönlü olan evresinin başlamak üzere olduğunu iddia eden yeni bir tez. Bunlar önümüzdeki dönem için zıt kutuplarda yer alan olasılıkları savunuyorlar. 

İktisadi durgunluk konusunda çok sayıda kitap ve benzeri yayın var. Bunların orijini 1930’lardaki büyük bunalıma, Keynesci iktisada kadar gidiyor. Piyasa ekonomilerinde durgunluğun kalıcı olabileceğine ilişkin tezler de 1930’larda, büyük bunalım koşullarında geliştirilmiş. Kalıcı (ya da uzun süreli) durgunluk tezi ünlü ilk kez Amerikalı iktisatçı Alvin Hansen’in 1938 yılında yazdığı bir makalede konu edilmiş. Makale piyasa ekonomilerinin (temelde ABD ekonomisinin) içine yuvarlandığı derin durgunluktan çıkamayacağı görüşünü savunuyor. Daha sonra piyasa ekonomilerinde baş gösteren her durgunluk eğiliminde, çoğu kez değişen içeriklerle, bu kalıcı durgunluk tezine dönülmüş. 

Son küresel kriz sürecinde de buna benzer bir tez atıldı ortaya. Önde gelen Amerikalı iktisatçı Lary Summers 2013 yılında bir IMF toplantısında yaptığı konuşmada küresel krizden çıkılmış olmasına rağmen gelişmiş ekonomilerin durgunluğu aşamadıklarını, bunun kalıcı bir durgunluğa (secular stagnation) dönüşebileceğini ileriye sürdü. 

O tarihten bu yana da bu konuda lehte ve aleyhte argümanlarla beslenen yeni bir yayın birikimi oluştu. Kalıcı durgunluğun nedeni olarak ileri sürülen birden fazla etken var. Örneğin gelişmiş ülkelerde çalışma çağındaki nüfusun artış hızının fazlasıyla yavaşlamış olması böyle bir etken olarak gösteriliyor. Bütün büyük buluşların gerçekleştirildiği, teknolojik değişme hızının yavaşladığı ve bunun uzun süre böyle gideceği de kalıcı durgunluğun nedeni olarak öne sürülüyor. Gelişmiş ülkelerde 1973 petrol krizi sonrasında hızla gerilemeye başlayan verimlilik düzeyinin hala önceki dönemlerdeki tepe noktasının altında seyrediyor olmasının durgunluğun kalıcı olmasına katkı sağladığı düşünülüyor. Küresel kriz sonrasında da devam eden durgunluğun özellikle emek piyasasında, işsizlik bağlamında büyük hasar yarattığı ve yavaş büyüyen ekonomilerde bu zafiyetin hızla onarılamayacak olması da kalıcı durgunluk nedenlerinden birisi olarak gösteriliyor. Büyümenin temel unsurları olan alt yapı ve eğitime gelişmiş ülkelerin uzun yıllar yatırım yapmamış olmasının potansiyel büyüme hızlarını düşürdüğü ve bu ülkeleri kalıcı durgunluğa mahkum ettiği de ileri sürülüyor. İşletmelerin yatırım, hane halklarının da tüketim harcaması yapmaktaki ısrarlı isteksizliği de durgunluğu besleyen bir etken olarak ele alınıyor. 

Bu nedenleri arttırmak mümkün kuşkusuz. Larry Summers bu konuda yeni etkenleri tartışmaya açmayı sürdürüyor. Buna karşılık her bir argümanı eleştiren ve kalıcı durgunluk tezinin ikna edici bir bazı olmadığını ileri sürenler de mevcut. 

Uzun dönemli konjonktürün yukarıya dönüşünün başlangıcının yaşandığını ileriye süren teze ilk kez 13 Kasım tarihli The New York Times gazetesinde rastladım. Anatole Kaletsky’nin yazdığı makale borsaların gittikçe boğa piyasasına dönüşeceğini ve bunun da uzun sürecek bir büyüme konjonktürü ile el ele yürüyeceğini savunuyor. Bu tezi savunmak için gösterilen nedenler de var kuşkusuz. Küresel krizin sonlanmış ve pek çok ülkede büyümenin yeniden başlamış olması bu nedenlerden birisi. Pek çok ülkede iktisat politikalarının büyümeyi destekleyici yönde olması da böyle bir neden. Teknolojinin gelişiyor olmasının, pek çok yeni ürün ve üretim teknolojisinin ortaya çıkmasının da yeni bir büyüme konjonktürüne girildiğini gösterdiği ileri sürülüyor. En azından gelişmiş ülkelerde enflasyonun düşük olmasının da bu sürece katkı sağladığı söyleniyor. Piyasalarda düzeltmelerin ve çalkalanmaların bir süre daha görünebileceği ama ana yolun büyüme konjonktürüne doğru olduğunun altı çiziliyor. 

Gördüğünüz gibi dünya ahvalini açıklamaya çalışan iki tez var. Bunlardan birisi “biz ifl ah olamayız, durgunluğa mahkumuz” diyen bir tez. Bunun karşısında da “büyümenin, zenginleşmenin başlangıç noktasındayız, önümüz açık” mesajı veren ikinci tez yer alıyor. Yönsüzleştik, akıllar da karıştı dedim ya!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018