Gelenekten ders çıkarmak

NECMETTİN ÖZTEMİR / Tekstil Sanayi İşverenler Sendikası eski Başkan Vekili

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Uzun yıllar, gerek Tekstil Sanayi İşverenler Sendikası Başkan Vekili gerekse Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkan vekili ve hatta Gümüşsuyu Halı Sanayii AŞ yöneticisi olarak İşçi işveren ilişkilerini düzenleyen, ne İş Kanunu’nu ne de Grev Lokavt Kanunu'nu bir türlü içime sindiremedim. Her ikisi de ruhsuz oldukları kadar üretim merkezlerimizde oluşturulması gereken dinamikleri ele alamayan metinlerden ibaret .

İdare Hukuku Hocamız Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar Hoca’nın bir ilke sözü gelir aklıma sık sık “Sosyal hayatımızı düzenleyen hükümet tasarrufları genellik, eşitlik ve gayri şahsilik kriterleri ile Ma’şeri vicdanda onay buldukları ölçüde adil ve tutarlıdırlar”.

Bugün işyerlerimizde çalışanı ve çalıştıranları iki rakip kampa ayıran Grev ve Lokavt Kanunu, ne pragmatik ihtiyaçlara cevap vermekte, ne örf ve adetlerimize, ne de ekseriyeti Müslüman olan halkımızın din kültürüne dayalı alışkanlıklarına uygun düşmektedir. Düelloya dönüşen toplu pazarlık müzakereleri ne işçiyi ne de işvereni tatmin etmektedir. Bahis konusu olan nedir. Üretim alanları olarak tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışan ile çalıştıran girişimciyi ortak bir alanda buluşturan iş yerlerinin verimliliği ile bunun taraflarını mutlu etmektir. Halk tabiri ile “Ekmek Teknesi‘nin Bereketi’dir. Biz bu sözcüğü hatırlamaz olduk!

Bir de kar evi anlamında esnafın kullandığı 'Karhane' tabiri var. İşçi, usta dükkan sahibi kepenk açıp kapatırken dükkanın yani 'Karhane’nin 'Bereketi' için dua etmeye özen gösterirlerdi bir zamanlar.

Hasat, harman, kar, bereket, nasip, rızık bu tabirler üretim hayatımızın vazgeçilmezleri idi. Verimlilik ve katma değer nerede. Bunları konuşalım. Ben çocukluğumda köylerde harman mevsimlerini kollar, harman yerlerine giderdim ve bilhassa harman ölçümü denen merasimlerde bulunmayı pek severdim. O merasimlerin enteresan bulduğum prosedürünü hala gıpta ile hatırlıyorum.

Anadolu'da toprak sahibi ile yarıcı köylü işbirliğine dayalı bir ortaklık ilişkisi vardı. Tarla , bağ, bostan, bahçe sahibi ağa tarafından köylüye emanet edilir, köylü de emeği karşılığında hasadın yarısını sahiplenmek hakkını kazanırdı.

Hasadıın bölüşümü de harman yerinde özel bir merasim ile aleni düzende gerçekleşirdi. Köy ortamında harmanların ölçümü adeta belli bir takvime uygun biçimde aleni olarak gerçekleşirdi. Toprak sahibinin katılım sözü alınmış olarak o gün harman meydanında muhtar veya temsilcisi ile köyün muteber dilencileri ve çengiler ile davul zurna eşliğinde bayram havasında buluşulur önce topluca bereket duası yapılır, halaylar çekilir ve söz Ağa’ya bırakılırdı. Ağa harmandan ilk payı muhtarlığa ayırır, arkasından adlarını anmadan dilenemez dilenci tabir edilen dilencilere ve nihayet çengi takımına göz hakkı adı altında payları verilirdi.

Nadas yılı değilse gelecek yılın tohumluk ihtiyacı ayrıldıktan sonra nihayet öbeğin ikiye bölünmesine sıra gelir ve öbekler oluşurdu. Köylü bazen yıl içinde Ağa’dan borç para alırdı, O zaman, Ağa köylüye sorardı; geçmiş yıldan bana şu kadar lira borcun var, bunun karşılığı hasat konusu ürün olarak pazar fiyatı da şudur, ödemek istiyor musun? Cevap hasat bol ise tamam ödüyorumdur. O miktarda ürün ağaya ait öbeğe eklenir. Ama ürün yetersiz olabilir, köylünün geçimine yetmeyecek miktarda olabilir. O sene oğluna veya kızına düğün yapması gerekecektir veya evini tamir etmesi vs. Ağa borcunun şu kadarını ödeyin kalanı gelecek mahsule derdi. Evet mahsul paylaşımı hem kamuyu hem harmanda göz hakkı peşinde olanları hem de emek sarf eden yarıcıyı ve Ağa’yı tatmin edecek kıvamda tamamlandıktan sonra bir sonraki mahsulün bereketi için dualar edilerek merasim tamamlanırdı. Hasılı herkesin yüzü gülerdi. Helalleşme havasında mahsul yılı kutsanırdı.

Esnaf’ın çalışanları ile de benzer espride yaşanır olay. 'Ekmek Teknesi'nin bereketi, dükkanın kârı arttıkça çalışanların iaşesi, ev bark sahibi olabilmesi kar evinin yükümlülüğünde idi. Dün gazetelerde bir haber okudum:” Kayıtsız ekonomide Türkiye dünya birincisi”. Nereden nereye geldik. Bereketin temeli olası dürüstlük Allah'a ve devlete güven duygumuza ne oldu. Bana göre 'Ekmek Teknesi'nde oluşturulan mamulde kimlerin payı var diye düşünmeliyiz.

Bana göre işletmelerde üretimin ve büyümenin dinamikleri aşağıda sıraladığım biçimde devreye girmektedir. Bu sıralamaya göre, işletme karlılığını ve ücretleri aşağıda sıraladığım 8 ana dinamiğe değişik oranlarda her işkolu için genel bazda her işletme için de özelde ayrı ayrı saptayabilmenin yolunu bulabilirsek adil ve cevval bir düzen kurabiliriz. Kul hakkını da çalışma barışı arayanların diline düşürmeden, gelin hep beraber hem çalışma barışına hem de ekmek teknelerimizin bereketine bir soluk da biz verelim.

423424234324-b.png