Gelişen zihniyet ve sabit zihniyet teorisi ışığında gelişebileceğinize inanmanın gücü

Yeni öğrenmeler, deneyimler, bilgiler ve yaşantılarla beynimiz her yaşta değişmektedir. Beynimizin bu değişebilme ve yeniden yapılanabilme özelliğine nöroplastisite adı verilmektedir. Nobel ödüllü Santiago Ramón y Cajal da “İsteyen herkes kendi beyninin heykeltraşı olabilir” diyerek bu fikri vurgular.

Gelişen zihniyet ve sabit zihniyet teorisi ışığında gelişebileceğinize inanmanın gücü

PROF. DR. TAYFUN DOĞAN / Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü

Nasıl bir insan olursa­nız olun her zaman değişebilirsiniz.” “Zekâ düzeyiniz ne olursa olsun çaba göstererek onu değiştirebi­lirsiniz.” Bu iki cümle hakkında ne düşünüyorsunuz? Kişiliğinizi, sizi siz yapan özelliklerinizi de­ğiştirebileceğinize inanıyor mu­sunuz? Yoksa ben belli bir kişiliğe sahibim ve bunu değiştirmek için yapabileceğim pek bir şey yok, di­ye mi düşünüyorsunuz?

İnsanlar çalışarak ya da öğre­nerek zekâ düzeylerini değişti­rebilirler diye mi düşünüyorsu­nuz? Yoksa bir insan yeni şeyler öğrenebilir, ama zekâ seviyesini pek değiştiremez diye mi düşü­nüyorsunuz?

Eğer değişimin mümkün oldu­ğuna inanıyorsanız gelişen zih­niyete sahipsiniz demektir. Ha­yır, insanın zekâ ve kişiliği değiş­mez diyorsanız sabit zihniyete sahipsiniz demektir.

Hangi zihniyete sahip olduğu­nuz da yaşamınızın pek çok ala­nına tahmin edebileceğinizin çok üstünde bir etkide bulun­maktadır.

Dweck’in zihin teorisi

Stanford Üniversitesi’nden Carol Dweck’in ortaya koyduğu bir zihniyet teorisi; Gelişen Zih­niyet ve Sabit Zihniyet’tir.

Gelişen zihniyet, yetenekle­rin, doğru bir strateji, çevre des­teği ve sıkı çalışma ile geliştirile­bileceğine inanan bireylerin sa­hip olduğu zihniyettir.

Sabit zihniyet ise yetenek­lerinin kişilere bahşedilmiş do­ğal özellikler olduğunu düşünen bunların değiştirilemez ve geliş­tirilemez olduğuna inanan kişile­rin sahip olduğu zihniyettir.

Carol Dweck, ‘Aklını En Doğ­ru Şekilde Kullan’ adlı kitabında, uzun yıllara dayalı araştırmala­rından yola çıkarak, gelişen zih­niyete sahip olmanın akademik alanda, iş yaşamında, sporda, ilişkilerde, iyi bir öğretmen ya da ebeveyn olmada ve yaşamın baş­ka birçok alanında büyük avan­tajlar sağladığını belirtmektedir. Ayrıca kitabında, düşünce tarzı­nızı değiştirebileceğinize de vur­gulamaktadır.

Gelişen zihniyet ve sabit zih­niyet teorisi birkaç farklı bağ­lamda ele alınıp tartışılabilir. İlk olarak gelişen zihniyet kavramı­nı nöroplastisite kavramı çer­çevesinde ele alabiliriz. Beyni­miz yeni öğrenmeler, deneyim­ler, bilgiler ve yaşantılarla her yaşta sürekli olarak değişmekte­dir. Beynimizin bu değişebilme ve yeniden yapılanabilme özel­liğine nöroplastisite adı veril­mektedir. Nobel ödüllü Santiago Ramón y Cajal da “İsteyen her­kes kendi beyninin heykeltra­şı olabilir” diyerek kendimizi ve beynimizi değiştirebileceğimi­ze ilk vurgu yapan kişilerdendir. Nöroplastisite kavramı ve bu ko­nudaki her geçen gün artan araş­tırmalar, gelişen zihniyet kav­ramını destekleyici niteliktedir. Kısaca nöroplastisite, gelişebili­riz ve değişebiliriz anlamına gel­mektedir. Bu da yukarıda tanı­mını verdiğimiz gelişen zihniyet kavramına işaret etmektedir.

Kendini gerçekleştiren kehanet

Gelişen zihniyet-sabit zihniyet teorisini kendini gerçekleştiren kehanet kavramı bağlamında da ele alabiliriz. Değişip gelişebile­ceklerine inanan kişiler de buna inanmayanlar da sonunda haklı çıkabilirler. Çünkü değişebilecek­lerine inanan kişiler, bunun ge­reklerini yerine getirip eyleme ge­çerken, sabit zihniyete sahip olan bireyler çabalamanın bir fark ya­ratmayacağına inandıkları için herhangi bir eylemde bulunmaya­caklardır. Dolayısıyla gelişen zih­niyete sahip kişiler de sabit zihni­yete sahip kişiler de nihayetinde haklı çıkabileceklerdir. Bu durum kendini gerçekleştiren kehanet olarak nitelendirilebilir. David J. Schwartz bu durumu, “Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsa­nız, zihniniz bunun neden im­kânsız olduğunu size ispatla­mak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize gerçekten inandığınızda, zih­niniz çözümler bulma konu­sunda size yardım etmek için çalışır” diyerek veciz bir şekilde özetlemektedir.

Umudu artıran bir etken olabilir

Son olarak da bu zihniyet teo­risini umut bağlamında ele ala­biliriz. Gelişen zihniyete sahip olmayı bir umut kaynağı olarak değerlendirebiliriz. Şöyle ki, yu­karıda da bahsedildiği gibi konu ile ilgili olarak gerçekleştirilen pek çok araştırma, gelişen zih­niyete sahip olmanın yaşamın farklı boyutlarında kişiye avan­taj sağladığını ortaya koymak­tadır. Buradan hareketle zihni­yetimizi değiştirdiğimizde dav­ranışlarımızı ve genel olarak yaşamımızı değiştirebileceği­miz düşüncesi umudumuzu ar­tıran bir etken olarak görülebilir. Nitekim Carol Dweck de bu du­rumu, yetenekler geliştirile­biliyorsa -değişim ve gelişim mümkünse- o zaman başarı­ya giden birçok yol vardır, di­yerek anlatmaktadır.

Peki sabit zihniyete sahipsek bunu değiştirmek için ne yapa­biliriz? Bu yazıyı okumak söz ko­nusu değişimi sağlamak adına ilk adım olarak değerlendirilebilir. Bundan sonrası için insanın ça­lışıp çabalayarak değişebileceği inancını destekleyici okumalar yapmanız ve kendi kişisel yaşa­mınızdan bu değişime örnekler bulmanız yerinde olacaktır. Bu konuda nöroplastisite konulu ki­tapları okumanızı tavsiye ede­rim. Ayrıca bahse konu olacak şekilde hayatlarında değişim ya­şamış insanları bulup onlarla ko­nuşmak, bu kişilerin yaşam de­neyimlerinden öğrenmek ve on­ları model almak da mümkündür. Hayat, her şeyi bizzat deneyim­leyip öğrenebileceğimiz kadar uzun değildir. Başkalarının de­neyimlerinden faydalanmak da bir bilgelik becerisi olarak nite­lendirilebilir. Yazıya Robert Ki­yosaki’nin sözleriyle son verelim: “Hiç gitmediğiniz bir yere gi­decekseniz yapabileceğiniz en iyi şey, daha önceden oraya gitmiş birisini bulmaktır.”